Hizmet sektörü, enflasyon için endişe verici...
PARA ANKARA/ HÜLYA GENÇ SERTKAYA Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını piyasa beklentilerine paralel olarak yüzde 50'de sabit tuttu. Son beş Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faiz oranında değişikliğe gitmeyen TCMB, Temmuz'da aylık enflasyonun ana eğiliminin, önceki aya kıyasla sınırlı bir şekilde yükseldiğini, ancak ikinci çeyrek ortalamasının da altında kaldığını vurguladı. Banka, üçüncü çeyreğe ilişkin göstergelerin ise yurtiçi talebin yavaşlamasına bağlı olarak, enflasyonist etkisinin azaldığına işaret ettiğini kaydetti. Mal enflasyonu düşerken, hizmet enflasyonundaki iyileşmenin gecikmeli olacağının değerlendirildiğini ifade eden TCMB, hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılığın, enflasyon beklentilerini ve jeopolitik gelişmelerin enflasyonist risklerini canlı tuttuğunu belirtti. TCMB, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunun dezenflasyon süreci açısından göreceli öneminin arttığının da altını çizdi.
İHTİYATLI DURUŞUNU YİNELEDİ
TCMB, para politikasındaki kararlı duruşun; yurtiçi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşüreceğini ve dezenflasyon sürecini güçlendireceğini vurguladı. Metinde, "Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yineledi. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır" ifadeleri yinelendi.
Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizmasının ilave makro ihtiyati adımlarla destekleneceğini belirten TCMB, sterilizasyon araçlarının etkin şekilde kullanılmasına devam edileceğini kaydetti.
TÜKETİCİ GÜVENİ ARTTI
Şimdi de geçen haftanın öne çıkan yurtiçi gelişmelerine göz atalım. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve TCMB işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, Ağustos'ta bir önceki aya göre yüzde 0.6 artarak 76.4 oldu. Endeksin 100'den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu gösteriyor. Alt endekslere bakıldığında, mevcut dönemde hanenin maddi durumu Ağustos'ta yüzde 4.5 artışla 63.1, gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durum beklentisi yüzde 0.9 artışla 76.6, gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durum beklentisi ise yüzde 1 artışla 71.5 düzeyinde gerçekleşirken, gelecek 12 aylık dönemde dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi yüzde 2.3 azalışla 94.3 oldu. Tüketici güven endeksinin, özellikle dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma eğiliminin, büyümenin öncü göstergelerinden birisi olduğunu vurgulayan TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Dr. Cahit Sönmez, şunları kaydetti:
"Veriler, Merkez Bankası'nın sıkı para politikalarının etkisini gösterdiğinin sinyallerini veriyor. Enflasyonla mücadelede büyüme ile ödünleşmede tabi ki büyümenin momentum kaybetmesini beklemeliyiz. Dolayısıyla önümüzdeki aylarda da endeksin bu düzeylerde gerçekleme olasılığı yüksek görünüyor."
276 BİN 615 TAŞITIN TRAFİĞE KAYDI YAPILDI
TÜİK verilerine göre Temmuz'da 276 bin 615 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Otomotiv sektöründe meydana gelen gelişmelerin izlenmesinde kullanılan motorlu kara taşıtları verilerine göre, trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı Temmuz'da yıllık yüzde 19.1, aylık yüzde 39.3 artış gösterdi. Temmuz'da trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı aylık bazda minibüste yüzde 106.6, kamyonda yüzde 99.2, kamyonette yüzde 76.9, otobüste yüzde 56.1, otomobilde yüzde 43.7, motosiklette yüzde 30.3, traktörde yüzde 18.3 ve özel amaçlı taşıtta yüzde 1.4 arttı. Temmuz'da 108 bin 907 adet otomobilin kaydı gerçekleşirken, trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı 30 milyon 261 bin 176'ya ulaştı. Ocak-Temmuz döneminde yıllık bazda trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı yüzde 19.2 artarak 1 milyon 537 bin 616 adet olurken, trafikten kaydı silinen taşıt sayısı ise yüzde 4.6 azalarak 16 bin 506 adet oldu. Böylece Ocak-Temmuz döneminde trafikteki toplam taşıt sayısında 1 milyon 521 bin 110 adet artış gerçekleşti.
Merkez Bankası'nın sıkılaştırma politikası çerçevesinde taşıt kredilerinin aylık büyüme oranına getirdiği sınırlama dikkate alındığında otomotiv sektöründeki artışın olması gerekenin üzerinde olduğunu ifade eden Dr. Cahit Sönmez, "Bu artışta ticari amaçla kullanılan araçlarının ağırlıkta olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla konut gibi otomotiv sektörü de kredi ağırlıklı kaynak ile elde edildiğinden yılın ikinci yarısı itibarıyla artış oranının daha makul düzeylerde kalmasını bekleyebiliriz" dedi.
UYP AÇIĞI 328.5 MİLYAR DOLAR
TCMB verilerine göre, Haziran'da Türkiye'nin yurtdışı varlıkları, 2023 yıl sonuna göre yüzde 2.7 oranında artışla 341.7 milyar dolar, yükümlülükleri de yüzde 10.1 oranında artışla 670.2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Türkiye'nin yurtdışı varlıkları ile yurtdışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net uluslararası yatırım pozisyonu (UYP), Haziran'da 2023 yılı sonuna göre 52.6 milyar dolar artışla 328.5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
Geçen hafta açıklanan verilerden bir diğeri de belirli bir referans döneminde ülke ekonomisinde üretimi yapılan ve yurt dışına satışa konu olan ürünlerin üretici fiyatlarını zaman içinde karşılaştırarak fiyat değişimlerini ölçen yurtdışı üretici fiyat endeksi (YD-ÜFE) oldu. TÜİK verilerine göre, YD-ÜFE Temmuz'da aylık yüzde 1.70, yıllık ise yüzde 27.41 arttı. Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 33.82, imalatta yüzde 27.30 artış olarak gerçekleşti.
TÜİK verilerine göre, tarımsal girdi fiyat endeksi (Tarım-GFE) Haziran'da aylık yüzde 0.93, yıllık ise yüzde 47.56 arttı. Üreticilerin (çiftçinin) tarımsal faaliyetlerini gerçekleştirmek için gerek cari üretim yılında gerekse yatırım amaçlı satın aldığı girdilerin fiyat değişkenliğini izlemek amacıyla hesaplanan Tarım-GFE, Haziran'da tarımda kullanılan mal ve hizmetler aylık yüzde 0.61, yıllık yüzde 44.60, tarımsal yatırım katkı sağlayan mal ve hizmetler aylık yüzde 2.84, yıllık yüzde 67.47 artış gösterdi.
Ayşe ÖZDEN / A&T Bank Baş Ekonomisti
"Kasım ve Aralık'ta 25'er puanlık indirim olabilir"
TCMB, Temmuz ayındaki geçici yükselişin enflasyonda olası bir bozulmaya işaret etmediğinin altını çizdi. Dünya ekonomisinin ABD'deki resesyon riski ve Avrupa'daki kırılgan büyüme nedeniyle düşük viteste ilerlemeyi sürdüreceğini ve FED'in Eylül'de faiz indirimlerine başlayarak 2024 yılı için iki faiz indirimi yapacağını tahmin ediyorum. FED'in parasal gevşemeye başlamasıyla TCMB'nin de faizi kademeli olarak Kasım ve Aralık aylarında 25'şer baz puan indirerek politika faizini yüzde 45'e çekeceğini düşünüyorum. 2023 yılı genel seçimlerinden sonra uygulanan sıkı para politikasıyla birlikte kredi kısıtlamaları faiz oranlarının indirilmesini gerektirirken, dış dengedeki iyileşme ve iç talepteki yavaşlama ise faiz oranlarının yüksek tutulmasını gerektiriyor. Dış dengelenme ve iç talepteki yavaşlamanın hızlandığı yılın ikinci yarısında hem finansal istikrar hem de fiyat istikrarını birlikte başarmak adına faiz indirimlerine rağmen Merkez Bankası'nın sıkı duruşunu belli bir süre daha koruyacağını düşünüyorum. Diğer yandan ekonomideki yavaşlama adına alınan makro ihtiyatı tedbirlerle kredi maliyetlerinin yüksek tutulmaya devam edileceğini tahmin ediyorum.
Prof. Dr. Erhan ASLANOĞLU / İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektör Yardımcısı
"Yeni bir faza giriliyor"
TCMB sürpriz yapmadı. Karar metninde, TCMB'nin iç talebin yavaşlaması konusunda daha emin olduğunu, fakat hizmet sektörü fiyat katılığı ve genel enflasyon beklentileri konusunda daha kaygılı olduğunu görüyoruz. Bu değerlendirmeler sonrasında faiz indirimi için Ekim de zor görünüyor. Politika faizinde Kasım'dan itibaren ufak çaplı indirimler başlayabilir. Yeni bir faza giriliyor. Para politikası iç talebi zayıflatmakta etkindir. Onu etkilerini görmeye başladık. Ancak fiyat katılığını kırmakta, beklentileri iyileştirmekte güven, yapısal reformlar, maliye politikası da önemli. Enflasyon baz etkisi ve iç talepteki yavaşlamayla inecek. Ancak beklenen ve hedeflenen enflasyon rakamlarına inilecek mi? Bu, soru işareti olmaya devam ediyor. Geçen yılki Orta Vadeli Program (OVP), görece pozitif tarafları olan programdı. Hedefler takvimlendirilerek verilmişti. Bunun devam etmesi ve daha detaylandırılması önemli. Enflasyon raporu gibi OVP raporları açıklanmalı, nerede olunduğu izlenmeli. İkinci çeyreğe ilişkin veriler Türkiye ekonomisinin büyüme performansının yüzde 4-4.3 bandında olmasını bekliyorum. Üçüncü ve dördüncü çeyrekte yüzde 2.5-3'lere doğru bir gerileme olacağını düşünüyorum. Yıl geneli büyüme beklentim yüzde 3.5-3.7 civarında.
Dr. Cahit SÖNMEZ / TOBB ETÜ Öğretim Üyesi
"Yıllık enflasyon belirgin şekilde gerileyecek"
PPK'nın bir süredir iletişim tarafına önem vermesi ve bu bağlamda sözlü yönlendirme de etkili olmasını olumlu buluyorum. Son kararında özellikle enflasyonun aylık görünümüne vurgu yapması oldukça akılcı. İç talebin baskılanması ve enflasyonunun beklentilere yakınsaması önemli sinyallerdi. Ağustos ayı enflasyonu geçen yılın eş dönemine göre çok daha düşük gelecek. Bu sayede yıllık enflasyonda belirgin şekilde gerileyecek. Ama önemli olan Ağustos enflasyonunun bir önceki aya göre değişimi olacak. Sanırım bunda da aşağı yönlü bir sonuç görebiliriz. Şimdilik TCMB'nin beklentileri ile kısmen uyumlu bir enflasyon patikası var. Yüksek birinci çeyrek büyüme verisinden sonra yılsonuna kadar aşağı gelen çeyreklik büyüme rakamlarına tanık olacağız. Zaten TCMB'nin yılsonu enflasyon hedefine yakınsayabilmesi için belki de dördüncü çeyrekte negatif rakam bile gelebilir. Tabi bu sonuç ekonomi yönetiminin enflasyon büyüme ödünleşmesine ne kadar izin vereceğine de bağlı açıkçası. Çok büyük olasılıkla yıl sonunda yüzde 4 civarında bir büyüme oranı gerçekleşebilir.