Yalnızlığa dönüş...
PARA OYUN/ ALİ EFE İRALI Çok oyunculu oyunlar bugün pazarın önemli bir bölümünü oluşturuyor. Statista'nın Mart 2024 verilerine göre, bu pazar yaklaşık 27.97 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip. Önümüzdeki yıllar için ise yılda %5.20'lik bir büyüme oranı öngörülüyor. Bu, diğer ekonomik değişkenlerle birlikte düşünüldüğünde oldukça önemli bir sayı. Ancak, raporda dikkat çekici bir tespit daha yer alıyor. Mobil oyunların giderek daha fazla pazar payı elde etmesiyle birlikte, çok farklı eğilimler ortaya çıkıyor. Oyuncuların artık eskisi kadar çok oyunculu oyunlara ilgi göstermemeye başladığı belirtiliyor. Buna karşılık, mobil oyun sektöründe sunulan çok daha dikkat çekici fonksiyonlar ve içerikler dolayısıyla mobil oyunların yükselişte olduğu vurgulanıyor. Burada daha fazla detaya girmeden önce, bazı örnekler vermek gerekirse; çok oyunculu (MMO, multiplayer) oyunlar olarak Fortnite, PUBG ve APEX Legends'ı; tek oyunculu (single player) oyunlar olarak ise Cyberpunk 2077 ve Alan Wake'i sayabiliriz. Tabii bu sınıflandırmayı doğrudan yapamadığımız bazı oyunlar da var. Örneğin, Call of Duty serisi hem çok oyunculu hem de tek oyunculu oyunların en iyi temsilcilerinden biri olarak sayılabilir. Bu oyunları oynayan oyuncuların sosyal medyadaki yansımaları da giderek tek oyunculu, yani senaryo odaklı oyunlara yönelik bir eğilimin oluştuğunu gösteriyor.
MULTIPLAYER'DAN SINGLE'A
Çok oyunculu oyunlar, oyun geliştirici firmaların son yıllardaki gözde projelerinden olmakla birlikte, bu tür oyunlarda bir düşüş yaşandığı da açıkça görülüyor. Oyuncular, giderek artan bir oranda senaryo odaklı oyunları tercih ettiklerini belirtiyor. Bu konuda yabancı platformlarda bile son derece popüler olmuş caps'ler yapılıyor. Reddit'e girdiğinizde, bu eğilimi özetleyen ve binlerce beğeni alan yazılara rastlayabilirsiniz. Dolayısıyla bu sürecin, oyun dünyasında önemli bir değişime yol açabileceğini öngörmek mümkün. Görünen o ki, bizi senaryo odaklı oyunlara yavaş yavaş geri döndürecek bir süreç başlıyor. Tam bu noktada, bazı oyun stüdyolarının başlattıkları yeni çalışmalardan bahsetmek gerekiyor. Ancak önce, geçtiğimiz yıl Hollanda, Avustralya ve Kanada'dan Julian Frommel, Daniel Johnson ve Regan L. Mandryk'in gerçekleştirdiği bilimsel bir çalışmaya değinmek istiyorum. Bu çalışmada, çok oyunculu çevrimiçi oyunların oluşturduğu tehlikeli ortamlar ele alınmış. Araştırmada, bu tür platformların temel psikolojik ihtiyaçların karşılanması ve sosyal ilişkilerin güçlendirilmesi açısından, özellikle stresle başa çıkmada önemli katkılar sağladığı bulunmuş. Ancak, oyunlardaki toksik ortamın olumsuz etkileri de vurgulanmış. Bu olumsuz etkilerin, oyunun faydalarını gölgeleyebileceği belirtilmiş. Hatta bu toksik ortamın, zamanla oyunun temel oyuncularını yıldırabileceği ve oyunun geliştiricisine zarar verebileceği öne sürülmüş. Bu araştırma, bugünün oyun dünyasındaki değişimlerin nedenlerini anlamak için önemli bir kanıt niteliği taşıyor. Tabii ki her platform ve oyun için bu durum geçerli değil. Ancak anonimlik, toksik davranışları tetiklemeye devam ediyor. Milyonlarca oyuncuya ulaştığınızda herkesi 7/24 kontrol etmeniz mümkün olmadığından, geriye sadece birkaç seçenek kalıyor. Bunlar, ya yapay zekâlı entegre moderasyon sistemleri ya da üretim aşamasında alınacak karar değişiklikleri. Game Developer'ın editörlerinden Bryant Francis'in haberine göre, bu karar değişikliklerinin ilk sinyalleri Güney Kore'den gelmeye başlamış. Haberinde, Güney Kore'deki oyun geliştiricilerinin konsola ve kişisel bilgisayara yönelik tek oyunculu oyunlarda yerel ve uluslararası anlamda artan bir ilgi gördüğünü aktarmış. Birbirini destekleyen pek çok sürecin yaşanması, bu yöndeki değişim sinyallerini güçlendiriyor.
TÜRKİYE'NİN YOLU MOBİLDE
Türkiye, oyun endüstrisinde hem masaüstü hem de mobil platformlarda kendine bir rota çizmiş durumda. Pek çok alanda sektöre yeni ürünler kazandırmaya devam ediyoruz. Ayrıca, üniversitelerde açılan bölümlerle nitelikli işgücünün yetişmesini sağlayacağımızı umuyoruz. Bu çalışmaların sonuçlarını önümüzdeki 5 yıl içinde görmeyi bekliyoruz. Duam, ulusumuzun adının daha başarılı isimlerle duyulması yönünde.