Markalar yeşil ihracat ile büyüyecek
Küresel ısınmaya karşı mücadele kapsamında 2053 karbon nört hedeflerini oluşturan Türkiye'de şirketler de küresel "yeşil rekabete" hazırlanıyor. Bu doğrultuda AB ülkeleri, 2023 yılı sonunda yüzde 34 payla Türkiye'nin en büyük ihracat pazarı olurken, "Yeşil Mutabakat" ve "Sınırda Karbon Vergisi" doğrultusunda demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre, elektrik ve hidrojen ile tekstil ve hazır giyim sektörlerinin yeşil vergi bariyerlerle karşılaşması, 2026'da ise sektör kapsamının genişlemesi bekleniyor.
750 Milyar euroluk Yeşil Dönüşüm
2050 karbon nört hedefleri doğrultusunda AB politikalarında kapsamlı değişiklikler öngören Yeşil Mutabakat, Tek Pazar'ın tesisinden bu yana AB'nin en büyük girişimlerinden birisi olarak kabul edilirken, Birlik bu dönüşüm için şimdiden 750 milyar € kapsamında bir destek ve finansman paketi açıklamış durumda. Diğer yandan, Yeşil Mutabakat benzeri uygulamaların kısa süre içerisinde dünyanın diğer önde gelen pazarlarında da uygulanması bekleniyor.
BM verilerine göre yeşil dönüşüm hazırlık düzeyi itibariyle İlk 5 ülke ABD, İsveç, Singapur, İsviçre ve Hollanda olarak sıralanıyor. Diğer yandan, tüm ülkeler birbiri ardına devasa aksiyonlar alıyor. Örneğin, ABD Enflasyonla Mücadele Yasası (IRA) kapsamında 400 milyar $'lık bir fonu temiz enerjiye yönlendirmeyi planlarken, Japonya 10 yıl boyunca 130 milyar $ tutarında bir ön yatırımı hayata geçirmeyi taahhüt etti. 2050 yılına kadar yaklaşık 26 trilyon $'lık yeşil yatırıma ihtiyacı var olan Çin ise 14. Beş Yıllık Planı'nın iklim değişikliği ve dijital ekonomiye 6 trilyon $lık yatırım yapmayı planlıyor. B. Krallık'ta Yeşil Finans Yol Haritası, 2023'ten itibaren tüm büyük şirketler ve finansal firmalar için zorunlu net sıfır geçiş planlarını zorunlu hale getirdi. Polonya son iki yıldır Avrupa Yatırım Bankası'ndan 5'er milyar €'luk iki finansman paketine erişim sağladı. Avustralya 2024-2025 bütçesinde sırasıyla 13 ve 15 milyar $'lık temiz enerji yatırımı öngörüyor. Vietnam'ın ise her yıl 11-14 milyar $ arası yeşil finansmana ihtiyacı bulunuyor. Kapsayıcı ekonomik büyüme için 150 milyon kişilik bir yeşil istihdam havuzu yaratmak ise Hindistan'ın hedefleri arasında yer alıyor.
İhracatta Yeşil Dönüşüm Desteklerle Mümkün
Türkiye'de ise firmaların Yeşil Dönüşümleri için hem yerel hem de küresel finansman seferber edilmş durumda. Yeşil Mutabakata Uyum Projesi desteği kapsamında şirketlerin danışmanlık giderleri 5 yıl süreyle ve 10 milyon TL'ye kadar desteklenecek. Diğer yandan, Dünya Bankası, Türkiye Yeşil İhracat Projesi için 600 milyon € kredi garantisini onaylarken, tamamı ihracatçıların yeşil dönüşüm çabalarını desteklemek için kullanılacak olan yaklaşık 10 yıl vadeli ticari krediler yoluyla 1 milyar €'ya kadar uluslararası özel sermayenin bulunması amacıyla Eximbank'a 600 milyon € kredi garantisi sunulacak.
Ayrıca Turquality kapsamında, yeşil mutabakata uyum projesi desteği ile destek yönetim sistemlerinin yürütülmesine ilişkin istihdam, eğitim, organizasyon, tanıtım ve danışmanlık giderlerinin tamamı yıllık 250 milyon liraya kadar destek kapsamına girecek.
Türkiye İhracatında Fırsat Penceresi: Sürdürülebilirlik ve Yeşil İhracat
Turquality Pazar araştırmaları konusunda uzmanlaşmış AGS Global Araştırma'nın Kurucusu Ahmet Güler: "Tüketicilerin, sürdürülebilir ürünlere ve hizmetlere olan talepleri her geçen gün artıyor. Üstelik sürdürülebilirlik denildiğinde sadece çevreciliği değil, insanın yaşam kalitesini yükseltecek ve ürün ve hizmetlerin ömür döngüsünü uzatacak her şeyi düşünmeliyiz. Sürdürülebilirlik, bir seçenek değil, bir zorunluluk. Nitekim, yeşil ürünler ya da "çevre dostu ürünler" olarak tanımlanan ürünler önceki yıl küresel ihracata 1,9 trilyon $ katkı sağladı. Küresel ihracat resesyona girerken, bu ürünler ise pozitif ayrıştı. Elektrikli ve hibrit araçlar, plastik olmayan ambalajlar, rüzgar türbinle sırasıyla yüzde 25, yüzde 20 ve yüzde 10 gibi büyümeler sergiledi. Hatta ilgili ürünler ABD'nin Çin'e ilave vergileri doğrultusunda, yeşil ticaret savaşlarının da konusu oldu" dedi.
"Yeşil ihracat ya da yeşil markalaşma, sadece bir ticaret akımı değil, aynı zamanda bir zihniyet değişimi. Yeşil ticaret ise bunu bir fırsata dönüştürmenin anahtarı" diyen Ahmet Güler, Turquality'nin sürdürülebilirlik odaklı bir program haline gelmesinin Türk markaları için büyük bir fırsat olduğunu ve bu sayede şirketlerin küresel yeşil ticarette pozitif ayrıştıracağını söyledi.
Güler, "Turquality, sürdürülebilirlik ilkelerini benimseyen Türk markalarına birçok imkan sunacak. Turquality kapsamında, markalara sürdürülebilirlik stratejileri geliştirme ve uygulama konusunda danışmanlık hizmeti sağlanacağı gibi, uluslararası sürdürülebilirlik standartlarına uygun belgelendirme süreçlerini kolaylaştıracak. Ayrıca sürdürülebilir ürün ve hizmetlere sahip markaların pazarlama ve tanıtım faaliyetlerini destekleyecek. Bu yönüyle, Turquality'ye sürdürülebilirlikle ilgili başlıkların eklenmesi, Türk markalarına hedef pazarlarda hem B2B hem tüketici dünyasında önemli bir avantaj sağlayacak. Sürdürülebilirlik ilkelerini benimseyen markalar, daha etik ve sorumlu olarak algılanacak, bu da imaj ve itibarlarını güçlendirecektir. Aksi halde Türkiye treni kaçırma riskiyle karşı karşıya!" diyerek sözlerini tamamladı.