“ABD’ye ihracatı 3’e katlayabiliriz”
ÖZBEY MEN/ Yıllarca ihracatın ve istihdamın lokomotifi olan hazır giyim sektörü, son dönemde güç kaybı yaşıyor. 2022 yılında 22 milyar dolarla ihracatta rekora ulaşan sektör, geçen yıl 17.9 milyar dolarda kaldı. Türkiye bu rakamla Çin, Bangladeş ve Vietnam'ın ardından dünyada dördüncü sırada. Bu yılki hedef de az olmakla birlikte yine küçülme yönünde. Ancak sektörün gelecekten umutlu olduğunu belirtelim. Hazır giyimin çatı kuruluşu Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği'nin (TGSD) geçen Ocak ayında görev başına gelen yeni yönetimi, sektörü tekrar eski günlerine taşımak üzere kolları sıvamış görünüyor. Hazır giyimcileri iştahlandıran faktörlerin başında ise Trump'ın kimilerine göre "çılgın" politikaları geliyor. Dünya jeopolitiğinde taşları yerinden oynatmakta kararlı görünen Trump'ın başta Çin olmak üzere Uzakdoğu ülkelerine ek vergiler uygulayacağını açıklaması, hem ABD'li hem de Avrupalı ithalatçıları harekete geçirmiş vaziyette. TGSD Yönetim Kurulu eş Başkanı Toygar Narbay, bunun Türkiye için avantaj olduğunun altını çiziyor. Türkiye'nin ABD'ye hazır giyim ihracatının 1 milyar dolar civarında seyrettiğini hatırlatan Narbay, Türkiye lehine gelişmeler olduğu ve sektör için talep ettikleri destekler sağlandığı takdirde bu pazardaki paylarını 2-3 katına çıkartabileceklerini vurguluyor. Narbay, "Yalnızca ABD değil, Avrupalı alıcıların da güvenli tedarik endişeleri giderek artıyor. Bunun neticesinde de ölçeği yüksek, güvenli bir partner olarak ülkemizdeki firmalarla görüşüyorlar" diyor. Görev yaptığı sivil toplum kuruluşlarında sektörün geleceği için yıllardır kafa yoran Toygar Narbay ile istihdam deposu hazır giyim sektörünü konuştuk…
TGSD yönetimi olarak gündeminizde neler var?
TGSD olarak hazır giyim ihracatı gerçekleştiren yaklaşık 500 üyemizle sektörün kapsayıcılığı en yüksek sivil toplum kuruluşuyuz. Sadece ihracatta değil, üretimde de önemli bir konuma sahibiz. Ülkemizdeki hazır giyim üretiminin yaklaşık yüzde 70'ini üyelerimiz karşılıyor. Sektörümüzü oluşturan tüm temel değer zincirini temsil ediyor; sektörün gelişimi, sürdürülebilirliği ve ihracatımızın artması için faaliyet gösteriyoruz. Yeni dönem hedeflerimizi; firmaların dönüşümüne rehberlik etmek, sektörün kamuoyundaki imajını güçlendirmek, ekonomi yönetimi ve bürokrasiye sektörün sorunlarını ve taleplerini en yalın haliyle anlatmak, ulusal-uluslararası sektörel ilişkileri geliştirmek olmak üzere dört ana başlıkta topladık. Bu kapsamda gerek ABD gerekse Avrupa Birliği'nde denkliği olan kuruluşlar vasıtasıyla sektörümüzün tanıtımını ilgili ülkelerdeki paydaşlara yapıyor ve iş birlikleri için gerekli altyapıyı oluşturuyoruz. Öte yandan sektör içindeki kurumsallaşma, sürdürülebilirlik ve inovasyon gibi konularda rehberlik sağlayacak bir çevrim içi bilgi platformu olarak tasarladığımız TGSD Gelişim Akademisi'ni bu yıl içinde hayata geçireceğiz. Yine bu dönemde tamamlamayı planladığımız projelerimizden biri de sektörün uzun vadeli hedeflerini şekillendirecek Ufuk 2040 stratejik planı olacak. Ayrıca, sektörümüzün tamamına yakınını oluşturan aile işletmelerinde kuşaklararası iletişimi güçlendirmek ve görev devrinin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesini sağlamak için Genç TGSD ile proaktif çalışmalar yürüteceğiz.
Son yıllarda hazır giyim ihracatında kan kaybı yaşanıyor. İhracat tekrar artış trendine girecek mi? Bunun için ne yapılmalı?
Pandemi sonrasında hızla büyüyen dünya ve Türk hazır giyim sektörü, 2023 yılı itibarıyla artan enflasyon, merkez bankalarının faiz artırımları ve uygulanan daraltıcı politikalar nedeniyle küçülmeye başladı. Tüm bunların sonucunda 2023 yılında hem dünya hem de Türk hazır giyim sektörü yüzde 9 daraldı. 2024 yılına geldiğimizde ise dünya hazır giyim ihracatındaki küçülme yüzde 2 ile sınırlı kalırken Türkiye'deki küçülme yüzde 6.9 olarak gerçekleşti. Yani Türkiye 2024 yılı itibarıyla artık dünyadan ayrışmaya başladı. Biz de TGSD olarak bunun nedenlerini analiz ettik. Buna göre, 1.3 milyar dolarlık kaybımızın yüzde 29'u global resesyondan, yüzde 46'sı Rusya, Ukrayna ve İsrail pazarları yani savaş bölgelerindeki kayıptan, yüzde 25'i ise rekabetçiliğimizi kaybetmemizden kaynaklanıyor. Öte yandan 2022 yılında 2.7 milyar dolar olan hazır giyim ithalatı da 2024 yılı sonunda 4 milyar dolar seviyesine yükseldi. Özetle Türk hazır giyim sektörü iki yılda ihracatta 3.3 milyar dolar düşüş yaşarken, ithalatta 1.3 milyar dolar artış göstermesiyle birlikte toplam 4.6 milyar dolarlık kayba uğradı.
Peki, bunun temel nedeni nedir?
Sektörün bu dönemde yaşadığı en büyük problemin son 2 yıldır uygulanan para politikası nedeniyle maliyetlerin döviz bazında yüzde 27 artması olduğunu düşünüyoruz. Bunun neticesinde Uzak Doğulu rakiplerimizden yüzde 61, Kuzey Afrikalı rakiplerimizden ise yüzde 46 daha pahalı hale geldik. Aslında global alım grupları bize çok eskiden beri yüzde 20-25 daha fazla ödeme yapıyordu ancak bu fark onların da tolere edemeyeceği şekilde açıldı. Bu da rekabet gücümüzü ciddi ölçüde kaybetmemize neden oldu. Yaptığımız bir başka modellemeye göre 2023'te yıllık vergi öncesi kârı ortalama yüzde 5.6 olan bir firma, 2024'te ihracat rakamını korumuş olsa bile yılı yüzde -5,1 yani zararla tamamladı. OVP'deki parametreler ile yaptığımız analize göre ise aynı firma 2025'i de yine zarar ederek yüzde -4,5 ile tamamlayabilecek. Sektörümüz bu yılın ikinci yarısı itibarıyla yeniden yükselişe geçebilir. Bunun için önümüzde fırsatlar da var ancak bunu yakalamak için bazı desteklerin sağlanması şart.
Uygulanan ekonomi politikalarının sektöre yansımaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yüksek faiz ile baskılanan kur politikası, enflasyonda arzulanan düşüşü sağlayamadı. Enflasyonda hedeflerin tutturulamamasında gıda arzı, kamunun yönettiği ve yönlendirdiği fiyatlar, kira ve hizmet enflasyonu gibi nedenlerin olduğu muhakkak. Ancak ithal ürün fiyatlarının enflasyonist etkisini azaltmak amacıyla da tercih edilen yüksek faiz ile baskılanan döviz kuru politikası, aslında birer çarpan olarak ithal ürünlerin fiyatlamasında kullanılan forward kurunun hesaplanmasında yer alıyor. Baskılanan kur ile yüksek faiz çarpanı, ithal ürün fiyatını düşüremediği gibi yüksek faiz, ithal ürün fiyatları yoluyla enflasyona geçişkenlik sağlıyor. Benzer durum iç pazarda gerek vadeli satışlar gerekse kredi kartı taksit ve komisyonları için de geçerli. İç pazardaki vadeli mal alım satımlarında, ürün fiyatı hesaplamasında kullanılan yüksek ticari faiz de mal, hizmet ve ürün fiyatlarına geçişkenlik sağlayarak mal ve hizmet fiyatlarını yukarı çekiyor. Bu kapsamda yüksek faiz ve düşük kur politikası ile rekabetçiliğimizi kaybederken enflasyonda istenilen düşüşün sağlanamamasının nedenlerinin ve uygulanan politikaların etki analizinin gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Trump'ın Çin'e ek vergi getirmesi Türk hazır giyim sektörü için bir fırsat yaratabilir mi? ABD pazarının Türkiye için potansiyelini değerlendirir misiniz?
2022 yılındaki NATO Zirvesi'nde Çin ilk defa bir tehdit unsuru olarak görülmüştü. Trump da yeni döneminde hemen Çin politikasını sıkılaştırdı. Bu durum, Asya-Pasifik hattında jeopolitik riskleri artırarak Avrupa ve ABD'li alıcıların tedarik güvenliği politikalarını gözden geçirmelerine ve daha güvenli üretim havzalarına yönelmelerine neden olacak. Bu da Çin'den sonra en büyük dikey entegrasyona sahip olan ülkemize olumlu yansıyacaktır. Ayrıca, Çin'den sonraki en büyük ihracatçılar olan Bangladeş ve Vietnam'ın tedarik zincirlerinin büyük ölçüde Çin'e bağlı olması da bizim için bir avantaj. Türkiye'nin ABD'ye ihracatı 1 milyar dolar civarında seyrediyor. Türkiye lehine gelişmeler olduğu ve sektöre talep ettiğimiz destekler sağlandığı takdirde bu pazardaki payımızı 2-3 katına çıkartmamız mümkün. Öte yandan yalnızca ABD değil, Avrupalı alıcıların da güvenli tedarik endişeleri giderek artıyor. Bunun neticesinde de ölçeği yüksek, güvenli bir partner olarak ülkemizdeki firmalarla görüşüyorlar.
Yeni yatırımlar var mı? Sektör kendisini geleceğe nasıl hazırlıyor? Sektörde nasıl bir değişim yaşanıyor?
Sektörün çok ciddi bir yatırım potansiyeli olmakla birlikte gerek mevcut finansal koşullar gerekse krediye erişimde yaşanan zorluklar bu yatırımların önünde engel teşkil ediyor. Ancak diğer taraftan en büyük pazarımız olan Avrupa Birliği ile ihracatımızı sürdürmemiz için yatırım yapmamız şart. Özellikle Avrupa Yeşil Mutabakatı; ESG, sürdürülebilirlik, eko-tasarım, dijital ürün pasaportu gibi regülasyonları kapsarken karbon emisyonlarının azaltımı, stok sorumluluğu gibi pek çok düzenlemeyi de beraberinde getiriyor. Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması ise birkaç yıl içerisinde hazır giyim ve tekstil sektörlerini de kapsayacak. Tüm bunlara hazırlanmak, pazarda tercih edilebilirliğimizi artıracak. Bunun için de yeşil dönüşüm ve dijitalleşme yatırımlarının artması gerekiyor. TGSD olarak bu alandaki önerilerimizin başında ise sanayicilerin GES yatırımlarına ruhsat almalarının önündeki sorunların çözülmesi geliyor.
Yaşadığınız sorunlar nasıl çözülür?
TGSD olarak sektörümüzün potansiyelini ortaya koyması ve fırsatlardan yararlanabilmesi için geçen Şubat ayında 10 maddeden oluşan taleplerimizi açıkladık. Teşvik mekanizmalarından kadınların iş gücüne katılımını artırmaya yönelik bu taleplerimizden üçünün sektörümüz için hayati öneme sahip olduğuna inanıyoruz.
Bunlar;
1-Kur dönüşüm primi net ihracata verilmeli. İhracatları yüzde 70-80 oranında ithalata bağımlı sektörler de hazır giyim gibi yüzde 15-20 ithal bağımlılığı olan sektörler de halihazırda tüm ihracat rakamları üzerinden döviz dönüşümü alıyor. Bu haksız bir destek mekanizması yaratıyor çünkü yüksek ithalat yapan sektörlerde yüksek enflasyon/düşük kur etkisi maliyetin çok az bölümünü etkiliyor. Dolayısıyla ne kadar çok ithalat karşılığı ihracat yaparlarsa aldıkları teşvik primi ile karlılıkları o oranda artıyor. Ancak asıl amaç ülkede bırakılan katma değerin artırılması ve ödüllendirilmesi olmalı. Bu nedenle net ihracata yüzde 10 prim desteği talep ediyoruz. Böylece katma değeri yüksek olan ve bunu ülkede bırakan hazır giyim gibi endüstriler daha yüksek primler alabilecek.
2- KOSGEB'in aralarında hazır giyimin de olduğu emek yoğun dört sektöre verdiği 2.500 TL destek, ölçek gözetmeksizin tüm sektör firmalarına verilmeli. Zira büyük firmalar pazarlama ve inovasyon kapasiteleri ile rekabetçi olabilirlerse ülkeye yeni müşteriler getirebilirler. Bu da tüm sektöre olumlu yansır.
3-Eximbank reeskont faizlerinin politika faizinin yarısı oranında olması ve faiz tahsilatının başta değil dönem sonu yapılması sağlanmalıdır. Bozulan bilançolar nedeniyle kredi limitlerini artıramayan sektör firmalarımızın KGF ile desteklenmesi ve Eximbank kredilerinin 2018 yılındaki yüzde 16 kredi/ihracat rasyosuna getirilerek artırılması sağlanmalı. 2024 yılında bu oran yüzde 9 olarak 2018'in çok daha altında gerçekleşti.
Geçen yıl ihracat ne kadar oldu? Bu yılki hedefiniz nedir?
2024 yılında 17.9 milyar dolarlık ihracat yaptık. Bu ihracatla Çin, Bangladeş ve Vietnam'ın ardından dünyada dördüncü sıradayız. Ancak yerimiz değişmese de dünya ticaretinden aldığımız pay azaldı. 2020 yılında yüzde 3.80 olan payımız 2024'te yüzde 3.48'e düştü. Bu yıl ise kur politikaları ya da ihracatçı için destekleme mekanizmaları çalıştırılmadığı ve pazarlarımızda bir düzelme yaşanmadığı takdirde yılı 17.5 milyar dolar seviyesinde bitireceğimizi öngörüyoruz. Bu da yaklaşık yüzde 2.2 civarında bir düşüş anlamına geliyor.
Euratex'te Türkiye'yi temsil ediyor
Toygar Narbay, sivil toplumun gücüne ve sektörlerin gelişiminde oynadığı rolün önemine inanan biri olarak uzun yıllardır bu alanda faaliyet gösteriyor. 2010 yılından beri TGSD Yönetim Kurulu'nda. 2015-2025 yılları arasında başkan vekilliği yapan Narbay, geçen Ocak ayında yapılan TGSD'nin 25. Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda Dr. Ümit Özüren ile birlikte başkanlık görevini üstlendi. TGSD'nin yanı sıra Ege Hazır Giyim İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği, TOBB Türkiye Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sanayi Meclis Üyeliği, Buca Ege Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı görevlerini yürüten Narbay, Avrupa Hazır Giyim ve Tekstil Konfederasyonu (EURATEX) Yönetim Kurulu'nda da Türkiye'yi temsil ediyor.