FED’e yönelik sıkılaşma endişeleri azaldı
ONURCAN BAL Geçen haftanın en önemli veri akışını, ABD'de açıklanan enflasyon rakamları oluşturdu. Çarşamba günü açıklanan haziran ayı TÜFE verisi, piyasa beklentilerinin bir miktar altında aylık bazda yüzde 0,2 oranında artış kaydetti ve yıllık TÜFE'de yüzde 4 seviyesinden yüzde 3 seviyesine gerileme gösterdi. Böylece yıllık enflasyon 2021 Mart ayından bu yana en düşük seviyeye indi. Piyasadaki beklentiler enflasyonun aylık bazda yüzde 0,3 ve yıllık bazda yüzde 3.1 olarak açıklanması yönünde şekilleniyordu. ABD'de TÜFE 2022 Haziran ayında yüzde 9.1 ile zirve seviyesi gördükten sonra FED'in sıkılaşma adımları ile gıda ve enerji fiyatlarındaki gerilemenin katkısıyla 2022 yılının ikinci yarısından itibaren düşüş eğilimi içerisinde hareket ediyor. Manşet enflasyonda yüzde 9.1'den yüzde 3'e yaşanan gerilemeye karşın çekirdek enflasyondaki iyileşmenin daha sınırlı kalması ise enflasyonun kalıcılığına ilişkin endişeleri gündemde tutan ana faktör olarak karşımıza çıkıyor. FED'in yakından takip ettiği ve anlamlı bir iyileşme görmek istediği çekirdek TÜFE rakamı piyasadaki yüzde 5 olan beklentiye karşın yıllık bazda yüzde 5.3 seviyesinden yüzde 4.8 seviyesine gerileme kaydetti. TÜFE verisinin ardından perşembe günü haziran ayı ÜFE rakamları açıklandı. Piyasadaki yüzde 0,2'lik beklentinin altında aylık bazda yüzde 0,1 oranında artış kaydeden ÜFE yıllık bazda yüzde 0,9'dan yüzde 0,1'e geriledi. Çekirdek ÜFE ise yıllık bazda yüzde 2.4 oldu.
FED'E YÖNELİK SIKILAŞMA ENDİŞELERİ YATIŞTI
Hatırlanacak olursa önceki hafta güçlü gelen istihdam verileriyle FED'e ilişkin artış kaydeden sıkılaşma endişeleri, risk iştahı üzerinde baskı oluşturmuştu. Geçen hafta ise ABD'de beklentilerden daha iyi gelen enflasyon rakamları ve özellikle çekirdek TÜFE'nin yüzde 5'in altına gerilemesi FED'e yönelik sıkılaşma endişelerini yatıştıran gelişmeler oldu. Piyasalar temmuz ayı toplantısında FED'in 25 baz puan faiz artırımına gideceğine yönelik beklentilerini korurken, bu faiz artırımının son sıkılaşma adımı olacağı ve 2024 yılında FED'in hızlı bir faiz indirim döngüsüne başlayabileceğini fiyatlıyor. Yatışan sıkılaşma endişeleriyle birlikte küresel risk iştahı güç kazanırken, doların küresel çapta değer kaybettiği ve tahvil faizlerinde düşüşlerin yaşandığı takip edildi. Dolar Endeksi (DXY), 2022 Nisan'dan bu yana ilk kez 100 seviyesinin altındaki seviyeleri test etti. Önceki hafta yükselişlerin öne çıktığı ABD tahvil faizlerinde enflasyon verileri sonrasında düşüş eğilimi hız kazandı. Yüzde 5'in üzerindeki seviyeleri test eden iki yıllık ABD tahvil faizleri yüzde 4.60'lara, yüzde 4.10'lu seviyeleri gören ABD 10 yıllık tahvil faizleri de yüzde 3.75'lere gerileme gösterdi. Sıkılaşma endişelerinin yatışması, tahvil getirilerindeki düşüş ve risk iştahındaki iyileşme küresel hisse piyasalarında alımların güç kazanmasına ve geçen senenin kasım ayından bu yana ki en iyi haftalık performansın yaşanmasına katkı sağladı. Tahvil faizleri ve dolarda gözlenen düşüş, ons altın ve petrol başta olmak üzere genel olarak emtia piyasasında da yükselişleri beraberinde getirdi.
Toparlayacak olursak, beklentilerden iyi gelen enflasyon verileri FED'e yönelik sıkılaşma endişelerini yatıştırdı ve risk iştahını destekledi. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi piyasalar FED'in temmuz ayındaki 25 baz puanlık faiz artırımıyla sıkılaşma sürecinin sona ereceğini ve 2024 yılında faiz indirimlerinin başlayabileceğini fiyatlıyor. Piyasalar önümüzdeki 12 ay içinde FED'in rotasını tersine çevirmesini ve faiz oranlarını Kasım 2024'e kadar altı kez indirerek yaklaşık yüzde 3.8'e düşürmesini bekliyorlar. FED'in sıkılaşma döngüsünün sonuna yaklaştığını düşünmekle birlikte piyasaların faiz indirimi konusunda fazla iyimser olduğu kanısındayız. Manşet enflasyonda anlamlı bir düşüş yaşanmasına karşın oynaklığa sahip gıda ve enerji sektörlerini içermeyen ve Fed tarafından yakından takip edilen çekirdek enflasyon daha yavaş düşerek yüzde 4.8'e geriledi. Çekirdek enflasyon oranı özellikle FED'in yüzde 2'lik hedefinin oldukça üzerinde seyretmeye devam ediyor. Ücretler ve istihdam piyasası hala daha güçlü kalmaya devam ederken, enerji fiyatlarında olası yükselişler enflasyonist riskleri artırabilir. FED'in ilerleyen süreçte yüksek faiz oranlarını düşünülenden daha uzun bir süre koruyacağı düşüncesindeyiz. Önümüzdeki süreçte açıklanacak ekonomik veriler ve FED başta olmak üzere merkez bankalarının faiz kararları risk iştahını ve fiyatlamaları şekillendirecektir. Ayrıca resesyon kaynaklı endişeler ve 2023/2Ç'e ilişkin küresel çapta açıklanan finansal sonuçlar da piyasaların yakın takibinde yer alacaktır
TCMB'NİN FAİZ ARTIRIMLARINI SÜRDÜRMESİ BEKLENİYOR
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) 27 Temmuz'da gerçekleşecek Para Politikası Kurulu toplantısı ve faiz kararı son derece önemli olacaktır. TCMB, 22 Haziran'daki toplantısında 650 baz puanlık faiz artırımıyla politika faizini yüzde 8.50'den yüzde 15 seviyesine yükseltilmiş ve enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırmanın gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirileceği ifade edilmişti. 27 Temmuz'daki toplantıda TCMB'nin son yönlendirmesini de dikkate aldığımızda kademeli sıkılaşma eğilimini sürdürmesini bekliyoruz. Piyasadaki politika faizine ilişkin beklentiler yüzde 17.50 – yüzde 21.50 aralığında şekillenirken, medyan beklenti 500 baz puan artırımıyla politika faizinin yüzde 20 seviyesine çıkarılması yönünde. TCMB'nin faiz kararının yanında karar metnindeki parasal sıkılaşma ve ihtiyati tedbirlerin sadeleşmesi konusundaki yönlendirmeler de yakından takip edilecektir. TCMB toplantısı sonrasında endeks ve kur cephesinde ilk fiyatlamalarda oynaklık yüksek seyredebilir.
BIST-100 Endeksi'nde dalgalı seyir
Geçen hafta Borsa İstanbul'da zirve yenilemeleri devam etmesine karşın dalgalı bir seyir ve gün içinde artış kaydeden volatilite öne çıktı. Türkiye, İsveç ve NATO'nun üçlü görüşmesi sonrası yapılan açıklamada, Türkiye'nin, İsveç'in NATO'ya Katılım Protokollerini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sevk edeceği, İsveç'in de Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik sürecinin canlandırılması konusundaki çabaları destekleyeceği bildirildi. Aynı zamanda ABD cephesinden Türkiye ilişkilerine yönelik olumlu açıklamalar da öne çıktı. ABD ve Avrupa Birliği ile yakınlaşma ve bu konudaki haber akışları Türkiye'nin CDS primlerinde düşüşlerin yaşanmasına katkı sağladı. CDS primlerindeki düşüş geçen hafta içerisinde bankacılık sektöründe yukarı yönlü seyri beraberinde getirdi. Bankacılık sektöründeki yükselişler Borsa İstanbul'u desteklemesine karşın sektörel ve hisse bazlı ayrışmalar ile diğer sektörlerde gözlenen düzeltmeler endekste dalgalanmaları beraberinde getirdi. Bankacılık sektörünün katkısıyla BIST-100 Endeksi geçen haftayı yüzde 4.05 oranında yükselişle 6.438 puandan tamamladı. Yeni haftada TCMB'nin faiz kararı endeksin seyri üzerinde belirleyici olacaktır. Endekste kısa vadede 6.400 üzerinde kalıcılık korunabilirse 6.500 – 6.550 aralığı ilk güçlü direnç bölgesi olarak takip edilecektir. Eğer bu bölge aşılabilirse hız kazanan alımlarla 6.650 ve 6.800 seviyelerine doğru yükselişler yaşanabilir. Son dönemdeki güçlü yükselişlere karşın hem tarihsel hem de dolar bazında iskontonun devam ettiği endekse karşı orta vadede pozitif görüşümüzü koruyoruz. Elbette yaşanan güçlü yükselişlerin ardından kısa vadede gözlenebilecek olası kâr satışlarının da olağan karşılanması gerektiği kanısındayız. Geçen hafta teknik indikatörlerde negatif uyuşmazlıkların ve yorulma emarelerinin gözlendiği endekste olası kâr satışlarında 6.340 ve 6.280 seviyeleri kısa vadeli destek noktaları olup, devamında 6.200 seviyesi destek olarak önem kazanacaktır. 6.200 altında olası kapanışlarda teknik görünümdeki zayıflamayla birlikte 6.000 – 5.890 bölgesine doğru geri çekilmeler gündeme gelebilir.