ABD’de ÜFE verisi de beklentilerin altında kaldı
ONURCAN BAL Geçen hafta salı günü açıklanan ekim ayı ÜFE verisi aylık bazda yüzde 0.2 oranında artış kaydederken, yıllık ÜFE yüzde 8.4 seviyesinden yüzde 8 seviyesine geriledi. Piyasadaki beklentiler ÜFE'nin aylık yüzde 0.4 artış kaydetmesi ve yıllık ÜFE'nin yüzde 8.3 olarak gerçekleşmesi yönündeydi. ABD'de ÜFE rakamı mart ayında yıllık yüzde 11.7 ile zirveyi görmesinin ardından tedarik zincirindeki iyileşme, FED'in faiz artırımları ve talepteki azalma ile emtia fiyatlarında gerileme gibi etkilerle kademeli olarak gerileme kaydediyor. ABD'de beklentilerin altında açıklanan ekim ayı TÜFE ve ÜFE verileri, enflasyonist baskıların azalmaya başladığına işaret ediyor. Ancak mevcut enflasyonun FED'in hedeflediği seviyelerin oldukça üzerinde seyrettiğini bir kez daha vurgulamakta da fayda var. Enflasyon rakamları sonrasında FED üyelerinden gelen açıklamalar, geçen hafta piyasaların takibinde yer aldı. Birçok FED üyesi yaptığı açıklamalarda enflasyonda gözlenen yavaşlamanın olumlu olduğunu ancak bu durumun önümüzdeki süreçte açıklanacak verilerle de desteklenmesi gerektiğini ve mevcut görünümde faiz artırım hızının yavaşlatılmasının uygun olacağını belirtti. Bu açıklamaların yanında perşembe günü daha şahin tavırlarıyla bilinen St. Louis FED Başkanı James Bullard politika yapıcıların faiz oranlarını daha da artırması gerektiğini ve enflasyonu düşürmek için faizlerin yeterince kısıtlayıcı seviyeye çıkması gerektiğini bildirdi.
KÜRESEL ÇAPTAKİ ENFLASYON GÖRÜNÜMÜ
ABD'deki gelişmelerin yanında geçen hafta önemli ekonomilerde açıklanan enflasyon rakamları da yakından takip edildi. İngiltere'de çarşamba günü açıklanan ekim ayı TÜFE tahminlerin üzerinde aylık yüzde 2 oranında artış kaydederken, yıllık TÜFE yüzde 11.1 seviyesine yükseldi. İngiltere Merkez Bankası yıllık enflasyonun yüzde 10.9 olmasını bekliyordu. Gıda ve artan enerji faturaları İngiltere'de enflasyonun 41 yılın zirvesine çıkmasına neden oldu. Beklentilerin üzerinde gelen ve enflasyonist baskıların devam ettiğine işaret eden veri sonrasında İngiltere Merkez Bankası'nın faiz artırımlarına devam etmesi bekleniyor. İngiltere ekonomisindeki zayıflama BoE'nin agresif faiz artırımlarını sürdürmesini zorlaştırırken, enflasyon tarafındaki görünüm BoE'nin seçeneklerini sınırlıyor. Euro Bölgesi'nde perşembe günü açıklanan ekim ayı TÜFE verisi de aylık bazda yüzde 1.5 artış kaydetti ve yıllık TÜFE yüzde 9.9 seviyesinden yüzde 10.6 oranına yükseldi. Eylül ve ekim aylarında 75 baz puanlık faiz artırımlarına giden Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) aralık ayında 50 baz puan faiz artırımına gitmesi genel beklentiler içerisinde yer alıyor. Toparlayacak olursak, küresel çapta yüksek seyreden enflasyon nedeniyle merkez bankalarının faiz artırım döngülerini önümüzdeki aylarda da sürdürmesi bekleniyor. 2023 yılının ilk yarısında hem FED hem de diğer gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz artırım büyüklüklerini azaltarak sıkılaşma döngülerini devam ettireceklerini değerlendiriyoruz.
KÜRESEL PİYASALARDA DALGALI SEYİR
Ekim ayının ikinci yarısından itibaren küresel risk iştahı ve hisse piyasalarında toparlanmanın yaşandığı gözlenirken, ABD'de önceki hafta açıklanan TÜFE verisi ve FED'e ilişkin agresif sıkılaşma endişelerinin yatışması, halihazırdaki toparlanma eğilimini güçlendiren gelişmeler oldu. Geçen hafta ise küresel piyasalarda dalgalı bir görünüm öne çıktı. ABD'de son açıklanan enflasyon verileri ve FED'in son toplantısında faiz artışlarının ilerleyen süreçte yavaşlatılmasının uygun olacağı yönlendirmesini dikkate aldığımızda agresif adımların yerini, daha küçük montanlı faiz artırımlarına bırakacağını öngörüyoruz. Piyasadaki genel beklentilerle uyumlu olarak biz de FED'in aralık toplantısında 50 baz puan faiz artırımına gideceğini, 2023 Şubat, Mart ve Mayıs aylarında da 25'er baz puanlık faiz artırımlarıyla fonlama faizini yüzde 5.00–5.25 aralığına getirerek faiz artırım döngüsünü sonlandıracağını değerlendiriyoruz. Elbette bu tarafta enflasyon başta olmak üzere açıklanan ekonomik veriler FED'in alacağı kararlar üzerinde belirleyici olacaktır. Geçtiğimiz aylarda küresel risk iştahını ve piyasaları baskılayan iki ana başlık bulunuyordu. Bunlarda ilki agresif sıkılaşma endişeleri olurken, ikinci resesyon korkuları olarak öne çıkıyordu. Agresif sıkılaşma endişelerinin yatışması riskli varlıklarda toparlanmayı beraberinde getirse de riskli varlıklarda dip oluşumunun gerçekleştiğini ifade etmek için çok erken olduğunu düşünüyoruz. Agresif sıkılaşma endişelerinin yatışması elbette piyasalar için olumlu bir gelişme olmakla birlikte, merkez bankalarının faiz artırımlarının sonuna gelinmediği ve faiz artırımlarının daha küçük adımlarla da olsa devam edeceği göz ardı edilmemelidir. Sıkılaşma adımlarına ek olarak FED'in süregelen bilanço daraltması ve küresel ekonomilerde gözlenen yavaşlama ile resesyon korkuları, ana risk başlıkları olarak gündemdeki yerini ve önemini korumaktadır. Bu risk başlıklarındaki gelişmelere bağlı olarak risk iştahının zaman zaman baskı altında kalabileceği dikkate alınmalıdır. Merkez bankalarının faiz kararları ile açıklanacak ekonomik veriler risk iştahı ve fiyatlamaları şekillendirecek olup, küresel piyasalarda dalgalı bir görünümün ağır basacağı bir döneme girdiğimizi düşünüyoruz.
TCMB'NİN 150 BAZ PUAN FAİZ İNDİRİMİ
Yurtiçinde 24 Kasım Perşembe günü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) kasım ayı Para Politikası Toplantısı gerçekleşecektir. Hatırlanacak olursa TCMB ekim ayı toplantısında 100 baz puanlık faiz indirim beklentilerinin üzerinde 150 baz puan faiz indirimine giderek politika faizini yüzde 10.50 seviyesine çekmişti. Karar metninde benzer büyüklükteki bir faiz indiriminin kasım ayında da yapılacağını ve faiz döngüsünün tamamlanacağı sinyalini verilmişti. Bu yönlendirmenin de etkisiyle piyasadaki genel beklentiler, TCMB'nin kasım ayında 150 baz puanlık faiz indirimine giderek politika faizini yüzde 10.50 seviyesinden yüzde 9.00 seviyesine çekmesi yönünde şekilleniyor. TCMB'nin son aylardaki faiz indirim kararlarının piyasalar üzerinde anlamlı bir etki bırakmadığını dikkate aldığımızda bu toplantı sonrasında da ilk fiyatlamalarda yaşanabilecek kısa süreli volatilite dışında önemli bir etki beklemiyoruz. TCMB'nin faiz kararı sonrasında son dönemde oldukça sıkışık bir seyrin yaşandığı kur cephesindeki genel görünüm de yakından izlenecektir. Faiz indirimleri ile mali ve parasal genişlemenin birlikte yaşandığı bir durumda, yükselmeye devam eden cari açık ve yoğun dış borç geri ödeme takvimi de dikkate alındığında, büyük merkez bankalarının faiz arttırdığı bir ortamda TL üzerinde değer kaybı baskılarının önümüzdeki süreçte güçlenme ihtimalinin bulunduğunu düşünüyoruz. TCMB toplantısının ardından 25 Kasım Cuma günü yılın ikinci ve son Finansal İstikrar Raporu yayınlanacaktır.
BIST-100 Endeksi'nde volatilite artış kaydetti
Kasım ayı başında 4.000 puan seviyesinin aşılmasıyla birlikte yükselişlerin yeni bir ivme kazandığı ve tarihi zirvelerin yenilendiği BIST-100 Endeksi'nde yaşanan güçlü yükselişlerin ardından teknik indikatörlerde gözlenen negatif uyuşmazlıklar ve yorulma emarelerine bağlı olarak düzeltme hareketlerinin yaşanabileceğini önceki yazımızda belirtmiştik. Geçen haftaya da yükselişlerle başlayan ve tarihi zirvesini 4.784,01 seviyesi taşıyan BIST-100 Endeksi, bankacılık sektöründe güç kazanan alımlardan ve momentum hareketinin gözlendiği belirli hisselerdeki fiyatlamalardan destek buldu. Ancak hafta içerisinde ana sektörlerde gözlenen ayrışma dikkat çekerken, perşembe günü endekste sert düzeltmeler gündeme geldi. BIST-100 Endeksi, haftayı yüzde 1.60 oranında değer kazanımıyla 4.526,73 puandan tamamladı. Gün içi volatilitenin artış kaydettiği ve sektörel ayrışmaların öne çıktığı BIST-100 Endeksi'nde yeni haftada da volatil seyrin etkisini sürdürebileceğini değerlendiriyoruz. Düzeltme eğiliminin devam etmesi durumunda endekste ilk olarak 4.446 seviyesi ile ekim ayı başından itibaren yaşanan yükselişlere çekilen fibonacci düzeltme seviyelerinin yüzde 23.6'lık kısmına denk gelen 4.375 seviyesi destek olarak takip edilecektir. 4.375 seviyesi altında satıcılı seyrin devam edebileceği endekste 4.297 – 4.215 –4.120 ve 4.000 seviyeleri kademeli olarak gündeme gelebilir. Endekste 4.446 üzerinde tutunmanın korunması ve yeniden alımların etkili olması durumunda ise 4.555 – 4.600 aralığı ilk direnç bölgesi olarak takip edilecektir. 4.600 üzerindeki kapanışlarda 4.686 ve tarihi zirvenin bulunduğu 4.784 seviyeleri direnç olarak önem kazanacaktır. Zirve üzerinde yeniden ivme kazanan alımlarla 4.850 – 4.900 ve devamında 5.000 puana kadarlık bir hareketlerin önü açılacaktır.