Dijital pasaport çağı başladı
PARA DÜNYA/ ALEV RİGEL Ortaçağ'da İtalyanlar, limanlarına gelen gemilerin tayfasından kimlik belgesi niteliğinde bir kağıt isterlerdi. Buna "passa porto" (limanı geçmek) denirdi. Gümrükte malların da tayfalar gibi benzer izin kağıtları olmalıydı. O yıllarda güvenlik nedeniyle kasabalar, yüksek surlarla çevriliydi. Çok iyi korunan bir de kapı olurdu. Bu kapıdan geçip içeri girmek için görevlilere "passa porte" (kapıları geçmek) adlı izin belgesini gösterme zorunluğu vardı. Bu belgeler daha sonra ülkelerin sınırlarından geçmek için de kullanıldı. Adı, "pasaport" (passport) oldu.
İlk pasaportlarda kişiyi tarif eden ayrıntılar olmadığı için bu kolaylığı kötüye kullananların sayısı giderek çoğaldı. Pasaportlar Ortaçağ'dan beri vardı ama fotoğraflı, sahibi hakkında ayrıntılı bilgi veren, resmi mühür basılan modern pasaportlar ne zaman ortaya çıktı dersiniz? Birleşmiş Milletler (BM) kararıyla 1963'te.
Gelelim günümüze. Dijital çağda pasaportlar da şekil değiştirdi. Finliler, İngiltere'nin hangi uluslararası havaalanına giderse gitsin, dijital pasaport kullanabiliyor ve kendi işlemlerini birkaç saniyede hallediyor. Aslında bu sistem, bütün Avrupa'da ve Uzakdoğu'da uygulanabiliyor olmalı. Fakat bazı ülkelerin hükümetleri ve bürokrasileri henüz dijital sisteme adapte edilebilmiş değil. Bundan 30 yıl kadar önce Avrupa ülkeleri, fiziki pasaport bilgilerini yolcunun gideceği ülkeye önceden gönderiyor, yolcu hedef ülkede uçaktan inip elini kolunu sallaya sallaya havaalanından çıkabiliyordu.
SİNGAPUR 2024'TE GEÇECEK
Singapur da 2024'te pasaportsuz sisteme geçeceklerini açıkladı. Bu mini ada ülkesinin Changi Havaalanı, yıllık 55 milyondan fazla yolcuya hizmet veriyor. Singapur'un nüfusu 5.9 milyon.
ABD'den de bir örnek vermesek olmaz. Ülkeye girişte Amerikan vatandaşları, herhangi bir memurla muhatap olmadan kendi işlemlerini yapabiliyor. Pasaporttaki QR (Quick Response – Anında Cevap) kodları, hakkınızda her tür bilgiyi bir araya toplamış. Kare kod da denen bu sistemde, ülkeye giriş işlemleriniz otomatik olarak yapılıyor. Eskiden barkod'lar vardı. Ama yeterli bilgi taşımıyorlardı. Kare kod, dört bin karakterlik bilgi barındırabiliyor. Barkodlar bilgileri yalnızca dikey olarak saklarken, QR kodları bilgileri hem yatay hem dikey olarak depolayabiliyor.
SADECE ÜÇ KİŞİ…
Günümüzde sadece üç kişi, pasaport kullanmadan seyahat edebiliyor. Bunlar; İngiltere'den Kral III. Charles, Japonya'dan İmparator Naruhito ve İmparatoriçe Masako. Zaten Japon halkı, dünyanın 193 ülkesine vizesiz girebilen tek ulus (III. Charles'tan önce Kraliçe II. Elizabeth pasaport kullanmıyordu. Ama geçen yıl ölümünden sonra bu muafiyet, oğlu III. Charles'a geçti).
TEMİZ, SESSİZ, HUZURLU
* Finlandiya, Birleşmiş Milletler "Dünya Mutluluk Raporu"na göre, 2020'de dünyanın en mutlu ülkesi olarak belirlendi. Yaşam süresi, ekonomik güç, özgürlükler vs gibi ölçüler çerçevesinde, yıllardır "İlk 5"te yer alıyor.
* Pek çok kişi, halkın kullandığı dilin İskandinav kökenli olduğunu düşünür. Bu, doğru değildir. Fince, Ural dili ailesinin bir parçasıdır. Bu dile en yakın dil de Macarca'dır. (Ural dilleri, içinde 39 dil barındıran ve toplamda 25 milyon kişi tarafından konuşulan dildir).
* Ülkede 187 binden fazla göl vardır. Nereye giderseniz gidin, bir göle mutlaka rastlarsınız. Finlandiya bazen "Bin göller ülkesi" olarak da anılır. Avrupa'nın ünlü "Bin Göller Rallisi"nin adı da buradan gelir. Her ne kadar adı daha sonra "Finlandiya Rallisi" olarak değiştirilmiş olsa da.
* Finlilerin değişik bir kahvaltı tarzı vardır. Herkes gibi reçel, bal, zeytin, kızarmış ekmek, salam yemezler. Soğuk söğüş ete bayılırlar. Yanında peynir ve tereyağı ile. Canı tatlı isteyen, meyve de yer.
* Topraklarının yüzde 74'ü ormanlarla kaplıdır. Avrupa'da pek çok ülkenin ormanlık alanının toplamından daha fazla yeşilliği vardır. En güzel tarafı da istediğiniz ormanda istediğiniz süre kamp kurabilmenizdir. Bulunduğunuz yeri temiz tuttuğunuz takdirde. Ama ormanı çöp içinde bırakmak, zaten Finlinin yapacağı bir şey değildir.
* 13 Ekim, Finlilerin "Ulusal Başarısızlık" günüdür. Yanlış okumadınız. Finliler, yaptıkları hataları da kutlarlar ve onlardan ders alırlar. Halka göre başarısızlık, kabul edilebilir bir kavramdır. Yaptıkları yanlışlar, gelecekte Finlileri daha mükemmel hale getirir.
* Başkent Helsinki, "dünyanın havası en temiz" kentidir. Ülkenin havasının temiz olması, ülke topraklarının dörtte üçünün yeşillik olmasından kaynaklanır. Yabancılar, ülkenin neresine giderlerse gitsinler, uçaktan indikten sonra havadaki farkı mutlaka hissederler.
* "Kuzey Işıkları"nı (Aurora Borealis) görmenin en uygun yeridir. Kuzeydeki Lapland bölgesine bu amaçla tur düzenleyen seyahat şirketleri vardır. Kendiniz de gidebilirsiniz. Basitçe açıklamak gerekirse güneşten gelen elektrikli parçacıklar, dünyamızın kuzey ve güney kutbunda yoğunlaşan manyetik alanlara çarparak renkli ışıklar oluşturur. YouTube'da seyredebilirsiniz. Ama ışıklar, video görüntülerinde olduğu gibi hızlı hareket etmez.
* "Heavy Metal" müziğin modası tüm dünyada geçti. Ama Finlandiya'da geçmedi. Ülkede bu müziği çocuklara tanıtmak için "Dinozor Heavy Metal" grupları bile var. Nereye giderseniz gidin, güçlü bir "heavy metal" kültürüne mutlaka rastlarsınız. Her 100 bin kişiye, 53 heavy metal grubu düşmektedir.
* Finlandiya'nın özelliklerinden biri de halkın istediği yere "girebilme" özgürlüğü olmasıdır. Halka yasak hiçbir alan yoktur. Ormanlarda mantar, bitki, yaprak, çiçek, kök vs toplayabilirsiniz. Ama etrafı kirletmeden ve ticaretini yapmadan.
* Finliler, kendi ülkelerine "Suomi" derler. Bu kelimenin anlamı da bilinmemektedir, nereden geldiği de.
* Dünyanın en iyi eğitimini Finlandiya verir. Eğitim parasızdır. Yabancılar bile harç ödemeden üniversitelerde okuyabilir. Fakat bunun için Fince veya İsveç'ce bilmeniz gerekir. Bunlar da kolay öğrenilen diller değildir.
* Ülke, anneler için de bir cennettir. Doğum yapan her kadın, eğer çalışıyorsa, bir yıl boyunca maaşını ve diğer haklarını alır, evinde çocuğuna bakar. Üstelik anne-baba, bebekleriyle bir belediye ulaşım aracına binerse, bilet parası ödemez. Bebek belli bir yaşa gelene kadar.
* Finlandiya'da trafik cezaları, kişinin gelirine göre belirlenir. Rekor, 2002'de bir iş adamının aldığı cezaya aittir. Sürücü, 116 bin euro ceza ödemiştir. Ama bu kişinin yıllık geliri de yedi milyon euro'dur.
* Dünyada en çok kahve, Finlandiya'da içilir. Her Finli, yılda en az 12 kilo kahve tüketir. Bu, günde sekiz bardak kahve demektir. Ya da uykuda geçen süre hariç, her iki saatte bir fincan kahve. Bu rakam ne ABD'de vardır ne Fransa'da ne de Almanya'da.
* Finlandiya, rüşvetin minimum derecede döndüğü, dünyanın beş ülkesinden biridir. Diğerleri; Danimarka, Yeni Zelanda, Norveç, Singapur ve İsveç.
* Muhtemelen dünyanın en sessiz ülkelerinden biridir Finlandiya. Sessizliğin tadını çıkarırlar. Hiçbir Finli, sohbet sırasında bile gereksiz veya anlamsız bir kelime kullanmaz.
* Çocukların iki doğum günleri vardır. Birini aileleriyle kutlarlar. Diğerini arkadaşlarıyla. Böylece sosyalleşme çok daha kolay olur. Çocuklar için bundan daha güzel bir mutluluk olabilir mi?
* Fin saunası, dünyaca ünlüdür. Ülkede iki milyondan fazla sauna olduğu tahmin edilmektedir. Halkın yüzde 99'u, haftada en az bir kez saunaya girer. Bağımsız evlerden apartmanlara, şirketlerden parlamentoya, hatta fast-food restoranlara kadar her yerde sauna görmek mümkündür. Turist olarak gittiğinizde alışık değilseniz girmeyin. Çünkü 40 derece sıcaktan çıkıp, buzlu suya dalacaksınız.
* Finlandiya'da hiç alışık olmadığınız sportif faaliyetlere da rastlayabilirsiniz. Hava gitarı, eş taşıma şampiyonası, bataklık futbolu, sivrisinek avlama yarışması, cep telefonu fırlatma, karınca yuvasına çıplakken oturma yarışması gibi. Telefonu en uzağa fırlatan, yarışmayı kazanır. Pekiyi, hava gitarının ne olduğu hakkında bir fikriniz var mı? Olmayan gitarı çalıyormuş gibi yapıp, sesini siz çıkaracaksınız. Karınca yuvasına oturma yarışmasında da son kalkan kazanır.
* Ülke, geceyarısı güneşiyle de tanınır. Haziran ve temmuz aylarında güneş ufukta dolaşıp durur. Asla batmaz. Güneş ışığında uyumak zorunda kalırsınız. Bunun için vücudunuzun sirkadyen saati size zorluk çıkarır. Ama onlar alışıktır (Sirkadyen saat canlının, 24 saatlik zaman dilimi içinde biyokimyasal ve psikolojik davranışlarının bütünüdür).
* Bir "igloo" kiralayabilirsiniz. Igloo, buz kalıplarından yapılmış, yarı küre şeklinde sığınaktır. Ama kulübe büyüklüğünde olanları da vardır. Dışarıda sıcaklık sıfırın altında 30 dereceyken siz igloo'nun içinde eksi 3 derecenin konforunu yaşarsınız. Eksi 3 derece, size soğuk gelmez.
* Finlandiya, İkinci Dünya Savaşı sırasında, topraklarına giren Ruslara karşı ünlü petrol bombalarıyla kendini savundu. Bunlara Molotof Kokteyli deniyordu. Siz, Rus icadı mı sanıyordunuz?
* Otomobilinizi, gündüz de kullansanız gece de seyir halindeyken farlarını mutlaka açık bırakmalısınız. Gün içinde havanın değişik şartlar altında olması nedeniyle bu kural getirilmiş. Aksi halde bir Finli, araç duruyor mu, hareket halinde mi, anlayamaz.
* Çocuklar orta öğrenimde, İsveçce öğrenmeye başlar. İsveçce halk için, Fince kadar önemli bir dildir. Sokak isimleri, Fince ve İsveçce yazılır. Çünkü ülkede, İsveçce konuşan yüzde 6'lık bir azınlık bulunur. Ama Finlerin üçte bir bu durumdan rahatsız.
* Finlandiya'nın nüfusu 5.5 milyondur. Bunun 500 bin kadarını yabancılar oluşturur. Somali'den Hindistan'a kadar çok geniş bir yelpazede göçmen, Finlandiya'ya yerleşmiştir.