Türkiye’nin yer altı sularını korumak hepimizin görevi
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün 1945'teki kuruluş tarihi olan 16 Ekim her yıl Dünya Gıda Günü olarak kutlanıyor. Bu yıl ''Daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir gelecek için gıdaya erişim hakkı'' temasıyla, dünyanın dört bir yanında düzenlenen etkinliklerde küresel iklim değişikliği ve su kaynaklarının azalması ile oluşan gıda enflasyonuna dikkat çekiliyor.
''Yaklaşık 1 milyar insan su kıtlığıyla karşı karşıya''
Dünya Gıda Günü'ne dair açıklamalarda bulunan Ambalajlı Su Üreticileri Derneği (SUDER) Yönetim Kurulu Başkanı Yaşabey Kalebaşı, şunları vurguladı: ''Gıda üretiminin temel unsurlarından biri olan su, tarım ve hayvancılığın devamlılığı için vazgeçilmezdir. Tarımsal üretim, dünya genelinde suyun yüzde 69'unu tüketiyor. 2023 yılında yayımlanan BM Dünya Su Kalkınma Raporu'na göre, yaklaşık 1 milyar insan su kıtlığıyla karşı karşıya ve bu sayının önümüzdeki otuz yıl içinde 1,7 milyar ila 2,4 milyara ulaşması muhtemel. Bu durum aynı zamanda gıdaya ulaşma açısından da bizlere önemli bir manzara sunuyor. Su kıtlığı yaşanan bölgelerde aynı oranda gıda krizi de yaşanıyor. Bu noktada sınırlı su kaynaklarını verimli kullanmak, gelişmiş sulama teknolojilerini tarıma entegre etmek gıda üretimini sürdürebilmek için kritik önem taşıyor."
"Türkiye su stresi altında"
Türkiye'nin küresel iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkeler içinde yer aldığına dikkat çeken Kalebaşı, ''Kişi başına düşen 1313 metreküp kullanılabilir su miktarıyla su stresi altında bir ülkeyiz. Yakın gelecekte yaşanacak bir kuraklık ülkemizi de ciddi anlamda tehdit ediyor. Kuraklık olgusundan daha az zarar görmek açısından yeraltı su kaynaklarımız çok büyük önem arz ediyor'' dedi.
''Sanayide verimli ve sürdürülebilir metotlar kullanılmalı"
Yeraltı sularının korunması için atılması gereken adımlar üzerine Kalebaşı, ''Sanayi sektörü su kaynaklarını verimli ve sürdürülebilir metotlarla kullanmalıdır. Bütünsel bir su yönetimi planı dahilinde tarım ve endüstri iş birliği sağlamalı, suyun en verimli hali ile kullanılacağı uygulamalara ve teknolojilere geçiş yapılmalıdır. Bu yapılanma, bilimsel çalışmalar ile desteklenmeli, uygulama alanlarının su projeksiyonları çıkartılarak orta ve uzun dönem planları yapılmalıdır. Sektördeki işletmeler öncelikle su tüketiminin kaynağında Azalt-Geri Kazan- Geri Dönüştür ( 3R – Reduce – Reuse- Recycle) modelini hayata geçirecek planlarını ortaya koymalıdır. Bununla birlikte farklı endüstrilerden açığa çıkan atık suların geri kazanımı ve suya yeniden hayat vererek farklı amaçlarla kullanımı için proje adımları atılmalıdır'' ifadelerini kullandı.