İlaç sektörüne ABD'den 200 milyar dolarlık fırsat
Boston merkezli varlık yönetimi ve yatırım şirketi Appleton Partners'ın Yaşam Bilimleri Departmanı Genel Müdürü olarak ABD'de yaşayan Dr. Kemal Oğuz Kalafat, Türk ilaç sektöründe çekim gücünü oluşturacak bir stratejiye ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Kalafat "Eylül 2023'ten bu yana, Türk ilaç sektöründe üretim yapan üç yabancı firma, kur farkı nedeniyle ülkeden çıktı. Türk ilaç firmaları ise son 2,5 yıldır yurt dışına yatırım yapıyor. Bunun temel nedeni, 2010'lu yıllardaki gibi çekim gücü oluşturacak bir stratejinin bulunmaması" dedi.
Bu çekim gücünü ve stratejinin, kamu ve özel sektörün bir araya geleceği şemsiye bir fonla oluşturulabileceğini belirten Kalafat "Endüstride bölünme, sahipsizlik ve 'sosyal anomali' yaşanıyor. Sektör de hükümetin önüne bir vizyon ve strateji getirebilir" dedi. Şemsiye fonun, Türk ilaç sektörünün küreselleşmesi ve yabancı fon ile üniversite işbirliklerine önayak olacağını ifade eden Kalafat "Dünya Sağlık Örgütü'nün hayata geçirdiği mRNA Aşı Teknoloji Transfer Programı kapsamında Mısır, Kenya, Nijerya, Senegal, Tunus ve Güney Afrika, mRNA aşılarını üretmek için gereken teknolojiyi alacak. Bu teknoloji aynı zamanda kanser tedavisinde de kullanılıyor. Türkiye de bu tür projelere katılmalı" diye konuştu. Fon ile diğer ülkelerde yaşan Türk bilim insanlarına da ulaşabileceğini söyleyen Kalafat "Türkiye'de teknoloji ve kuluçka merkezleri kuruldu. Gönülleri Türkiye'de olan sayısız bilim insanımız var. Onlar aracılığıyla yeni işbirlikleri de gerçekleştirebiliriz" dedi. İlaç sektöründe, savunma sanayiinde olduğu gibi devlet destekli bir kümelenmeye gidilmesi gerektiğine de değinen Kalafat "Kamu ve özel sektör işbirliği ile TEKNOFEST gibi etkinlikler de düzenlenmeli. Türkiye'deki üniversitelerde moleküler biyoloji ve genetik gibi bölümler açıldı. Buradaki öğrencileri teşvik etmek gerek" ifadelerini kullandı.
"İlaçta cari açık kendi molekül ve patentimizle kapatılır"
Türk ilaç sektörünün 50 bin çalışan ve yaklaşık 100 fabrika ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinin en önemli üretici ve tedarikçilerinden olduğunun altını çizen Kalafat "Tunus, Cezayir ve Türki Cumhuriyetlere ilaç tedarikini Türkiye sağlıyor. Ancak AB destekleriyle Polonya ve Macaristan Türkiye'nin önüne geçmeye başladı. İç pazarda devlet ağırlıklı alıcı konumunda" dedi. Sektörün karlılığını kaybettiğini ve ayakta kalabilmesi için patenli ilaç üretmesi gerektiğini vurgulayan Kalafat "Patenti bizde olmayan eşdeğer ilaçlarla sektör gelişemez. Kendi üretebileceğimiz 4-6 molekül veya patentimiz olursa ilaç sektöründe cari açığımızı kapatırız" diye konuştu. Türkiye'nin tıbbi cihaz ve ilaçta 5-6 milyar dolarlık açık verdiğinin söyleyen Kalafat "Kur artışıyla bu rakam daha da artacak. Ayrıca, yabancı firmalar kur farkı nedeniyle Türkiye'de eşdeğeri bulunmayan ilaçların ithalatını durdurmaya başladı. Biyomoleküler olan bu ilaçlar hastalığın özüne iniyor" ifadelerini kullandı. Yabancı firmaların Türkiye'deki ortaklıklarına da son vermeye başladığını belirten Kalafat "Bürokrasiye ulaşımdaki zorluk ve yasalardaki belirsizlik yabancı ilaç üreticilerinin Türkiye'ye girişini zorlaştırıyor" dedi.
Türkiye, Enflasyon Yasası ile ABD'ye ilaç tedarik edebilir
ABD'de imzalanan Enflasyonu Düşürme Yasası'na değinen Kalafat, kanun kapsamında yeni bir fiyatlamaya geçildiğini söyledi. Kalafat "ABD, yasa ile yeni nesil ilaç üretimine başlayacak. Dolayısıyla, birinci nesil, küçük moleküllü ve eski ekol ilaçların üretimini durduracak. Bu kapsamda yaklaşık 100-200 milyar dolarlık ilacı yurt dışından tedarik edecek. Bu anlamda Hindistan ön plana çıkıyor. Yasa çerçevesinde Türk ilaç firmalarının pozisyon alması için devlet desteğine ihtiyaç var. Devlet desteğiyle ABD'de 1-2 yıl kalabilirsek, bu pazarın devamlı tedarikçisi oluruz" diye konuştu.