Tarım ve iklim odaklı girişimlere yön veren ikili
PARA RÖPORTAJ/ ÜRÜN DİRİER Kök Projekt, gıda, tarım, su ve enerji dikeyinde teknoloji girişimciliği odaklı olarak şirketler, kamu kuruluşları ve yatırım fonlarıyla işbirliği yapan, gıda ve tarım odaklı bir yönetim danışmanlığı şirketi. Türkiye ile birlikte 'Gelişmekte Olan Ekonomiler' olarak adlandırılan ülkelerde programlar gerçekleştiriyor. Kurulduğu 2015 senesinden bu yana gıda ve tarım sektöründe inovasyona odaklanan İstanbul merkezli şirket, bu sene itibarıyla gıda güvenliği ve iklim değişikliği konularına teknoloji odaklı çözüm geliştiren girişimlere yatırım yapmak hedefiyle Kök Ventures Fund isimli fonunu da kurdu. Bu kapsamda önümüzdeki sene operasyonel olmak hedefiyle bölgesel tohum yatırım fonunu kurmak üzere çalışıyor.
Kök Projekt, Kök Ventures Meetups başlığında bir dizi etkinlik serisine de başlıyor. Assembly Buildings ev sahipliğinde, sürdürülebilirliği destekleyen teknolojileri ve girişimleri odağına alan serinin ilk ayağı 26 Ocak'ta İstanbul'da, ikincisi 9 Şubat'ta Ankara'da gerçekleştirilecek. İstanbul'daki etkinliğin teması beslenme, Ankara etkinliğinin teması ise iklim teknolojileri...
Kurucu Ortak Semi Hakim ile tarım ve gıdada inovatif girişimcilik üzerine konuştuk.
-Öncelikle biraz kendinizden bahseder misiniz?
Kök Projekt'i 2015 yılında kurduk, ilk günden beri sadece gıda, tarım, su ve enerji sektörü odaklı çalışmalarımızı gerçekleştirdik. Bu sebeple çok dikey odaklı bir bilinirliğimiz var, diyebiliriz. Kök Projekt aslında ortağım Shirley Kaston ile benim kariyerlerimiz ve tecrübelerimizin toplamı ile kuruldu, diyebilirim. Ben tam anlamıyla işin mutfağından çıkmayayım; kariyerime mutfakta, şef olarak başladım. Ardından konsolosluklarla gastrodiplomasi projeleri, AB destekli küçük ölçekli tarım üreticilerini destekleme projeleri ve dünyanın birçok ülkesinde yemek etkinliği organizasyonu gerçekleştirdim. 2015 senesinde ise Shirley ile yollarımız kesişti.
-O da aşçı mı?
Shirley, aslında finans geçmişinden geliyor. Kariyerine finansal denetim sektöründe başlayıp, ardından bir teknoloji girişiminde finans ve idari işler müdürü olarak devam etti ve şirketin yatırım kolunun kurulması ile birlikte ilk yatırım süreçlerinde de yer aldı. Takiben bir anda kariyer değişikliği yaparak, şef olmaya karar verdi ve ilerleyen yıllarda Türkiye'de ve ABD'de şef olarak çalışmalar gerçekleştirdi. Ardından İtalya'ya giderek, Gıda İnovasyonu üzerine Future Food Institute'da bir master programına katıldı ve dünyadaki birçok gıda ve tarım inovasyonu merkezini gezerek Türkiye'ye geldi.
-Kök Projekt nasıl ortaya çıktı?
2015 senesine geldiğimizde Kök Projekt bizim Shirley ile gıda ve tarımın geleceği üzerine düşüncelerimiz ve konuşmalarımızla şekillendi, diyebilirim. Geleceğin gıdası, teknoloji, girişimcilik derken, özellikle dünyada İklim Değişikliği ve Gıda Güvenliği problemlerinin ciddi seviyede yaşandığı, ancak aynı zamanda nüfus yoğunluğu ile tarımın en fazla gerçekleştiği bölgelerin aynı bölgeler, Gelişmekte Olan Ekonomiler'i odağımız seçtik. Çünkü bize göre bu durum ironik bir durumdu, dolayısıyla ilk günden itibaren bütün bu coğrafyalarda girişimciliği desteklemek adına şirketler, kamu kuruluşları ve yatırım fonları ile işbirliği gerçekleştiren bir yönetim danışmanlığı şirketi haline geldik.
Fon çalışmamız, Kök Ventures Fund ise 2015'den itibaren edindiğimiz tüm bilgi, tecrübe, oluşturduğumuz database ve global network'ümüzün bir sonraki adımı olarak gelişti. Bugüne kadar yaptığımız girişimcilik programları ile desteklediğimiz girişimleri, fonumuzun kurulması ardından yatırım desteği sağlayarak da güçlendirmeyi amaçlıyoruz.
-Şimdiye dek yaptığınız işlerden örnekler verebilir misiniz?
Bugüne kadar Türkiye, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Asya-Pasifik bölgelerinde girişimcilik programları tasarımı, gıda ve tarım girişimciliği etkinlikleri, eğitimler ve mentorluk gibi birçok çalışma gerçekleştirdik. Türkiye'de şirketler ve kamu kuruluşları ile iş birliğinde gıda, tarım ve su girişimciliği ile iklim değişikliği odaklı girişimcilik programları ve etkinlikleri tasarladık. Aynı şekilde Körfez bölgesinde Bahreyn'de bölgenin ilk gıda ve tarım inovasyonu girişimcilik kampını da gerçekleştirdik.
Bu çalışmalarımız ile birlikte Kök Ventures'ın ilk yatırımı olarak paylaşabileceğimiz girişimimiz, Türkiye'nin ilk gıda kuluçka merkezi olan Maide Mutfak olacaktır. 2018 senesinden beri İstanbul'da aktif bir şekilde ambalajlı gıda girişimlerine ev sahipliği yaptığımız kuluçka merkezimizde, birçok gıda girişiminin Ar&Ge, ürün geliştirme, paketleme ve üretim gibi birçok konuda süreçlerine servis sağlıyor, 0'dan pazara erişim süreçlerine kadar destek oluyoruz.
Maide Mutfak ile önümüzdeki dönemde İstanbul'da daha büyük bir alana geçmek ve daha fazla girişime ev sahipliği yaparak, "girişimcilerin bulut mutfağı" rolümüzü güçlendirmeyi amaçlıyoruz. Aynı şekilde Orta Doğu'da yürüttüğümüz görüşmeler ile Körfez bölgelerinde de yeni Maide Mutfak'lar açmak adına çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz.
-Su, tarım ve gıda odaklısınız. Yeni dünyada bizim için en önemli üç şey... Sizin gibi oluşumlar dünyada da var mı, yoksa dünyada da bu alanda çalışan az sayıda şirketten biri misiniz?
An itibariyle bizim gibi çalışan ve odaklandığımız dikeyler ve coğrafyalara yoğunlaşan şirketler bulunmuyor. Bununla birlikte özellikle son yıllarda Avrupa, Amerika ve Asya-Pasifik bölgelerinde bu alanda çalışma yürüten ciddi organizasyonlara rastlayabilirsiniz.
Bu, aynı zamanda dünyada gıda ve tarım yatırımlarına baktığımızda, en fazla yatırımı alan ilk üç bölge olarak da karşımıza çıkıyor. Bu durum, bizler gibi organizasyonların sadece dikey odaklı olarak yürüttükleri çalışmalar ile çok ciddi sayıda girişim, ekosistem etkinliği ve yatırım fonlarının sektör odaklı olarak çalışmaları ile gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Bizler de Kök Projekt olarak öncelikle Türkiye, ardından odaklandığımız coğrafyalarda girişimciliğin desteklenmesi ve sektörün unicorn'ları oluşması için çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz.
Dolayısıyla bölgesel ve dikeysel olarak baktığımızda, Kök Projekt olarak dünyada bu alanda faaliyet gösteren organizasyonlar ile aynı seviyede çalışma yürüterek, kendi coğrafyamıza odaklanıyoruz. Ek olarak odağımız sayesinde de global olarak bahsettiğim organizasyonların hepsi yerel partnerlerimiz ya da komünitemiz içerisinde yer alıyor, diyebilirim. Kısacası Kök Projekt olarak global bir ekosistemin parçası olarak faaliyet gösteriyoruz.
-Su, tarım ve gıdada önümüzdeki 20 yılın trendleri (mecburiyetleri) sizce neler olacak? Dört-beş maddede özetlemek mümkün mü?
İklim Değişikliği, Gıda Krizleri ve Enerji Krizi konularının, Amerikalıların tabiriyle "silver lining"'i, yani kötü durumların iyi sonucu, dünyada gıda ve tarım inovasyonu gündeminin bir anda beş sene ileriye gitmesi diyebiliriz. Bir önceki adımında da pandemi ile birlikte aynı şekilde yaşadığımız krizler ile gıda ve tarım girişimciliğinin önemini dünyaca görmüştük. An itibariyle gıda ve tarım değer zincirimizde hem kaynaklarımızı optimum seviyede kullanmak hem de en verimli şekilde üretim yaparken, topraklarımızı iyileştiren yöntemlere ihtiyacımız bulunuyor. Burada Kök Projekt olarak bizler, çözümün gıda, tarım ve su teknolojilerinin saha uygulanmalarının artması ve yatırımlarla ölçeklenerek büyümesiyle gerçekleşeceğine inanıyoruz. Buradan hareketle temelde sağlık, gıda ve su güvenliği konularına odakla, altı temel başlıkta inovasyona ve saha entegrasyonuna ihtiyacımız bulunuyor: Akıllı Su Yönetim Sistemleri, Akıllı Tarım Sistemleri ve Hassas Tarım Teknolojileri, Tarımsal Finansman Servisleri, Gıda Atık Önleme Sistemleri, Sağlıklı Beslenme ve Gıda Teknolojileri, Alternatif Protein.
Temel olarak dünyada iklim değişikliğinin etkileriyle iklim adaptasyonu ve iklim krizi ile mücadele başlıklarında bu konuların öne çıktığını ve geleceğin gıda ve tarım girişimciliğini şekillendirdiğini paylaşabilirim.
-Fon ne için kuruldu? Biraz da fonun özelliklerinden ve rakamsal büyüklüğünden bahseder misiniz?
Fonumuz, Kök Ventures Fund, an itibarıyla kuruluş aşamasında global olarak yatırımcı görüşmelerimizi sürdürüyoruz. An itibarıyla 60 milyon euro büyüklüğünde bir fon oluşturma çalışması yürütüyoruz ve hedefimiz iklim değişikliği, gıda ve su güvenliği ve gıda güvencesi konularında teknolojik çözüm geliştiren şirketlere yatırım gerçekleştirmek. Fonun kuruluş amacında özellikle global olarak takip ettiğimiz gıda ve tarım inovasyonu trendleri ve yatırım dağılımını incelediğimizde, Türkiye ile yakın coğrafyalardaki bölgelere yatırım rakamlarının düşük olduğunu fark ettik. Bu durumla birlikte yıllardır Türkiye ve yakın coğrafyaların gıda ve tarım ve su girişimciliği ekosistemlerini haritalıyoruz ve yerel iş birlikleri geliştiriyoruz. Dolayısıyla hem coğrafyalardaki girişimleri tanımamız, hem de girişimcilerin bizi tanıması ile bu adımı atmaya karar verdik.
Diğer yandan aynı şekilde kapsadığımız bölgede sadece gıda, tarım ve su sektörüne yatırım yapmayı hedefleyen, bölgede yerel partnerlikleri bulunan ve sadece bu sektöre çalışmış bir organizasyon bulunmuyor. Dolayısıyla bulunduğumuz pozisyon ile bugüne kadar yürüttüğümüz gıda ve tarım girişimcilik ekosistemleri destekleme çalışmalarımızı, yatırım yaparak da güçlendirmeyi hedefliyoruz.
Fonumuzun odağında, özellikle bölgesel olarak database'lerimizden hareketle, erken aşama dediğimiz, ürün ya da hizmeti hazır, müşteriye sahip ve teknoloji odaklı şirketlere yatırım yapmayı hedefliyoruz. Bu hedefimiz kapsamında bölgesel olarak en az 40 erken aşama girişime yatırım yapmak ve takiben ileri seviyede Series A ve Series B girişimlerine de global network'ümüzden fonlar ile birlikte eş yatırım süreçleri gerçekleştirerek yatırım yapmayı amaçlıyoruz.
-Hangi ülkelere danışmanlık veriyorsunuz?
Genel olarak başta Türkiye olmak üzere, gelişmekte olan ekonomiler bölgelerine yoğunlaşıyoruz. Bu alanda özellikle Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Körfez bölgelerinde yürüttüğümüz çalışmalar ile kazandığımız tecrübeler, bizlerin özellikle çalışmalarımıza bölgesel ve ardından küresel bakış açıları ile yaklaşmamızı sağlıyor. Aynı şekilde tasarladığımız girişimcilik programları ve mentorluk programları ile bugüne kadar birlikte çalıştığımız şirketler, kamu kuruluşları ve yatırım fonları ile danışmanlık çalışmalarımızı sektörel odakta derinleştirdilk.
Önümüzdeki dönemde hem Kök Ventures Fund ile fon çalışmamızı hem de iş birliklerimizle yönetim danışmanlığı alanında çalışmalarımızı paralelde sürdüreceğiz. Bu noktada özellikle Türkiye'de ve yurtdışında birlikte çalıştığımız organizasyonların hem yurtiçi hem de global olarak sektör girişimlerine ve ekosisteme erişimini, kurum girişim işbirliklerini güçlendirmelerini, gıda ve tarım odaklı inovasyon stratejilerini tasarlama konusunda destekler sağlamaya devam edeceğiz. Hedefimiz, network'ümüz içerisinde bulunan ve iş birliği geliştirdiğimiz tüm kurumlar ile girişimciler arasında köprü görevi görerek, hem iş birliği modellerinin tasarımı hem uygulama hem de yatırım noktasında 360 derecelik bir destek sağlayan bir şirket haline gelmek diyebilirim.
-Hep ticarete ve teknolojiye yatırım yapıldı son 100 yıldır. Bundan sonraki 100 yılı sizce ne tür yatırımlar belirleyecek?
Kesinlikle etki yatırımcılığı diyebiliriz. Burada sadece sosyal etki değil, aynı zamanda çevresel etkilerle birlikte, iklim değişikliğinin yarattığı etkilere adaptasyon adına destek yaratan yatırım mekanizmalarının da daha fazla öne çıkacağından bahsedebiliriz. Eskiden çevreci ve rejenratif çözümlerin fikren pozitif ancak düşük geri dönüş sağlayan yatırımlar olarak pozisyonlanmasından, artık "etki yaratmıyorsa destek bulamaz" şeklinde bir modele evriliyor dünya ve bu noktada hem girişimlerin yürüteceği çalışmalar hem de yatırımcıların yapacağı yatırımlar, geleceğin şekillendirecektir. Bu sebeple önümüzdeki 100 yılın etki yılı olacağından bahsedebiliriz.
-Girişimci ruhlu gençlere ne önerirsiniz? Ne tarafa doğru baskınlar?
İklim değişikliği ve gıda güvenliği konularına bakmalarını şiddetle öneririm. Açıkçası önümüzdeki dönemde girişimleri ayrıştıran farklılıklar, yarattıkları etki ve geleceğe yönelik dönüştürdükleri alanlar olacak. Karbon emisyonları, iklim adaptasyonu, alternatif protein ya da şehir tarımcılığı gibi birçok geleceği etkileyecek konu başlıklarıyla birlikte, dolaylı yoldan da iklimi, çevreyi ve dünyamızı etkileyen girişimler, daha fazla ön plana çıkmaya başlayacak. Yeni başlayan girişimcilere ve girişimci ruhlu gençlere en önemli önerimiz, erişebildikleri tüm kaynakları maksimumda kullanarak, güncel çalışmalardan, girişimlerden, yatırım trendlerinden ve dünyada geliştirilen politikalara, geleceğimizi şekillendiren tüm konu başlıklarını araştırmaları ve eğer bir start-up kurmayı hedefliyorlarsa, bu bilgiler ışığında çalışmalarını gerçekleştirmelerini tavsiye ederim.
Günümüzde artık bilgiye erişmek eskisinden çok daha kolay ve özellikle geleceğimizi etkileyen konular global olarak dünyada insanların gündeminde. Bu gündemden hareketle dünyayı değiştirmek, tüm girişimci ruhlu gençlere önerimiz olacaktır.
"Yeni nesil finans, hassas beslenme ve alternatif protein sektörü heyecan verici"
Kök Projekt kurucu Ortak Semi Hakim'e çok ilginç girişim örnekleri geliyor. Hakim, en ilginçlerini söyle anlatıyor:
"Açıkçası beni kişisel olarak beslenme, tarımsal biyoteknoloji ve tarım finansmanı konuları çok heyecanlandırıyor, diyebilirim. Tarımsal biyoteknoloji, özellikle girdi maliyetleri ve düşük verim sorunları gibi tarımsal değer zinciri sorunlarına, biyoteknoloji bazlı çözümlerin geliştirilmesi ve uygulanması ile sahada çok ciddi etki yaratacağına inanıyorum. Aynı şekilde gıda atığının önlenmesi ya da dikey tarım teknolojilerinde verim artırıcı biyoteknoloji çözümlerinin de önemli potansiyeli olduğunu düşünüyorum.
İkinci kısımda özellikle tarım finansmanı konusunda özellikle yeni nesil finans ürünlerinin, tarım sektörünün finansal olarak güçlendirilmesinde ciddi bir katkısı bulunuyor. Bu noktada aynı şekilde kredi, ödeme sistemleri, blockchain ya da benzer dijital tarım borsaları çalışmalarını da heyecan verici buluyorum.
Son olarak da değişen tüketici tercihleri ve hiper-kişiselleştirme çalışmaları ile paralel olarak geliştirilen gıda servisleri ile geleceğin beslenmesinin, "hassas beslenme" şeklinde tabir edebileceğimiz heyecan verici bir noktaya ilerliyor. Özellikle alerjiler, intoleranslar ve benzer etkilerin önceden tanısının yapılıp, hayat standardımızı ve performansımızı etkileyecek gıda servisleri ciddi seviyede heyecan verici buluyorum.
Harici olarak dünyada hızla gelişen alternatif protein sektörü de gerçekten heyecan verici. Burada an itibarıyla bitki bazlı protein konusunda ciddi yatırımlar gerçekleşse de geleceğin proteini laboratuvar ortamında üretileceği neredeyse kesin diyebiliriz. Bu noktada protein, süt, yumurta ve benzer ürünlerin bilimkurgu filmlerine konu olan lab ortamında üretimi, artık gerçekliğimiz olarak ilerleyen yıllarda çok daha fazla karşımıza çıkacaktır."