ABD’de enflasyon katı bir görünüm ortaya koyuyor
ONURCAN BAL/ ABD'de 10 Mart'ta açıklanan TÜFE rakamı aylık bazda %0,4 oranında artış kaydetti ve yıllık TÜFE %3,2'den %3,5 seviyesine yükseldi. Piyasadaki beklentiler aylık bazda %0,3 artış yaşanması ve yıllık TÜFE'nin %3,4 olarak gerçekleşmesi yönündeydi. Çekirdek TÜFE de aylık bazda %0,4 ve yıllık bazda %3,8 oranında artış kaydederek piyasadaki beklentilerin (%0,3/%3,7) üzerinde açıklandı. Böylece çekirdek enflasyon son 3 ayda üst üstte beklentilerin üzerinde gerçekleşerek enflasyonun ısrarcı bir şekilde yüksek seyrettiğine ve Fed'in faiz indirimi konusunda aceleci olmayacağına işaret etti. Veri sonrası haziran ayındaki faiz indirim beklentileri zayıfladı. Fed cephesinden yapılan yönlendirmelerde enflasyonun hedefe doğru ilerlediğine ilişkin daha fazla güvene ihtiyaç olduğu vurgusu dikkate alındığında sene başından itibaren açıklanan enflasyon rakamlarının beklentilerin üzerinde yukarı yönlü sürprizler kaydediyor oluşu Fed'in faiz indirimlerine başlama konusunda aceleci olmayacağının en net göstergelerinden biri oldu. Mart ayı enflasyon rakamları sonrasında azalan faiz indirim iyimserliği küresel risk iştahı ve hisse piyasaları üzerinde baskı oluştururken, son dönemde doların küresel çapta değer kazandığı ve ABD tahvil faizlerinde yükselişlerin yeniden öne çıktığı bir fiyatlama takip ediliyor.
FED'E YÖNELİK FAİZ İNDİRİM BEKLENTİLERİ ZAYIFLIYOR
ABD ekonomisinin dirençli yapısını koruması, enflasyon rakamlarında son dönemde gözlenen yukarı yönlü sürprizler, istihdam piyasasının güçlü seyretmesi ve Fed üyelerinden gelen şahin tondaki söylemler ile daha az sayıda faiz indirimine işaret eden açıklamaları Fed'in faiz indirimlerine ilişkin belirsizlikleri gündeme tutuyor. Mart ayı TÜFE rakamının da beklentileri aşması ve geçen hafta Fed Başkanı Powell'ın açıklamaları sonrasında Fed'in haziran ayında faiz indirimine gideceğine ilişkin beklentiler %60'lı seviyelerden %20'li seviyelerin altına kadar bir gerileme kaydetti. Fed Başkanı Powell gerçekleştirdiği konuşmasında, son verilerin enflasyonda hedefe dönüş konusunda daha fazla ilerlemenin kaydedilmediğini gösterdiğini belirterek, politika faizinin daha uzun süre yüksek kalabileceğine işaret etti. Powell, yüksek enflasyon devam ederse mevcut kısıtlama seviyesini gerektiği kadar koruyabileceklerine dikkat çekti. Powell, istihdam piyasası ile enflasyonda şu ana kadar kaydedilen ilerleme göz önüne alındığında kısıtlayıcı politikanın sürmesine ve verilerin rehberlik etmesine izin verilmesinin uygun olacağını vurguladı. Hafta içerisinde açıklamalarda bulunan Fed üyeleri de temkinli bir duruşa işaret etti. New York Fed Başkanı John Williams, çok yakın vadede faiz ayarlamalarına gerek olmadığını söyledi. San Francisco Fed Başkanı Mary Daly yapılacak en kötü şeyin aciliyet gerekmediği halde acilen harekete geçmek olduğunu vurguladı. Cleveland Fed Başkanı Loretta Mester politika ayarlaması yapmadan önce dikkatli olunması gerektiğini yineledi. Minneapolis Fed Başkanı Neel Kashkari Fed'in potansiyel olarak faizleri tüm yıl sabit tutabileceğini ve Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic de yıl sonuna kadar faiz indirimi olmayabileceğini belirtti. Önceki haftalarda Fed'in faiz indirimlerine haziran ayında başlayacağı ve 2024 yılında üç kez faiz indirimine gideceği piyasalardaki ana beklenti olarak takip edilirken, yaşanan son gelişmelerin ardından temmuz ayında da faiz indirimi olmayabileceği, ilk faiz indiriminin eylül ayında yapılabileceği ve Fed'in bu yıl 2 kez faiz indirimine gideceği beklentileri güç kazanmış durumda. Halihazırda para piyasalarında Fed'in haziranda faiz indirimine başlama ihtimali yüzde 17, temmuz ayında yüzde 42 ve eylül ayında yüzde 67 ihtimalle fiyatlanıyor. Her ne kadar son dönemde Fed'in 2024 yılında faiz indirimine gitmeyeceği hatta faiz artırımına gitmek zorunda kalacağına ilişkin bazı kurumlardan değerlendirmeler gelse de bu tahminleri şu an için fazla kötümser olarak yorumluyoruz. Jeopolitik gelişmeler kaynaklı ek bir şok yaşamazsak Fed'in bu yıl geç de olsa faiz indirimlerine başlayacağını ve eylül/aralık aylarında faiz indirimine giderek 2024 yılını iki faiz indirimi ile tamamlayabileceğini değerlendiriyoruz. Elbette enflasyon başta olmak üzere önümüzdeki süreçte ABD ekonomisindeki genel görünüm beklentiler üzerinde belirleyici olacaktır.
JEOPOLİTİK ENDİŞELER
Geçtiğimiz hafta İsrail'in İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına düzenlediği hava saldırısı ve sonrasında İran'dan gelen sert açıklamalar son dönemde bölgede tansiyonun artış kaydetmesine neden oldu. İran'dan yapılan misilleme açıklamaları sonrasında önceki hafta sonu İran'ın İsrail'e saldırı düzenlemesi bölgedeki gerilimi ve jeopolitik endişeleri artırdı. İsrail Ordusu, İran'ın İsrail'e yönelik insansız hava aracı ile saldırı başlattığını ve İsrail'in hava savunma sisteminin saldırıya karşı hazır durumda olduğunu açıkladı. İran devlet televizyonu da İsrail'e insansız hava araçlarıyla kapsamlı saldırı başlatıldığını açıkladı. İran'ın düzenlediği saldırı sonrasında operasyonu sürdürme niyetinde olmadıkları açıklaması kısa süreliğine piyasaları rahatlatsa da sonrasında İsrail'den İran'a yönelik muhtemel bir saldırı için hazırlıkların tamamlandığına ilişkin yapılan açıklama ve İran'dan olası bir saldırıya çok kısa sürede karşılık verileceğine yönelik uyarılar jeopolitik endişeleri gündemde tutmaya devam etti. Cuma günü sabah saatlerinde ABD'li bazı yetkililere dayandırılarak İsrail'in İran'a yönelik saldırı başlattığına dair çıkan haberler küresel risk iştahı ve piyasalar üzerinde baskı oluşturdu. Cuma günü ilk fiyatlamalarda küresel hisse piyasalarında satış baskısının artış kaydettiği ve petrol fiyatlarında yükselişlerin yaşandığı gözlendi. Bununla birlikte üst düzey İranlı bir yetkiliden gelen acil misilleme planı olmadığı ve olayın arkasında kimin olduğunun net olmadığı açıklaması ile günün devam eden bölümünde kapsamlı bir saldırının yaşanmaması ve iki ülke arasında saldırıların devam etmeyebileceğine ilişkin güç kazanan beklentiler, sabah saatlerinde artan endişelerin yatışmasına ve risk iştahının toparlanma kaydetmesine katkı sağladı. Ana senaryomuz iki ülke arasındaki gerilimin kademeli olarak yatışacağı yönünde olsa da bölgedeki haber akışlarına dair piyasalardaki hassasiyetin ve fiyatlamalardaki volatilitenin bir süre daha yüksek seyredeceğini ve jeopolitik gelişmelerin yakından takip edilmesi gerektiğini değerlendiriyoruz. En olumsuz senaryo olarak ise İran ve İsrail arasında doğrudan çatışmaların yaşanması ve karşılıklı saldırıların devam etmesi durumunda Ortadoğu'daki gerilimin hat safhaya taşınacağı ve bu durumun riskli varlıklarda satış baskısını derinleştirebileceği dikkate alınmalıdır.