Küresel çapta risk başlıkları gündemdeki yerini koruyor

Küresel çapta gündemdeki yerini koruyan risk başlıkları ile ilk çeyrekteki güçlü performansın ardından dalgalı bir seyrin öne çıkabileceğini ve küresel piyasalarda zaman zaman düzeltmelerin gündeme gelebileceğini değerlendiriyoruz…
18.04.2024 12:14 GÜNCELLEME : 18.04.2024 12:14

ONURCAN BAL/ Merkez bankalarına ilişkin faiz indirim iyimserliğinin azalmasına karşın ABD ekonomisinde yumuşak iniş senaryolarının güç kazanması ve teknoloji hisselerindeki güçlü yükselişler özelikle ocak ve şubat aylarında küresel risk iştahını ve hisse piyasalarını destekledi. Küresel hisse piyasaları yılın ilk çeyreğini yükselişlerle tamamlarken, MSCI Dünya Endeksi bu yılın ilk çeyreğinde %7,7 yükselerek 2019'dan beri en iyi birinci çeyrek performansını kaydetti. Bununla birlikte son haftalarda küresel hisse piyasalarında yorulma emareleri ve dalgalı bir seyir öne çıkarken, ilk çeyrekte yaşanan yükselişler ve gelinen çarpan seviyeleri sonrasında düzeltmelerin yaşanabileceğine ilişkin uyarılar da öne çıkıyor. Küresel çapta gündemdeki yerini koruyan risk başlıkları ile ilk çeyrekteki güçlü performansın ardından dalgalı bir seyrin öne çıkabileceğini ve küresel piyasalarda zaman zaman düzeltmelerin gündeme gelebileceğini değerlendiriyoruz. Bu noktada iki ana risk başlığını ele almak istiyoruz. Piyasalar açısından en önemli risk başlığı merkez bankalarına yönelik faiz indirim belirsizliği olarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada ABD ekonomisinin dirençli yapısını koruması, enflasyon rakamlarında son dönemde gözlenen yukarı yönlü sürprizler, istihdam piyasasının güçlü seyretmesi ve bazı Fed üyelerinden gelen şahin tondaki söylemler ile daha az sayıda faiz indirimine işaret eden açıklamaları Fed'in faiz indirimlerine ilişkin belirsizlikleri gündeme tutuyor. Yaşanan bu gelişmelerle Fed'in haziran ayında faiz indirimine gideceğine dair piyasalardaki beklentiler hızlı değişimler gösterirken, piyasada oluşmuş kesin bir kanı bulunmuyor. ABD ekonomisinin gücünü korumaya devam etmesi durumunda Fed'in haziran yerine temmuz ayında ilk faiz indirimine gidebileceği ve bu yıl için daha az sayıda bir faiz indiriminin gündeme gelebileceği riskinin göz ardı edilmemesi gerektiğini değerlendiriyoruz. Öte yandan ECB'nin haziran ayından itibaren veri odaklı bir yaklaşımla kademeli faiz indirimlerine başlayacağı ve İngiltere Merkez Bankası'nın da haziran ayından itibaren yılın ikinci yarısında kademeli faiz indirimlerine gideceği tahmin ediliyor. Ekonomik veri akışları ve merkez bankalarının kararları küresel risk iştahı ve piyasalar üzerinde ana belirleyiciler olacaktır.

JEOPOLİTİK RİSKLER SÜRÜYOR

Önemli risk başlıklarından ikincisi ise jeopolitik risklerdir. Ortadoğu'da yaşananlar ile Kızıldeniz kaynaklı sorunlar gündemdeki yerini korurken, İsrail'in İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına düzenlediği hava saldırısı ve sonrasında İran'dan gelen sert açıklamalar son dönemde bölgede tansiyonun yüksek seyretmesine neden oluyor. İran ve İsrail arasında doğrudan bir çatışma yaşanması halinde Ortadoğu'daki gerilimin hat safhaya taşınacağını ve bu durumun petrol fiyatlarını daha da yukarılara taşıyabileceğini düşünüyoruz. Böyle bir durumda bölgede ciddi ölçüde artış kaydedecek jeopolitik endişeler ile petrol fiyatlarında yaşanabilecek sert yükselişler küresel piyasalar üzerinde baskı oluşturabilir. Son aylarda OPEC'in arz kısıntıları, ABD ekonomisinin gücünü koruması ve süregelen jeopolitik sorunlar nedeniyle yukarı yönlü bir seyir öne çıktığı ve 90$'lı seviyelerin test edildiği brent petrolde ek yükselişlerin yaşanması küresel çapta enflasyonist baskıları artırarak merkez bankalarının daha temkinli bir yaklaşım ortaya koymasına ve riskli varlıklarda satışların derinleşmesine neden olabilir. Bu nedenle jeopolitik gelişmeler önümüzdeki süreçte de yakından izlenmelidir.

Ana risk başlıklarına ek olarak Muhteşem Yedili (Apple, Alphabet, Amazon, Meta, Microsoft, Nvidia ve Tesla) diye adlandırılan ve çok ciddi piyasa büyüklüklerine ulaşan bu hisselerdeki genel seyir de yakından izlenmelidir. İlk çeyrekte bu hisselerde yaşanan güçlü momentum yükselişleri ve oluşan yatırımcı yoğunlaşması sonrasında olası düzeltmelerin panik satışlarıyla sert gerçekleşme ihtimali ve bu durumun küresel piyasalara sirayet edebileceği göz ardı edilmemelidir. Fed'in tahmin edilenden daha az bir faiz indirimine gitmesi ve parasal sıkılaşmanın gecikmeli etkileriyle önümüzdeki aylarda şirket kârlarında gözlenebilecek zayıflama olası düzeltmeleri tetikleyebilecektir. Aynı zamanda ABD'de başkanlık seçimleri, ABD'de ticari gayrimenkul fiyatlarında düşüş nedeniyle küçük – orta ölçekli bankalara ilişkin yeniden artış kaydeden endişeler ve Çin ekonomisinde başta konut sektörü olmak üzere süregelen sorunlar da diğer önemli risk başlıkları olarak karşımıza çıkmaktadır.

BORSA İSTANBUL'DA GERİ ÇEKİLMELER ORTA VADE İÇİN FIRSAT

TCMB enflasyonla mücadele konusunda ne denli kararlı olduğunu mart ayı toplantısında atmış olduğu adımlarla ortaya koyarken, bu gelişmeleri orta vadede enflasyonun düşmesi ve TL varlıklara güvenin artması anlamında pozitif yorumluyoruz. Faizlerin artış kaydetmesi mevduat/kredi spreadi üzerinden kısa vadede bankaların kârlılığını baskılayıcı bir etki oluştururken, faizlerin artış kaydettiği ve finansal koşulların sıkılaşarak iç talebin baskılanacağı bir ortamda sanayi şirketlerinin kârlılık görünümleri de önümüzdeki süreçte zayıflama gösterebilecektir. Ek sıkılaşma adımlarının iç talebi yavaşlatacağı ve %60'ları bulan mevduat faizlerinin güçlü bir alternatif olarak ön planda kalmaya devam ettiği ortamda, kısa vadede Borsa İstanbul'da zaman zaman dalgalanmaların yaşanabileceğinin göz önünde bulundurulması gerektiğini değerlendiriyoruz. Şubat ortasından mart sonuna kadar endekste gözlenen fiyatlama bu durumun en iyi örneğini oluşturmaktadır. Psikolojik öneme sahip 10.000 puan üzerinde tutunma görülmediği sürece bir miktar temkinli yaklaşımın korunması bu açıdan faydalı olacaktır. Bununla birlikte yılın ikinci yarısında yabancı alımlarının güç kazanacağı beklentimize bağlı olarak endekste orta vadede pozitif görüşümüzü koruyor ve yıl sonuna doğru 12.000 – 12.500 seviyelerinin görülebileceği düşüncemizi sürdürüyoruz. Endekste yaşanabilecek geri çekilmelerin orta vadeli bakış açısıyla kademeli alım fırsatı olarak değerlendirilebileceği kanısındayız. Elbette bu noktada getiri – risk tercihlerine uygun olarak portföy çeşitlendirmesinin daha sağlıklı olacağı ve hisse seçimlerinde ekstra dikkatli olunması gerektiği kanısındayız. Mevcut durumda %60'ları bulan mevduat faizleri cazibesini korurken, oluşturulacak portföylerde TL mevduat, gram altın ve hisse senetlerine yer verilebileceğini düşünüyoruz. Yatırımcılar risk tercihlerine göre bu ürün gruplarında dağılımlarını belirleyebilirler. Bu yıl TCMB'nin güçlü adımları, artan mevduat faizleri ve enflasyonda yılın ikinci yarısında dezenflasyonist sürecin başlayacak olması gibi nedenlerle Dolar/TL kurunda anlamlı bir reel getiri beklemiyoruz. Yani kur cephesinde nominal olarak yükselişler yaşanabilir ancak enflasyonun üzerinde reel anlamda bir getiri beklentisi içerisinde değiliz. Bu nedenle yılın ikinci yarısında küresel merkez bankalarının faiz indirim sürecine başlamasıyla ons altındaki yükseliş eğiliminin devam edebileceği beklentimize bağlı olarak tercihimizi gram altından yana kullanıyoruz. Hisse tarafında ise seçici olunması ve aracı kurumlardan destek alınarak hareket edilmesi gereken bir dönemdeyiz. Ana sektör ve hisselerde olası düzeltmelerin görece daha sınırlı kaldığı ve endeksteki yükselişlere daha anlamlı katılımların sağlandığı görülürken, yan hisselerde geri çekilmelerin daha sert gerçekleşebildiği ve endekste bağımsız fiyatlamaların yaşanabildiği takip edilmektedir. Yılın ikinci yarısına doğru güç kazanmasını beklediğimiz yabancı alımlarına bağlı olarak bu sene ana sektör ve hisselerin tercih edilmesinin daha doğru olacağını düşünüyoruz. Bu noktada yatırımcılar aracı kurumların model portföylerini veya portföy yönetim şirketlerinin hisse fonlarını tercih edebilirler.

BİZE ULAŞIN