Seçim kaynaklı gelişmeler piyasalar üzerinde etkili oluyor
ONURCAN BAL/ Fransa'da son 3 seçimdir oylarını artırmaya devam eden aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) en son 9 Haziran'daki Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde yüzde 31,4 ile açık farkla ilk sıraya yerleşmiş, bunun üzerine Cumhurbaşkanı Macron, Meclisi feshederek ilk turu 30 Haziran, ikinci turu 7 Temmuz'da olmak üzere erken seçime gitme kararı almıştı. (Bu yazı, Para Dergisi'nin 07.07.2024 tarihli sayısına aittir)
Erken seçim kararıyla birlikte Fransa borsalarında sert satışların yaşandığı ve özellikle tahvil faizlerinde yükselişlerin öne çıktığı bir fiyatlama görüldü. 30 Haziran'da gerçekleşen erken seçimin ilk turunda aşırı sağın güç kazanımını devam ettirdiği görüldü. İlk turda aşırı sağcı Marine Le Pen'in partisi Ulusal Birlik yüzde 34 oy oranıyla birinci çıktı. Sol partilerin ittifakı Yeni Halk Cephesi, oyların yüzde 28,1'ini alırken Macron'un ittifakı yüzde 20,7 oyla üçüncü oldu. Fransa'da seçimler genel olarak aşırı sağcı Le Pen'in lehine sonuçlar üretse de çoğunluğun aşırı sağcılar tarafından elde edilmeyeceğine yönelik beklentilerle ilk fiyatlamalarda Avrupa borsalarında bir miktar yükselişler gözlendi. 7 Temmuz'da gerçekleşecek ikinci turda, Meclis'teki 577 sandalyenin 289'unu alabilmesi halinde aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi mutlak çoğunluğu elde edebilecektir. Avrupa'da genel olarak aşırı sağın güç kazanmasının ve değişen siyaset yapısının orta vadede çok daha ciddi etkileri olacaktır.
ABD'de önceki hafta eski ABD Başkanı ve Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump ile mevcut ABD Başkanı ve Demokratların adayı olan Joe Biden arasında TV'de gerçekleşen münazarada Biden'ın oldukça kötü performansı ve sonrasında Trump'ın seçimi kazanma ihtimalinin artış kaydetmesi özellikle ABD tahvil piyasaları üzerinde etkili oldu. Trump'ın ithalata getirmeyi düşündüğü vergilerin ve daha hızlı faiz indirimleri konusundaki görüşünün ABD'de enflasyon üzerinde yukarı yönlü riskleri canlı tutabileceği değerlendiriliyor. Trump'ın zaferinin Fed'den daha fazla faiz indirimi ile mali genişleme anlamına gelebileceği ve bu durumun daha kalıcılı bir enflasyona neden olabileceği değerlendirmeleri son günlerde öne çıkarken, uzun vadeli tahvil faizlerinde geçen hafta içerisinde daha yüksek enflasyon endişeleriyle yükselişlerin yaşandığı görüldü. Ayrıca ABD'nin son yıllarda artan borçluluğu ve borç tavanı gibi yaşanan sorunların seçimi kim kazanırsa kazansın önemli riskler arasında yer alacağını da düşünüyoruz. Öte yandan Biden'ın kötü performansı sonrasında adaylıktan çekilmesi konusunda baskılar artış kaydederken, ABD Başkanı Biden son açıklamasında adaylıktan çekilme çağrılarını reddetti.
ECB'NİN DÜZENLEDİĞİ PANELDEKİ MESAJLAR TAKİP EDİLDİ
Geçen hafta Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) Jackson Hole'u olarak görülen Portekiz'in Sintra kentinde düzenlenen zirve ve bu zirvede verilen mesajlar piyasaların yakın takibinde yer aldı. ECB Başkanı Lagarde yaptığı konuşmada, ECB'nin enflasyonun yüzde 2'ye indiği sonucuna varması için daha fazla zamana ihtiyacı olduğunu ve olumlu ekonomik gelişmelerin faiz indirimlerinin acil olmadığını gösterdiğini söyledi. ECB'nin faiz indirimine gittiği haziran toplantısının ardından ECB üyelerinden gelen açıklamalarda her toplantıda faiz indirimi olmayacağı ve veri odaklı temkinli bir yaklaşımla hareket edileceği vurgusu ön plana çıkmıştı. Piyasadaki genel beklentiler haziran ayından ardından eylül ve aralık aylarında da devam edecek faiz indirimleriyle ECB'nin 2024 yılını 3 faiz indirimi ile tamamlayacağı yönünde korunuyor. Portekiz'in Sintra kentindeki zirvede konuşan Fed Başkanı Powell, son ekonomik verilerin enflasyonda aşağı yönlü seyrin sürdüğünü gösterdiğini ancak faiz indiriminden önce daha fazla güvene ihtiyaç duyduklarını vurguladı. Powell, enflasyonun gelecek yıl ve sonraki yıl yüzde 2'ye geri dönebileceğini belirtti. Net bir faiz indirimi sinyali vermeyen Fed Başkanı Jerome Powell verilerin cesaret verici olduğunu söylemesi Fed'e yönelik faiz indirim beklentilerini ve küresel risk iştahını destekleyen bir gelişme olarak takip edildi. Fed'in 11-12 Haziran'da gerçekleşen toplantısına ait tutanaklarda Fed yetkilileri enflasyonda son aylarda ılımlı ilerleme kaydedildiğini ancak yüzde 2'lik hedefe doğru ilerlediğine dair güven kazanana kadar ek kanıt görmek istediklerini ifade etti.
ABD'DE EKONOMİK VERİ AKIŞLARI ÖN PLANDAYDI
Geçen hafta çarşamba günü açıklanan ADP istihdam değişimi haziran ayında 165 bin olan piyasa beklentisinin altında 150 bin kişi olarak açıklandı. Haftalık işsizlik başvuruları da beklentilerin üzerinde gelerek istihdam piyasasındaki soğumanın sürdüğüne işaret etti. Aynı zamanda ISM Hizmet PMI endeksi 53,8 seviyesinden 48,8 seviyesine ciddi bir düşüş gösterdi. Piyasa beklentisi olan 52,6 ile eşik değer olarak kabul edilen 50,0 seviyesinin altında açıklanan hizmet PMI 2020 Mayıs'tan bu yana en düşük seviyesine geriledi. Hizmet sektöründeki yavaşlama hafta içerisinde Fed'e yönelik faiz indirim beklentilerini destekledi. Haftanın en önemli veri akışını oluşturan ve cuma günü açıklanan tarım dışı istihdam verisi ise 190 bin olan piyasa beklentisinin bir miktar üzerinde 206 bin kişi artış kaydetti. Mayıs için açıklanan tarım dışı istihdam artışı 272 binden 218 bine revize edildi. İşsizlik oranı ise %4,0 seviyesinden %4,1'e yükseldi. Tarım dışı istihdam verisi piyasa beklentilerinin bir miktar üzerinde gelse de mayıs ayı verisindeki aşağı yönlü revizyon ile tarım dışı istihdamdaki artışta gözlenen yavaşlama eğilimi Fed'e ilişkin faiz indirim beklentilerini desteklemeye devam etti. ABD'de son iki ayda açıklanan enflasyon rakamlarının beklentilerden daha iyi gelmesi, çekirdek TÜFE'de gerilemenin gözlenmesi ve istihdam piyasasındaki soğuma emarelerinin katkısıyla piyasalar bu yıl Fed'den iki faiz indirimi öngörmeye devam ediyor. Mevcut durumda para piyasalarında Fed'in eylül veya kasım ayında faiz indirimine gitmesi ise %100 ihtimalle fiyatlanıyor. Piyasalar eylül ya da kasım ayında 25 baz puanlık bir faiz indiriminin ardından aralık ayında da ikinci faiz indirimini %90 civarında bir olasılıkla fiyatlıyor. Yeni haftada ABD'de 11 Temmuz Perşembe günü açıklanacak haziran ayı TÜFE rakamı ile 12 Temmuz Cuma günkü ÜFE verisi piyasaların yakın takibinde yer alacaktır.
YURT İÇİNDE ENFLASYON BEKLENTİLERDEN İYİ GELDİ
3 Temmuz Çarşamba günü açıklanan haziran ayı TÜFE rakamı aylık bazda piyasa beklentilerinin altında %1,64 oranında artış kaydetti ve yıllık TÜFE %75,45 seviyesinden %71,60 seviyesine geriledi. Piyasadaki beklentiler TÜFE'nin aylık %2,2 oranında artış kaydedeceği yönündeydi. Açıklanan veriyle birlikte enflasyonda son bir yılın en düşük aylık artışı gözlenirken, yıllık enflasyon da sekiz ayın ardından ilk kez gerileme kaydetti. Haziran ayında yıllık çekirdek enflasyon %74,98 seviyesinden %71,41 seviyesine geriledi. ÜFE rakamı ise aylık bazda %1,38 oranında artış gösterdi ve yıllık ÜFE %57,68'den %50,09 seviyesine geri çekilme kaydetti. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada dezenflasyon sürecinin başladığını ifade etti. Enflasyonda haziran ayında beklentilerden daha iyi gelirken, asıl baz etkisini ise temmuz ve ağustos verileriyle birlikte göreceğiz. Geçen sene yapılan ara zamlara bağlı olarak TÜFE 2023 Temmuz'da aylık bazda %9,49 ve ağustosta %9,09 oranında sert bir yükseliş kaydetmişti. Önümüzdeki aylarda temmuz ve ağustostaki %9'luk artışların seriden çıkmasıyla birlikte yıllık TÜFE'de ciddi bir düşüşü takip edeceğiz. TÜFE enflasyonunun Temmuz'da %60'ın, Ağustos'ta da %50'nin hafif üzerinde seviyelere gerilemesini bekliyoruz.
BIST-100 ENDEKSİ'NDE VOLATİLİTE YÜKSEK SEYRETTİ