Kanada’nın sırrı ne?
PARA DÜNYA/ ALEV RİGEL Son zamanlarda moda oldu. "Dünyanın yaşamaya uygun en iyi kentleri", "Dünyanın en sağlıklı ülkeleri", "Dünyanın çocuk yetiştirmeye elverişli en iyi ülkeleri", "Dünyanın en yeşil ülkeleri" gibi listeleri belli başlı basın/yayın organlarında görmeye başladık. Bu ülke ve kentlerinin çoğu Avrupa'da ve Amerika'da. Ama bir ülke var ki, dikkat çekici. Hemen hemen her listeye ya ülke olarak ya da kentleriyle girmeyi başarıyor. Bu ülke, Kanada. Avrupa, özellikle de İskandinav ülkeleri, sık sık yukarıda saydığımız endekslerde yerlerini almakta hiç zorlanmıyor. Kanada ise, Economist Group'un ünlü araştırma ve analiz departmanı "Economist Intelligence Unit" tarafından örnek ülke olarak gösteriliyor. Bu ülkenin üç kenti Vancouver, Calgary ve Toronto'dan söz edeceğiz. Her biri sağlık, eğitim sistemi ve yaşam kalitesinin mükemmel oluşundan dolayı parmakla gösteriliyor. Ama önce Kanada ile ilgili birkaç kelime sıralayalım.
Dünyanın ikinci büyük ülkesi Kanada'yı tanıtmaya nereden başlasak acaba? Siz hiç iyi ve örnek bir vatandaş olduğunuz için polisin size "olumlu bilet" (positive ticket) verdiği başka ülke gördünüz mü? Görmediyseniz Kanada'ya buyurun. En çok donut'ın yendiği ülkenin ABD olduğunu mu sanıyorsunuz? Hayır, Kanada. Yılda bir milyar adedini mideye indiriyorlar. İki resmi dilleri var. İngilizce ve Fransızca. Dükkanınızdaki ürünlerin adını hem İngilizce hem Fransızca yazmazsanız ağır bir para cezası alırsınız. Cool Runnings (Üşütük Popolar) filmini görmüşsünüzdür. Başrolünü Kanadalı komedyen John Candy'nin (1950-1994) oynadığı filmde Amerikalı kafadarlar, üzerinde İngilizce "Kanada'nın canı cehenneme" yazılı bir TIR'la Kanada'da dolaşırlar. Polis bunları durdurup ceza yazar. Ülkeye hakaretten değil, Fransızcası yazılmadığından. Hayalinizde Mars'a gitmek varsa çok zor. Ama Kanada'nın küçük bir köyü olan Snag'e gidebilirsiniz. İkisinin de sıcaklık ortalaması, sıfırın altında 65 derece. Süt alacaksınız, markete gittiniz. Kutu ya da şişe süt göremiyorsunuz. Evet, normal. Kanada'da süt, yarı katı olarak plastik torbada satılır. Duş almadan sokağa çıkmayın. Kötü koktuğunuz için polis sizi içeri atabilir. Her Kanadalı her gün onlarca kez "afedersiniz" diyebilir. Elbette ki nazik insanlardır ama özür dilemek için yasalar bile yapılmıştır. Kanada, dünyanın en çok gölü olan ülkesidir. Ama sayılamıyor. Bir-iki milyon olduğu tahmin ediliyor. Son olarak, Kanada'nın adının nereden geldiğine bakalım. Tamamen bir yanlış anlamadan kaynaklanıyor. Fransız kaşifler Amerika'nın kuzeyine gitmişler. Bölge halkı, "Köyümüze hoş geldiniz" demiş. Yerel dilde köye "Kanata" deniyormuş. Fransızlar da ülkenin adının Kanata olduğunu düşünmüşler. Gelelim ödüllü kentlerine:
Vancouver
Kent sakini Samantha Falk, "Bir doktora görünmeyi, çocuğumu hastaneye götürmeyi ya da iflas etme riskini dert etmediğim tek yer Kanada" diyor. Bu güvenceyi de sadece sağlık sistemine değil, Kanadalıların birbirine olan dayanışma ve yardımlaşma duygusuna bağlıyor. Kendisi zaten bir vakfın kurucusu. Amaç, insanlara her türlü yardımı yapmak, onlara yol göstermek, danışmanlık yapmak. Ücretsiz. Böyle vakıflar ve kurumlar o kadar çok ki. Sadece Vancouver'da değil, tüm ülkede hiç yalnız bırakılmazsınız. Kamu ulaşım ağı da mükemmel. Halkın yüzde 43'ü, 50 yaşından sonra ehliyet alıyor. Çünkü ulaşım o kadar kolay, o kadar yaygın ki, insanlar otomobil almaya gerek duymuyor. Bu, sadece Vancouver için değil, bütün Kanada kentleri için geçerli. Üstelik kentliler, en fazla on dakikalık tramvay yolculuğuyla kendini ormanlarda, piknik alanlarında, yürüyüş yollarında buluyor. Buna "kentli doğası" adı veriliyor. Manzaralı batı kıyısında yer alan Vancouver, dağlarla okyanusun muhteşem bir kombinasyonu. Samantha Falk, "20 yıldan fazla bir zamandır burada yaşıyorum. Bu kent hala nefesimi kesiyor, güzelliği ile beni büyülüyor" diyor. 405 hektarlık Stanley Park, 800 yıllık kızıl sedirlerle dolu. Kente çok yakın olan bu parkta üç kilometrelik yürüyüş yolu var. Kent merkezinde dolaşırsanız mutlaka buharla çalışan meydan saatini görürsünüz. Dünyada başka örneği sadece Japonya'nın Otaru kentinde var. Kuzeyin Hollywood'u da burada. Her yıl 70 kadar film ve 65 TV dizisi Vancouver'da çekiliyor. 20 bin kişi bu sektörde çalışıyor. Amerikalı filmciler, Kanada'da film çekmeyi tercih ediyor. Çünkü burada film çekmek daha ucuz. Oysa Vancouver Kanada'nın, hatta dünyanın en pahalı kentlerinden. Hele emlak piyasası, dünyanın en pahalı dördüncü piyasası. Yine de 2011 yılından bu yana dünyanın en yaşanır kenti seçiliyor. Ayrıca 2007 yılından beri dünyanın en temiz on kentinden biri.
Calgary
Kanada'nın batısında Alberta eyaletinin Kayalık Dağları yakınında bulunan Calgary için "büyük kent imkanları olan küçük kasaba" tanımlaması yapılır. Değişik restoranları, kültürel festivalleri, çiftçi pazarları ve harika gece hayatı olan olağanüstü bir yer. 1.4 milyon nüfuslu ama kentte 165 dil konuşuluyor. Petrol ve doğal gaz endüstrisi, hem mavi yakalıları (işçileri) hem beyaz yakalıları (masa başı çalışanları) zengin ediyor. Bunun için "Calgaryli'lerin harcayacak hem parası hem sevgisi var" derler. Burayı cazip kılan özelliği ise, Vancouver ve Toronto gibi, çok kısa bir yolculukla halkın kendini ormanlık alanda bulması. Temmuz ayında başlayan "Calgary Stampede", başlı başına bir eğlence organizasyonu (Stampede kelimesini görünce "izdiham, korkarak kaçışma" gibi anlamlar çıkarmayın. Burada, "Calgary'ye akın akın gitmek" demek). Hem yerli halk hem turistler, bu 10 günlük etkinlikte kovboy elbiseleri ve aksesuarları giyerler ve rodeo'dan konserlere kadar pek çok etkinliğe katılırlar. Kentte toplam bin kilometreden fazla bisiklet ve yaya yolu var. Kışın aktiviteler, hız kesmeden sürüyor. Kayaktan, buz patenine, karda yürüyüşten buz üstünde bisiklet kullanmaya kadar akla gelen her tür çılgınlık yapılıyor. Fakat Calgary kışları, hiçbir yerin kışına benzemez. Sıcak topraklardan gelen turistler, kış giysi ve donanımlarına oldukça fazla para harcamalı. 1988'de Kış Olimpiyat Oyunları, burada düzenlenmişti. Kentin en önemli özelliklerinden biri de nüfusa oranla en çok milyonerin Calgary'de yaşıyor olması. Kentte yaş ortalaması 36. Vancouver ile birlikte dünyanın en temiz kenti olarak da tanınıyor. Bundan 10 yıl kadar önce belediye başkanı Müslümandı. Nahid Nenşi, pek çok hizmetinden dolayı ödül almıştı.
Toronto
Kanada'nın en kalabalık kenti. Nüfusu üç milyon. Ama bin 500'den fazla parkı var. Bu da kentte yaşayan her vatandaşın, en fazla beş dakikalık yürüyüş mesafesinde bir park bulabileceği anlamına geliyor. İnsan merkezli bir altyapısı olunca da sakinleri, kendilerini çok rahat hissedebiliyor. Yeraltında da yürüyüş yolları var. Kış aylarının dayanılmaz soğuğu göz önüne alınarak yer altında küçük bir kent daha oluşturulmuş. Buraya inince ister alışveriş yapın, ister yürüyün, ister kafelerde zaman öldürün. Blog yazarı Hoang Anh Le, "Ofisimden havaalanına kadar ulaşabilir, bir restoranda yemek yiyebilir, alışveriş yapabilir, doktor randevuma gidebilirim. Üstelik bunları dondurucu soğukta değil, üzerimde bir ceketle yapabilirim" diyor. Buraya 70 mahalleden giriş/çıkış yapılabiliyor. Bu yeraltı kentini her gün 200 bin kişi kullanıyor. Bin 200'den fazla dükkan var. Kent ayrıca, New York ve Silikon Vadisi'nden sonra, Kuzey Amerika'nın üçüncü büyük teknoloji merkezi. Toronto ve çevresinde 10 milyon ağaç bulunuyor. Kişi başına üç ağaçtan fazla düşüyor. Kentin yüzde 18'i de parklara ayrılmış. Hayvanat Bahçesi ise dünyanın en büyüklerinden biri. Bahçede beş binden fazla hayvan var. 2017'de buradan Bonnie ve Clyde kaçmış. Yanlış anlamayın, bunlar kapibara'ların adları. Bir tür yabani kobay. Dünyanın ilk klimalı tiyatrosuna sahip olmakla da övünüyorlar. Müzikal şovların da düzenlendiği Royal Alexandra Tiyatrosu'na 1907'de klima takılmış.