Dünyanın enerjisinden pil yaptılar
PARA DÜNYA/ ALEV RİGEL Almanya'nın doğduğu eyalet olan Bavyera, yüksek teknoloji çalışmalarıyla biliniyor. Dünyanın en çılgın projesine imza atmak da Bavyera'ya nasip oldu. Almanların çılgın projesi, dünyayı devasa bir batarya olarak kullanmak. Hem de yeniden şarj edilebilir bir batarya.
Gece ya da gündüz, sakin hava ya da fırtınalı hava, kış ya da yaz, hiç fark etmiyor. Geretsried adlı kasabanın sırrı, dünyadan sabit gerilimde akım almanın yolunu bulmuş olması. Bunun için kapalı devre jeotermal enerjiden yararlanılıyor. Jeotermal enerji, insanlığın binlerce yıldır kullandığı yenilenebilir bir kaynak. Dünyanın yüzlerce noktasında sıcak su kaynakları bulunuyor. İnsanoğlu bu kaynakları, daha sağlıklı olmak için kullanıyor. Fakat yeraltının sıcaklığı, ilk kez ticari bir potansiyel olarak fırsatlar sunuyor. İlk yatırım, oldukça pahalı. Çünkü yeryüzünün en az dört km derinine inmek gerekiyor. Bu da birkaç milyon dolara mal olacak bir girişim. Önce keşif kuyuları açılmış. Bu kuyuların yarısının ticari olarak işletilebileceği anlaşılmış. Çünkü yeraltında sıcak su kaynağı bulmak, suyun sıcaklığından yararlanmak kolay bir iş değil. Bunu istikrarlı bir şekilde yapmak ise hiç mi hiç kolay değil.
"İCATLAR, İHTİYAÇLARDAN DOĞAR" DERLER…
Sıcaklığı kaybetmemek için sistemin kapalı devre çalışması şart. Bavyera'da faaliyet gösteren Kanadalı şirket Eavor, sistemin çalışmasını, otomobil radyatörlerindeki donanıma benzetiyor. Soğuk su radyatöre giriyor, motorun sıcaklığını alıyor, ısınan su da radyatörde bir pervane yardımıyla soğutuluyor. Döngü, böyle devam ediyor. Devrim yaratacak yeni sistemde de yeraltındaki yüksek sıcaklık, suyu ısıtacak, yeryüzüne çıkan sıcak sudan elektrik üretilecek.
"İcatlar, ihtiyaçlardan doğar" denir. Dünyanın giderek azalan ve pahalı hale gelen enerji kaynakları, savaşlar nedeniyle ülkelerin birbirine uyguladığı ambargolar ve düşman ülkenin enerji üretim tesislerinin hedef alınması, enerji için yapılan tesislerin maliyetinin artması, bu gibi yenilikleri zorunlu hale getiriyor.
Yanardağların bulunduğu bölgelerde yeraltı sıcak su kaynakları bulmak kolay. Ama bu sistemde, yanardağ yakınlarındaki kaynakları kullanmak zorunda değilsiniz. Pahalı ve güçlü pompalar da kullanmıyorsunuz. Çünkü sıcak su, kendiliğinden yukarıya çıkıyor.
Diyelim ki, enerjiye fazla ihtiyacınız yok. Sistem, gelen sıcak suyu yavaşlatabilir ya da durdurabilir. Böylece kaynak, saklanmış olur. İhtiyaç olduğunda ise sistem, vanaları açar ve enerjiyi kasaba, kent ya da ülke geneline dağıtabilir. Tıpkı yeniden şarj edilebilir yeraltı bataryası gibi. Büyük hidroelektrik ya da termoelektrik santraller de aynı şeyi yapmıyor mu? Bu santrallerin kontrol odaları, sadece santrali kontrol etmiyor, aynı zamanda enerji verdiği yörelerin ihtiyacına göre elektrik üretip dağıtıyor.
HİÇ ATIK ÇIKMIYOR
Proje, Avrupa Birliği'nin "Yenilikçilik Fonu"ndan mali destek almakta gecikmedi. Birlik, ilk kez böyle bir girişime fon sağlıyor. Şirketin ise sıcak sudaki enerjiyi elektriğe çevirip dağıtımını yapmak için böyle bir fona ihtiyacı bulunuyor. Japon Mitsubishi Ağır Sanayileri'nden (Mitsubishi Heavy Industries) de destek gelmekte gecikmedi. Kısaca MHI olarak tanınan bu şirketler grubu, her tür enerji kaynağından elektrik üretecek teknolojilere sahip.
Bu yenilik, karbonsuz bir dünya için de umut verici. Dünyanın pil olarak kullanılması sonucu, açığa çıkan hiçbir atık olmuyor.
"NET SIFIR" MÜMKÜN MÜ?
Karbondioksitin, atmosferdeki kirlilikle birlikte sıcaklık artışına neden olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu soruna çözüm için değişik projeler hazırlanıyor. "Net sıfır", "Çevreyi karbonsuzlaştırma", "Sıfır karbon ekonomisi", "Karbondioksiti atmosferden söküp atma", "Karbonu telafi etme", "Petrol ve kömür dışı alternatif yakıtlar bulma", "Sera gazları yoğunluğunu azaltma" gibi. Konuyla ilgili sayısız uluslararası konferans düzenlendi, kararlar alındı. Ancak uygulamaya geçilmedi. Hiçbir ülke, doğal olarak sanayileşme çabalarından vazgeçmek istemiyor. Karbonsuz günler için hedef, 2050 yılı gösteriliyor. Daha 27 yıl var. Az bir süre değil. Bu süre zarfında dünyamız, telafisi mümkün olmayan bir sürece girebilir. Şimdiden, önceki yıllarda görülmemiş sıcaklar yaşıyoruz. Sayısız iklim krizi danışma grubu var. Hiçbiri etkili bir politika belirleyemiyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Paris İklim Konferansı'nda alınan kararlara imza atan ülkeleri, defalarca, sözlerine bağlı kalmaya davet ediyor. İklim krizini, acil durum ilan etmeleri konusunda tarafları teşvik ediyor (Paris Konferansı sekiz yıl önce yapılmıştı). Uluslararası Enerji Ajansı IEA da "Net Sıfır" (karbondioksitin hiç olmadığı bir dünya) hedefinin 2050'de mutlaka gerçekleşmesi gerektiğini vurguluyor. Ama bu hedef, sizce gerçekçi mi? Bütün dünyada on milyondan fazla fabrika var.
MERAKLISINA NOTLAR…
* Yaklaşık 13 milyon Alman, bu eyaletin 300'den fazla kenti ve kasabasında yaşıyor.
* Bu eyalette yapılan Ekim Festivali'ni (Oktoberfest) duymayan kalmamıştır. Almanların en eski, en tanınmış, en büyük festivalidir. Yerli yabancı, milyonlarca kişi yer, içer, eğlenir, sosyalleşir. Aslında eylül ayının sonlarında yapılır. Ama eski takvimde ekim ayına rastladığından, günümüzde de "Ekim Festivali" olarak anılır. Oktoberfest'in 200 yıllık tarihi var. İlk kez bir prensin evliliği şerefine düzenlenmişti.
* Yine dünyanın en ünlü, en pitoresk şatosu Neuschwanstein, bu eyalettedir. Adına, pek çok belgesel yapılmıştır. ABD'nin ünlü eğlence mekanı Disneyland'e bile esin kaynağı olmuştur. Amerika'daki adı, "Uyuyan Güzel Şatosu'dur. Neuschwanstein, Kral II. Ludwig tarafından yaptırılmıştı.
* Lüks otomobil markası BMW (Bayerische Motoren Werke) merkez binası, bu eyaletin başkenti Münih'tedir. Karbüratör biçiminde inşa edilmiş bir gökdelendir. Bugün artık otomobillerde karbüratör kullanılmıyor. Yerini, enjeksiyonla yakıt püskürtme sistemi almış olsa da koskoca binayı yıkıp yeniden çağa uygun yapacak değiller ya.
* Blucinlerin öncüsü Levi Strauss, bu eyaletin girişimcisiydi. Kısaca "kot" olarak bilinen pantolonu işçiler çok sevmişti. Kalın ve sert kumaşı, her tür çalışma koşuluna uygundu. İşçiler, akşam iş bittiğinde yanan bir ateşin etrafında toplanıp yorgunluk gideriyor, sohbet ediyordu. Ama kısa süre sonra blucin pantolonun metal düğmeleri yüzünden, işçileri kötü bir sürpriz bekliyordu.
* Ünlü "pretzel", bu eyalete özgüdür. Düğüm şeklinde, tuzlu bir atıştırmalıktır. Uçaklarda yolculara ikram edilir. Tadını beğenmeseniz de popülerdir. Zencefilli çöreği de gözde bir üründür. "Nürnberger Lebkuchen" (Nürnburg usulü zencefilli çörek) olarak bilinir. Ekmeğe benzer. Genelde Noel zamanı yenir, tatlı ve baharatlıdır.
* Bu eyalete giden turistler, ünlü sosislerini mutlaka tatma fırsatı bulurlar. Camında "Wurst" (sosis) yazan her dükkan, tam bir cazibe merkezi konumundadır. Eyaletteki büyük fabrikalar bile işçilerine mutlaka sosis servisi yapar. Bölge halkı için de mutfakların vazgeçilmez ürünüdür.
* Bu eyaleti, motorlu araçlarıyla gezenler, 400 km'lik "Romantik Yol"u kullanmadan, turistik gezilerini tamamlamış saymazlar. Yolun hepsini kat etmeseniz de geçtiğiniz kasaba ve köyler, olağanüstü görüntüler sergiler.
* Alp Dağları'nın büyük bölümü bu eyalettedir. Çarpıcı, nefes kesen manzaraları sizi büyülemeye yeter. Yürüyüş, kayak gibi sportif etkinlikler için de biçilmiş kaftandır.