Yeşil Mutabakat ile Türkiye’yi neler bekliyor?
HUKUKÇU GÖZÜYLE/ YAK AVUKATLIK Paris İklim Anlaşması'nın önemli aktörü Avrupa Birliği tarafından sera gazı salınımının azaltılması, küresel ortalama sıcaklık artışlarının düşürülmesi ve küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı önlemler alınmasına ilişkin olarak açıklanan iklim eylem planı "Avrupa Yeşil Mutabakatı" kapsamında 2050 yılı sonuna kadar Avrupa'nın karbonsuz hayata geçişine yönelik somut adımlar atılmaya başlandı. YAK Avukatlık, Yeşil Mutabakat'ın Türk şirketlerine olası etkilerini paylaştı.
AB, Avrupa'yı sera gazından arınmış ilk kıta halinde getirme hedefi ile daha somut adımlar atarak Avrupa Yeşil Mutabakatı ile hedeflerini açıkladı. 2050 yılına kadar tüm Avrupa'nın karbondan arındırılması ve 2050 yılından sonra negatif emisyon amacıyla ortaya konan ve bu amaç doğrultusunda da köklü bir ekonomik dönüşümü beraberinde getiren Avrupa Yeşil Mutabakatı, AB'nin yeni büyüme stratejisi olarak da dikkat çekiyor. Avrupa kıtasını iklim değişikliği ve sera gazı açısından 2050 yılına kadar nötr hale getirmeyi amaçlayan Avrupa Yeşil Mutabakatı, beraberinde getireceği yeni ekonomik yapıyla birlikte insanların refahını artırmayı da planlıyor.
YAK Avukatlık Ortakları Hande Yayla Oğuzülgen, Buket Altufan Ulu ve Özge Konukçu'nun aktardığı bilgilere göre, Yeşil Mutabakat ile ortaya konulan hedefler ve hazırlanacak eylem planları sadece AB üyeleri için değil, bu üyelerle ticaret yapacak tüm ülkeleri de ilgilendiriyor. Türkiye'nin en büyük ticari ortağı AB'nde küresel iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirmek adına başlatılan bu yeşil dönüşüm hareketi, Türkiye'nin AB ile ticari birlikteliği açısından önemli etkiler doğurmakta.
Sera gazı salınımı, enerji verimliliği, karbon ayak izi konularına ilişkin AB'nin üreticilere getirilecek iklim değişikliğine ilişkin yükümlülükler maliyetleri artıracaktır. Bunun sonucunda, üretimin, sera gazı salınım azaltım hedefi daha az ülkelere kaymasını önlemek amacı ile belirli sektörler için, ithalat fiyatları ile gümrük vergilerinin eşyanın karbon içeriği dikkate alınarak belirlenmesi ve karbon ayak izi yüksek olan ürünlerin AB'ne ihraç edilmesinin zorlaşması bekleniyor. Buna ilişkin somut adımlar da atıldığını da görüyoruz. Bu nedenle Türkiye'de üretilen ve AB'ne ihraç edilecek ürünlerin sera gazı salınım oranlarının düşürülmemesi halinde, Türkiye'den ürün ithal eden şirketlerin farklı pazarlara yönelmesi sonucunu doğabilecektir.
Ticaret Bakanlığı'nca hazırlanan eylem planında hem AB mevzuatına uyum hem de yerli ihracatçının karbon vergisine ilişkin düzenlemelerden olumsuz etkilenmemesi adına imalat sektöründe sera gazı salınımının azaltılmasının desteklenmesi amacıyla çalışmalar yapılacağı belirtiliyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı ve İklim Yasası ile yürürlüğe konması beklenen ikincil mevzuatların AB şirketlerinin tedarik zincirlerini de Avrupa Yeşil Mutabakatı ile uyumlu hale getirmesini gerektirecek pek çok düzenleme içerecektir. AB'ndeki pek çok şirketin tedarikçisi konumunda olan Türk şirketlerinin de öncelikli olarak bu konuda gerekli uyum çalışmalarını yapmaları ve regülasyona uygun şekilde hareket etmeleri gerekecektir. AB sermayeli şirketlerin Türkiye'deki iştirakleri ise Yeşil Mutabakata uyumlarını AB'ndeki şirketlere paralel olarak gerçekleştireceklerdir. Ayrıca Yeşil Mutabakatın getirdiği gerek yeter şartları sağlamak için özellikle imalat ve enerji sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin ciddi bir yatırım yapması ve bu prensipler çerçevesinde planlama, yatırım, regülasyon, denetim ve muhafaza adımlarını iç ve dış kontrollerle sağlaması önemli bir husus. Yeşil Mutabakat konusunun, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlar tarafından da yakından takip edilen bir gündem olduğunu unutulmamalıdır.