Oyun dünyasında politik tartışma

Sektör, yenilikçi projelerle dolup taşarken, bazı girişimlerin beklentilerin çok altında kalması da kaçınılmaz oluyor. Büyük umutlarla tanıtılan Concord, kapsayıcılık teması etrafında şekillenmiş olmasına rağmen, isteneni elde edememiş görünüyor. Bu hafta Concord üzerinden oyun sektörünün bugününü değerlendiriyoruz…
06.09.2024 11:14 GÜNCELLEME : 06.09.2024 11:14

PARA OYUN/ ALİ EFE İRALI Günümüzde oyunlar, sadece eğlence aracı olmanın ötesinde, sosyal ve kültürel mesajlar taşıyan platformlar haline geliyor. Yani bunu, fiziki gerçekliğin içerisinden beslenen bir nehir gibi düşünebilirsiniz. Dolayısıyla hayatın gerçeklerinden ve en nihayetinde politikadan da kaçamıyorsunuz. Gençler üzerindeki alternatif tutundurma faaliyetleri kapsamında en çok kullanılan ana temadaysa kapsayıcılık yer alıyor…

KAPSAYICILIK

Kapsayıcılık genellikle sadece özel gereksinimli bireyler etrafında değil, tüm farklı görüşlerin ya da oluşturulmaya çalışılan görüşlerin şekillendirildiği çevreleri de içine alan bir geniş bağlam olarak tanımlanıyor. Televizyon dizileri, sinema, müzik, kitap, festival gibi araçların yanında oyunlar da bu temadan payını alıyor. Kapsayıcılıkla ilgili daha önce özellikle erişilebilirlik odaklı çalışmaların çok önemli bir potansiyele sahip olduğunu belirtmiştik. Ancak erişilebilirlikten öte, sadece farklı olarak kimlikler olarak kendilerini tanımlayan gruplara yüksek biçimde odaklanıldığında, süreç propaganda malzemesine dönmeye başlıyor. Kapsayıcılık temalı projeler, farklı kimlikleri ve deneyimleri temsil ederek daha geniş bir oyuncu kitlesine hitap etmeyi amaçlıyor diye bir genel söylem mevcut. Ancak bu temsillerin ne ölçüde ve hangi amaca hizmet edeceği yönünde bir netlik yok tabii ki. Dolayısıyla, süreç aslında politik ajandada ne yazıyorsa ona dönmeye başlıyor. Firmalar da bundan önemli ölçüde beslenebiliyor. Özellikle geleneksel anlamda sinemada kült olmuş önemli eserleri için yayıncıların bu yolla daha farklı satış kanallarına ulaşmayı denediklerini biliyoruz. Bu çabaları başlangıçta tutar gibi olsa da, her zaman işe yarayan bir yöntem değil. Tam tersine bir etki oluşturması da mümkün. Concord isimli oyunda tam olarak bu oldu. İstenen gerçekleşmemekle kalmadı; çok büyük bir olumsuz geri bildirim yağmuru başladı. Gerekçe yalnızca içerik eksiklikleriyle sınırlı değil; aynı zamanda pazarlama stratejileri, oyuncu algısı ve estetik tercihler gibi birçok faktörün birleşimiyle oluştu.

CONCORD'DA HATA NEREDE YAPILDI?

Kapsayıcılık temalı Concord oyunu, özellikle Reddit ve benzeri platformlarda olabildiğince çok negatif yorum aldı. Büyük bütçeli oyunların ilk haftasında beklenen milyonlarca kullanıcı sayısına da ulaşılamadı. Steam'de, Steamdb verilerine göre, eş zamanlı en yüksek oyuncu sayısı geçtiğimiz haftalarda 697 kişiyle gerçekleşti. Bu olağanüstü düşük bir sayı. Oyunun başarısızlığının başlıca nedenleri arasında yetersiz pazarlama stratejisi ve uzun geliştirme süreci olması gösteriliyor. Forbes'tan Paul Tassi, oyunun tanıtım sürecinin zayıf kaldığını ve resmi fragmanın sadece iki ay önce yayımlandığını belirtmiş. Ayrıca, sekiz yıl süren geliştirme süreci, oyunun güncelliğini yitirmesine yol açtığını ifade etmiş. Oyunun ayrıca estetik ve karakter tasarımı açısından da beklentileri karşılayamadığını dile getiriyor. Tassi'nin oyunla ilgili diğer altını çizdiği kısımlardaysa fiyat ve demo yer alıyor. 40 dolarlık fiyat etiketiyle birlikte ücretsiz deneme fırsatının olmamasını önemli bir eksiklik olarak yorumlamış. PC Gamer'dan Tyler Wilde ise, oyunun woke (eşitlikçi politik yaklaşımı ifade eden ve uyanık olma olarak tasvir edebileceğimiz siyasi kavram) algısı nedeniyle tartışmalara yol açtığını ancak bu durumun başarısızlığın tek nedeni olmadığını belirtmiş. Wilde, aynı zamanda eleştirilerin genel itibarıyla yüzeysel kaldığını; karmaşık oyun dinamiklerinin gözden kaçırıldığını ifade ediyor. Yine de tüm diğer faktörler bir yana bırakıldığında, oyuncuların sosyal medyada özellikle "modern audience" olarak tabir edilen "modern izleyici-kullanıcı-oyuncu" ifadesine yönelik çalışmaları protesto ettiği görülüyor. Kapsayıcı olalım derken pek çok ürünün, günümüzde olması gerekenden çok daha abartılı biçimde sunuluyor olması, sürecin doğallığını da etkiliyor görüşünün hakim olduğunu anlıyoruz. Belki de iyi niyetle herkesi kabul eden bir süreç oluşturalım derken; tam tersi, herkesi korkutan ve kendinden uzaklaştıran bir şema çizmiş olabiliyorsunuz. Tüm bunlar olurken, politik doğruculuktan ya da ajandadan biraz daha uzak başka bir oyun, Çin mitolojisinden beslenen Black Myth: Wukong, ilk üç gününde 8 milyonu aşkın kopya satarak önemli bir başarı elde ediyor. Bu bağlamı ve bu oyun üzerinden yaşanan politik yansımalı süreçleri önümüzdeki hafta da ele almaya devam edeceğiz.

BİZE ULAŞIN