MERVE YILMAZ GERGİN/ Dört mevsim yaşanan dünyanın nadir ülkelerinden biri olan Türkiye, bu özelliği ile birçok sebze ve meyvenin yetişmesine son derece müsait. Bu ürün çeşitliliğine son yıllarda tropikal meyveler de eklenmiş durumda. Son dönemde adını sıkça duyduğumuz Black Sapote (çikolata meyvesi) de bu meyveler arasında öne çıkmaya başladı. Doğu Meksika ve Orta Amerika kökenli bu meyvenin, ülkemizin Akdeniz ve Ege Bölgelerinde şu anda sınırlı alanlarda da olsa üretimi yapılıyor. Black Sapote'nin üretimi daha çok Mersin, Gazipaşa, Alanya ve Anamur gibi bölgelerde yoğunlaşmış durumda. Üreticiler, bu meyvenin hem besin değeri hem de ticari potansiyeli sayesinde büyük ilgi gördüğünü belirtiyor. Örneğin, 50 dekarlık arazide üretim yapan bir çiftçi, sadece 2 dekarlık alandan yılda yaklaşık 5 bin adet meyve elde ettiğini ve bu ürünlerin tamamını sattığını ifade ediyor. Meyve, özellikle sosyal medya ve e-ticaret platformları aracılığıyla tüketicilere ulaştırılıyor. Üreticiler, bu meyvenin estetik görünümü, sağlığa faydaları ve çikolatalı pudingi andıran tadıyla yerel ve ulusal pazarda büyük ilgi gördüğünü belirtiyor. Şu anda yalnızca taze meyve olarak tüketilmesine rağmen, ilerleyen yıllarda marmelat, kurutulmuş ürün ya da kozmetik hammaddesi olarak da kullanılabileceği de ifade ediliyor. Şu anda iç pazara hitap eden üreticiler, artan taleple birlikte üretim kapasitelerini genişletmeyi ve ihracat fırsatlarını değerlendirmeyi hedefliyor. Uzmanlar, bu meyvenin hasat dönemi, sağlığa faydaları ve işlenebilir ürünlere dönüştürülme potansiyeli ile girişimciler için karlı bir yatırım alanı olduğuna dikkat çekiyor.
"TALEP OLDUKÇA MEMNUN EDİCİ"
Bir kadın girişimci ve aynı zamanda da çiftçi olan Sezen Yılmaz, Black Sapote'nin Abanozgiller familyasından ve anavatanı Doğu Meksika ve Orta Amerika ile Kolombiya'nın güneyi olan bir ağaç türünün meyvesi olduğunu söylüyor. Aslında Trabzon hurmasıyla aynı cinsten olması sebebiyle de akraba olduğu bilgisini ekliyor. Zaten ham halleri dış görünüş olarak da birbirine benziyor. Yılmaz, meyvenin sıfırın altında hava sıcaklıklarının uzun sürelerle görülmediği bölgelerde üretiminin yapılabileceğini söylüyor. İlk Black Sapote ağaçlarını beş yıl önce diktiklerini söyleyen Yılmaz, bu süreçte farklı ve ilgi çekici bir meyve olduğu için üretim kapasitelerini artırmak için ağaç sayılarını da artırmak zorunda kaldıklarının bilgisini paylaşıyor. Tropikla meyve yetiştiriciliğine, ailesinin İstanbul'dan taşınıp Mersin'in Anamur ilçesine yerleşmesiyle başlamış. Yılmaz, önce avokado üretimine yönelmiş, daha sonra da passion fruit (çarkıfelek) meyvesi ile bu sektörde faaliyetlerine devam etmiş. Şu anda 50 dekarlık bir alanda üretim yapıyor. Bunun iki dekarlık kısmını ise Black Sapote'ye ayırmışlar. Yılmaz, bu alandan 5 bin adede yakın meyve aldıklarını söylüyor. Üretilen meyveleri dört farklı boyutta satışa sunduklarını ifade eden Yılmaz, satışa uygun olmayan boyutlardakiler hariç hepsinin satıldığını söylüyor. Black Sapote'nin iç görüntüsü, ilgi çekici olması ve yeni tanınan bir meyve olması nedeniyle şimdilerde satış potansiyelinin yüksek olduğunu dile getiren Yılmaz, Türkiye'nin her yerinden hem bireysel hem de ticari müşterilerinin olduğunu anlatıyor. Satışlarını sosyal medya ve web sitesi aracılığıyla gerçekleştirdiklerini vurgulayan Yılmaz, henüz dış pazara açılmadıklarını ancak iç pazardaki taleplerin oldukça memnun edici düzeyde olduğunu vurguluyor.
Bu meyvenin hasat döneminin, Aralık ayının sonlarında başlayıp Şubat sonuna kadar devam ettiğini belirten Yılmaz, "Meyveler aynı anda hasat edilmiyor. Hasat öncesi meyvenin dış yüzeyi tamamen koyu yeşil renkte oluyor. Hasta edilmesi gereken meyvelerin renginde açılma, bazı bölgelerinde sararmalar ve siyah renklenmeler olmaya başlıyor. Bu seviyeye gelen meyveler aralıklarla toplanıyor" diyor. Meyvenin insan sağlığına birçok faydası var. C vitamini, potasyum, lif ve antioksidan açısından zengin olan Black Sapote, düşük şeker miktarıyla ve yüksek lif içeriğiyle diyetlerde kullanılabiliyor. Yılmaz, bağırsak hareketlerini de düzenlediğini söyleyerek, "C vitamini ve yüksek antioksidan içeriği hücre hasarlarını önlemeye ve yaşlanmayı geciktirmeye yardımcı oluyor. Potasyum içeriği ile tansiyonu ve kolesterol seviyelerini düzenliyor. Kolajen üretimini arttırarak ciltteki elastikiyeti ve genç görünümü destekliyor" diyor.
PAZARDA FIRSAT VAR
Üretim hakkında da konuşan Yılmaz, henüz üretiminin yetersiz olması sebebiyle pazarın birçok fırsatı da beraberinde getirdiğini vurguluyor. Şu an sadece taze meyve olarak tüketildiğine işaret eden Yılmaz, "Üretimi arttığında farklı şekillerde de tüketicinin kullanımına sunulabilir" diyor. Meyvenin kurutularak marmelatının yapılabileceğini, ayrıca meyve özü şeklinde de kullanılabileceğini dile getiren Yılmaz, dış pazarlarda da büyük oranda talep göreceğini aktarıyor. Ürettikleri ürünlere Passiflovertropikal adresinden ulaşılabileceğini belirten Yılmaz, üreticilerin karşılaştığı en büyük zorluklara ilişkin olarak da şunları söylüyor:
"Tarımda en büyük zorluk işin maliyet kısmında oluyor ne yazık ki. Özellikle doğal, organik üretim yapmak isteyen üretici, ağaçlarına kullanması gereken takviyeler için çok yüksek ücretler ödemek zorunda kalıyor. Üretim konusunda yaşanan zorluklardan biri de zararlılarla mücadele. Kullanılan kimyasal ilaçların etkisiyle zararlılar artık daha dirençli hale geldi ve eskiye göre daha çeşitli zararlılar ağaçlarda hastalık yapıyor. Bu yüzden doğal yöntemlerle mücadele etmek giderek zorlaşıyor. Bölgemizde son zamanlarda yaşadığımız bir başka sıkıntı da tarım işçisi bulamamamız. Genç nüfusun tarıma ilgisinin az olması ve büyük illere yaşanan göçler sebebiyle üretici düzenli çalışacak işçi bulmakta zorlanıyor. Bazen de üretici ürettiği ürünü değerinin çok altında fiyata satmak zorunda kalıyor. Tüm bu zorlukların Tarım Bakanlığı'nca yapılacak kontroller, düzenlemeler, organizasyonlar ve desteklerle çözülebileceğine inanıyor, bu konuda hızlı çalışmaların yapılmasını umuyoruz."
KOZMETİKTE DE KULLANILIYOR
Taptazeal sayfasının sahibi ve kurucusu Ferhan Türkyılmaz, iki çocuk sahibi ve aynı zamanda girişimci bir kadın. 2016 yılında eşine ve evine destek olmak için tropik şifalı meyve üretimine başlamış. Bu işe ilk olarak evinin balkonunda başlayan Türkyılmaz, şimdilerde 3 dönümlük bahçesinde 20 ağaç ile üretimini sürdürüyor. Aynı zamanda kendisine ait bir de atölyesi var. Antalya'nın Gazipaşa ilçesinde yetiştiricilik yapan Türkyılmaz, 15 yıldan fazla süredir çikolata meyvesi yetiştiriciliği yapıyor. Çikolata meyvesinin kalp rahatsızlıklarına, kabızlığa, bronşite, astım, tansiyon, kolestrol ve daha birçok hastalığa karşı faydalı olduğunu söyleyen Türkyılmaz, bu meyvenin güzellik sektöründe de işe yaradığının bilgisini paylaşıyor. Çikolata meyvesinin, zengin içeriği ile cilde son derece faydalı olduğunu söyleyen Türkyılmaz, yeni girişimcilere şu tavsiyelerde bulunuyor: "Tropik meyve yetiştiriciliği yapmak istiyorsanız önce sabırlı olmanız gerekiyor. Bu işi gerçekten gönülden yapmalı ve sevmelisiniz. Sürekli araştırma yapmanız da işi büyütmenizde size yardımcı olacaktır."
Bir ağacın meyvesi 20 bin TL
Üreticilerden aldığımız bilgilere göre, bir ağaçtan elde edilen meyvenin geliri 15-20 bin lirayı buluyor. Çikolata meyvesi, olgunlaştıktan sonra tüketiliyor. Olgunlaşmamış hali acı ve yakıcı bir tada sahip. Meyveyi olgunlaştırmak için, oda sıcaklığında 10-15 gün bekletmek gerekiyor. Bu süre zarfında, meyvenin kabuğu koyu yeşilde siyaha dönüyor ve meyvenin içi kremsi ve pürüzsüz bir kıvama geliyor. Tüketim şekli ise genellikle yaş meyve olarak yenmesi. Meyve ortadan ikiye bölünüp bir kaşık yardımıyla içi yeniyor. Tadı ise çikolatalı pudingi andırıyor. Üreticilere göre, üretimi için Akdeniz Bölgesi ile Ege'nin İzmir'e kadar olan güney kesimleri çok daha uygun. Kapalı alanlarda, çok büyük seralarda da denenebilir ancak ağaç çok büyüdüğü için budamak zorunda kalabilirsiniz. Açık alanlarda Gazipaşa, Alanya, Anamur sahillerinde yetişebiliyor. Bir avokado kadar dayanıklı olmadığını da belirten üreticiler fidanların -2, -3 dereceden sonra olumsuz etkilenebileceğini söylüyorlar.