Alternatif tıbbın parlayan yıldızı

Son yıllarda Nöral terapiye olan ilgi, sağlık sektörüyle birlikte ekonomiyi de canlandırıyor. Özellikle Avrupalı hasta sayısındaki artış, yeni kliniklerin açılmasını ve bu alanda eğitim programlarının çoğalmasını sağlıyor. Bu metodun istihdama da ciddi katkısı var…
26.01.2025 13:49 GÜNCELLEME : 27.01.2025 00:01

MERVE YILMAZ GERGİN/ Geleneksel tıbbın ötesine geçmek isteyen pek çok hastanın, günümüzde alternatif tedavi yöntemlerine yöneldiği yaşanan bir gerçek. Özellikle stres kaynaklı hastalıkların yaygınlaşmasıyla birlikte, insanlar modern tıp yerine doğal ve bütüncül tedavi arayışlarına yönelmeye başladılar. Şimdilerde bu dönüşümün en dikkat çekici örneklerinden biri de Nöral terapi. Ağrı yönetimi, kronik hastalıklar ve sinir sistemiyle ilgili problemler yaşayan hastalar, bu tedaviyle şifa bulmaya çalışıyor. Almanya'da 1920'lerde Huneke kardeşler tarafından geliştirilen bu yöntem, vücudun sinir sistemi üzerinden iyileşmeyi hedefliyor. Bu tedavi yöntemine artan talep, beraberinde sağlık sektöründe önemli değişimlere de yol açıyor. Nöral terapiye olan ilginin artması, yalnızca klinik sayısının çoğalmasına değil, aynı zamanda bu alanda eğitim veren kurum ve derneklerin yaygınlaşmasına da sebep oluyor. Hem Türkiye'de hem de yurtdışından gelen hastalarla birlikte, sektör hızla büyüyor ve ekonomiye de katkı sağlıyor. Kliniklerin açılması, yeni eğitim programlarının başlatılması ve uzmanlaşmış sağlık profesyonellerinin yetiştirilmesi, sektördeki istihdamı artırıyor. Nöral terapinin, alternatif tıbbın parlayan yıldızlarından biri haline gelmesi, sağlık sektöründeki dönüşümün sadece tıbbi değil, aynı zamanda ekonomik bir yansıması. Türkiye'de giderek yaygınlaşan bu tedavi, gelecekte daha fazla klinik açılmasını ve daha fazla sağlık profesyonelinin bu alanda eğitim almasını sağlayacak gibi görünüyor.

"TALEP, KLİNİKLERİN ÇOĞALMASINI DA BERABERİNDE GETİRİYOR"

Son yıllarda alternatif tıp ve tamamlayıcı tedavi yöntemleri arasında giderek popülerleşen Nöral terapinin hem hastaların hem de sağlık profesyonellerinin ilgisini çektiği görüşünü savunan Medicana Ataşehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Gülçin Bak, Nöral terapinin, otonom sinir sistemi üzerinden vücudun kendi kendini iyileştirme mekanizmasını tetiklemeyi amaçlayan bir tedavi yöntemi olduğunu söylüyor. Söz konusu tedavi, lokal anestezik maddeler (genellikle prokain veya lidokain) kullanılarak uygulanıyor. Amaç ise, vücutta mevcut olan blokajları çözerek hücresel iletişimi normalleştirmek ve organizmanın dengesini sağlamak. Nöral terapinin, sadece semptomları değil, hastalığın altında yatan asıl sebebi hedef aldığını belirten Bak, bu yönüyle ağrı yönetimi ve semptomatik tedavilerden farklı olduğunu dile getiriyor. Ayrıca, vücudu bir bütün olarak ele alması ve bireye özel bir yaklaşım geliştirilmesi bu yöntemi diğer tamamlayıcı tıp uygulamalarından ayırıyormuş. Nöral terapinin yalnızca tıp doktorları tarafından uygulanması gereken bir yöntem olduğuna da değinen Bak, "Bu nedenle, uygulayıcıların özel bir eğitimden geçmesi ve nöral terapi sertifikası alması gerekiyor. Türkiye'de bu alanda eğitim veren kurum ve dernekler mevcut" diyor. Son yıllarda Nöral terapiye olan talebin hızla artış gösterdiğini de belirten Bak, özellikle stres kaynaklı kronik hastalıkların yaygınlaşmasının, insanları daha doğal ve bütüncül tedavi yöntemlerine yönelttiğini söylüyor. Avrupa ülkelerinde uzun yıllardır kullanılan bu yöntem ülkemizde ise son 10 yılda daha fazla popülerlik kazanmış. Nöral terapiye genellikle orta yaş grubu, kadın hastalar ve kronik ağrıdan muzdarip kişiler daha fazla ilgi gösteriyor. Bununla birlikte, doğal tedavi yöntemlerine ilgi duyan ve tamamlayıcı tıp arayışında olan her gelir grubundan birey bu tedaviye yöneliyor. "Türkiye'de nöral terapiye olan talep, Avrupa'ya kıyasla henüz başlangıç aşamasında olsa da hızla artıyor" diyen Bak, yurtdışından gelen hastaların oranının giderek yükseldiğini, özellikle Ortadoğu ve Avrupa ülkelerinden gelen hastaların bu yönteme ilgisinin daha fazla olduğunu söylüyor. Nöral terapinin geleceği oldukça parlak. Doğal ve bütüncül yaklaşımlara olan ilgi arttıkça, bu yöntemin de daha fazla yaygınlaşması bekleniyor. Bak, Türkiye'de bu talebin artmasının, Nöral terapi üzerine daha fazla eğitim programı ve klinik açılmasını beraberinde getireceğini sözlerine ekliyor. Son olarak Nöral terapinin bilimsel temelleri olan ve yıllardır başarıyla uygulanan bir yöntem olduğunun altını çizen Bak, "Ancak her tedavi yöntemi gibi, bu yöntemin de uzman kişiler tarafından, doğru hasta gruplarına uygulanması hayati önem taşımaktadır. Sağlık, bütüncül bir bakış açısını hak eder ve nöral terapi bu bakış açısına değerli bir katkı sunar" diyor.

UYGULAMA SONRASI GÜNLÜK YAŞAM SÜRÜYOR

İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon bölümünden Uzm. Dr. Seval Akdemir Balta da işlemin ortalama 20 ile 30 dakika arasında sürdüğünün bilgisini paylaşıyor. İşlem sonrası hasta günlük yaşamına devam edebiliyor. Etkisini ise 48-72 saat içinde gösteriyor. Balta, bu sürenin sonunda hasta tekrar değerlendirilip, ihtiyaç halinde tekrar Nöral terapinin uygulanabileceğini de belirtiyor. Seans sayılarının hastanın klinik durumuna göre ayarlandığını söyleyen Balta, "Haftada bir veya iki kez olacak şekilde toplam 3-6 seans şeklinde yapılabilir. Uygun tekniklerle, dikkatli bir şekilde ehil elde yapılan nöral terapide majör komplikasyon beklenmez. Kanama bozukluğu olanlarda kan sulandırıcı ilaç kullananlarda işlem sonrası kanama olabileceği derin enjeksiyon gibi bazı teknikler kullanılmaz. Nöral terapi programı hastaya özel planlanarak tek başına uygulanabileceği gibi fizik tedavi, ozon tedavisi, akupunktur gibi diğer tedavi yöntemleriyle kombine edilerek de uygulanabilir" diyor. Bu tedavi en çok ağrı sendromları, kronik dejeneratif hastalıklar (diz kireçlemesi gibi.), bel ve boyun fıtıkları, omuz lezyonları (impingement sendromu, adeziv kapsülit.), fibromiyalji gibi yumuşak doku romatizmaları, tenisci dirseği, golfçü dirseği gibi dirsek problemleri, karpal tünel sendromu, priformis sendromu gibi sinir basısına bağlı durumlar, fasial paralizi, migren ve baş ağrıları, huzursuz bacak sendromu ve trigeminal nevralji gibi hastalıklarda uygulanıyor.

Nöral terapi nedir?

Çeşitli hastalıkların ve özellikle ağrının lokal anestezik ilaçlar kullanılarak otonom sinir sistemi üzerinden tedavi edilmesidir. Bu teknik ile tüm vücutta sinir iletiminde regülasyon yani düzenleme yapılması amaçlanır. Nöral terapi enjeksiyonu ile o bölgede kan dolaşımı, lenf dolaşımı ve sinirsel iletim uyarılır. Bu uyarılarla dokunun kan dolaşımı artınca oksijenlenmesi artmış olur, lenf dolaşımı artınca doku zararlı maddelerden temizlenir, sinir iletisi düzelince de dokunun daha düzenli çalışması sağlanmış olur. Böylece beslenen temizlenen ve düzenli komut alan dokunun kendini iyileştirme kapasitesinde artış meydana gelir. Nöral terapi tüm bu özellikleri nedeniyle hastalığın hem yeni oluşma döneminde hem de ilerleyen dönemlerinde tedaviye katkı sağlamaktadır. Nöral terapide lidokain veya prokain isimli lokal anestezik ilaçlar kullanılarak sıklıkla cilt altı, kas içi veya eklem içine enjeksiyon şeklinde uygulanır. Beklenen etki verilen ilaçtan değil, uygulanan bölge ve ilacın sinir uçlarını uyararak yarattığı etkiden sağlanır.

Hangi Hastalıklar Nöral Terapi ile Tedavi Edilebilir?

Nöral terapi, geniş bir yelpazede hastalıkların tedavisinde kullanılabilir. Başlıca uygulama alanları şunlardır:

• Kronik ağrılar: Migren, fibromiyalji, sırt ağrıları

• Hareket bozuklukları: Kas spazmları, tetik noktalar

• Nörolojik rahatsızlıklar: Multipl skleroz gibi nörolojik hastalıklarda destekleyici tedavi

• Sindirim sistemi problemleri: Kronik kabızlık, irritabl bağırsak sendromu

• Travma sonrası rahatsızlıklar: Ameliyat izleri, eski yaralanmalardan kaynaklı ağrılar

Vertigo, yüz felci, eklem ağrıları

Ancak, her hasta için uygun olmayabileceği unutulmamalıdır. Özellikle aktif enfeksiyonlar veya ileri derecede organ yetmezliği olan hastalarda uygulanmaz.

BİZE ULAŞIN