GÜZİDE YÜLEK/ Kilo verdirdiği tesadüfen keşfedildikten sonra talebi hızla artan ve piyasada "zayıflama iğnesi" olarak adlandırılan iğne, gerek sağlık gerekse güzellik sektöründe yeni bir pazar yarattı. Tıp dünyasında diyabet ve obezite tedavisinde kullanılan GLP-1 reseptör agonistlerinden söz ediyoruz. Diyetisyenlerin danışan sayısını kısmen artıran, eczane raflarında sayıları giderek artan ve sosyal medyada çok ilgi gören bu iğneler, güzellik endüstrisinin yeni yıldızı olarak bu alanda hızlı büyüyen segmentlerinden biri olarak öne çıkıyor. GLP-1 agonistleri, yani semaglutid ve tirzepatid gibi içeriklere sahip yeni nesil zayıflama ilaçları, sadece bireylerin kilosunu değil, farklı endüstrileri ve küresel ekonomiyi de bir kartopu misali büyütüyor. Diyabet tedavisi için geliştirilen bu ilaçlar, kilo kaybında da fark yarattığı için zayıflamak isteyenlerin can simidi olmuş durumda. Semaglutid, diyabet tedavisinde Ozempic, kilo kaybında ise Wegovy adıyla satılırken, tıp dünyasında tirzepatid Mounjaro olarak tanınıyor. Klinik çalışmalar, bu ilaçların bireylerde yüzde 15'e varan kilo kaybı sağladığını gösteriyor.
MİLYAR DOLARLIK PAZAR
Zayıflama iğneleri dünya genelinde milyar dolarlarla ifade edilen bir pazar oluşturmuş durumda. 2017 yılında diyabet ilacı olarak piyasaya sürülen Ozempic, 2 yıl kadar önce bu ilacı kullanarak kilo verdiklerini paylaşan influencer'lar sayesinde bir anda popüler oldu. Dahası Elon Musk'ın sporla mı, yoksa diyetle mi kilo verdiğinin sorulması üzerine "oruç ve zayıflama iğnesi" diye yanıt vermesi, Kim Kardashian'ın Marilyn Monroe tarafından giyilen elbiseye bir galada sığmak istemesi nedeniyle 7 kiloyu kısa sürede bu ilaç sayesinde verdiğini açıklaması, bu pazarı bir anda hareketlendirdi. Araştırma şirketlerine göre sadece 2023 yılında bu ürünlerin küresel pazar büyüklüğü yüzde 35 artmış durumda. 2024 yılında ise küresel pazar büyüklüğünün 26.8 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. 2033 yılına kadar da 55.6 milyar dolara ulaşması ve 2025-2033 yılları arasında yüzde 8.47'lik bir bileşik yıllık büyüme oranı sergilemesi bekleniyor. Uzmanlara göre, Pfizer'ın da aralarında yer aldığı farklı firmaların geliştirmekte olduğu "ağızdan tedaviler" de dahil olmak üzere bu pazarın gelecek 10 yılda 100 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor. Bu rakam, günümüzde kanser tedavisi pazarına yakın bir büyüklük.
GLP-1 ilaçlarının yaygın kullanımı ile öngörülen ekonomik etkiler de ilginç. ABD'li yatırım firmalarından Morgan Stanley'e göre; 2035'e kadar ABD'de kalori tüketiminin yüzde 1.3 oranında azalacağı tahmin ediliyor. Jefferies'e göre de yolcu başına 4.5 kg kayıp yaşanması durumunda bir havayolu şirketinin 100 milyon litre yakıt tasarruf edebileceği öngörülüyor. Yanı sıra artrit için diz implantları veya uyku apnesi maskeleri gibi tıbbi cihaz üreticileri üzerinde de potansiyel etkiler nedeniyle küçük arabalara yönelik artan talep ve insanların ticari bölgelerde daha fazla yürümeleri durumunda arazi ve bina kullanımlarının yeniden düzenlenmesi gibi sonuçların ortaya çıkacağı tahmin ediliyor. Ayrıca Walmart U.S.'in CEO'su John Furner'ın geçen Ekim ayındaki açıklamasına göre şirket kilo kaybı ilaçlarına atfedilen bir gıda satış düşüşü yaşamış.
Zayıflama iğnelerinin ve ilaçlarının ekonomiler üzerine zincirleme etkilerinin küresel ölçekte çok daha büyük olabileceği ifade ediliyor. Örneğin bazı araştırmalar obez gençlerin okulda kötü performans gösterdiğini ve kız çocuklarının obez olmayan akranlarına göre yüksek öğrenime devam etme olasılıklarının daha düşük olduğunu ortaya koyuyor. Üstelik buna ırk, gelir ve ebeveynlerin sosyoekonomik düzeyi ya da eğitimi gibi faktörler dahil edildiğinde bile bu tablonun değişmediği görülüyor.
Bu tür maliyetler 2022 yılında 161 ülkenin obezite oranlarına ilişkin bir rapora göre de, küresel gayri safi yurt içi hasılanın (GYSİH) yüzde 2'sinden fazlasını oluşturuyor. Raporda, obezite artış hızı yüzde 5 oranında yavaşlatılabilseydi, ülkeler 2020 ile 2060 yılları arasında her yıl 429 milyar dolardan fazla tasarruf edebilirdi deniliyor.
SEKTÖRÜN AMİRALİ DANİMARKALI
Şırıngalı zayıflama pazarının amirali Danimarka merkezli Novo Nordisk; Wegovy ve Ozempic gibi popüler zayıflama iğnelerinin üreticisi ve GLP-1 segmentinde yüzde 55.6'lık bir pazar payıyla küresel lider durumda. 2024 yılının üçüncü çeyreğinde şirketin satışları yüzde 24 artışla 71.3 milyar Danimarka kronuna (10.2 milyar dolar) ulaşmış. Aynı dönemde faaliyet karı ise yüzde 22 artarak 33.8 milyar Danimarka kronu olarak gerçekleşmiş. Şirket bu ürünlerinin başarısıyla, lüks tüketim ürünleri alanında faaliyet gösteren ve altı ana sektörden 75'ten fazla markaya sahip LVMH'ı geride bırakarak Avrupa'nın en değerli şirketi unvanını kazanmış. 75'ten fazla ülkede faaliyet gösteren ve ürünleri 170'i aşkın ülkede kullanılan Novo Nordisk'in, Eylül 2023 itibariyle piyasa değeri 570 milyar dolar.
Şirket, yenilikçi tedaviler geliştirmek amacıyla araştırma ve geliştirme çalışmalarına büyük yatırımlar yapmaya devam ediyor. 2024 yılında obezite tedavisinde kullanılmak üzere geliştirilen deneysel ilacı CagriSema'nın klinik denemelerinde hedeflenen sonuçlara ulaşamayan şirket, bu yüzden hisselerinde değer kaybı yaşasa da pes etmeyerek çalışmalarını sürdürüyor. Hatta 2025 yılında daha yüksek dozların deneneceği yeni bir klinik çalışma başlatmayı planlıyor.
Diğer yandan Amerikan ilaç şirketi Eli Lilly, Mounjaro markasıyla bilinen tirzepatidin üreticisi. Şirket, Almanya'nın Alzey kentinde 2.5 milyar dolar değerinde bir fabrika kurarak Avrupa pazarındaki varlığını güçlendirmeyi planlıyor.
TALEBE YETİŞEMEYİNCE FASON ÜRETİME GEÇTİLER
Pazarın giderek büyümesi nedeniyle ilaç şirketleri üretime dönemsel olarak yetişemeyebiliyorlar. Örneğin İngiltere'de tüketimin fazla olması nedeniyle şeker hastalarının bir bölümünün iğnelere erişemedikleri belirtiliyor. Şirketler bu tür zorlu dönemlerde taşeron firmalarla anlaşmışlar. Bu da beraberinde ilaç şirketlerinin sadece şırıngaları doldurmak için bile birbirleriyle kıyasıya rekabet etmelerine neden oluyor.
Örneğin Novo'nun fason üretimini gerçekleştiren ABD'li ilaç şirketi Catalent, İtalya'da Anagni, Indiana Bloomington'da yeni bir şırınga merkezi inşa etmek için kolları sıvamış ve 2024'te faaliyete geçeceğini söylemişti. Ancak yıl içinde Catalent, Novo Holdings tarafından 16.5 milyar dolar (10 milyar Euro) karşılığında satın alındı. Bu satın alma kapsamında Anagni, Bloomington ve Brüksel'deki üç üretim tesisi, 11 milyar dolar bedelle Novo Nordisk'e devredildi. Şirketin faaliyete geçip geçmediği henüz bilinmemekle birlikte üretim kapasitesinin 2026'dan itibaren kademeli olarak artırılmasının planlandığı biliniyor.
Novo Nordisk, ABD'deki üretim kapasitesini artırmak için 4.1 milyar dolar yatırım yapacağını ve Kuzey Carolina Clayton'da Wegovy ve Ozempic gibi yüksek talep gören zayıflama ilaçlarını üretmek üzere yeni bir tesis kuracağını da duyurdu.
Sektörün diğer büyük oyuncusu Eli Lilly de geçen Mayıs ayında tip 2 diyabet ilaçları Zepbound ve Mounjaro için aktif farmasötik bileşenlerin üretimini artırmak amacıyla Indıana'daki tesislerinde 5.3 milyar dolar gibi dev bir yatırım yaptığını açıklamıştı. Böylece Eli Lilly'nin toplam yatırımı 9 milyar dolara ulaşarak şirketin 150 yıllık tarihindeki en büyük yatırımı olma özelliğini taşıdı.
Araştırma şirketi The Insight Partners da, şırınga doldurma pazarının 2019-2027'de iki kattan daha fazla artarak 12.5 milyar dolara çıkacağını tahmin ediyor. Bu hızlı gidişata ve talebe bakılırsa gelecek dönemde daha da fazlasına ihtiyaç duyulacak gibi görünüyor.
SEKTÖR İŞTAH KABARTIYOR
Zayıflama iğneleri insanların iştahlarını kapatıp zayıflamalarını sağlarken ilaç sektörü yatırımcılarının ise iştahını kabartıyor. Analistler glukagon benzeri peptid 1 ilaçları pazarının yeni oyuncularla daha da büyüyeceğini öngörüyor. İlaç devleri Novo Nodisk ve Eli Lilly, zayıflama iğnelerindeki pazara liderlik etse de Roche, Pfizer, Amgen ve Viking gibi daha küçük rakiplerin kilo kontrolünde ilaçlar geliştirmeye yönelik çabalarını kamçılıyor. Jefferies analistleri, lider iki firmanın 2031 yılına kadar pazar hakimiyetlerini koruyacaklarını ancak yeni rakiplerin pazarın yaklaşık yüzde 20'sini ele geçirebileceklerini tahmin ediyor.
İğnelerin hem yurtdışında hem de Türkiye'de ücreti ise hayli yüksek. Bu nedenle yeni gelişmeler daha uygun fiyatlı alternatiflerle pazarın hız kesmeden ilerleyeceğini gösteriyor. Oral bazlı ilaçların piyasaya sürülmesi, dev ilaç firmaları arasında da büyüyen trendlerden. Novo Nordisk, erken aşama Faz 1 klinik çalışmalarına göre, oral kilo verme hapının popüler enjekte edilebilir ilacı Wegovy'e oranla daha büyük ve daha hızlı sonuçlar gösterdiğini duyurdu. Geçtiğimiz Ağustos ayında da Eli Lilly, kilo verdirici ilacı Zepbound'un, orijinal versiyonunun yarı fiyatına ve doğrudan tüketiciye yönelik bir web sitesi aracılığıyla sunulan yeni ve daha uygun fiyatlı bir formunu tanıtmıştı. Enjeksiyon bazlı olmasına rağmen, bu yeni versiyon sağlık sigortası gerektirmediği için daha kolay erişim sunuyor. Eli Lilly ayrıca, basitleştirilmiş üretim sürecinin tedarik kapasitesini artırmaya yardımcı olacağını da belirtmişti.
İsviçreli ilaç devi Roche ve Pfizer da GLP-1 agonistleri gibi yeni nesil ilaçlarla rekabetçi pozisyonlarını güçlendirmek için yatırımlarını artırıyor. Roche'un Carmot Therapeutics'i satın alması ve Pfizer'ın araştırma geliştirme faaliyetleri, bu şirketlerin obezite tedavisi pazarındaki paylarını artırma stratejilerinin bir parçası.
TÜRKİYE'DE DE İLGİ BÜYÜK
Zayıflama iğneleri ve hapları Türkiye'de de büyük talep görüyor. Ne kadar tüketildiğine dair istatistikler sınırlı olsa da kullanımında artış yaşanıyor. Özellikle semaglutid (Ozempic) ve liraglutid (Saxenda) gibi ilaçların kullanımı önde gidiyor. Türkiye'de de Sağlık Bakanlığı onaylı ithalat süreçleri ile lisanslı ürünlerin piyasaya sunulması, yerel pazarda büyük bir hareketlilik yaratmış durumda. Ancak fiyatların yüksekliği nedeniyle şimdilik üst gelir grubuna hitap ediyor gibi görünüyor. İlaçlar 250 TL ile 1.500 TL arasında iken iğne formları klinik ya da eczaneye göre değişmekle birlikte ortalama 5.000 TL ila 10.000 TL civarında. İğneler ve haplar reçeteli olarak satılıyor. Ancak bazı internet siteleri ya da platformlarda yasal olmayan satışlar, sahte ve yasa dışı ürünler de bulunuyor.
Eczane ve yetkili güzellik kliniklerinde bulunan bu iğneler, sosyal medya üzerinden geniş bir tüketici kitlesine erişiyor. Influencer'ların bu ürünlere olan ilgisi satışları artırırken pazarlama stratejilerinin de önemli bir ayağını oluşturuyor. Sosyal medya birçok başarı hikayeleriyle dolu. Öncesi-sonrası paylaşımlar, markalar için güçlü bir satış aracı olarak görülüyor. Ancak tüketicilerin bu konuda dikkatli olmasını da beraberinde getiriyor çünkü bu yöntem sahte ürünlerin kontrolsüzce yayılmasına ve tüketicilerin hem maddi hem de sağlık açısından mağdur olmalarına yol açabiliyor. Sağlık Bakanlığı sıkı bir denetim uygulasa da üzücü vakalara rastlanmıyor değil.
DİYETİSYENLERE ETKİSİ NE?
Kilo yönetimi, fit kalma elbette bir süreç ve sürdürülebilir bir yaşam biçimiyle mümkün. Ancak kısa sürede istenilen hedefe ulaşmada rol oynayan zayıflama iğneleri popüler olduğundan bu yana akla "diyetisyene gerek kalmayacak mı" sorusunu da getiriyor. Her ne kadar hızlı kilo verme cazip görünse de maalesef yan etkileri ve tedavi bittikten sonra verilen kiloların geri alınması nedeniyle sürdürülebilir değil. Ayrıca, iğneli bir yöntemi tercih etmeyen kişi sayısı da hayli fazla. Olması gereken, sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde hedeflenen kiloya ulaşmak. Bu nedenle diyetisyenler olmadan, sadece zayıflama iğneleriyle kilo vermek ve bunu stabil kılmak mümkün ve sağlıklı görünmüyor.
İğneler nasıl çalışıyor?
Geliştirilme sebebi diyabet tedavisi olan bu ilaç ve iğneler, tedavi sonunda vücut ağırlığını azalttığının keşfedilmesiyle bambaşka bir talep görmeye başladı. ABD, yakın zamanda kilolu bireyleri zayıflatmakta kullanmak üzere ilaç ve iğnelere FDA onayı aldı. GLP-1 grubu iğnelerin ortalama 16 ay içinde yüzde 15 oranında kilo kaybına neden olduğu gözlemlendi. Bu gruptaki ilaçlar, yemek tüketiminden sonra mide astarı tarafından doğal olarak üretilen glukagon benzeri peptid-1 (GLP-1) hormonunu taklit ediyor, insülin salgısını artırıyor, kan şekerinin vücuttan atılmasını iyileştiriyor ve bu sayede glisemik kontrolü sağlıyor. Midenin boşalmasını yavaşlatıp tokluk hissi yarattığından ve iştahı kestiğinden, yeme isteğinin de önüne geçiyor. Süreç kilo kaybıyla sonuçlanıyor.
Yan etkiler ve olası sorunlar
Zayıflama iğneleri olarak adlandırılan GLP-1 türevi iğne ve ilaçlar obezite yönetiminde umut vaat etse de sağlık üzerindeki uzun vadeli riskleri konusunda belirsizlikler devam ediyor. Özellikle estetik kilo kaybı amacıyla kilolu olmayan bireyler tarafından kullanılması endişeleri had safhada. Bilinen yan etkileri arasında bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı ve kabızlık var. Şüphelenilen olumsuz etkileri arasında tiroid bezinin (tiroid kanseri) ve pankreasın (pankreatit) işlev bozuklukları bulunuyor. Yanı sıra kilo kaybı da çoğu zaman kalıcı değil. Klinik deneyler ilacı kullanmayı bırakan çoğu kişinin kısa sürede kaybettiği kiloların büyük bir kısmını geri aldığını ortaya koyuyor.
Ayrıca ilaçların yeni olması, uzun vadeli etkileriyle ilgili belirsizlik ve kötüye kullanım potansiyeli nedeniyle sorumluluk taleplerine ve toplu davalara neden olabilir. Bu sonuçlar yalnızca ilaç üreticilerini değil, dağıtıcılardan perakendecilere ve eczanelere kadar tüm zinciri de etkileyebilir.
Kullanıcıların sosyal medyada övmesi nedeniyle normal vücut ölçülerine sahip bireylerin kullanımındaki artış, yasadışı satışların ve sahte ürünlerin bulunduğu bir kara pazarın oluşma riskini de taşıyor. Bu da beraberinde aşırı doz vakalarını da tetikleyebilir.
Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer
"Kansere neden olabilir"
Üsküdar Üniversitesi NPİstanbul Hastanesi Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, "Zayıflama iğneleri bazı kanserlerin oluşmasında rol oynayabiliyor, zayıflama çayları ya da ithal edilen tozlar akciğer fonksiyonlarını etkileyebiliyor" diyor. İlaçların bir kısmının Sağlık Bakanlığı tarafından yasaklandığına dikkat çeken Prof. Dr. Atamer şöyle devam ediyor:
"Zayıflama iğneleri günlük ve haftalık olarak kullanımı var. Bunları kullanan kişilerde mide yanması, bulantı, şişkinlik, kusma ve kabızlık şikayetleri görülebiliyor. Ayrıca bu iğneler bazı kanserlerin oluşmasında rol oynayabiliyor. Bu yüzden kanser hastaları, pankreas hastaları ve diyabet hastaları kesinlikle kullanmamalı. Hatta gerekmedikçe ilaç kullanılmamalı ve eğer kullanılacaksa doktor denetimi altında olmalı. Spitomin etken maddesi içeren ilaçlar, kalp hastalıklarına ve ani ölümlere sebebiyet verebiliyor. Kontrolsüz alınan bu ilaçlar genellikle gayri resmi yerlerden temin ediliyor. Zayıflamak için kullanılan ve Sağlık Bakanlığı tarafından onaylı olan ilaçlar ise şişkinlik ve kabızlığa neden olabiliyor. Önemli olan, kişinin zayıflamak için kendi ideal kilosunu koruması, beslenme ve spor alışkanlıklarını kazanması. İlaçlar bir kurtarıcı olarak görülmemeli ve her ilacın yan etkileri olduğu unutulmamalı. Bir de zayıflama çayları var. Özellikle Sağlık Bakanlığı onayı olmayan zayıflama çayları, tozları ve ilaçlarının içeriğinde hangi maddelerin kullanıldığı belli olmadığı için sonuç akciğer yetmezliğine kadar gidebiliyor."
Uzman Diyetisyen Didem Yiğit
"Cazip görünse de sürdürülebilir değil"
Zayıflama iğneleri olarak bilinen GLP-1 reseptör agonistleri, diyabet hastalarının kan şekerini düzenlemek için tasarlanmıştır. Bu ilaçlar insülin salgısını artırır, iştahı baskılar ve mide boşalmasını yavaşlatarak kan şekerini kontrol altında tutar. Ancak iştah baskılayıcı etkisi fark edildikten sonra, obezite tedavisinde kullanılmaya başlandı. Ne yazık ki, bu off-label (amaç dışı) kullanımlar her zaman güvenli değil. Kısa vadeli kilo kaybı sağlayabilen bu ilaçlar, doğru kullanılmadığında ciddi ve kalıcı sağlık sorunlarına yol açabilir. Tedavi sonlandırıldığında verilen kiloların geri alınması ise bu yöntemi sürdürülebilir olmaktan çıkarır. Her ne kadar hızlı kilo verme cazip görünebilse de sağlıklı kilo kaybı, yaşam tarzı değişikliklerini gerektirir. Dengeli beslenme, düzenli egzersiz ve uzman bir diyetisyenin rehberliği, uzun vadeli kilo yönetimi için en etkili ve güvenli yoldur."