PARA TARIM/ MERVE YILMAZ GERGİN Dünyadaki yaşamın sürdürülebilirliği, küçük bir kahraman sayesinde devam ediyor. Çiçekten çiçeğe taşıdıkları polenle, bitkilerin üremesini sağlıyor, doğal dengenin korunmasına katkıda bulunuyorlar. Meyve ve sebze üretiminden, bal, propolis ve arı sütü gibi değerli ürünlere kadar arıcılık, tarımdan sağlığa birçok alanda hayatımıza dokunuyor. Türkiye, bal üretiminde dünyada önemli bir konumda. Üstelik üretim artışıyla birlikte önemi her geçen yıl daha da artıyor. Çin'in ardından ikinci sırada yer alan Türkiye'nin yıllık bal üretimi 115 bin ton civarında. Ülkenin farklı bölgelerinde, özellikle Ordu, Muğla, Adana ve Aydın gibi illerde yoğunlaşan üretim, Türkiye'yi hem iç piyasada hem de dünya pazarlarında güçlü bir oyuncu yapıyor. Arıcılıkla ilgili devlet teşvikleri ve destekleri de sektörü daha da geliştirmek ve daha sürdürülebilir bir üretim yapısına kavuşturmak için katkı sağlıyor. Kovan başına verilen destek ödemeleri, arıcıların verimliliği artırmalarında önemli rol oynuyor. Ayrıca, genç girişimciler ve kadınların sektöre katılımını teşvik eden eğitim programları ve düşük faizli krediler de sektördeki inovasyon ve büyümeyi hızlandırıyor. Ancak uzmanlar, arıcılıkla ilgili devlet desteklerinin daha fazla genişlemesi ve özellikle polen, propolis gibi katma değeri yüksek arı ürünlerine yönelik teşviklerin artırılması gerektiğini ifade ediyorlar.
Bu sektörde arıcılık enstitüleri de çok önemli elbette. Bu enstitüler sektörün sürdürülebilirliğini sağlamak ve verimliliği artırmak için kritik bir rol oynuyor. Bu kurumlar, bal arılarının genetik iyileştirilmesi, arı hastalıklarının kontrolü ve bal üretiminin kalitesinin artırılması gibi konularda önemli araştırmalar yapıyor. Ancak, sektör yetkililerine göre bu enstitülerin sayısının artırılması ve dünya çapında tanıtılmaları gerekiyor. Ülkemiz, dünya bal pazarındaki güçlü konumunu daha da pekiştirmek ve arıcılıkla ilgili daha yüksek katma değerli ürünlerle global pazarda söz sahibi olmak için önemli bir fırsata sahip. Arıcılık sektöründe yapılacak doğru yatırımlar, teşvikler ve eğitimlerle bu potansiyelin daha da artırılması bekleniyor.
ÜRETİM GEÇEN YIL GERİLEDİ
Türkiye'nin, dünya bal üretiminde Çin'den sonra ikinci sırada yer aldığını belirttik. 2022 verilerine göre, dünya genelinde toplam bal üretimi yaklaşık 1.8 milyon ton iken, Türkiye bu üretimin yüzde 6.5'ini karşılayarak 118 bin ton bal üretti. Ülkemiz ayrıca geniş florası, yıl boyunca çiçeklenmenin devam etmesi ve elverişli iklim koşulları sayesinde bal üretiminde öne çıkıyor. Türkiye'de üretilen balın kalitesi, dünya pazarlarında büyük ilgi görüyor ve ihracat potansiyelini artırıyor. Çam balı üretiminde ise Türkiye dünya lideri. Dünya çam balı üretiminin yaklaşık yüzde 90'ını tek başına karşılıyor. BEE'O Kurucusu & Yüksek Gıda Mühendisi & Patentli Anadolu Propolisi Üreticisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, Türkiye'nin bal üretiminin 2023 yılında iklim koşulları ve diğer çevresel faktörler nedeniyle yüzde 2.9 oranında azalarak 115 bin tona gerilediğini dile getiriyor. Samancı, özellikle Ordu, Muğla, Adana, Sivas ve Aydın gibi illerin, ülkenin en yüksek bal üretim kapasitesine sahip bölgeler olduğunu ekliyor. Türkiye'de üretilen balın büyük bir kısmı ise iç piyasada tüketiliyor. 2023 yılında üretilen balın yalnızca yüzde 8.2'sinin ihraç edildiğini söyleyen Samancı, "Türkiye'nin toplam bal ihracatı ise 2023 yılında 9 bin 386 ton olarak kaydedildi. Ancak, iç piyasada yüksek kaliteli ve doğal arı ürünlerine talep giderek artıyor. BEE'O olarak, iç piyasa talebini karşılamanın yanı sıra ihracat rakamlarımızı da artırmayı hedefliyoruz" diyor. Türkiye'nin bal ihracatında en büyük pazarları ABD, İsrail ve Bulgaristan. Türkiye en büyük pazarı olan ABD'ye geçen yıl 3 bin 372 ton süzme bal ihraç etti. Almanya, İspanya ve Birleşik Krallık gibi ülkeler de Türkiye'nin önemli pazarları arasında yer alıyor.
5 BİN SÖZLEŞMELİ ARICISI VAR
BEE'O, Türkiye'de 5 bin sözleşmeli arıcı ile toplamda 550 binden fazla kovanda üretim gerçekleştiriyor. Yıllık üretim kapasiteleri, çeşitli arı ürünleri (propolis, arı sütü, polen, arı ekmeği ve ham bal) ile oldukça geniş bir yelpazeye yayılıyor. Yüksek kalite standartlarına uygun olarak üretilen bu ürünler hem iç piyasaya hem de ihracat pazarlarına sunuluyor. Samancı, özellikle propolis ve arı sütü gibi katma değeri yüksek ürünlerde yıllık üretim kapasitelerinin giderek arttığını söylüyor. Türkiye genelinde kovan başına ortalama bal veriminin yaklaşık 13.2 kg olarak hesaplandığını ifade eden Samancı, "Ancak, BEE'O olarak, modern arıcılık yöntemleri, bilimsel araştırmalar ve eğitim programları ile bu verimi artırmayı hedefliyoruz. Özellikle Ege ve Karadeniz bölgelerinde uyguladığımız yenilikçi yöntemlerle kovan başına düşen bal verimliliğini ülke ortalamasının üzerine çıkarıyoruz" diyor. Türk arıcılarının genellikle çiçek balı ve çam balı üretiminde uzman olduklarını belirten Samancı, özellikle Muğla ve çevresindeki çam ormanlarından elde edilen çam balının, dünya genelinde eşsiz bir ürün olduğunu, ayrıca kestane balı, anzer balı gibi bölgesel bal türlerinin de önemli bir yere sahip olduğunu ifade ediyor.
BAL FİYATLARI YÜKSELİŞ TRENDİNDE
BEE'O, arıcılıkta kovan takip sistemleri, arı sağlığı izleme cihazları, dijital arıcılık platformları gibi yenilikçi teknolojiler kullanıyor. Bu sistemler sayesinde arıcılar, kolonilerinin sağlık durumunu anlık olarak takip edip, üretim süreçlerini optimize edebiliyor. Samancı, "Türkiye'deki arıcılarımız, bu teknolojilerden faydalanarak kovan verimliliğini artırıp, arı hastalıklarına karşı önlem alabiliyor. Ayrıca, arıcılara yönelik düzenlediğimiz eğitim programları ile bu teknolojilerin etkin kullanımını destekliyoruz" diyor. "Son yıllarda bal fiyatları, artan üretim maliyetleri, iklim değişiklikleri ve dünya genelinde tarımsal üretimde yaşanan sorunlar nedeniyle yükseliş trendinde" diyen Samancı, Özellikle kuraklık, zararlı böcek popülasyonlarındaki artış ve arazi kullanımındaki değişikliklerin, üretim maliyetlerini artırarak fiyatlara doğrudan yansıdığının bilgisini paylaşıyor. Ayrıca, doğal ve katkısız bala olan talebin artması da fiyatların yükselmesine neden oluyor. Samancı, 2023 yılı sonunda üretici bal fiyatının 203.45 TL/kg olarak belirlendiğini, bu rakamın bir önceki yıla göre yüzde 65.9 oranında artışı gösterdiğinin altını çiziyor. Samancı, "Aynı dönemde, tüketici bal fiyatları ise yüzde 34.3 oranında arttı. Fiyat artışlarının başlıca sebepleri arasında artan girdi maliyetleri, iklim değişiklikleri, tarımsal ilaç kullanımı ve orman yangınlarının çam balı üretimine olumsuz etkisi yer alıyor. Özellikle çam balı üretiminde yaşanan zorluklar, fiyatları daha da yukarı çekiyor" diyor.
"ARICIYA DA MAZOT DESTEĞİ VERİLSİN"
Ülkemizde yaklaşık 9 milyon arı kolonisi ve 100 bin arıcı ailesi bulunduğunu söyleyerek konuşmasına başlayan Anavarza Genel Müdürü Can Sezen ise, Türkiye'nin yıllık toplam bal üretiminin yaklaşık 115 bin ton olduğunu ifade ediyor. 100 çalışanı olan Anavarza Bal'ın üretim tesisi Adana Kozan'da. Sadece bu ilçede yaklaşık 2 bin 500 arıcı ailesi bulunuyor. Türkiye'nin iki büyük markasından biri olduklarını belirten Sezen, 2023 yılı cirolarının 235 milyon TL olduğunu söylüyor. Bir önceki yıla göre yüzde 100'lük bir büyüme gerçekleştirdiklerini ifade eden Sezen, üretiminde ise yüzde 30 artış gerçekleştirdiklerini kaydediyor. 2023 yılı üretim rakamlarına bakıldığında kovan başı verimliliğin yaklaşık 12.5 kilogram civarında olduğunu da sözlerine ekleyen Sezen, "Arıcılarımız gezici arıcılık yapıyor. Dolayısıyla yılın belirli dönemleri ülkemizin birçok bölgesini gezerek bal hasadı gerçekleştiriyorlar. O yüzden rotaların belirlenmesi ve bölgedeki oluşan bitki çeşitliliği ve miktarına göre arıcıların planlı hareket etmesi ile bu verimlilik artabilir" diyor. Anavarza Bal'ın, Çiçek ve Çam Balı dışında Keven-Kekik Balı, Kestane Çiçeği Balı, Narenciye Çiçeği Balı, Keçiboynuzu Balı gibi birçok farklı lezzette ürünleri bulunuyor. En çok ilgi gören çeşit ise Anavarza Çiçek Balı. Sonrasında Keven-Kekik Balı ve Kestane Balı geliyor. Bal ve arı ürünleri olarak yenilikler peşinde olduklarını da vurgulayan Sezen, "Türkiye'de ilk kez ürettiğimiz Anavarza Toz Bal ürünümüzü gösterebiliriz, toz balın henüz endüstriyel satışı var; ancak ilerleyen dönemde nihai tüketiciye de ulaşmış olacak. Çayınıza, kahvenize şeker yerine yüzde 100 doğal olan Toz Balı kullanabileceksiniz. Şu an birçok yerel ve global çikolata, cips, mama, ekmek markası toz bal ürünümüzü ballı yaptığı yenilikçi ürünlerde kullanmaktadır" diyor. Arıcılıkla ilgili devlet desteği ve teşvikleri hakkında da konuşan Sezen, bu yıl için 100 TL kovan başı destek verildiğini söyleyerek, "Arıcılarımızın en önemli giderlerinden birisi ülkemizde gezici arıcılık olduğu için arılarını taşıma yani yakıt gideridir. O yüzden çiftçilerimize olduğu gibi arıcılarımıza da mazot desteği verilmelidir. Ayrıca bu destekler önemli olmakla birlikte ülkemiz arıcısının dünya ile rekabet edebilmesi için polen, arısütü, propolis ve arı zehiri gibi kovandaki mucizevi ürünleri de alabiliyor olması lazım ve bunun için de ürüne dayalı teşviklerin ülkemizde olması gerekiyor" diyor.
27 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYOR
Balparmak, İstanbul Çekmeköy'de 30 bin metrekare arazi üzerinde kurulu tesisinde yıllık yaklaşık 5 bin 500 ile 6 bin ton civarında balın ambalajlanmasını ve lojistik süreçlerini gerçekleştiriyor. 2024 yılı verilerine göre, ciro bazında pazarın HD (Hard Discount) dahil yüzde 33.8 ve HD (Hard Discount)hariç yüzde 41'ine sahip. 2023 TÜİK verilerine göre Türkiye'de toplam 80 bin 479 arıcı bulunduğunu söyleyen Balparmak Dış Ticaret Direktörü Murat Ağırbaş, "Ancak bu sayının içinde bir kovanı olan arıcılar da olduğu gibi bir hanede birden fazla arıcı da olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir. Çünkü ülkemizde arıcılık göçer arıcılık şeklinde ve ailece yapılmaktadır" diyor ve Balparmak olarak yıl boyu üretim yapan bin 500-2 bin arıcıyla irtibat halinde olduklarını söylüyor. Balparmak, bal ve diğer arı ürünlerini Balparmak ve Apitera markaları altında 27 ayrı ülkeye ihraç ediyor. Bu ülkeler arasında; Amerika Birleşik Devletleri, Kosova, Avrupa ülkeleri, Kıbrıs, Ürdün, Katar, Kuveyt, Yemen, Azerbaycan, Japonya, Güney Kore, Hong Kong, Singapur ve Malezya yer alıyor. Ağırbaş, konuşmasında önceliklerinin hedef pazarlarda ilk 3 markadan biri olmak olduğunu ifade ediyor. Avrupa Gıda Güvenliği Ajansı (EFSA) tarafından açıklanan bir rapora göre, bal, dünyada en kolay taklit edilebilen ve çoğaltmak amacıyla da tağşiş edilen gıda ürünleri arasında altıncı sırada yer alıyor. Her geçen gün balda yeni bir sahtecilik vakası ortaya çıkıyor. Balparmak olarak, yoğun bir mücadele verdiklerinin altını çizen Ağırbaş, bu sahtecilik durumunun emektar arıcının da ekmeğine zarar verdiğini söyleyerek, "Arıcılık, ülkemizde ata yadigarı bir meslek ve göçer arıcılık şeklinde ailece yürütülüyor. Kadın, erkek, bebek, çocuk, genç ve yaşlı – kısacası ailenin tüm üyelerinin eşlik ettiği bu meşakkatli meslek, ağır doğa ve yaşam koşulları altında sürdürülüyor. İşini hakkıyla yapan arıcılarımız, piyasada satılan hileli ballarla rekabet etmeye çalışıyor. Bu yorucu mücadele nedeniyle zaten zorlu olan mesleğin karlılığı da azalmaya başladığı için arıcılık artık genç aileler tarafından tercih edilmiyor, yani arıcılık mesleği yaşlanıyor. Bu konuda gençleri ve kadınları teşvik etmek ve arıcıların hak ettiği değeri görmesi gerekiyor" diyor.
"HİLELİ ÜRÜNLERİN ÖNÜNE GEÇİLMELİ"
Balparmak, AR-GE Merkezine yaptığı yeni teknolojik yatırım ile piyasada çok yaygın olarak yapılan hileli bal çeşidi olan ve ancak ileri teknoloji ile yapılan detaylı analizlerle ortaya çıkarılabilen mısır, pancar, pirinç, agave gibi şeker şuruplarından yapılan ürünleri de tespit edip raporluyor. Balparmak Arıcılık Akademisi ile de kadın ve genç arıcıların mesleğe kazandırılması misyonunda çalışmalar yürütüyor. Bal fiyatlarındaki artışın, son yıllarda enflasyonun altında bir seyir izlediğini de dile getiren Ağırbaş, "Artan lojistik, sarf malzeme ve mazot gibi maliyetler karşısında, arıcılar bu artışları satış fiyatlarına tam anlamıyla yansıtamamaktadır. Bunun temel nedeni ise, balda yapılan tağşiş ve hileler sebebiyle ortaya çıkan adil olmayan rekabet ortamıdır. Hileli ürünlerin düşük maliyetleri sayesinde raflarda fiyat avantajı sağlaması, arıcıların emeğini değersizleştirmekte ve rekabet etmelerini zorlaştırmaktadır. Ancak, balda yapılan bu hilelerin önüne geçildiği takdirde, arıcılar ürünlerini hak ettiği değerde fiyatlandırma şansı bulabilecektir" diyor.
"ARICILARA TEKNİK DESTEK VERİYORUZ"
Bal üretiminde öne çıkan illerden biri olan Ordu ve çevresinde de arıcılık sektörüyle ilgili çok sayıda araştırma ve destekleme faaliyetleri yürütülüyor. Bu bağlamda, Tarım ve Orman Bakanlığı ile çeşitli üniversitelerin işbirliğiyle balın kalitesini artırma, arı hastalıklarını kontrol etme ve flora çeşitliliğini geliştirmeye yönelik çalışmalar yapılıyor. Ayrıca, Odu İli Arı Yetiştiricileri Birliği arıcılara yönelik eğitim ve destek programları düzenleyerek üretimin verimliliğini artırmaya çalışıyor.
"Ordu'daki Arıcılık Araştırma Enstitüsü, bu çalışmaların önemli bir parçasıdır" diye konuşan BALMER Yönetim Kurulu Başkanı Akın Çifçi, Enstitünün, bal arılarının verimliliğini artırma, genetik iyileştirme, arı hastalıklarıyla mücadele ve bal kalitesini yükseltmeye yönelik projeler yürüttüğü bilgisini paylaşıyor. Enstitü aynı zamanda bölgedeki arıcıları bilinçlendirme, modern arıcılık teknikleri konusunda eğitim verme ve üreticilere teknik destek sağlama görevini de üstlenmiş durumda. Bu faaliyetler, hem bal üretiminde kalite ve verimliliği artırıyor, hem de arıcılık sektörünün sürdürülebilirliğini sağlıyor. Devletin arıcılık sektörüne sağladığı desteklerin oldukça önemli olduğuna işaret eden Çifçi, "Arıcılara kovan başına destek ödemeleri, organik bal üretim teşvikleri, düşük faizli kredi imkânları ve arıcılık ekipmanlarında yüzde 50 hibe desteği sunuluyor. Bu destekler, arıcılık sektörünün gelişimini teşvik etmekte ve bölge arıcılarını kalite standartlarına uygun üretim yapmaya yönlendiriyor" diyor. Ordu'da üretilen balın büyük kısmı iç piyasaya veriliyor. Bunun yanında ihracat da yapıldığını belirten Çifçi, İhracatın genellikle Avrupa, Orta Doğu ve Asya ülkelerine yönelik olduğunu belirtiyor. Bal fiyatlarının son yıllarda önemli bir artış gösterdiğini de vurgulayan Çifçi, bu artışın başlıca sebepleri arasında, iklim değişikliği nedeniyle arı popülasyonlarının etkilenmesi, girdi maliyetlerinin yükselmesi ve kaliteli bala olan talebin artması gibi faktörlerin olduğunu söylüyor. Özellikle organik ve yüksek kalite standartlarına sahip bal ürünleri, iç ve dış pazarda daha fazla talep görüyor. Bu da fiyatların yükselmesine neden oluyor.
Akın ÇİFÇİ / BALMER Yönetim Kurulu Başkanı
"Son yıllarda arıcılığa ilgi büyük"
BALMER (Karadeniz Arı Ürünleri Merkezi), Ordu'da yer alan ve bölgedeki arıcılık faaliyetlerini geliştirmek amacıyla kurulan bir merkezdir. Bu merkez, bal ve diğer arı ürünlerinin işlenmesi, paketlenmesi ve pazarlanması gibi alanlarda faaliyet gösteriyor. Ayrıca, arıcılara eğitim ve teknik destek sağlanarak daha kaliteli ve verimli bal üretimi amaçlanıyor. Ordu, Türkiye'nin en önemli bal üretim bölgelerinden biridir ve yıllık bal üretiminde ülke genelinde yüksek bir paya sahip. Bölgenin iklim koşulları ve flora çeşitliliği, arıcılık faaliyetlerini desteklemekte ve yüksek kaliteli bal üretimi sağlamakta. Ordu ili kovan sayısı 609 bin 427 adet bal üretimi ise 19 bin 098 tondur. Ordu ve çevresinde yaklaşık 10 bin civarında arıcı bulunmakta. Son yıllarda arıcılığa ilginin artmasıyla birlikte bu sayıda artış yaşanmıştır. Özellikle organik ve katma değeri yüksek arı ürünlerine olan talep, arıcılık yapan çiftçilerin sayısını artırmıştır. Türkiye'de organik bal üretimi son yıllarda hızla gelişiyor. Organik bal üretimi, özellikle ihracat pazarında yüksek talep görüyor ve büyüme potansiyeli yüksek. Türkiye'nin zengin flora çeşitliliği, organik bal üretiminde avantaj sağlıyor. Ordu ve çevresi de organik bal üretimi açısından uygun bir bölge olarak görülmektedir.
Arıcılıkta yeni dönem
İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Kartal Kaymakamlığı, Kartal İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, Kartal Milli Eğitim Müdürlüğü ve İstanbul Arı Yetiştiricileri Birliği işbirliğiyle hayata geçirilen "Arı Dostum Olur Musun? Eğitim ve Farkındalık Projesi" kapsamında, arıcılığın önemine dikkat çekmek ve ekosistemin sürdürülebilirliğine katkı sağlamak amacıyla önemli bir adım atıldı. İstanbul'da 2023 yılı itibarıyla 93 bin 097 arı kovanına sahip bin 527 arıcılık işletmesi faaliyet gösteriyor. Şehirde, 792 ton bal ve 27,8 ton bal mumu üretilirken, Kartallı arıcılarımıza 2023 yılında 49 bin TL, İstanbul genelinde ise 3 milyon 407 bin TL arılı kovan desteği sağlandı. 2010 yılından bu yana toplamda Kartallı arıcılara 200 bin TL, İstanbul genelinde ise 11 milyon TL destek verilmiş durumda. Kartal ilçesi İstanbul, Marmara Bölgesi'nde arılı kovan sayısı bakımından yüzde 11,8 oranında paya sahip olup, bölgesel sıralamada beşinci sırada yer almaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın başlattığı Tarımsal Üretim Planlaması çerçevesinde, mevcut destekleme modelinde önemli değişiklikler yapıldı. Eskiden 100 kovan için 6 bin TL olarak verilen destek miktarı, yeni modelle 10 bin TL'ye çıkarıldı. Ayrıca, genç ve kadın arıcılar, gezginci arıcılar ve birinci derece örgüt üyeliği gibi özel kriterleri karşılayan arıcılar için bu destek miktarı 19 bin TL'ye kadar yükseltilmiştir. Yeni destekleme modeli, arıcılık sektöründe sürdürülebilir üretim koşullarını iyileştirmeyi ve arıcıların gelirini artırmayı hedefliyor. "Arı Dostum Olur Musun? Eğitim ve Farkındalık Projesi" ile Kartal ilçesinde belirlenen 24 ilkokulda eğitim programları düzenlenecek. Proje kapsamında, doğrudan eğitimler 4. sınıf öğrencilerine verilirken, diğer sınıflara sergi alanları aracılığıyla dolaylı eğitim sağlanacak. Ayrıca, çocukların ailelerine bu bilincin aktarılması da hedefleniyor.
Ziya ŞAHİN / Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı
"Araştırma enstitüleri çoğalmalı"
Türkiye, dünya bal üretimi sıralamasında ikinci sırada yer alıyor. TÜİK verilerine bakıldığında yıllık toplam bal üretimi 110-140 bin ton arasında değişiyor. Ülkemizde 9 milyon 300 bin ton kovan mevcut. Ülkemizde en çok Çam balı üretimi yapılıyor. Rakam ise 40-45 ton arasında değişiyor. Ancak son yıllarda yaşanan yangınlar sebebiyle 10-15 hektar alanlar kaybedildi ve kaybedilen yerlerde üretim olmadı. Temel eksikliğimiz planlama. Acil bir şekilde üretim alanları genişletilmeli. Çam balının yüzde 70'ini Muğla ilimiz gerçekleştiriyor. Kovan varlığında Muğla 1 milyon kovan ile birinci sırada yerini koruyor. Ardından Ordu takip ediyor. Arıcılık Araştırma Enstitülerini çok kıymetli buluyorum. Ancak dünyaya tanıtılması konusunda daha fazla çalışmalar yapılmalı. Bu enstitülerin daha fazla çoğalması gerekiyor. Beklentilerimiz yüksek. Türkiye olarak bal üretici bir ülkeyiz. Aynı zamanda ihraç eden de bir sektörüz. Daha fazla destek lazım. Arı var arıcımız da var. Beklenti ihraç edilmesi. Arıcılık ve önünün daha fazla açılması gerekiyor.
Türkiye üretimde avantaja sahip
Türkiye'de bal üretiminde öne çıkan iller arasında Ordu, Muğla, Adana, Aydın ve Sivas yer alıyor. 2023 verilerine göre, Ordu yüzde 16,5'lik, Adana yüzde 10,7'lik ve Muğla yüzde 7,0'lik bir üretim payına sahip. Ordu, özellikle çiçek balı üretimiyle bilinirken, Muğla çam balı üretiminde lider. Adana, Aydın ve Sivas gibi iller ise yüksek bal üretim kapasiteleriyle dikkat çekiyor. Ege ve Akdeniz bölgeleri yoğun çam balı üretimi ile Türkiye bal pazarında önemli bir konuma sahip. Bu bölgeler, arıcılık için elverişli iklim koşulları, zengin bitki örtüsü ve arıların doğal besin kaynaklarına erişimi sayesinde kaliteli bal üretimi açısından büyük avantaja sahip. Böylece Türkiye, yüksek kaliteli bal üretimiyle ulusal ve uluslararası pazarda önemli bir konumda bulunuyor.
"Genç girişimciler ve kadınlara eğitim programları"
Türkiye'de arıcılara yönelik çeşitli devlet destekleri sunuluyor. Kovan başına yapılan destek ödemeleri, arıcıların kovan sayısını artırarak üretim kapasitesini yükseltmelerini teşvik ediyor. Organik bal üretimini artırmak amacıyla organik arıcılığa yönelik özel destekler sağlanırken, hibe destekleri ve düşük faizli kredilerle yeni girişimciler destekleniyor. Genç girişimciler ve kadınların sektöre katılımını teşvik eden eğitim programları ve kurslar düzenleniyor, modern arıcılık ekipmanları desteği ile üretim verimliliği artırılıyor. Ayrıca, arıcılara teknik destek ve danışmanlık hizmetleri sunularak bal kalitesinin ve verimliliğin artırılması hedefleniyor. Bu teşvikler, arıcılık sektörünü güçlendirmeyi ve kırsal kalkınmayı desteklemeyi amaçlıyor.
SAHTESİNDEN AYIRMAK MÜMKÜN
Anzer balının her yıl hava şartları ve arı hastalıklarına karşı üretim performansının değişiklik gösterdiğini söyleyen Anzer Balı Kooperatif Başkanı Hakkı Velioğlu, bu yıl kovan başı 10-12 kilogram arası, 600-800 kovanda ise 5 bin ile 8 bin ton arasında üretim gerçekleştiğini söylüyor. Bu yıl üretim miktarının üreticiyi memnun ettiğini belirten Velioğlu, yörede 300'e yakın çiftçinin arıcılık yaptığının bilgisini paylaşıyor. Bu rakam artan maliyetlerden dolayı da değişebiliyormuş. İç piyasadaki talebin, satışların yüzde 65'ini oluşturduğunu sözlerine ekleyen Velioğlu, kalan kısmının ise ihraç edildiğini söylüyor. Anzer balının yıl içinde satışı ise 8 bin tona yakın. Satışların çoğu telefon ya da online olarak web sitelerinden gerçekleşiyor. Anzer balının en önemli özelliğinin endemik bitkilerden oluşması ve bu nedenle eşi benzeri olmadığını vurgulayan Velioğlu, yörenin florasının önemine işaret ediyor. Üretim maliyetlerinin artmasıyla birlikte fiyatların da artış gösterdiğini ifade eden Velioğlu, Anzer balı kavanozlarında herhangi bir sahteciliğe karşı kazı kazıma alanı olduğunu ve tüketicilerin bunu Rize İl Tarım Müdürlüğü'nün sitesinde doğrulayabileceklerini belirtiyor.
TÜRKİYE'NİN İLK COĞRAFİ İŞARETLİ BALI
Siirt'in Pervari ilçesi, bal üretiminde Türkiye'nin en tanınmış bölgelerinden biri. Bal üretimi için ideal rakımı, zengin bitki örtüsü ve hava koşullarıyla kaliteli bal üretimi için elverişli bir ekosistemi var. Pervari balı yüzyıllardan bu yana geleneksel ilkel sepet karakovan balı olarak üretilir ve bu yöntem, balın katkı maddesi olmadan, tamamen doğal süreçlerle elde edilmesini sağlar. Pervari'nin yüksek yaylalarında yetişen endemik bitkiler ve doğal flora, balın aroma ve mineral zenginliğini artırır. Pervari balının Türkiye'de ilk coğrafi işaret almış bal olduğunu söyleyen Pervari Bal Kooperatifi Başkan Yardımcısı Erkan Bilen, yörede kovan başı üretimin ortalama 15 kilogram olduğunu ifade ediyor. İlçede 500 aktif arıcının bulunduğunu ifade eden Bilen, bunların hem gezgin hem de sabit arıcılık yaptıklarını kaydediyor. Bilen, ayrıca son yıllarda Pervari'de arıcılıkla uğraşan kişi sayısının yüzde 200 artış gösterdiğinin de bilgisini veriyor. Pervari balının son dönemde iç piyasada daha çok rağbet görmeye başladığını vurgulayan Bilen, satışların genellikle her bir çiftçinin kendi toptancısına vermek suretiyle ve kooperatif aracılığıyla yapıldığını belirtiyor. Bilen, sosyal medya ve internet üzerinden de satışların olduğunu hatırlatıyor. İlçede toplam 95 bin arılı kovan olduğunu dile getiren Bilen, yörede yıllık 950 ton bal üretildiğini söylüyor. Arıcılıkla ilgili her sene kovan başı devlet desteği olduğunu da vurgulayan Bilen, bu sene buna gezgincilik yapan arıcılar için mazot desteği de sağlandığının altını çiziyor. Ayrıca devlet arıcılara KKYDP kapsamımda yüzde 50 hibeli ekipman desteği de sağlıyor. 2024 yılı içinde ise TKDK'da arıcılara yüzde 60-70 hibeli ekipman desteği verilmiş. Karakovan balının insan eli değmeden, mumunun da arı tarafından örülerek üretildiğinin altını çizen Bilen, Pervari karakovan balının Osmanlı döneminde gıda olarak değil, ilaç olarak tüketildiğine işaret ediyor.