Triko üreticilerinde kapanmalar başladı

Hazır giyim sektörünün en güçlü olduğu alanlardan trikoda yaprak dökümü yaşanıyor. Maliyet artışları nedeniyle ihracat pazarlarını kaybetmeye başlayan üreticiler, yerli perakende gruplarının da düşük kur nedeniyle Uzakdoğu ve Mısır’dan ithalata yönelmeleri nedeniyle zora girdiler. Bazı firmaların makinelerini satmaya başladıkları belirtiliyor…
22.07.2024 13:41 GÜNCELLEME : 22.07.2024 13:41

PARA TEKSTİL/ ÖZBEY MEN Küresel ısınma ve buna bağlı olarak yaşanan iklim değişikliği dünyada giyim alışkanlıklarını da değiştiriyor. Bu yeni durumdan en fazla etkilenen ülkelerden biri de kuşkusuz Türkiye. Çünkü hazır giyim sektöründe dünyada en büyük 4'üncü üreticiyiz. Tekstil ve hazır giyim sektörünün tüm alt sektörleri de Türkiye'de güçlü durumda.

İklim değişikliğinin en fazla etkilediği alt sektörlerin başında ise triko geliyor. Bu alanda Çin, Bangladeş, Vietnam gibi Uzakdoğu ülkelerinin ardından en büyük 5'inci üretici olan Türkiye, dünyaca ünlü markaların en önemli üretim merkezlerinden biri. 200 bin kişiye istihdam sağlayan trikocular, 45 bin örgü makinesiyle üretim yapıyor. Bir kişiye bin dolar karşılığı iş imkanı yaratan, ihracatının yüzde 90'ı yerli olan, dışa bağımlılığı en az olan sektör de yine triko. Diğer yandan ihracatta kg başına en fazla değer yaratan 3'üncü sektör olma özelliğini taşıyor. İhracatta Türkiye ortalaması 1.5 doların altında iken, trikoda bu rakam 27 dolar seviyesinde.

Sektörün yıllık üretim kapasitesi, en verimli çalıştığı dönemde 600 milyon adet. Bunun 350 milyon adedi ihracat, 200 milyon adedi bavul ticareti ve iç pazar. 50 milyon adedini ise sezon geçişlerinde yapılan tasarım ve sipariş dönemlerinde atıl kalan ürünler oluşturuyor. İhracatın yüzde 70'ten fazlası AB ülkelerine yapılıyor. Firmalar Amerika'ya ihracatta ise yüksek gümrük vergileri ve yüksek navlun nedeniyle zorlanıyor. Ancak trikocuların bu sıralar zorlandıkları sadece ABD pazarı değil. Yıllardır ihracat yaptıkları Avrupa pazarlarını da kaybetmeye başladılar.

İHRACATTA GERİLEME SÜRÜYOR

Triko firmaları şu anda mevcut kapasitenin ancak yarısını kullanabiliyor. Çünkü hem ihracatta hem de iç piyasada bir süredir gerileme var. 2022 yılında 2 milyar.614 milyon dolar olan ihracat, 2023 yılında 2 milyar257 milyon dolara inerek yüzde 15 oranında geriledi. Aynı dönemde adet bazındaki kayıp ise yüzde 28 oldu. Bu olumsuz tablo 2024 yılında da devam ediyor. 2023 Nisan ayında 92.6 milyon dolar olan triko ihracatı, bu yılın aynı ayında 74.9 milyon dolara geriledi. Yani sadece Nisan ayındaki gerileme yaklaşık yüzde 24. Aynı dönemlerde adet bazındaki düşüş ise yüzde 15'in üzerinde. Türkiye Triko Sanayicileri Derneği (TRİSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Balkuv, sektörde büyük çaplı işletmelerde henüz kapanma olmadığını ancak bu firmalarda küçülmelerin başladığını söylüyor. Küçük işletmelerde ve fasoncularda ise çok sayıda firmanın kapandığını belirten Balkuv, sektörde birçok şirketin makinelerini satışa çıkardığına dikkat çekiyor. Asla vazgeçilemeyecek bir sektör olduklarını belirten Balkuv, sağlam ve kalıcı üretim ile istihdam odaklı projelere ihtiyaçları olduğunun altını çiziyor.

RAKİPLERLE MALİYETLERDE 4 KAT FARK OLUŞTU

Trikonun, hazır giyimin en zor alanı olduğunu ifade eden Balkuv, üretimin uzmanlık gerektirmesi nedeniyle triko firmalarının usta makineciden desen bilgisayarcısına, triko modelistinden alan şefine, fason takipçisinden planlama müdürüne kadar birçok yetişmiş insana ihtiyaç duyduğunu dile getiriyor. Triko firmalarında 25-30 bin euro'dan 250 bin euro'ya kadar triko örgü makinelerinin kullanıldığını ifade eden Balkuv, bazı ihracatçı firmalarda bin adedin üzerinde örgü makinesinin bulunduğunu kaydediyor. Balkuv, sözlerine şöyle devam ediyor: " Mavi yaka, beyaz yaka maliyetleri 1500 doların üzerinde. Yeterli sipariş alınamadığı taktirde firmaların bu masrafların altından kalkması mümkün olmaz. Türkiye, üretimde dünyanın en pahalı ülkelerinden biri haline geldi. Rakiplerimiz ile maliyetlerde 4 kat fark oluştu. Kur bu seviyede kaldığı taktirde ihracatçılarımızın yüzde 50'den fazlası ayakta kalamayacak. Ya kapatacak ya da işletmesini yurt dışına taşıyacak. İhracatçılar, bankalardan hem kredi almanın peşinde, hem de vadesi gelmiş kredilerini çok yüksek faizlerle erteleme çabasında. İhracatçı, bu ülkenin kalkınması için olmazsa olmazı. Türkiye'nin ilk sanayisi olan hazır giyim ve konfeksiyon, her yıl 30 milyar dolar ihracat gerçekleştirmiş olmasına, gerçek anlamda Yerli ve Milli olmasına, en fazla istihdam yaratarak iç huzura da önemli katkı sağlamasına rağmen, uygun bir üretim programı uygulanmadığı için gözden çıkarılmış görünüyor. Şu anda Türkiye'nin gerçek ve asıl bekası ihracat."

ANADOLU'DA ÜRETİM TESİSLERİ VAR

Vita Triko yaklaşık 40 yıl önce İstanbul Şişli'de faaliyete başladı. Şu anda Güneşli'de 2 bin 500 metrekare kapalı alanda üretimini sürdürüyor. Bunun yanında Çorum Organize Sanayi Bölgesi'nde 4 bin metrekaresi kapalı olmak üzere 15 bin metrekare, Batman'da 3 bin 500 metrekare ve Ordu'da (Çamaş) bin 200 metrekare kapalı alanda üretimi devam ediyor. Ayrıca İstanbul ve Batman'da dönemsel olarak dikim ve paketleme konusunda hizmet aldığı fason atölyeler var. Sadece kendi tesislerinde aylık 400 bin parça triko üretme kapasitesi bulunan firma, fason iş yapan atölyelerle birlikte ayda 600 bin parça ürün üretebiliyor. Firmanın sadece iç piyasa müşterilerine üretim yapan 350 triko makinesi var. İç piyasadaki en önemli müşterileri LC Waikiki, Defacto ve Mavi. Bunun yanında yurtdışında da bazı müşterileri bulunuyor. Ancak hem iç piyasa hem de yurtdışı müşterilerinin talepleri oldukça azalmış. Vita Triko Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Toptaş, 2024'ün ilk çeyreğinde üretim kapasitesinin sadece yüzde 30'unu kullanabildiklerini şu anda ise yüzde 60 kapasite ile çalıştıklarını söylüyor. İhracat anlamında Polonyalı bir iki firmaya az adette üretim yaptıklarını belirten Toptaş, "Yurtdışından talep neredeyse hiç yok. Ancak az adetli ve çok modelden oluşan farklı tasarım yaparsanız sipariş alabiliyorsunuz o durumda da maliyetler çok artıyor. Rakiplerimizle rekabet etme şansımız kalmadı. Rttvld diye bir marka oluşumu yaptık. Kendi sitemizde, fabrika satış mağazalarımızda ve trendyol, hepsiburada gibi pazaryerlerinde kendi koleksiyonlarımızı neredeyse karsız olarak satmaya çalışıyoruz. Üretimde çok ciddi sıkıntılarımız var. Sanıyorum sektörü bırakma zamanı geldi" diyor.

"KARLILIĞI ARTIRICI ÇALIŞMALAR YAPTIK"

Future Gen Tekstil AŞ, İstanbul'daki fabrikasında 5 bin 500 metrekare alanda 150 çalışanıyla üretim yapıyor. Firma Almanya, Avusturya, Hollanda, Fransa, İtalya, İsviçre, Yunanistan, Polonya ve Amerika'ya üretim gerçekleştiriyor. Future Gen Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Bünyamin Yevlal, geçen seneye oranla yüzde 40 üretim adedinde azalma ile yıla başladıklarını belirterek, bunun bekledikleri bir gelişme olduğunu söylüyor. Bu durumu etkileyen sebeplerin başında Türkiye'deki maliyet artışları ve ülke ekonomisindeki gelişmelerin olduğunu ifade eden Yevlal, bunun yanında Türkiye'nin en çok ihracat yaptığı Avrupa'da yaşanan pazar daralmasının da etkili olduğunu vurguluyor. Aynı zamanda İHKİB ve TRİSAD Yönetim Kurulu Üyesi olan Yevlal, sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Siparişlerdeki gerileme beklediğimiz bir sonuçtu. Bu yüzden önlemler almaya başladık. Firma verimliliği, ürün gamı çeşitliliği, yeni hedef pazarlar oluşturulması, tasarımsal üretimler, katma değerli mix kumaşların da kullanılabileceği üretim gibi konuları hızlıca devreye alarak karlılığı arttırmak için çalışmalar yaptık. Bunların sonuçları bizim için tatmin edici olmaya başladı. Şu anda tam kapasite doluluğumuz var ancak bu durum ihracat piyasası ile kıyaslanamayacak bir sonuçtur. Çünkü tek tip büyük entegre tesislerin bu dönüşümleri yapmaları belli bir hazırlık, vizyon ve farklı maliyetler hatta sistemin oturma süresindeki verimlilik kayıplarını gün yüzüne çıkaracaktır. İhracatçıların kesinlikle pazar değişikliliği ve çeşitliliği yaratması gerekiyor. Fuarlara katılma, B2B ticari heyetlere katılma (İHKİB'ten konu ile ilgili bilgiler alabilirler) ve daha farklı ürün gamlarının üretimine girme gibi konuları ele almaları gerekli diye düşünüyorum. Tüm sektörün bir darboğazda olduğu net. Bu sürecin 2025'in ilk çeyreğine kadar devam edeceğini öngörüyorum. Tabi bu süreçte ayakta kalabilmek sektör açısında oldukça zor.Bu kadar sıkıntılı ortamda çalışanlar da sektör değiştiriyor.Kalifiye iş bilen usta çalışanlarımızı kaybetmeye başladık. Çözüm olarak daha dijital akıllı fabrikalarla ve yalın üretim seçenekleriyle bu açıkları minimize edecek çözümler üretmeye başlamalıyız."

PERAKENDECİLER UZAKDOĞU VE MISIR'DAN TEDARİK EDİYOR

JK Marka Triko Yönetim Kurulu Başkanı Yakup Atias ise İç piyasada büyük bir daralmanın olduğuna işaret ediyor. Döviz kurlarındaki düşüklük nedeniyle perakende zincirlerinin triko ürünlerini tamamen Uzakdoğu ve Mısır'dan tedarik etmeye başladıklarını söyleyen Atias, bu zincirlere üretim yapan ve birçoğu Anadolu'da faaliyet gösteren şirketlerin hızla kapanmaya başladıklarını dile getiriyor. Büyük yatırımlarla kurulan ve yok parasına satılmak zorunda kalan bu tesislerin bir daha kurulamayacağını belirten Atias, iç piyasada satışların düşmesinin ve finansmana erişimin zorlaşmasının perakende sektörünü de zora soktuğunu vurguluyor. Bankaların firmaların kredibilitelerini azalttığını kaydeden Atias,perakendecilerin de tedarikçileri ile vade uzatma anlaşmaları imzalamaya başladıklarını söylüyor. Atias, şunları aktarıyor:

"İmalatçı yüzde 79'lara varan kredilerle bu süreci sürdüremiyor. İlk aşamada fason üretim yapan alt üreticiler kapanıyor. Makinelerini değerinden daha düşüğüne satıp sermayesinin bir kısmını faize yatırıyorlar. EYT'lilerin firmalara getirdiği ani ödeme yükümlülüğünü kapatılamamışken, yükselen banka faizleri, maaşlar, kiralar, vergiler, nakliye giderleri, ambalaj giderlerine karşılık aynı oranda atmayan bir kur politikası ile fiyat tutturup ihracat yapmak imkansız hale geldi. Biz katma değerli ve az adetli triko üreten bir firmayız. İthal iplikler kullanıyoruz. Özel tasarımlar yapıyoruz. Daha düşük adetlerle daha çok model üreterek siparişler alıyoruz. Bu da aynı personel sayısıyla üretimin yarı yarıya düşmesi demek. Türkiye üretim gücünü kaybediyor."

Turgay AKŞAHİN / Arsu Triko Genel Müdürü

"Yan sanayi de yok olmaya başladı"

Tekstilde, özelliklede trikoda iç talep son 2-3 yıldır her geçen gün ivme kaybetmekte. Bunun üç ana sebebi var. Birincisi tüketimde azalan satın alma gücü, ikincisi trikoda üretim maliyetlerinin ciddi oranda artması, üçüncüsü ise trikoda istihdam edilen mavi ve beyaz yaka çalışanların artık istikrarsız gördükleri sektörden çıkmaları. Biz firma olarak Network-Ramsey-Damat-Vakko gibi ülkemizin önemli markalarına butik üretim yapıyoruz. Son 2-3 yıldır siparişlerdeki düşme sonucu yüzde 40-50 kapasiteyle çalışıyoruz. Ancak geçen zaman bize üretim noktasında sürekli azalan veya dalgalı olumsuz talepleri beraberinde getiriyor. Mecburen kapasiteyi butik, az adetli üretim ile dengelemeye ve devam ettirmeye çalışıyoruz. Büyük triko üretim kapasitesi olan şirketlerde azalan iç ve dış talebe karşı aşırı yükselen maliyetler üretim noktasında sorunları her geçen gün büyütüyor. Triko üreticileri gerçekten zor durumda. Ayakta kalmak için her şirket kendi krizini yönetmeye çalışıyor. Artık yabancı markalar Türkiye'de triko üretimini pahalı buluyor. Yabancı markalar daha çok Çin, Bangladeş ve Mısır gibi ülkelere yönelmiş durumdalar. Ülkemize olan talebin azalmasında önemli etkenlerden biri de Türkiye'de hazır giyim sektörüne ana hammadde ve yan hammadde sağlayan sanayi kollarının üretimden çekilmeleri. Nitelikli iş gücü de sektörde her geçen gün kayboluyor. Bu, kaliteli üretim ve termin sorunlarını da beraberinde getiriyor.

Tülin ŞAHİN / Para dergisi yazarı- Model

"Akıllı triko üretimine geçilebilir"

Öncellikle ben büyük bir triko aşığıyım. Gardırobumun bir bölümü sadece triko. 25 yıllık bir triko hırkam haberlere bile konu oldu. Onu halen giyiyorum. Kışın uzun veya kısa dümdüz triko bir elbise kadar klas bir parça yoktur. Tabii ben Danimarka gibi çok soğuk bir ülkede doğup büyüdüğüm için triko benim için çok önemli. Danimarka'da da trikonun önemi çok büyüktür. Türkiye tekstil ve konfeksiyonda çok başarılı bir ülke. Kalitesi ve üretim gücü tartışılmaz. Triko üretimi konusunda da çok başarılı firmalarımız var. Ancak bir yandan ihracat pazarlarını etkileyen küresel ısınma, diğer yandan buna bağlı olarak Türkiye'de de daha ılıman bir iklimin yaşanmaya başlaması doğal olarak trikoya ilgiyi azaltıyor. İklim değişikliğinden etkilenen sadece triko değil. Dikkat ederseniz mantoların da artık kolları kısaldı. Triko firmaları bir yandan çok soğuk ülkelere ihracat yapmaya devam ederken bir yandan da Türkiye gibi ılıman iklimin olduğu ülkeler için sıcak ve soğuk dengesini kendisi ayarlayan "akıllı triko" üretimine geçebilirler. Tıpkı spor giyimde olduğu gibi. Aslında cashmere yünü bu ihtiyacı karşılıyor fakat çok pahalı.

BİZE ULAŞIN