PARA ARAŞTIRMA/ AYŞEGÜL KÜÇÜKKURT ZOR Mücevher sektörü her yıl ihracat rekoru kırarken, bu sektörde markalaşan firmaların yeni pazar arayışları da devam ediyor. Özellikle altın işleme, tasarım ve çeşitlilik konusunda dünya mücevher pazarında önemli bir ülke haline gelen Türkiye, yurtdışı pazarlarda adından daha fazla söz ettirmeye başladı. Bunda sektöre her geçen yıl yeni oyuncuların girmesinin de etkisi var. Özellikle Orta Doğu ülkelerinin rağbet gösterdiği, hatta moda ve tasarımın merkezi İtalyanların bile gıpta ile baktığı Türkiye'de mücevher ihracatı, geçen yıl 2022'ye kıyasla yüzde 30.5 artışla 7 milyar 640 milyon 637 bin dolara çıkarak rekor kırdı. Sektörde ihracata büyük katkılar sağlayan markalar, birçok ülkede şubeler açmaya başladı. Bu ülkeler arasında Afrika ülkesi Liberya bile var. Türkiye'de Kuyumcukent muadili üç farklı bölgenin daha yakın zamanda devreye alınmasıyla, sektöre daha çok üreticinin katılması bekleniyor. Diğer yandan Mücevher İhracatçıları Birliği tarafından desteklenilen JTR (Jewellery Technology Research) şirketi de sektörde yaşanan eleman eksiliğini gidermeye çalışıyor.
LİBERYA'DA MAĞAZA AÇTI
Sektörün önde gelen firmalarından biri olan Zen Pırlanta, Mücevher İhracatçıları Birliği'nin verilerine göre 2023 yılında 50 milyon dolarlık ihracat yaptı. Zen Pırlanta'nın yurtiçinde 105, yurtdışında ise 39 şubesi bulunuyor. Firmanın diğer markalarından D Diamond'un 89, Blue Diamond'un ise 135 mağazası var. Bunların 131'i Türkiye'de, 4'ü ise yurtdışında hizmet veriyor. Mücevher sektöründe her yıl katlanarak büyüdüklerini ve farklı noktalarda şube açtıklarını söyleyen Zen Pırlanta Yönetim Kurulu Başkanı Emil Güzeliş; "Türkiye'nin en büyük pazarları halen Dubai, Amerika Birleşik Devletleri, Irak ve Avrupa Birliği ülkeleri. Bu ülkelere ihracat devam ederken biz yeni pazarlara doğru yelken açmaya başladık. Örneğin Liberya'ya mağaza açtık. Kuzey Afrika'da şubemiz vardı Orta Afrika'ya da girmiş olduk. Irak'ta mağaza açmaya devam ediyoruz. Orada 15 şubeye ulaştık. Hatta Iraq Mall'da 320 metrekare büyüklüğünde en büyük mağazamızı açıyoruz. Sofya'da şubemiz var, bir ay içinde Prag'da da açıyoruz. İki ay önce Mısır'da mağaza açtık" diyerek yeni girdikleri lokasyonları hatırlatıyor. Özellikle markalarının arasında bulunan D Diamond'un en hızlı büyüyen marka olduğuna dikkat çeken Güzeliş, toplamda geçen sene reklam çalışmalarına 150 milyon lira harcadıklarını, bu yıl ise bu rakamın 300 milyon lira olacağını söylüyor.
SIRADA HİNDİSTAN VAR
Bu yıl tüm dünyada mücevher zümrütün trend olduğunu vurgulayan Güzeliş, geçen yıl popüler olan tanzanit taşı kadar olmasa da zümrüt taşının satışının dünyada hızla arttığını belirtiyor. "Bizim koleksiyonlarımız arasında zümrütün fiyatı 10 bin liradan başlıyor, 3 milyon liraya kadar çıkıyor. Nasıl pırlantayı ulaşılabilir kıldıysak zümrütü de sadece zenginlere özel bir mücevher olarak görmemek lazım. Her firma zümrüt koleksiyonu yapmaya başladı" diyen Güzeliş, talebin arttığına dikkat çekiyor. Avrupa'da çok ağır mücevherlerin satılmadığına vurgu yapan Güzeliş, Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) ve Orta Doğu'da talebin yoğun olduğunu belirtiyor. Zen Pırlanta'nın yeni koleksiyonları arasında suyolu bileklikten yapılan saatlerin yanı sıra geniş bir erkek koleksiyonu ve parfüm de bulunuyor. "Geçen yıl parfümlerimizden 40 bin adet sattık. Şimdi ise çok özel bir parfüm koleksiyonu hazırlıyoruz. Unisex bir parfüm olacak. Çok büyük bir erkek mücevher koleksiyonu hazırladık. Suyolu bilezikli saatimiz de çok trend oldu. Bir ayda 500'e yakın sattık. Fiyatı 70 bin lira. Hedefimiz yurtdışındaki müşterilerimize mağaza açtırmak" diyen Güzeliş, Hindistan'da şirket kurduklarını ve bu ülkede kiraladıkları ilk mağazayı 15 Temmuz'da açacaklarını söylüyor. Firmanın yılsonu ciro hedefi 5 milyar lira.
İNCİ, ÇİFTLİKLERDE ÜRETİLİYOR
Özel tasarımlar yapan ve şu anda 80 mağazaya ulaşan So CHIC, Türkiye'de bu yıl toplamda sekiz şube daha açmayı hedefliyor. So CHIC Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sezgin, "İç piyasada oldukça iyiyiz. Ancak altındaki fiyat farkı bizi ihracatta zorlamaya başladı. Altına getirilen kota problemi tüm sektörü etkiliyor" diyerek ihracatta yaşanan sıkıntılardan yakınıyor. En çok ciro yapan mağazalarının Antalya Migros, Capacity AVM ve Cevahir olduğunu söyleyen Sezgin, 2024 yılında yüzde 100 büyüme hedeflediklerinin altını çiziyor. Doğal taş, inci, pırlanta ve altın gibi özel tasarımları bir araya getirerek koleksiyonlar oluşturan firma, iç piyasada AVM ve işlek caddeler üzerinde yeni mağazalar açmaya devam etmeyi planlıyor.
Sezgin, bu yıl en popüler olan mücevherin inci olduğunu söylüyor. Bu ürünün okyanus dibinden değil, çiftliklerde üretimine başlandığını belirten Sezgin, pandemi döneminde bu ürüne ulaşamadıklarını belirtiyor. "2023 sonuna doğru inci taşında yaşanan krizi atlattık ve normale dönmeye başladık. Genci yaşlısı hatta erkeği bile inciye yönelmeye başladı. Eskiden sadece orta yaş ve üst gelir grubu kadınlara hitap eden bu mücevheri şimdi 18 yaşındaki bir genç kızın boynunda bile görebilirsiniz. Biz de koleksiyonumuzu buna göre yönlendirdik. Doğal taşları da koleksiyonlarımıza ekledik. Örneğin ay taşını pırlanta ve altından yaptık. Biz genel itibariyle tasarım işçiliği yapıyoruz" diyen Sezgin, alışılmışın dışında üretimler yaptıklarının altını çiziyor.
"VİZE PROBLEMİ YAŞIYORUZ"
Farklı koleksiyonlarıyla dikkat çeken ve ürünlerinin yüzde 15-20'si altın olan Ariş Pırlanta'nın toplamda 25 şubesi ve 50 satış noktası bulunuyor. Ariş Pırlanta Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Güzeliş, "Altındaki kota durumu sektörü biraz zora soktu. Dünyanın sorunu olan kar marjı azaldı, giderler fazlalaştı. Yeni inovasyonlara ihtiyaç var. Klasik bir şey yaptığınızda bu yeterli olmuyor diye düşünüyorum" diyerek sektörün durumu hakkında bilgiler veriyor. Yurtdışında bir mağazası ve 10 satış noktası bulunan firma daha da büyümeyi planlarken, yeni bir chakra koleksiyonu için kolları sıvamış durumda. Güzeliş'in dikkat çektiği bir başka nokta da vize problemi. Özellikle yurtdışına giden çalışanlar için vize randevusu almakta zorlandıklarını söyleyen Güzeliş, bunun dışında mücevher sektöründe yaşanan eleman krizine de dikkat çekiyor. Güzeliş, "Üniversitede kuyumculuk, takı tasarım gibi bölümlerin daha fazla açılması gerekiyor. Birçok sektörde olduğu gibi kendi sektörümüzde de eleman eksikliğini sıkça yaşıyoruz" diyor.
"SEKTÖRDE ELEMAN EKSİKLİĞİ VAR"
Mücevher İhracatçıları Birliği (MİB) Başkanı Burak Yakın, sektördeki en büyük sorunun eleman eksikliği olduğuna dikkat çekiyor. "Türkiye'de mesleki eğitim meselesi çok önemli. Biz kendi sektörümüz için mesleki eğitimler yapıyoruz. Meslek liselerimiz, Marmara ve Altınbaş gibi üniversitelerimiz ile işbirliklerimiz var. JTR (Jewellery Technology Research) isimli bir şirketimiz var, burada eğitimler düzenliyoruz. Hem elemanların kendini bu sektörde daha ileriye taşıması hem de mesleğe eleman kazandırabilmek adına eğitimlerimizi sürdürüyoruz. İlgilenenler JTR sayfasına girip eğitim programlardan birine başvurabiliyor" diyen Yakın, eğitime kabul edilenlerin büyük bir kısmına burs verdiklerini, JTR'de bugüne kadar 1400 civarında gencin eğitim aldığını belirtiyor. Yakın'ın müjdesini verdiği bir diğer konu ise, Kuyumcukent muadili üç merkezin daha devreye girecek olması. Yakın; "Bu üretim kapasitemizin rafine bir şekilde artması demek. 100 bin civarında personele ihtiyaç olacak. Ayrıca mücevherde tasarım anlamında büyük yol kat ettik. Deyim yerindeyse tasarım ihraç ediyoruz. Fransızlar, İtalyanlar Türkiye'ye gelip tasarım satın alıyorlar. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Türkiye'nin ihracatı, geçen yıl 2022'ye göre yüzde 0.6 artarak 255 milyar 808 milyon 922 bin dolara yükseldi. Türkiye'nin mücevher ihracatı ise geçen yıl 2022'ye kıyasla yüzde 30.5 artışla 7 milyar 640 milyon 637 bin dolara çıkarak rekor kırdı. Kotanın kalkmasıyla bu ihracat rakamlarının daha da artacağını düşünüyorum" diyor.
Burak YAKIN / Mücevher İhracatçıları Birliği Başkanı
"Sektörümüze kota meselesinin çözüldüğünü iyi anlatmamız lazım"
Türkiye'de mücevherin gelişmesi ve markalarımızı korumak adına gerekli çalışmaları yapıyoruz. Sektörün aylardır yaşadığı en büyük sorun altına getirilen kota. Ekonomi birimlerimizle sürekli temas halindeyiz. Üyelerimizin karşılaştığı her sorunu üst birimlerimize iletiyoruz. Ekonomi yönetimi bu cari açık meselesinde altının ve enerjinin cari açığa neden olduğunu, bu sebeple de kota koymak suretiyle bunu engelleyebileceklerini öngörüyorlar. Oysa resmi olarak, cari açık düşmüş gibi görünüyor. Biz ekonomi yönetimimize gereken durumları anlattık ve kayıt dışı altının ülkeye girdiğini belirttik. Bu da kayıt dışı döviz çıkışı demek. Kotadan kaynaklanan, arz talep dengesini bozduğu için kaçakçılar için cazip bir fırsat yarattı. Kilo başına 200 dolar için 80'li yıllarda kaçakçılık yapılırken, şimdi ise bu rakam 3 ile 6 bin dolara kadar çıktı. Dolayısıyla altındaki kota uygulaması, sektör için bir sıkıntı teşkil ediyordu. Fuarımızdan kısa bir süre sonra bakanımızın kota konusunda verdiği mesajlar bile kaçakçılığı cazip olmaktan çıkartmaya başladı. Daha şimdiden fark 1200 dolar seviyelerine düştü. Kısa süre içinde etkili adımlarla beraber daha da düşecektir. Biz de yılın kalan kesiminde ilk beş aydaki açığı kapatmak için var gücümüzle çalışacağız. Sektörümüze kota meselesinin çözüldüğünü iyi anlatmamız lazım. Zira pek çok firma Dubai, Mısır, İtalya gibi seçenekleri düşünmeye başlamıştı. Bunu çözeceğiz. Hatta yeni yatırımcıları getirmemiz lazım.
Ellen JONCHEERE / HDRAntwerp Global CEO'su
"Aylık 3 bin sertifikasyon yapıyoruz"
Biz Belçika'nın Antwerp merkezli, 1973'de kurulan sertifika değerleme şirketiyiz. Hindistan'da üç, Dubai, Madrid ve İstanbul'da birer laboratuarımız var. Yaklaşık 320 milyar dolarlık bir pazardan bahsediyoruz. Türkiye'deki pazar büyüklüğümüz 1.8 milyar dolar seviyesinde. Türkiye'nin ihracat pazarı ise 60 milyar dolar. Türkiye mücevher ihracatında dünyada ilk beş içerisinde yer alıyor. Bugün Türkiye ile dünya geri kalanı arasındaki altın farkı 3 bin 500 dolara dayandı. Sertifikasyon pazarında 60-80 milyon dolarlık bir hacim var. Sertifikalı pazarı ölçümleyen bir sistem yok, duyumlara göre yüzde 15-25 arası pırlanta sertifikalı. Mücevher sertifikasında lider konumdayız. Dünyadaki üç markadan biriyiz. İstanbul'da yeniden laboratuvar kurduktan sonra aylık 3 bin sertifikasyon yapıyoruz. Türkiye pazarı bizim için çok önemli olduğu için HRD Antwerp'i yeniden kurduk. Şu an pırlantaya sertifikasyon zorunluluğu yok. Çünkü serbest pazar ekonomisi uygulanıyor. HRD Antwerp, uluslararası bağımsız bir sertifika merkezi olarak AR-GE alanında ciddi bir yatırım yapıyor, sertifikalarımız tartışmaya açık değil. Kriterler belli, buna göre sertifika veriyoruz. Ne yazık ki, uluslararası alanda pırlanta standardı yok. Olmasını denediler ama başarılı olamadılar. Müşterileri korumak amacıyla kararlar alınıyor. İlk olarak tüketici ne satın aldığını bilmeli, sentetik mi, orijinal mi, bunu bilmeye hakkı var. Sertifikalı bir pırlanta, yüzde 30 daha farklı satılabilir hale geliyor. Örneğin taşlı bir bileklikte sentetik pırlanta da olabiliyor, makinelerle dahi ayırmak zor. Standardı en yüksek seviyede tutmak çok maliyetli olduğundan yerel laboratuvarlar bu maliyeti sağlayamaz. Bizim dahi yüzde 99.9 oranla doğal mı sentetik mi ayıramadığımız pırlantalar mevcut. En iyi renkteki 1 karat pırlanta 6-7 bin dolar ama benzerinin sentetik olanı ise 80 dolardan satılıyor. HRD Antwerp olarak İstanbul'da ikinci faz yatırımını yapmayı planlıyoruz.