Çiftlik sahibi girişimci kadınlar
PARA ARAŞTIRMA/ MERVE YILMAZ GERGİN Dünyanın her köşesinde kadınlar, güçlerini ortaya koyarak, toplumlarına ve ekonomilere değer katıyor. Bizler de her yıl Para Dergisi'nde Kadınlar Günü'nü, kadınlarımızın başında olduğu girişimcilik haberleriyle kutluyoruz. İş hayatında kadınların yer alması, hatta işin başında olmaları ayrı gurur verici. Özellikle çiftlik sahibi kadınların, tarımsal üretimdeki rolü ve katkıları göz ardı edilemez bir öneme sahip. Toprağın verimini artırmak, gıda güvenliğini sağlamak ve ekonomiyi güçlendirmek için çiftliklerinde üretim yapan kadınlar, hem ailelerine hem de topluma ilham veriyor. İzmir'den Kars'a, Aydın'dan Balıkesir'e kadar Türkiye'nin farklı bölgelerinde çiftlik sahibi olan kadınlar, tarımsal üretimde çeşitlilik ve kalite sağlıyor. Tarımsal girişimciliğin zorlu dünyasında, kadınlar yenilikçi fikirlerle çiftliklerini yönetiyor, sürdürülebilir tarım uygulamalarını hayata geçiriyor ve pazarda rekabet ediyorlar. Ayrıca tüm bu işleri yaparken güçlü kadınlar, aynı zamanda çocuklarına, topluluklarına ve gelecek nesillere de örnek oluyor. Tarımsal üretimdeki liderlik rolleriyle sadece kendi ailelerinin değil, aynı zamanda tüm bir toplumun refahını artırıyorlar. Sadece üretim aşamasında da yer almayıp aynı zamanda pazarlama ve dağıtım süreçlerinde de aktif rol oynuyor bu güçlü kadınlar. Kendi markalarını oluşturup ürünlerini piyasaya sürerek ekonomiyi de canlandırıyorlar. Kadın girişimcilerin çiftliklerinde ürettikleri ürünler, hem iç piyasada tüketiciye ulaşıyor hem de dış ticarette ihracat gelirlerine katkı sağlıyor. Özellikle organik ürünlere olan talebin artmasıyla birlikte, çiftlik sahibi kadınların ürünleri daha da değer kazanıyor.
"ZAMANLA KAZANDIRIYOR"
Naciye Hanımın Çiftliği, 1975 yılında İzmir'in Gümüldür ilçesinde yer alıyor. Tam 49 yıldır bahçelerinde satsuma mandalinası yetiştirdiklerini söyleyen kadın girişimci Naciye Kurt, çiftliklerinin ormanın hemen kıyısında ıssız bir bölgede yer aldığını ifade ediyor. Eşi Ali Bey'le uzun yıllar çiftliklerinden elde ettikleri gelirle hem geçinmeye çalışmış hem de çocuklarının eğitim masraflarını karşılamış bir aile olduklarını dile getiriyor. Kurt, şimdilerde de torunlarıyla beraber iki yıldır aracısız bir şekilde internet üzerinden bahçe mandalinalarını sevenleriyle buluşturuyor. Bu işe ilk başladıklarında tarımsal desteklerin pek olmadığını söyleyen Kurt, dolayısıyla bir destek almadıklarını, son iki yıldır sulama ve iyi tarım sertifikalandırması için bir miktar destek aldıklarını belirtiyor. Küçük bir aile çiftliği olan Naciye Hanımın Çiftliğinin toplam alanı 15 bin metrekare. Çiftlikte ağırlıklı olarak narenciye ve zeytin yetiştiriliyor. Az miktarda da farklı meyve ağaçları yer alıyor. Ayrıca çiftliğin doğal florasında yetişen kekik ve adaçayı gibi ürünler de mevcut. Kurt, bunun yanında kendilerinin tüketeceği domates, biber, patlıcan, gibi yaz ve kış sebzelerinin bir kısmını da yetiştirdiklerini belirtiyor. Yıllık yaklaşık 10-20 ton arası mandalina ve diğer narenciye ürünleri sattıklarının açıklamasını yapan Kurt, "Satış stratejimizi ürettiğimiz ürünleri en taze şekliyle güvenli ve hızlı şekilde müşterimize ulaştırmak üzerine kurduk" diyor.
Çiftlikte yetişen coğrafi işaretli satsuma mandalinalarının ülkemizde yetişen mandalinalar içerisinde lezzeti ve çekirdeksiz olması sebebiyle en beğenilen mandalina olduğu iddiasında da bulunan Kurt, ülkemizin her şehrinden bu ürünü arayanlara bir olanak sunduklarını sözlerine ekliyor. Ürünler en çok İstanbul'dan talep görüyor. Şu anda ise Naciye Hanımın Çiftliğinin İstanbul'da iki satış noktası bulunuyor. Çiftçiliğin modern usullerle yapılsa da emek ve sevgi isteyen bir meslek olduğuna da vurgulayan Kurt, şunları söylüyor:
"Öncelikle tabiatı seveceksiniz ve sabırlı olacaksınız, ayrıca çalışmayı seveceksiniz. Özellikle ailesinde önceki nesilden bu işlerle uğraşmış, ailesinden kalan tarım alanı olan kadınlar bu işe daha profesyonel yaklaşarak, devlet destekleri de alarak bu işe başlayabilirler. Meyve ağacı biraz sabır istediği için gelir elde etmek için birkaç yıl beklemek gerekir ama zamanla kazandıracağını görüyoruz. Sadece kazanmayı para olarak görmemek gerek diye düşünüyorum. İnsanlara sağlıklı ürünler sunmak, bir bitkinin yetişmesini gözlemlemek, bir hayvanı mutlu etmek, çevreyi korumak ve güzelleştirmek insanın en büyük kazançları. Bu iş aynı zamanda yaşam tarzı gibi. Bir de bu işi gözlerinde çok büyütmesinler, ülkemizin birçok bölgesinde hala çok uygun fiyatla araziler var, iyi bir planlama yapıp en doğru meyve ya da sebze ile çiftçiliğe başlayabilirler."
KADIN İŞÇİLERE ÖNCELİK VERİLİYOR
1988'de İstanbul'dan Ege'ye göç ederek yeni bir hayata başlayan kadın girişimci Pınar Kaftancıoğlu, kızı İpek'in doğumu ile birlikte İpek Hanım'ın çiftliğini kuruyor ve ufak ufak dikimler yapıyor. Çiftlik, gerçek bir iş haline ise 2006'da geliyor. Bu aşamadan sonra kulaktan kulağa yayılarak patlama yapıyor.
İpek Hanım Çiftliği, üç bölgede ekim-dikim yapıyor. Zeytinlikler, meyveler ve sebzelerin büyük bölümünün ekili / dikili olduğu yer Nazilli. Burası yaklaşık 3 bin dönümden oluşuyor. Diğer bir yer ise Kars. Burada da 20 bin dönümlük bir arazide ağırlıklı olarak buğday, bakliyat yetiştiriliyor. Antakya'da ise 50 dönüm gibi bir varlıkta yöreye özgü türlerin üzerinde çalışılıyor. Kaftancıoğlu, ayrıca burada yöresel ürünleri ürettikleri bir mutfakları olduğunu söylüyor. İpek Hanım'ın çiftliğinde 200 kişilik bir ekip yer alıyor. Ancak tarım işlerinin yapısı gereği sezonluk, dönemsel işlerle birlikte bu sayı 300'e çıkabiliyor. Kadınların yapabileceği her işte kamyon yükleme dışındaki işler dışında kadınlara öncelik verdiklerinin altını çizen Kaftancıoğlu, "Bu biraz benim kendi yapımdan kaynaklı, biraz da kırsalın sosyolojisi ile ilgili bir durum. Kadınlar hep daha sorumlu, hep daha vizyoner ve hep daha beceriklidir. Ben buna çok inanırım" diyor. Çiftliğin haftalık olarak güncellenen ürün listesinde ortalama 600 çeşit ürün var. Kaftancıoğlu, yurtdışından da talep olduğunu şu an sadece Türkiye içinde satış yaptıklarını ancak yurtdışına ufak tefek bavul ticareti şeklinde gönderimleri olduğunu da ekliyor. İpek Hanım'ın çiftliğinde hayvanlar da var. Büyükbaş, küçükbaş, tavuk, kaz, at ve kedi derken kalabalık bir yapıdan oluşuyor çiftlik. Kaftancıoğlu, satışların ağırlıklı olarak kendi dükkanlarında gerçekleştiğini de vurgulayarak, "İstanbul dükkanlarımız Balmumcu, Cihangir, Feneryolu, Göktürk, Maslak ve Teşvikiye'de yer alıyor. Ankara'da, Çayyolu'nda, İzmir'de tarihi Karataş semtinde, Bodrum'da ise Ortakent'te bir dükkanımız var. Ayrıca Kars'ta kendi ürünlerimizi pişirerek misafirlerimizi ağırladığımız çok güzel bir restoran, GastroKars mevcut" diyor. İyi niyetle, iyi amaçlarla, almaktan çok vermeye odaklanan bir bakışla yapılan her işin kazandırabileceği görüşünü savunan Kaftancıoğlu, "Beş senede kazandırmaz ama 15 senede kazandırır, size bir isim kazandırır, çocuklarınıza gurur duyabilecekleri bir müessese kazandırır. Bunlar paradan daha önemli şeyler. Odağınızda sadece para kazanmak varsa tarım zorlu bir iştir. Layığıyla yaptığınızda diğer pek çok yatırım alanına göre daha mütevazı getirileri olduğunu görürsünüz. Çeşitli uygunsuz yollara sapabilirsiniz, üründen çok pazarlamasına odaklanabilirsiniz, bunlar elbette daha hızlı ve iyi kazandırır fakat uzun ömürlü olmazlar. Kendi çiftliğini kurmak isteyen kadın ve erkek girişimcilere önerim 'gerçekten' bu işi yapmaları."
EKİBİN YARISI KADINDAN OLUŞUYOR
Nermin Gelbal Gökduman'da uzun yıllar kurumsal iş hayatında yönetici olarak çalışmış. Daha sonra evlilik ve iki kızının doğumuyla beraber kariyerinde yeniden bir planlama yapmak durumunda kalan Nermin Hanım Zeytinliğinin Kurucusu Nermin Gelbal Gökduman, 2012 yılında 52 dönüm-800 zeytin ağacıyla yolculuğuna başlamış. Bugün toplam 3 bin 500 dönüm üzerinde 50 bin adet asırlık zeytin ağaçlarıyla üretim yapılıyor. Üretime başladıkları ilk yıldan itibaren çok sayıda ulusal ve uluslararası kalite yarışmalarında Altın Madalya ile ödüllendirildiklerini de dile getiren Gökduman, 2019 yılında butik üretim yaptıkları zeytinyağı fabrikasını kurduklarını belirtiyor. Nermin Hanım Zeytinliğinde sürekli çalışan 50 kişilik ekip mevcut. Gökduman, hasat döneminde ise üç ay boyunca 200 mevsimlik zeytin işçisi daha ilave ettiklerini söylüyor. Ayrıca verilen bilgilerde ekibin yarısını ise kadınlar oluşturuyor. Temel üretim ürünleri arasında içilebilir kalitede soğuk sıkım naturel sızma zeytinyağları bulunuyor. Ayrıca çeşnili zeytinyağlar olmak üzere yeşil ve siyah zeytin çeşitleri, meyveler, reçeller, nar ekşisi, salçalar, soslar, ev yapımı erişteler, tarhanalar da yer alıyor. Başta Amerika ve Hollanda, Çin, Kore gibi ülkelere ihracat yaptıklarını da sözlerine ekleyen Gökduman, "Zeytinyağı üreticileri olarak uluslararası standartlarda ürettiğimiz zeytinyağlarımızı, dökme yerine markalı satarak, devletimizin de bize vereceği destekle Türk zeytinyağlarının uluslararası arenada tanınacağına, hak ettiği yeri alacağına inanıyorum" diyor. Nermin Hanım Zeytinliğinde yıllık 100 ton zeytinyağı ve 100 ton da zeytin satışı bulunuyor. Ürünler, www.nerminhanim.com adlı internet sitesinden, Nermin Hanım Zeytinliği Restoranındaki şarküteriden ve Türkiye genelinde özel ürünlerin satıldığı Gurme şarküterilerden temin edilebiliyor. Son olarak kendi çiftliğini kurmak isteyen kadın girişimcilere seslenen Gökduman, "İşlerini kurarken devletin kadınlara verdiği destekleri, kredileri avantajlarını değerlendirmelerini araştırmalarını öneririm. Girişimci olmak uzun soluklu bir yol, önce sizin yatırıp yapıp ürününüzü ispat etmeniz, tanıtmanız gerekiyor. Bunun için kısa vadede kazanmak yerine uzun vadede kazanacağınızı planlayarak yola devam etmeniz gerekiyor. En kaliteliyi, sağlıklıyı ürettiğinizde müşteri size ulaşıyor. Özellikle butik üreticiyseniz sizi tanımasalar da ürünlerinizden memnun olan kişilerin kulaktan kulağa olumlu tanıtımları en kalıcı ve hızlı ilerleyen satış oluyor" diyor.
Serra Nalçabasmaz ASFUROĞLU / Meriç Çiftliği Kurucu Ortak
"Satış mağazası açma hedefimiz var"
Meriç Çiftliği, Hatay Altınözü'nde 150 yaşında bir zeytin çiftliği. Bahçelerimizde yetiştirdiğimiz yerli çeşit zeytin fidanlarımız ile ağaç varlığımızı 110 bin zeytin ağacı ve yanı sıra badem, ceviz, nar, turunçgil ağaçları ile artırdık. Bir yandan da kendimize ait zeytinleri işleyebilmek için zeytinyağı işleme tesisini yine çiftliğimizin içerisinde kurduk. Daha sonra ise kendi markamız ile şişelemeye başladık. Zeytinyağının yanı sıra çiftliğimizde yetişen birçok yerli tek yıllık ve çok yıllık ürün ile Hatay'ın imza ürünlerini geleneksel yöntemleri, aldığım gıda mühendisliği eğitimim ile harmanlayarak güncel reçeteler haline getirmeye gayret ediyoruz. Çiftliğimizde sene boyunca çalışan 15 kişilik bir ekibimiz var. Bunun yanı sıra sezonluk işlemlerde bu sayı 100-150 arasında değişen rakamlara çıkıyor. Bu ekibin yüzde 70'e yakını kadınlardan oluşuyor. Meriç Çiftliği ıslah edilmiş yaklaşık 3 bin dekar arazinin yanı sıra 3 bin dekarda orman ile iç içe geçmiş, tıbbi ve aromatik ürünlerin ve yabani ürünlerin yetiştiği alanlar ile toplamda 6 bin dekar araziden oluşuyor. Bu alanda başta bölgemize ait zeytin çeşitleri Halhalı, Karamani, Saurani, Haşebi, Halebi, Elmacık olmak üzere, badem, nar, kayısı, turunç, yabani bergamot, zahter, adaçayı, kantaron, ölmez otu gibi tıbbi ve aromatik bitkiler yetiştiriyoruz. Çiftliğimizde yerel reçeteleri harmanladığımız günümüz lezzetlerini de eklediğimizde ortalama 100 çeşit ürün satışı gerçekleşiyor. En çok Avrupa ülkelerine ihracat yapıyoruz. Toptan üretimde yıllık ortalama 750 ile bin ton zeytinyağı satışı gerçekleştiriyoruz. Fiziksel olarak ilk satış mağazamızı depremden sonra kurulan Antakya Uzun Çarşı konteyner çarşıda açtık. Şimdi de kendi yerimizde bir satış mağazası açmak hedefindeyiz.