İlaçta Türkiye’nin önünde büyük fırsat var

Türkiye’nin 2010’lu yıllarla başlattığı “Milli İlaç” projesinin başında bulunan ve ABD Boston merkezli bir varlık yönetimi ve yatırım şirketinin Yaşam Bilimleri Departmanı Genel Müdürü olarak ABD’de ikamet eden Dr. Kemal Oğuz Kalafat, "İlaçta Türkiye'nin önünde büyük fırsat var" diyor.
14.12.2023 21:19 GÜNCELLEME : 15.12.2023 00:00

PARA HABER/ ÖZBEY MEN İlaç sektörü son yıllarda büyük bir gelişim gösteriyor. Suçiçeği aşısı, aspirin, insulin gibi insanlık tarihinde çığır açan ilaçları ancak uzun zaman aralıklarıyla insanlığın hizmetine sunan ilaç firmaları, tüm dünyayı kasıp kavuran Covid 19 virüsünün aşısını birkaç yıl gibi kısa bir sürede piyasaya sunmayı başardı. İlaç sektöründeki gelişmeler bununla da sınırlı değil elbette. Yine insanların en büyük kabusu olan kanserin tedavisinde de sona gelinmiş durumda. Türkiye'nin 2010'lu yıllarla başlattığı "Milli İlaç" projesinin başında bulunan ve ABD Boston merkezli bir varlık yönetimi ve yatırım şirketinin Yaşam Bilimleri Departmanı Genel Müdürü olarak ABD'de ikamet eden Dr. Kemal Oğuz Kalafat, önümüzdeki yıllarda insanlık için çok önemli kazanımlar yaratacak ilaç sektörünün liderlik yapacağı daha birçok gelişmenin yaşanacağını vurguluyor. Bunlardan birincisinin mRNA aşı çalışmaları olduğunu anlatan Kalafat, Covid 19 gibi çok komplike bir süreci göreceli olarak kısa bir sürede çözen bu teknolojinin insanlığın baş belası hastalığı olan kanseri de yenmek üzere olduğunun altını çiziyor. Kalafat, "İlaçta Türkiye'nin önünde büyük fırsat var" diyor.

SAĞLIK HARCAMALARI YÜZDE 18 AZALACAK

Yapılan son çalışmalarda kanserin tedavisi sonucu insanların yaşam süresine minimum 4 yıl daha ekleneceğini belirten Kalafat, bu çalışmaların olumlu sonuçlanması durumunda dünya sağlık harcamalarında yüzde 18'e varan bir tasarrufun söz konusu olacağını söylüyor. Kalafat, "1950'lerdeki devasa Verem Sanitoryumlarını hatırlayalım..Yine o yıllarda yataklı tedavi gören hastaların takribi yüzde 22'sinin verem tedavisi için yattıklarını unutmayalım. Yine bu teknoloji birçok diğer viral hastalıkların tedavilerini de çözecektir. Bu çalışmaların merkezi başta ABD olmak üzere, Almanya ve İngiltere. Üstelik bu çalışmaların başında bulunan bilim insanlarının çoğu Türk. Üstüne üstlük yine bu firmaların stratejik kararlarına imza atan profesyoneller yine gönülleri bu topraklarda olan insanlar. On küsur yıl önce Milli İlaç projemizin en önemli sacayağı olan yurt dışındaki bu değerlerimizi, bu network'ümüzü çok geç kalınmış olsa da kendi ilacımızı üretme hedefine yönlendirmek mümkün. Yeni ilaç üretimi ve patentlenmesi en karmaşık ve komplike süreçlerden biridir. Hem bilimsel, hem de bilim dışı yönetim kadrosu dünya standartlarında bilim insanları ve profesyoneller gerektirir. Manpower Group'un son yayınladığı dünya raporunda ülkemizdeki yetenek açığı yüzde 83 seviyesinde. Yine Insead Üniversitesi'nin raporunda Türkiye dünyanın en fazla dışa yetenek gönderen ülkelerinin başında gelmekte. Bu trendi bugünden yarına düzeltmek zaman alır. Hukuksal, finansal, eğitimsel temel yapısal reformları gerektirir. Ancak savunma sanayindekine benzer fonlanmış oluşumlar ile dünyanın tüm yerlerindeki kanallara ulaşabilir, kendi ilacımıza sahip olabiliriz. Su anda ilaç sanayimizde bir sahipsizlik hissi var. Bürokrasi sektörün gerisinde kalmış durumda. İlaç sektörünün sikleti devlet kurumlarına ağır geliyor" diye konuşuyor.

BİZE ULAŞIN