"Dünyadaki gelişmelerin yanı sıra, yaşadığımız Maraş depremi ve beklenen Marmara depremi de reasürans şirketlerinin deprem teminatı sağlama iştahını olumsuz yönde etkiliyor ve sektörde ciddi bir kapasite sıkıntısı yaşanıyor."
Doğal afetlerin artması ve bunları karşılamak için ödenen yüksek tazminatlarla birlikte son iki yılda tüm dünyada yaşanan enflasyonist ortamın da primlere etki ettiğini kaydeden Gür, deprem ülkesi olmamız sebebiyle tüm dünyada artan fiyatlardan ülke olarak daha çok etkilendiğimizin altını çiziyor:
"Özellikle sanayicilerimizin tesislerine sigorta teminatı bulma konusunda zorlandıklarına şahit oluyoruz. Teminat bulduğumuzda ise yüksek muafiyetlerden ve artan primlerden dolayı zorlandıklarını ifade ediyorlar. Biz de onlara fiyat artışlarının ve yüksek muafiyetlerin sebebinin tüm dünyada azalan reasürans kapasitesi olduğunu anlatıyor, 5 milyar dolarlık sigortalı hasar maliyeti olan Maraş depreminin ve beklenen Marmara depreminin durumumuzu daha da zorlaştırdığını belirtiyoruz."
İklim değişikliğine bağlı afetlerin dünya sigorta pazarına 130 milyar dolar maliyeti olduğunu ifade eden Gür, reasürans maliyetlerinin neredeyse üç katına çıktığını hatırlatarak sigorta yaptıracak olan sanayicilere şu uyarıları yapıyor:
"Artan fiyatlar sebebiyle sigorta primini düşürmek için eksik sigorta yaptırmanın maliyeti, hasar anında çok daha büyük olacaktır. Depremde bunu pek çok sanayici tecrübe etti. Düşük prim ödemek için sigorta bedelinin düşük gösterilmesi hasar anında ihtiyacınız olan tazminatı alamamanıza yol açar. Bu sebeple mutlaka bedeller gözden geçirilmeli, enflasyon ve döviz artışından kaynaklanan kıymet artışları poliçelere yansıtılmalı ve mümkünse dövizli poliçe yapılmalıdır."
