Fason kozmetik sektörünü 'influencer'lar ile değerlendirmek yanlış
Günümüzde fason kozmetik üretimi yapan birçok firma bulunuyor. Fason üretim yapan markalar öncelikle üretim maliyetlerini düşürürken uzman üreticilerin uzmanlığından da faydalanma fırsatına sahip oluyor. Fakat son günlerde sosyal medya üzerinden kampanyalar yürütülerek satışa sunulan ürünler kapsamında bilinçsiz bir algı süreci de devam ediyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan KÜAD Kozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği Başkanı Levent Kahrıman; akademinin, bilginin ve piyasaya ürün vermek için bir sürü sertifikanın alındığı, analizin yapıldığı bir sektörü birilerinin mal varlığı ya da influencer marketing ile yaptığı şeylerle algılamamak gerekir. Yaklaşık 3 bin civarında üretim yeri var, 50 binin üzerinde Türk Patent Enstitüsü'ne kayıtlı marka var" açıklamasında bulundu.
SAĞLIK BAKANLIĞI YANLIŞ ÜRETİM YAPAN FİRMALARI DEŞİFRE EDİYOR
Kozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği Başkanı Levent Kahrıman, Türkiye'de yaklaşık 100 yıllık bir kozmetik sektörü olduğunu vurgulayarak; "Bu sektör çoğunlukla global firmaların markaları ile domine edildi. Daha çok elden ele satışla bakım ürünleri kullanıldı ama son yıllarda özellikle internet ile beraber yerli markalar da pazarda önemli yerler edinmeye başladı. Kozmetik sektöründe artık Türkiye'de üretilen ürünler Türk Markaları satılıyor. Kozmetik üretiminde dünyada birçok sektörde olduğu gibi (Tekstil, teknoloji, gıda) fason üretim dediğimiz yöntem uygulanıyor. Fason üretimin değişik uygulamaları var. Diyelim ki; siz üretim yerine sahip değilsiniz ama bir üretim yeri bunu yapabiliyor, siz onunla anlaşıyorsunuz böylece teknik imkanlarından faydalanarak istediğiniz ürünü ürettirebiliyorsunuz. Bu süreç çok da kolay değil. Birçok markanın tekstilden tutun da teknolojiye kadar kullandığı bir yöntem, gıda markaları da bu metodu uyguluyor. Markalar kendi standartlarını hazırlıyorlar daha sonra marka sahibi yerini denetliyor ve üretici bunu sağlıyorsa anlaşarak formülünü yaptırıyor. Kozmetik üretimi için iki aşamalı üretim altyapısı sürecinden geçiliyor. Buna izin almakta diyebiliriz. Biri belediyenin verdiği ruhsat, ikincisi Sağlık Bakanlığı'na kayıt olarak İyi Yönetim Uygulamaları adında belirlenen şartları sağlayarak üretim yerlerinin hazır hale getirilmesi. Tüm kozmetik üreticilerinin iyi üretim uygulamaları metoduna göre üretim yapmanız gerekiyor. Bu metot ISO 22716 ve GMP olarak da tüm dünyaca uyulan kabul gören bir standardı sağlıyor. Sağlık Bakanlığı bu koşulları sağlıyor mu diye üreticileri denetliyor. Sağlık Bakanlığı yanlış üretim yapan firmaları bu kapsam ve başka birçok açıdan (ürün güvenliğinin etkileyecek içerikler başta olmak üzere) uygunsuz ürün üretimi söz konusu olduğunda yaptırımlar uyguluyor. Bu yaptırımları kendi web sayfasında yayınlıyor ve firmanın yanlışlarını deşifre ediyor. Bu yanıyla Türkiye'de kozmetik sektörün bir piyasa gözetim denetimi içinde olduğunu ve ülkemizde üretilen kozmetik ürünlerin her geçen gün daha da nitelikli ve güvenilir hale gelmesinde katkısının olduğunu söyleyebiliriz.
KOZMETİK SEKTÖRÜ EN ÇOK VERGİ ÖDEYEN SEKTÖRLERDEN
Kahrıman, kozmetik sektörünün en çok vergi ödeyen sektörlerden biri olduğunu dile getirerek; "Şu an kozmetik sektörü Türkiye'de kimya sektörleri içerisinde en çok vergi ödeyen sektör, çünkü kozmetik ürünlerinde ÖTV var. Örneğin bir kozmetik ürün fabrikadan çıktığında %20 ÖTV, %20 ÖTV li fiyat üzerine eklenmiş KDV ile beraber yaklaşık %45 civarında vergilendirilmiş oluyor.
Tüm dünyada "influencer marketing" yani "selfie ekonomisi" denilen bir alan var. Tekstilden, çantaya kadar her şeyi satabiliyor insanlar. Türkiye'de de kozmetik ürün pazarını bu pazarlama metodu öne çıkardı. Bizim altını çizmek istediğimiz konu; Türkiye'de büyük ve güven veren bir kozmetik üretim altyapısının olması. Yaklaşık 3 bin civarında üretim yeri var, 50 bin civarında Türk Patent Enstitüsü'ne kayıtlı marka var ve Türkiye' de kozmetiğin yaklaşık yüz yılın üzerinde tarihi belleği var. Onun haricinde Türkiye'de üniversitelerde onlarca bölümde kozmetik kimyasına ve ürün güvenliliğine temas eden konu çalışılıp okutuluyor. Bu alanda her yıl kongreler ve fuarlar düzenleniyor. Bu kadar akademinin, bilginin ve piyasaya ürün vermek için bir sürü sertifikanın alındığı, analizin yapıldığı bir sektörü "influencer marketing" ekseninde son zamanlarda yaşanan bazı gelişmeler çerçevesin de algılamamak gerekir. Yerli tesislerimizde dünyada bir çok marka için ve özel de kendi markaları için üretim yapan ülkemizin bu önemli sektörünü bilimsel eksende değerlendirmek gerekmektedir.