PARA DÜNYA/ ALEV RİGEL Peynir ile bilgisayar ciplerini bir araya getirmek, alışılmışın dışında bir uygulama. Ama Parmigiano Reggiano gibi dünyaca tanınmış bir peyniriniz varsa onu taklitlerinden korumak için her yolu denersiniz. İşte İtalyanların düşüncesi de böyle.
Parmigiano Reggiano Konsorsiyumu, peynirlerini taklitlerinden ayırmak için bu yola başvurdu. Makarnalardan salatalara kadar pek çok yiyecekte lezzet katan unsur olarak aşçıların ve ev kadınlarının gözdesi olan Parmigiano Reggiano, bütün dünyadaki taklit peynirlere karşı bir bilgisayar çipini içinde barındırıyor.
Konsorsiyum, yüzyıllardır imal edilen peynirlerinin hakkını korumak için bu yola başvurdu. Sadık tüketicilerini de içinden çıkacak silikon çipe karşı bilgilendirdi. Böylece tüketici, taklit peynir yemediğinden emin olacak.
Tarihi, Orta Çağ'a kadar uzanan peynire, 1996 yılında Avrupa Birliği tarafından "orijinalliği korunmuş statüsü" verilmişti. Avrupa'da kısaca "parmesan" olarak bilinen peynir, İtalya'nın kuzeyinde "Parma" ve "Reggio Emilia"da yapılıyor. Her biri 40 kilo gelen tekerlek peynirler (Hoş bir tanımlama olmasa da İtalyanlar "tekerlek" diyor), en az 12 ay dağlardaki mağaralarda dinlendiriliyor. Sonra çiftliklerin depolarına alınan peynirler, uzmanlar tarafından derecelendirilmek üzere iki yıl daha bekletiliyor.
AYNI DAMGAYI VURMAK SUÇ
Peynirin statüsü, "tanınan yapım bilgisi kullanılarak belirli bir coğrafyada üretilmiş, işlenmiş ve hazırlanmış" ifadesiyle kayıt altına alınıyor. Başka bir bölgede, başka yöntemlerle üretilmiş peynirlere Parmigiano Reggiano damgası vurmak suç. Fakat bu statü, taklitçilerini durdurmaya yetmiyor. Koruma altına alınan Fransız üzüm bağları ve Yunanistan'ın kalamata zeytinleri ve zeytinyağları da aynı taklit sıkıntısını yaşıyor. Bazen bir ürünün, düşük fiyatından dolayı taklit olduğunu anlarsınız. Ama taklitçiler, fiyatı aynı seviyede tutarak peynirin taklit olmadığı izlenimini veriyorlar.
Geçen yıl otantik Parmigiano Reggiano, 2.9 milyar euro'luk satış yaparak rekor kırdı. Taklitçiler ise rekor kıramadılar ama gerçek üreticilere yakın bir gelir elde ettiler: İki milyar euro.
Çip, bir pirinç tanesi kadar küçük. Peynirin üzerindeki baskılı üretim bilgileri kısmına gizleniyor. Ama yine de bu uygulama tüketici için "gerçek Parmigiano Reggiano" ispatı olamıyor. Çünkü peynir, 200 gramlık üçgen dilimler halinde kesilerek tüketiciye sunuluyor. Her üçgen kesimde çip olması mümkün değil. Peynir, sadece perakende satıcıya kendisini ispatlıyor.
KALIN KABUĞUN İÇİNE GÖMÜLÜYOR
Çipler, her yıl kuzey İtalya çiftliklerinden çıkan 120 bin kadar peynir tekerleğinin, zaten atılacak olan kalın kabuğunun içine gömülüyor. Süt proteini kazeinin oluşturduğu kalın kabuk, çipin saklanabilmesi için ideal. Kabuk yenmediği için çip yerleştirmenin sakıncası yok. Yine de dikkat edilmesi gerekiyor. Çünkü çip, yutulacak bir nesne değil.
Çipte, peynirin üretim aşamasından olgunluğa erişip bakkal raflarına gelene kadar her aşaması ile ilgili bilgiler var. Amerikan şirketi p-Chip Corporation tarafından yapılan çipler, QR kod tarayıcılar tarafından okunabiliyor. Bunun için cep telefonunuzun kod okuma özelliğini bile kullanabilirsiniz.
Konsorsiyum üyesi Alberto Pecorari, Amerikan gazetesi Wall Street Journal'a yaptığı açıklamada, "Sahteciliğe karşı yepyeni yöntemlerle mücadele ediyoruz. Taklitçilerimize meydan vermemek için her tür teknolojiyi kullanmakta tereddüt etmeyeceğiz, bu işten vazgeçmeyeceğiz" diyor. Açıklama İtalya'da bazı çevrelerde gülümsemeyle karşılandı. Çünkü Pecorari soyadı, "pecorino" peynirlerini hatırlatıyor.
ÇİPLER HER YERDE
Bilgisayar denince akla ilk gelen kelimelerden biri de çiptir. Her tür işlemin kalbi sayılan çipler, günlük yaşantımızın her alanına girmiş vaziyette. O bir transistörler yığınıdır. Ama gözle bile görülmeyecek kadar küçük alanlarda. İlk çip, 1958'de Amerikan elektronik şirketi Texas Instruments'dan Jack Kilby ve Fairchild Semiconductor'dan Robert Noyce tarafından geliştirilmiş, bir yıl sonra da patent alınmıştı. İçinde sadece altı transistör vardı. Şimdi bir çipte kaç transistör var? Bir tahminde bulunabilir misiniz? Beş trilyon 300 milyar transistör. Bütün çipler bu kapasitede olmak zorunda değil. Önceleri bilgisayarlar için yapılan çipler, günümüzde her yerde kullanılıyor. Bir göz atalım:
Bilgisayarlar
İlk kullanıldığı yerden başlayalım dedik. Çip olmazsa, bilgisayar da olmaz. Verdiğiniz komutları işler, bir program başlatır, bilgisayarınıza bir bilgi kümesi yüklemenizi (downloading) ya da göndermenizi (uploading) sağlar, işlediğiniz dokümanı kaydeder. Mikroişlemciler, bellek, grafik işleme üniteleri (GPU - Graphic Processing Unit), hep çipler sayesinde çalışır. Bataryanızdan, oynadığınız video oyununa kadar her alanda koruma ve devamlılık sağlar. Onlar olmazsa, video oyunu sırasında aşırı ısınmış bilgisayarınız nedeniyle yangın bile çıkabilirdi.
Telekomünikasyon
Bir iletişim sisteminde de çiplerin işi, bilgisayarlardaki işlerinden farksızdır. Her tür makinenin, donanımın fonksiyonlarını kontrol eder. Tasarımları, elbette ki, kullanıldığı alana göre değişir. Elinizdeki akıllı telefonların kalbi de çiplerdir. Göstergeden navigasyona, batarya kullanımından 4G ya da 5G sinyal alımına kadar her alanda çiplerin rolü büyüktür.
Ev aletleri
Buzdolabı, mikrodalga fırın, çamaşır/bulaşık makinesi, klimalar, evlerde ya da iş yerlerinde kullandığınız kahve makineleri, çipsiz düşünülemez. Bu aletler, çip icat edilmeden önce de vardı. Ama bugünkü modellerin sayısız işlevi var. Çipler sayesinde. Günlük yaşantımızı kolaylaştıran her tür alette, bir çip bulunduğundan emin olabilirsiniz. Akıllı teknolojiler, internet ve internetle kullanılan cihazlar, çipler olmadan hayal bile edilemez.
Bankacılık
Çiplerin en çok kullanıldığı alanlardan biri de bankacılık. Eskiden bankacılık işlemleri, para yatırmak/para çekmekten ibaretti. Bugün bankacı olmak çok zor. Elektrik, su, gaz faturalarının ödenmesinden para havalesi, virman, EFT, faiz/kredi, döviz alış/satış, arbitraj vs gibi sayısız işlem, çiplerle mümkün oluyor. ATM'lerden paranızı çekebiliyorsanız, bunu da çiplere borçlusunuz.
Güvenlik
Kişisel bilgilerinizin, hesaplarınızın, yaptığınız işlemlerin güvenliği, çiplere emanettir. Çipler ne kadar gelişirse, güvenliğiniz de o kadar artar. Bilgisayar korsanları, bilgileri ele geçirmek için her yolu deniyor. Çiplerin de sürekli olarak daha gelişmiş olması gerekiyor. Siber güvenlik dediğimiz bilgisayar güvenliğinde sadece çiplerin değil, bilgisayar sistemlerinin donanımları da önemli bir unsur. Geliştirilen ve sisteme yüklenen yazılımların daha etkin çalışması için, makinenin kendisinin, bilgisayar diliyle donanımın (hardware) da yardım ve desteği şart.
Sağlık
Tıp dünyası, gelişmiş teknolojileri en çok kullanan alan. Örneğin karmaşık ve tehlikeli ameliyatlar, son derece hassas çalışan makinelerin desteği bulunmadan güvenli olamazdı. Hasta insanların ömrünü uzatan kalp pilleri (pacemaker), çiplerin mucizevi işlevleri sayesinde çalışıyor. Hem de yıllarca. Uzaktan hastalık teşhisleri, hatta uzaktan ameliyatlar, çipler olmadan hayal olarak kalırdı. Doktorlar artık, bir monitöre bakarak hastanın hayati fonksiyonları hakkında sayısal bilgi alabiliyorlar.
Ulaşım
Otomobiller, otobüsler, trenler, uçaklar, günümüzde çipler olmadan neredeyse hareket bile edemez hale gelirdi. Geçtiğimiz yıllarda bütün dünyayı saran bir çip krizi nedeniyle neredeyse motorlu araç yapımı durma noktasına gelmişti. Kriz hala tamamen atlatılmış değil. Hiç bilmediğimiz yerlerde yolumuzu GPS (Global Positioning System – Küresel Konumlama Sistemi) ile bulabiliyorsak, bunu çiplere borçluyuz.
Not: Çipler (chips), kapasiteleri arttıkça, teknolojileri geliştikçe zamanla, mikroskopik boyutları nedeniyle "mikroçip" (microchip), "entegre devre" (integrated circuit) ya da "yarı iletkenler" (semiconductors) adlarıyla da anıldı.
PEYNİRİN KRALI: EMMENTAL
İsviçre'nin Bern kantonunda 1293 yılına kadar uzanalım. Üretilen yerel bir peynir türünü, yine yerel halk tüketiyordu. Adı bile konmamıştı. Üç yüz yıl sonra Emme Vadisi üreticileri, peynirlerine ad verdi. Emme adının sonuna "tal" eklendi. Almanca'da "vadi" demek. İkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar Emmental peynirinin adı, vadinin dışına çıkamadı. Savaş sonrası İsviçre hükümeti, yerel peynir üreticilerini destekleme kararı aldı. Bugün Emmental, 103 köyde üretiliyor. Bir tekerleği 90 kilo olduğundan, (yaklaşık bin litreden fazla süt gerektiriyor) "dev peynir" olarak biliniyor. Çünkü 19'uncu yüzyılda peynirler, ağırlıklarına göre vergilendirilmiyordu. Böylece üretici çok daha az vergi ödüyordu.
Emmental için bekletilme süresi 4 ay ile 36 ay arasında değişir. Böylece sekiz farklı Emmental peyniri ortaya çıkar. Elbette ki en pahalı olanı, 36 ay bekletilen peynirdir. İsviçreliler peyniri, "croque-monsieur" sandviçlerinde kullanırlar. Fransız kafelerinin atıştırmalığı olan croque-monsieur'de Emmental'in yanı sıra et de bulunur. Anlamı kabaca, "ısırın bayım" olarak söylenebilir. İçine yumurta da katılırsa adı "croque madame" olur. Emmental, içi delik bir peynirdir. Üretim aşamasında çıkan karbondioksit gazının, peynirden kaçamaması sonucu oluşur.