“Üretim gücümüzü kaybedebiliriz”

Türkiye’nin hazır giyim ihracatında en güçlü olduğu alt grupların başında triko geliyor. Ancak triko ihracatı 11 aydır gerileme eğiliminde. Avrupalı birçok ünlü markanın tedarikçisi konumunda olan Türkiye, Avrupa’daki resesyon nedeniyle sipariş kaybı yaşarken, bir başka pazar olan ABD’ye de istenen düzeyde ihracat gerçekleştiremiyor.
10.08.2023 13:28 GÜNCELLEME : 10.08.2023 13:28

Yıllık ihracatı 2.6 milyar doları bulan triko sektörü, aynı zamanda hazır giyim sektöründe en fazla istihdam yaratan ve en fazla kadın çalıştıran alt grup konumunda. Bir kişiye bin dolar karşılığı iş imkanı yaratan, ihracatının yüzde 90'ı yerli olan, dışa bağımlılığı en az olan sektör de yine triko. Diğer yandan ihracatta kg başına en fazla değer yaratan 3. sektör olma özelliğini taşıyor. İhracatta Türkiye ortalaması 1.5 doların altında iken trikoda bu rakam 27 dolar seviyesinde. Ancak triko ihracatı 11 aydır gerileme eğiliminde. 2022 yılının ilk 6 ayında 924 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren sektör, bu yılın aynı döneminde 794 milyon dolarlık ihracat yapabildi. Söz konusu bu dönemde adet ve kg bazında da gerileme yaşandı. Avrupalı birçok ünlü markanın tedarikçisi konumunda olan Türkiye, Avrupa'daki resesyon nedeniyle sipariş kaybı yaşarken, bir başka pazar olan ABD'ye de istenen düzeyde ihracat gerçekleştiremiyor.

"SADECE YÜZDE 1 İHRACAT YAPIYORUZ"

Türkiye Triko Sanayicileri Derneği (TRİSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Balkuv, asla vazgeçilemeyecek bir sektör olduklarını belirterek, hal böyleyken bu kadar yüksek enflasyonda ve sürekli artan maliyetlerle bu yükü uzun süre taşıyabilmelerinin ve rakipleriyle mücadele edebilmelerinin zor olduğunu söyledi. Son 11 aydır adet, kg ve ciroda devamlı eksi verdiklerini kaydeden Balkuv, "126 milyar dolar hazır giyim ithalatı yapan Amerika' ya yüksek vergiler ve yüksek navlun ücretlerinden kaynaklı sadece yüzde 1 oranında ihracat yapabiliyoruz. 6 yıldır masada karşılıklı imza bekleyen yıllık 100 milyar dolarlık dış ticaret anlaşmasının hayati önemi olduğunu düşünüyorum. Bu anlaşmanın yürürlüğe girmesi sorunlarımızı büyük ölçüde çözecek ve 12 ay üretimimize katkı sağlayacak. Büyük zorluklarla ihracat yapabilmek adına mücadele veren firmalarımızın siparişi alabilmeleri ve bunları yönetebilmeleri noktasında uygun hızlı finansman erişiminin önemli olduğunu düşünüyorum. Aslında, tek kalkınma modelimiz, üretmek ve ürettiğimizi ihraç ederek ülkemizin zenginleşmesini sağlamak, başka bir modelimiz yok" dedi.

"ÜRETİM GÜCÜMÜZÜ KAYBEDEBİLİRİZ"

Sektörde yaşanan ihracat kaybının önlenmesi için bir an önce gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini vurgulayan Balkuv, aksi taktirde sadece ihracat pazarlarının değil, sektörün üretim gücünün de kaybedilebileceğinin altını çizdi. Bunun sonucunda işten çıkarmaların artacağını ve iş yeri kapatmalarının hızlanacağını dile getiren Balkuv, "Aslında daralmanın da çok ciddi maliyeti olduğu ve her şeye rağmen yatırım yapmış ve uzun süre borçlanarak şirketlerini ayakta tutmaya çalışan şirketleri canlandırmanın tek yolu ihracatı ve üretimi destekleyerek kısa ve orta vadeli programların acilen hayata geçirilmesi olacak. Ülkemizin kalkınmasının ve zenginleşmesinin tek yolu bu. İhracatçının önünü görebilmesi istihdam kaybının önlenmesi, güven hasıl olması için ihracatçıyı rahatlatacak politikalar üretilmesi gerekiyor" diye konuştu.

Bu arada sektörün çalışacak insan bulmakta da zorlandığını ifade eden Balkuv, sözlerini şöyle sürdürdü:

"EYT'sini ve tazminatını alan sektörde kalmıyor. Bunun çözümü devletimizden sosyal yardım alan 13,5 milyon kişiye kriter getirilmesi, iş bulmaya zorlanması, takibinin yapılması ve iş hayatına katılmasının sağlanmasıdır. Bu 13,5 milyon kişinin yükünü de başta ihracatçılar olmak üzere tüm vatandaşlarımız ödüyor. Ülkemizin çalışmaya, üretmeye, kalkınmaya ihtiyacı var. Her şeye rağmen doğru tespitler yapılıp gerekli önlemler alındığı takdirde bu sarmaldan çıkacağımız inancını koruyorum."

BİZE ULAŞIN