“Çin’in oyuna dönmesi Türkiye’yi negatif etkileyecek”
ÖZBEY MEN/ Deniz taşımacılığında ciddi bir yavaşlamanın yaşandığını belirten Transbosphor Denizcilik Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Can, Türkiye yönlü navlunlarda da bir azalmanın olduğunu söylüyor. Pandemi sonrası Çin'in tekrar oyuna girdiğinin de altını çizen Can, "Bol miktarda hem yedek parça hem de tam ürün olarak piyasaya dönüyor. Bunun dünya piyasalarına olumlu, Türkiye'ye ise negatif etkisi olacağını düşünüyorum" diyor.
Pek çok sektör bir süredir cumhurbaşkanlığı seçiminin bitmesini ve ekonominin normal seyrine dönmesini bekliyor. Deniz taşımacılığı da o sektörlerin başında geliyor. Tüccarların mal alımlarında ciddi bir yavaşlamanın yaşandığı sektörde, Türkiye yönlü navlunlarda da bir azalma söz konusu. Dolar kurundaki belirsizlik de iş insanlarının yatırım iştahını kesmiş durumda. Faizlerin kabul edilebilir bir seviyede olması, her şeyin rayına oturması ve belirsizliklerin giderilmesi gerektiğine vurgu yapan Transbosphor Denizcilik Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Can, "Dünya için resesyon beklemiyorum fakat Türkiye için aynı şeyi söyleyebilmemiz pek olası değil. İçinden geçtiğimiz ekonomik sıkıntıları kabul etmemiz gerekiyor. Özellikle ithal hammaddeye dayalı sektörlerin dövize ulaşamamaktan kaynaklı sıkıntıları üretimin düşmesini tetikliyor. Üretim düştüğü zaman hem ihracat hem de iç tüketim durmaya başlıyor" diyor.
Öte yandan Can'a göre dünya pandemi öncesi tüketim alışkanlıklarına hızla dönüyor. Pandemide parasızlıktan değil, üretim yapılamadığı için erişilemeyen ürünler hızla yerini bulmaya başladı. Dünya tüketicileri belki başlarda, 'yeni bir pandemi korkusuyla' alışverişte ağır davrandı ama şu an bu korkuyu da üzerlerinden atmış gözüküyorlar.
"TÜRKİYE FIRSATI DEĞERLENDİREMEDİ"
Pandemi sonrası Çin'in tekrar oyuna girdiğinin altını çizen Can, şunları anlatıyor: "Bol miktarda hem yedek parça hem de tam ürün olarak piyasaya dönüyor. Bunun dünya piyasalarına olumlu, Türkiye'ye ise negatif etkisi olacağını düşünüyorum. Türkiye, pandemi döneminde Çin'in çok uzak olmasının avantajını çok iyi kullanabilseydi Avrupa'nın yeni Çin'i olma yolunda çok ciddi hamleler yapabilirdi. Şu an Türk oyuncak sektörü, yeni kooperatif yapılanmasıyla beraber, bir şeyler yapmaya çalışıyor. Sektörün özellikle sağlıklı plastiklerde dünya çapında çok ciddi kurallara bağlı olması Türkiye'yi Çin'e karşı Avrupa'ya yakınlığından dolayı öne çıkarıyor. Fakat bu tabi tek sektör için geçerli bir durum. Diğer sektörlerle beraber düşününce bu fırsatı değerlendiremediğimiz ortada."
İhracata dayalı büyüme de Türk denizciliğini çok yakından ilgilendiriyor. Çünkü ithalat ve ihracatın yüzde 80'den fazlası gemiyle yapılıyor. Bunun uzun süre de değişmesi beklenmiyor. Türkiye özeline dönüldüğünde, ucuz kredi bulunması gerektiğine dikkat çeken Can, "Krediye ulaşabilmemiz gerekiyor. Hak ettiğimiz ihracatçı konumumuzu istiyoruz. Yeşil pasaport taleplerinin yerine getirilmesini istiyoruz. Yurtdışında rakiplerimiz yüzde 3-3.50'ye kredi bulabilirken biz yüzde 40-45'lere bulabiliyoruz. Böylelikle denizcilik sektöründe armatörlerin dünya ile rekabet şansları kalmıyor" diye ekliyor.
BDI'DE DÜŞÜŞ DURDU
Baltık Kuru Yük Endeksi'ne (BDI) bakıldığında düşüşün durduğu, bu seviyelerin de armatörler ve yük sahipleri tarafından kabul edildiği görülüyor. Pandemi sonrası acil ihtiyaçlar sebebiyle uçuk seviyelere çıkan navlunların düşmesiyle birlikte hem ürün fiyatlarında hem de çelik ve hammadde fiyatlarında ciddi düşüşler yaşandığını dile getiren Can, şöyle devam ediyor: "Mısır, buğday, çelik, ham demir gibi ürünlerin hepsinde navlunlarla beraber bir düşüş görülüyor. Bu düşüşün dünya ticaretini tetikleyeceğini düşünüyorum. Konteyner gemilerinde kapasite artışı yaşanması, küresel enflasyon nedeniyle insanların tüketimlerini kısmaları. Yeni gemi inşaların devreye girip girmemesi bu arz talebin yönünü değiştirecektir."
GEMİ İNŞADA ÖNDEYİZ
Türk gemi inşaasanayi, Türk insanının gururla gösterebileceği sektörlerin başında geliyor. Bu sektörde faaliyet gösteren şirketlerin müşterilerinin tamamına yakınını başka ülkelerin armatörleri oluşturuyor. Özellikle 'canlı balık gemisi' ve 'römorkör' inşasında Türkiye'nin bir numara olduğuna değinen Can, şu bilgileri veriyor: "Bunun en önemli nedenlerinden biriyse gemi inşacılarımızın Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) ve diğer örgütlerin regülasyonlarına sıkı sıkıya bağlı olmaları. Hatta konulan kuralları takip etmek yerine gelecek kuralları dahi göz önüne alabiliyorlar. Karbon ayak izini azaltmayı hedefleyen alternatif yakıtların yanı sıra özellikle elektrikli deniz araçlarında da çok iyi durumdayız. NAVTEK adlı firmamız ZeeTUG adını verdiği dünyanın ilk tam elektrikli römorkörünü üretti ve sayısını filo oluşturacak noktaya ulaştırdı. Denizciler aynı zamanda dünya vatandaşı oldukları için yerkürenin uzak tarihte dahi karşılaşacağı sorunları daha net görebiliyorlar ve önlemlerini de şimdiden alıyorlar. Dünyanın bize sunduğu büyük krediyi hızla tüketmeyi engellemenin yollarını arıyoruz."
'TAHIL KORİDORU'NDA SON DURUM
Tahıl koridoru, küresel gıda tedarik zincirlerinin kesintisiz işlemesi ve özellikle ihtiyaç sahibi ülkelerin tahıla ulaşımının kolaylaştırılması bakımından hayati öneme sahip. Boğazları kullanma izin verdiğimiz için "onay veren ülke" olarak konumlanıyoruz. Bunun da hem Türk Boğazları Sözleşmesi'nin çalıştırılması hem de Türkiye'nin gücünün gösterilmesi açısından son derece önemli olduğunu düşünen Can, Tahıl Koridoru ile ilgili de şu değerlendirmelerde bulunuyor: "Rusya, Ankara'da yapılan bir sempozyumda Ukrayna bayrağı açılması ve orada yaşanan kavganın ardından Tahıl Koridoru gemilerinde yaptığı kontrolleri bıraktı. Bu da bekleyen gemi sayısının 40'ı aşmasına neden oldu. Günler süren kriz tarafların yapıcı tutumlarıyla şimdilik çözüldü. 'Şimdilik' diyorum çünkü uluslararası ilişkilerde bir kere ortaya çıkan sorun, tarafların her birini yüzde 100 tatmin etmeme olasılığı çok yüksek olduğu için her an tekrarlanabilir."