Rüzgârda hedef büyüdü, hedef 100 bin MW -1-

Rüzgârın stratejik sektör olarak ilan edilmesini isteyen rüzgâr sektör temsilcileri, rüzgâr enerjisinde 100 bin MW hedefine kilitlendi. Türkiye’nin 75 GW denizüstü RES kapasitesi olduğuna dikkat çekilen sektörde; “Denizüstü rüzgâr enerjisi kapasite tahsisleri başlamalı, bu tahsislerin yapılabilmesi için gerekli tüm ön mühendislik ve mevzuat çalışmaları tamamlanmalı” çağrıları yapılıyor. (Birinci Bölüm)
12.06.2023 11:57 GÜNCELLEME : 12.06.2023 11:58

PARA ENERJİ/ HÜLYA GENÇ SERTKAYA Türkiye, rüzgârda 100 bin megavat (MW) hedefine kilitlendi. Rüzgârın stratejik sektör olarak ilan edilmesini isteyen sektör temsilcileri, rüzgârda kurulu güç hedefini 2035'te 40 bin MW, 2053'te 100 bin MW olarak açıkladı. Yıllık 3 bin MW yeni kurulumla 2035 hedeflerine ulaşmanın mümkün olduğunun altını çizen sektör temsilcileri, Türkiye'nin rüzgâr enerjisinde sahip olduğu ve yeni üretim teknolojileriyle birlikte 150 bin MW'ın üzerindeki karasal ve denizüstü rüzgâr potansiyelinden mümkün olan en yüksek seviyede faydalanacak şekilde azami kapasitenin yenilenebilir enerjiye ve rüzgara tahsis edilmesi beklentisini dillendirdi. Kapasite tahsisleri ve yeni yatırımlar için Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA), Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM), denizüstü YEKA ve benzeri tüm mekanizmaların işletilmesini bekleyen sektör, 75 GW denizüstü rüzgâr enerjisi kapasitesi bulunduğuna işaret ederek, "denizüstü rüzgâr enerjisi kapasite tahsisleri başlamalı, bu tahsislerin yapılabilmesi için gerekli tüm ön mühendislik ve mevzuat çalışmaları tamamlanmalı" talebini dile getirdi. Rüzgâr türbini ve ekipman üretimi de dahil edildiğinde rüzgâr sektörünün 25 bin kişiyi aşan istihdam ve yüzde 80'ini ihraç edecek şekilde 1.5 milyar euro'nun üzerinde bir sanayi üretimine ulaştığına işaret eden sektör, yerli aksam ve türbin çalışmalarının rekabetçi bir şekilde yerlileşmeyi ve sürdürülebilir rekabeti sağlayabilecek şekilde teşvik edilmesi talebini ifade etti. Denizüstü rüzgâr enerjisi santrallerinde (RES) halen başlanmış bir proje olmasa da gözler Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın (ETKB) Dünya Bankası ile yürüttüğü çalışmalara çevrildi. Bu çalışmalar çerçevesinde Türkiye'de dört noktada denizüstü meteorolojik ölçümlere başlanması plan dahilinde. Denizüstü rüzgâr enerjisi santrallerinde (RES) olduğu gibi dalga ve akıntı enerjisinin de YEKDEM kapsamına alındığını, önümüzdeki günlerde yerli aksam yönetmeliğinde yapılması beklenen değişiklikle yenilenebilir enerjide yerli parça desteği kapsamına alınacağını dile getiren enerji sektörü temsilcileri, üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye'nin dalga ve akıntı kaynaklarından da elektrik üretimini gündemine alması gerektiği görüşünde. Ayrıntılar haberimizde.

"1.5 MİLYAR EURO'YU AŞKIN SANAYİ ÜRETİMİNE ULAŞTI"

Önce rüzgâr enerjisinde mevcut tabloya bakalım. Türkiye, son 15 yılda yapılan yatırımlarla rüzgâr enerjisinde yaklaşık 12 bin MW (megavat) kurulu güce ulaştı ve yıllık toplam elektrik üretiminin yüzde 11'ini rüzgârdan karşılayan bir konuma geldi. Kapasite tahsisi yapılarak geliştirme ve inşa sürecinde olan yaklaşık 8 bin 500 MW ve aynı zamanda son dönemde değerlendirme ve ön lisans aşamasına ulaşan 20 bin MW depolamalı rüzgar projesi bulunuyor Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erden, rüzgâr enerjisinin Türkiye'ye sağladığı katkıların sadece elektrik üretimiyle sınır kalmadığını vurgulayarak, rüzgâr türbini ve ekipman üretimi de dahil edildiğinde rüzgâr sektörünün 25 bin kişiyi aşan istihdam ve yüzde 80'ini ihraç edecek şekilde 1.5 milyar euro'nun üzerinde bir sanayi üretimine ulaştığını kaydetti. Sıfır yakıt maliyeti ile rüzgâr enerjisinden elektrik üretiminin, elektrik fiyatlarının düşmesine büyük katkı sağladığını ifade eden Erden, "Rüzgâr santralleri, yerine geçtiği termik santraller sayesinde ulusal karbon emisyonumuzu azaltmakta ve aynı zamanda Türkiye'nin enerji ithalatını ve dışarıya bağımlılığının azaltılmasına da büyük katkı sağlıyor" dedi.

"STRATEJİK SEKTÖR İLAN EDİLMELİ"

Türkiye Rüzgar Enerjisi ve Rüzgar Sanayi Politika Belgesi'ni" açıklayan TÜREB Başkanı İbrahim Erden, rüzgâr enerjisi sanayisi, global fırsatlar, enerji arz güvenliği, Türkiye'nin rüzgâr enerjisi potansiyeli ve sanayi gücü dikkate alınarak rüzgâr sektörünün stratejik sektör olarak ilan edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Bu amaç doğrultusunda; rüzgâr enerjisi yatırımları için daha fazla karasal rüzgâr enerjisi kapasite tahsisi sağlanması gerektiğini dile getiren Erden, rüzgâr enerjisi yatırımlarının artmasını ve daha verimli olarak kullanımını sağlayacak şekilde denizüstü rüzgâr enerjisi, elektrik depolama ve yeşil hidrojen teknolojilerine odaklanılması gerektiğini kaydetti. Erden, "Rüzgâr enerjisi sanayisinin gelişimi ve ihracata sağladığı katkıların artırılması için sağlanan destekler artırılmalı, sektörün insan kaynağı gelişimi ve hizmet ihracatına sağladığı katkıların artırılması için nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesi için destek verilmeli. Denizüstü rüzgâr enerjisindeki gelişim ve karasal rüzgârdaki teknolojik değişimler de dikkate alınarak yeni lojistik ve ulaştırma altyapısının hazırlanması ve mevcudun geliştirilmesi sağlanmalı. Bu yatırımların yapılması sırasında yatırımların hızını kesip aksatmadan ama ortaya çıkacak tüm çevresel, sosyal etkilerin kümülatif olarak ele alınması ve asgariye indirilebilmesi için gerekli çalışmaların tüm paydaşların katılımcı destekleriyle oluşturularak hayata geçirilmesi sağlanmalı" dedi.

RES KURULU GÜCÜ HEDEFİ 100 GW

TÜREB'in Türkiye rüzgâr enerjisi ve rüzgâr sanayinin gelişimi açısından önemli bulunan görüş, öneri, tahmin ve beklentilerine yer verdiği "Türkiye Rüzgar Enerjisi ve Rüzgar Sanayi Politika Belgesi'nde" yer alan uzun vadeli hedefler ve vizyon şöyle:

"Rüzgar sektörü stratejik sektör ilan edilmeli. RES yatırımlarının artmasını ve daha verimli kullanımını sağlayacak denizüstü rüzgar enerjisi, elektrik depolama ve yeşil hidrojen teknolojilerine odaklanılmalı. Türkiye'nin rüzgar enerjisinde sahip olduğu ve yeni üretim teknolojileriyle birlikte 150 bin MW'ın üzerindeki karasal ve denizüstü rüzgar potansiyelinden mümkün olan en yüksek seviyede faydalanacak şekilde ve mevcut ile yetinmeden, azami kapasitenin yenilenebilir ve rüzgara tahsis edilerek bu kapasitenin devreye alınması için gerekli düzenlemeler yapılmalı. 150 bin MW'ı aşan potansiyelin ne şekilde ve hangi vadede kullanılacağı planlanmalı ve uzun, orta vadeli planlar dahilinde açıklanmalı. Ulusal 2053 sıfır emisyon (net-zero) hedefi asla göz ardı edilmemeli. Bu sebepler dikkate alınarak rüzgar enerjisinde kurulu güç hedefimiz yıllık 3 GW yeni kurulumla birlikte 2035'te 40 GW, 2053'te yıllık 4 GW yeni kurulumla 100 GW seviyelerinde belirlenmeli."

DENİZÜSTÜ KAPASİTE TAHSİSİ BAŞLAMALI…

Politika belgesinde, bu büyük hedeflerin gerçekleştirilebilmesi amacıyla ve yatırımcıların önünü görebileceği şekilde uzun vadeli planlara uygun olarak öngörülebilir, rekabetçi ve uygulanabilir mekanizmalarla gerçekleştirilmesi gerektiği vurgulandı. Belgeye göre alternatif kapasite tahsis mekanizmaları bir arada yürütülmeli. Kapasite tahsisleri ve yeni yatırımlar için YEKA (yenilenebilir enerji kaynak alanları), YEKDEM, lisanssız, kapasite artışları, ikili anlaşmalar, TÜREB YEKA, denizüstü YEKA ve benzeri tüm mekanizmalar işletilmeli. Denizüstü kapasite tahsisleri başlamalı, bu tahsislerin yapılabilmesi için gerekli tüm ön mühendislik ve mevzuat çalışmaları tamamlanmalı. Ulusal Hidrojen Stratejisi doğrultusunda yeşil hidrojen üretimi için yenilenebilir enerji ve rüzgâr enerjisi özelinde kapasite ve lokasyon planlaması ile tahsis mekanizmaları ve yatırım süreçleri planlanmalı. Enerji üretimine entegre olarak ve ulusal iletim şebekesi işletmesi dahilinde kullanılacak tüm farklı depolama teknolojileri (mekanik, termal, kimyasal vb.) dikkate alınmalı ve gelecek uygulamalar bu doğrultuda geliştirilmeli. Büyük özel yenilenebilir enerji alanları tasarlanarak yatırımcıların hızlandırılması amacıyla yatırımcılara hazır sahalar sunulmalı. Piyasanın fiyat limitlerine ihtiyaç olmadan kendi dengesini bulması sağlanarak yenilenebilir dostu bir piyasa yapısı kurgulanması gerektiğini belirten Erden; yeni gelişen, farklı teknolojilere dayalı depolama tesisleri, hidrojen üretimi, denizüstü santraller vb. uygulamaların piyasa yapısına gecikmeden entegrasyonunun sağlanması gerektiğini kaydetti.

Rüzgâr kaynağının olduğu bölgeler ana toplanma noktaları ve bunu şebekeye bağlayan hatların planlanmasını kapsayan havza planlamalarının daha da artması gerektiğini belirten Erden, "Şebeke yatırım maliyetlerinin finansmanı yeni yatırımcılardan değil an azından bir kısmı stratejik sektör destekleme fonu benzeri oluşturulacak rüzgar enerjisi destekleme fonundan karışlanmalıdır" dedi.

EN FAZLA POTANSİYEL EGE'NİN KUZEYBATISINDA

Şimdi de denizüstü rüzgâr enerjisine bir bakalım. Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği (DÜRED) Başkanı Murat Durak, Dünya Bankası'nın Ekim 2019'da yayınladığı "Expanding Offshore Wind To Emerging Markets" raporuna göre, Türkiye'de açık deniz rüzgâr enerjisi potansiyelinin en fazla olduğu bölgenin rüzgâr hızlarının 9 m/s'ye ulaşabildiği Ege Bölgesi'nin kuzeybatısında kalan alanlar olduğunu vurguladı. Teknik olarak bu bölgenin 6 GW sabit, 19 GW yüzer olmak üzere toplam 25 GW potansiyele sahip olduğunu dile getiren Durak, şunları söyledi:

"Ege Bölgesi'ni rüzgâr hızlarının 7-8 m/s hızlara ulaşan Marmara ve Karadeniz Bölgeleri takip ediyor. Bunun dışında batı ve güney kısımlardaki tüm potansiyel sahalarla birlikte Türkiye'nin toplam açık deniz rüzgâr potansiyeli 50 metreden daha az derinlikte 18 GW sabit, 50-bin metre derinlikte de 57 GW olmak üzere toplamda yaklaşık 75 GW. Türkiye'de 2018 yılında bin 200 MW kapasiteli 80 ABD Doları/MWh taban fiyatlı ve profesyonelce tasarlanmış bir DRES ihalesi düzenlendi. Ancak şartnameyi alan çok sayıda firma olmasına rağmen ihaleye katılım maalesef olmadı. Bunun sebepleri irdelenmeli ve DRES projelerini hayata geçirmek koordineli bir çalışma yürütülmeli. Bu amaçla, sivil toplum kuruluşları, sektör temsilcileri, üniversiteler ile birlikte çalışılmalı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın Dünya Bankası ile çalışması sürüyor. Ülkemizde dört noktada denizüstü meteorolojik ölçümlere başlanması planlanıyor."

DÜRED Başkanı Murat Durak, enerji ihtiyacının üçte ikisinden fazlasını ithalat yoluyla karşılayan Türkiye açısından arz güvenliğinin sağlanması için bütün yerli ve milli kaynakların kullanılması gerektiğini belirterek, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Denizüstü RES potansiyelimiz düşünüldüğünde enerji kaynak çeşitliliği ve yenilenebilir kaynak olduğundan dolayı kullanılması elzem. Türkiye'nin denizüstü yapılar konusunda ilerlemesi için deneyime ihtiyaç var. DRES projelerinde sadece ülkemiz değil Azerbaycan, Bulgaristan, Kazakistan, Romanya, Türkmenistan ve Ukrayra gibi komşu ülkelerin de dikkate alınması gerekli."

"BEŞ DAKİKA BİLE KAYBEDECEK ZAMANIMIZ YOK"

Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı ve DÜRED Yönetim Kurulu Üyesi Alper Kalaycı, 2018'de Ege'nin kuzeyi ve Trakya kıyıları için kamu otoritesi tarafından ihaleye çıkılan denizüstü RES YEKA ihalesine teklif verilmemesinin nedenini, yatırımcılar açısından şöyle anlattı:

"İhaleye girecek firmaların yatırımların hangi mevzuat ve regülasyonlara göre yapılacağını, kamunun konuya bakışının ne derecede gerçekçi olup olmadığını sorgular. Bu veriler o günlerde yoktu. Ayrıca proje alanları ile ilgili bir rüzgâr ölçümü veya saha çalışmasının olmaması da riskleri artıran bir faktördü. Aradan beş yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen ancak hedef belirleme noktasında ilerleme kaydetmiş durumdayız. Oysa bu konuda beş dakika bile kaybedecek zamanımız olmamalı. Türkiye'de bu alanda başlayan bir yatırım henüz yok. Yatırımların başlaması için, mevzuat altyapısının, regülasyonların ve santral sahaları ile ilgili kamu otoritesinin düşüncesinin ne olduğu önemli. Bu konuda an itibarıyla maalesef netlik bulunmuyor."

"YATIRIM YAPILABİLİR SEVİYEDE"

Şimdi de 1 Mayıs'ta güncellenen YEKDEM'de kapsama alınan, önümüzdeki günlerde de santrallerinde kullanılan yerli parçaların destek kapsamına alınacağı dalga ve akıntı enerjisine bakalım. Enerji Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, dalga enerjisinin Türkiye'nin temiz enerji kaynaklarında sıfır noktasında olduğu bir kaynak olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin bu alanda nasıl bir potansiyele sahip olduğu konusunda farklı görüşler olduğunu, ancak bilimsel veriye dayanmadığı için bir rakam vermenin doğru olmayacağını ifade ediyor.

DÜRED Başkanı Murat Durak, dalga ve akıntı enerjisi ile ilgili olarak ticarileşme sürecinin tamamlanmadığını vurgulayarak, yatırım maliyetinin istenen seviyeye henüz inmediğini dile getirdi. Önümüzdeki yıllarda teknolojinin ucuzlaması ve kendini ispat etmesiyle dalga ve akıntı enerji yatırımların başlanacağını dile getiren Durak, "Dalga veya akıntı enerjisine dayalı üretim tesislerinde YEKDEM taban fiyatı 6,30 dolar-cent/kWh, YEKDEM tavan fiyatı 7,70 dolar-cent/kWh ve YEKDEM fiyat uygulama süresi de 10 yıl oldu. Bu tesisler için yerli katkı fiyatı uygulama süresi de 10 yıl olarak belirlendi. Bu destekler, yatırım yapılabilir seviyededir" dedi.

YEKDEM güncellemesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Durak, rüzgar veya güneş enerjisine dayalı üretim tesisi ile bütünleşik elektrik depolama tesisleri için YEKDEM taban fiyatının 5.85 dolar-cent/kWh, YEKDEM tavan fiyatının 7.15 dolar-cent/kWh ve YEKDEM fiyat uygulama süresinin de 10 yıl olduğunu vurguladı. Durak, "RES'e dayalı üretim tesislerinde de karasal RES için YEKDEM taban fiyatı 4.95 dolar cent/kWh, YEKDEM tavan fiyatı 6.05 dolar-cent/kWh ve YEKDEM fiyat uygulama süresi de 10 yıl Ayrıca bu tesisler için yerli katkı fiyatı uygulama süresi de beş yıl olarak belirlendi. Denizüstü tesislerde ise YEKDEM taban fiyatı 6.75 dolar-cent/kWh, YEKDEM tavan fiyatı 8.25 dolar-cent/kWh ve YEKDEM fiyat uygulama süresi de 10 yıl oldu. Bu tesisler için yerli katkı fiyatı uygulama süresi de beş yıl olarak belirlendi. YEKDEM destek oranlarının feasible projeler için yatırım yapılabilir seviyede. Gerek kara RES ve gerekse de GES projelerinde zaten ciddi bir piyasa ve sanayi oluştu. Artık rekabetçi şartlar bu ikisi için geçerli olmalı" diye konuştu.

77 MEGAVATLIK DALGA ENERJİ SANTRALİ KURACAK

Ordu Büyükşehir Belediyesi, deniz dalgalarıyla enerji üretme noktasında yaklaşık üç buçuk yıldır çalışmalar yürütüyor. İsrailli Eco Wave Power firmasıyla anlaşan Ordu Büyükşehir Belediyesi, dokuz farklı noktada keşfedilen toplam 77 megavatlık dalga enerjisini yatırıma dönüştürmeye hazırlanıyor.150 milyon dolarlık toplam yatırım büyüklüğüne sahip olacak bu santralin, "Türkiye'nin ilk ve 77 megavat kurulu güç ile dünyanın en büyük dalga enerjisi yatırımı" olacağı ifade ediliyor. Yıllar önce (2007) Adapazarı Karasu'da deniz dalgasından elektrik enerjisi üreterek, ufak bir uygulama ile ampulleri yakan Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Hilmi Güler, 77 MW'lık dalga enerjisi santrali ile Ordu'nun enerji ihtiyacının bir bölümünü karşılamayı hedefliyor. Deniz dalgası enerjisi santralinin Türkiye'de ilk defa kurulacak olması nedeniyle bazı yasal düzenlemelerin de hayata geçirilmesi gerekiyor. Projeyle birlikte bu sürecin de tamamlanması bekleniyor. Hatırlanacağı üzere dalga enerjisi santrali yatırımı için düğmeye basılmadan kısa bir süre önce; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM) desteğinin kapsamına dalga ve akıntı enerjisinden elektrik üretimi ile denizüstü elektrik üretim tesisleri de girmişti.

İLK YATIRIM FATSA'DA…

Ordu Büyükşehir Belediyesi'nin iştiraki olan Ordu Çevre Enerji Sanayi Ticaret A.Ş. (OREN) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kemal Macit'in verdiği bilgiye göre, dalga enerji santrali çerçevesinde ilk pilot uygulama 4.4 megavatlık ilk yatırım ile Fatsa'da hayata geçirilecek. 9 milyon dolarlık yatırım büyüklüğüne sahip olacak bu yatırımın 2024 sonuna doğru elektrik enerji üretmesi bekleniyor. İlk pilot yatırımın sonuçlarına göre; diğer sekiz noktada kurulacak dalga enerjisi yatırımları için başka yatırımcılarla da çalışılabileceğine işaret eden Macit, "İsrailli Eco Wave Power ile ilk etapta 4.4 megavatlık pilot yatırım için anlaştık. Pilot tesis 'yap-sahiplen-işlet-devret' modeliyle kurulacak. Santralin inşası, faaliyete alınması ve santralde üretilen enerjinin satılmasında İsrailli şirket sorumlu olacak. 25 yıllık işletme hakkı Eco Wave Power şirketinin olacak. Yaklaşık 72.6 megavatlık projenin kalan kısmının inşası için yatırımcı şirketle tekrar müzakere edilecek. Finansman bulunabilirse belediye olarak da yatırımın geri kalanını yapabiliriz. Başka yatırımcılarla da yola devam edebiliriz " dedi.

87 BİN HANENİN ELEKTRİK İHTİYACINI KARŞILAYACAK

Dalga enerjisinin klasik offshore'dan farklı olduğuna dikkati çeken Macit, "Yatırım için dalga yüksekliğinin ve frekansının en verimli olduğu bölge seçiliyor. Karadeniz kıyı bölgesindeki dalgalar, bu anlam da yüzde 90 uygun gözüküyor. Yatırım, mekanik, hidrolik ve elektronik sistemlerden meydana geliyor. Offshore enerjiye göre iki kat daha verimli. Fatsa'daki dalga enerjisi yatırımını mülkiyeti belediyeye ait alanda gerçekleştireceğiz. Yatırımın en hızlı uygulanabileceği alan olduğu için pilot bölge olarak Fatsa'yı seçtik. Deniz kenarındaki dalgakıranlar üzerinde yatırım yapılacağı için yatırım maliyeti çok düşük. Pilot projenin tamamı hayata getirildiğinde yıllık yaklaşık 24.5 milyon kWh elektrik enerjisi üretecek.5 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşılayacak. Anlaşma kapsamındaki projenin tamamını beş yıl içerisinde hayata geçirip yaklaşık yılda 431 milyon KWh enerji üretip yaklaşık 87 bin hanenin enerji ihtiyacını karşılayacağız. Dalga enerjisi santrali Türkiye'de ilk defa yapılacağı için yasal düzenlemelere ihtiyaç var. Önce pilot bölge için yasal izinleri alacağız. Ön lisans sürecini tamamlayacağız" diye konuştu.

Mustafa Kemal Macit, dalga enerjisi yatırımları için Fatsa dışında belirlenen diğer sekiz farklı noktanın daha olduğunu belirtti ve bu bölgelerin tamamı için yasal izin başvurusunun yıl içerisinde tamamlanacağını belirtti.

BELEDİYEDEN 50 MEGAVATLIK RES YATIRIMI

Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Hilmi Güler, Ordu'daki yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik farklı projeler üzerinde de çalışıyor. OREN, önümüzdeki günlerde 50 megavatlık kapasitedeki rüzgâr enerji üretim projesinin ilk aşaması olan 24 megavat kapasiteli rüzgâr enerji santrali kurmaya hazırlanıyor. 30 milyon euro'luk yatırımla gerçekleştirilecek santral, yıllık 65 milyon kWh enerji kapasitesine sahip olacak. Ordu ilinin yıllık enerji tüketiminin 1 milyar 250 milyon kW olduğunu ve planlanan yatırımların tamamının hayata geçirilmesi ile bu ihtiyacın 561 milyon kW'lık kısmı ile (44.9 yüzde) yıllık 112 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşılayacak. OREN Yönetim Kurulu Başkanı Macit, RES ilk etap projesi için Danimarkalı bir firmayla anlaşmanın yapıldığını belirterek "Yap-sahiplen-işlet-devret modeliyle RES yapılacak. İşletme hakkı 22 yıllığına verilecek. Aynı zamanda bu projeyi gerçekleştirmek için Ordu merkezli AROREN Yenilenebilir Enerji Sistemleri A.Ş. isimli bir firma kurulduğu ve bu firma bu proje ile birlikte Türkiye de anahtar teslim rüzgâr santralleri kuracak. Oren A.Ş. bu firmanın Türkiye temsilciliğini de yapacak. 22 yılın sonunda, santral belediyeye devredilecek" dedi.

BİZE ULAŞIN