1999'daki Gölcük depremi sonrası kurulan Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) ile zorunlu hale gelen deprem sigortası, bu afete karşı hazırlığın önemli bir ayağını oluşturuyor. 7,4 şiddetindeki Gölcük depreminde resmi kayıtlara göre 18 binden fazla, 2011 yılında 7,2 büyüklüğündeki Van depreminde 600'den fazla, 2020'de 6,8 şiddetindeki Elazığ depreminde 41 can kaybı yaşayan ülkemiz, bu kez merkezi Kahramanmaraş olan ve 10 ilin etkilendiği önce 7,7 ardından 7,5'lik depremlerle yıkıldı. Tüm bu yaşananlar, hayatını kaybedenlerin acısına ek olarak hayatta kalıp evlerini kaybedenler için elzem bir ihtiyacın altını çizdi: Zorunlu deprem sigortası! Ancak adındaki zorunlu kelimesine aldanmayın çünkü DASK'ın kayıtlarına göre güncel sigortalılık oranı sadece yüzde 55,90. Şubat 2023 verilerine göre yürürlükteki poliçe sayısı ise 11.1 milyon. Her ne kadar yıldan yıla artış olsa da depremlerin oluş hızı ve şiddeti düşünüldüğünde deprem gerçeğinin hâlâ gerisinde kaldığımızı söylemek mümkün.
Deprem sonrası en büyük problemlerden biri olan barınma ihtiyacı için finansal destek sunan deprem sigortası, depremin neden olabileceği maddi zararlara ve deprem sonucu meydana gelebilecek yangın, patlama, tsunami ve yer kayması hasarlarına karşı da evinizi güvenceye alır. Üstelik sigortanın maliyeti ev ya da iş yerinizin konuşlandığı risk bölgesi, yaşı, yüzölçümü, inşaat türü ve temeli gibi faktörlere göre belirlendiği gibi düzenli ödemelerde indirime de tabi olur. Depremin yıkıcı etkisi düşünüldüğünde külfet olmaktan öte geleceğe yatırıma dönüşen deprem sigortası ayrıca ek teminatlarla da genişletilebilir.
Depreme karşı önlemlerinizi alırken sigorta yaptırmayı aksatmayın, kendinizi ve ailenizi depremin ekonomik etkilerinden korumak için çok geç olmasını beklemeyin. Hayat boyu "keşke" yerine "iyi ki" demeniz dileğiyle…