Günümüzde dünyanın dört bir yanında çok önemli inovasyonlar gerçekleşiyor ancak bu inovasyonlar istikrarlı bir şekilde gelişmiyor. Şirketler yenilikçi olmak, rekabette öne çıkmak istiyor ancak birçoğu fikirlerini etki yaratan ürünlere veya hizmetlere yeterli hızda dönüştüremiyor. İnovasyon yapma eksikliği, pek çok şirketin rekabetçi ortamda varlığını sürdürememesine neden oluyor. McKinsey'e göre şirketlerin üçte birinden fazlası rakipleriyle arasında stratejik bir mesafe oluşturmak için teknolojiye yöneliyor. Ekonomik açıdan en iyi durumda olan şirketler daha riskli stratejiler oluştururken yapay zeka ve veri analitiği gibi gelişmekte olan teknolojilere daha fazla yatırım yapıyor. Hatta bu şirketlerin sadece bu alanlara yaptığı yatırım, yeni dijital kurumlar oluşturan rakiplerinin toplam teknoloji bütçesinin iki katı kadar oluyor.
İnovasyon yapmak ve rekabette öne geçmek için teknolojinin sağladığı ekonomik faydalar herkes tarafından kabul ediliyor ancak buna rağmen bazı şirketler verilerinin potansiyelini henüz açığa çıkartamıyor. VMware, Forbes Top 2000 listesinde yer alan şirketlerde görev alan 100 üst düzey yöneticinin katıldığı bir anket gerçekleştirdi. Bu ankete göre katılımcıların neredeyse dörtte üçü (yüzde 70) şirketlerinin verilerinin potansiyelini açığa çıkartmakta zorlanıyor. Bu durum onların inovasyon yapma imkanlarını da doğrudan etkiliyor. Yüzde 58'inin verilerini daha iyi kullanmazsa rekabette geriye düşmekten korktuğunu belirtmesi de McKinsey'in araştırmasını destekliyor.
Fikir oluşturmak ve verilerinden daha fazla verim elde ederek bu fikirleri iş alanına dönüştürmek isteyen şirketlerin dikkatlerini buluta yöneltmesi gerekiyor. En büyük şirketlerin çoklu bulut kullandığı bu dönemde, çoklu bulut stratejisi de dijital şirketlerin başvurduğu iş modeli haline geliyor. Bu strateji, iş yükleri her zamankinden daha fazla dağıtılmış olduğunda şirketlerin verilerini daha etkin bir şekilde yönetebilecekleri ve kullanabilecekleri bir yol sağlıyor. Gün geçtikçe daha fazla kullanılan veriler, artık veri merkezileri dışında çoklu bulutlarda ve ulusal sınırların ötesinde oluşturuluyor. Bu önemli bilgilerin doğru ellere, yani kurumsal kararların alınabilmesi için yönetime, sürükleyici bir satın alım deneyimi haline getirilerek kullanıcıya ve dijital araçlar şeklinde çalışanlara daha önce hiç olmadığı kadar hızlı ulaşması gerekiyor.
Verilerin oluşturulma ve depolanma şekli de sektöre, ulusal ve uluslararası regülasyonlara göre farklılık gösteriyor. Uyumluluk ve yasal gereklilikler ile şirketin inovasyon yapma ihtiyacı arasında bir denge oluşturmak ise hala devam eden bir güçlük. Organizasyonun tamamında değişim yapan, kullanıcı deneyimini kökten dönüştüren, maliyetleri düşüren ve süreçleri optimize edenlerin de dahil olduğu inovasyonların hepsi bilinçli karar alınmasını destekleyebilen dijital bir altyapı üzerine kuruluyor. Çoklu bulut yaklaşımı da veriden güç alan bu önemli altyapıyı oluşturuyor. VMware'in bir araştırmasına göre şirketlerin yüzde 87'si bugün çoklu bulut kullanıyor. Geçen sene bu oran yüzde 73'tü.
Çoklu bulut, inovasyon açığını kapatmaya yardımcı olmak için aşağıdaki 7 faydayı sağlıyor:
Yönetim kolaylığı: Çoklu bulut modelini benimsedikten sonra daha fazla seçeneğe erişebilen müşterilerin karmaşıklığının da önemli ölçüde arttığı görülüyor. Bu bulut yolculuğunda ilerleyen şirketlerin, müşteriye yönelik uygulamaları tek bir bulutta oluşturmaya odaklanan 'buluta öncelik veren' (cloud-first) olmak yerine uygulamaları için en iyi bulut ortamlarını seçme özgürlüğüne sahip oldukları 'bulutu akıllı kullanan' (cloud smart) bir yapıya geçmeleri gerekiyor. Bulutun akıllı kullanımı, tüm bu faydalarına ek olarak güvenlik ve kontrol için tutarlı yönetim sağlıyor, özel ve genel bulutların uygun maliyetle kullanılabilmesine imkan tanıyor.
Seçim özgürlüğü: Şirketler bulut/BT/dijital yolculuğunun tamamını önden planlamak değil, yaptıkları işler geliştikçe ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde uyum sağlayabilme özgürlüğüne sahip olmak istiyor. Bunun için de tek bir buluta kilitlenerek karar verme sürecinden ödün vermek yerine veri kullanımını gerektiği gibi ayarlama özgürlüğüne sahip olmaları gerekiyor. Gerçek bir çoklu bulut stratejisi, şirketlerin ihtiyaçlarını karşılamak için şirket içi, özel, genel ve uç bulut ortamları doğru ölçüde kullanabilmelerini sağlamalı.
Örneğin Alman bir araba üreticisi önemli finansal verileri için özel bir bulutu ve pazarlama, İK ve diğer operasyonlar gibi daha az kritik veriler için ölçeklenebilir bir genel bulut kullanabiliyor. Kendi kendine çalışmasını sağlayan yeteneklerini geliştirmek için gereken yapay zeka ve veri işleme gibi bir uzmanlık yeteneği için ikinci bir genel bulut kullanabiliyor. Uçta ise robotik için gereken milisaniyelik gecikme için yerel bulutları tercih edebiliyor. Bu tür çoklu bulut yaklaşımı, şirketlerin verilerini inovasyonun önünü açacak şekilde kullanabilmesini sağlıyor.
Çeviklik: Herhangi bir bulutu seçme özgürlüğünün bir parçası olarak şirketlerin yeni ve mevcut uygulamalarını sıfır veya çok az değişiklikle buluta hızlıca ve kolaylıkla taşıyabilmesi gerekiyor. Gereksinimler ve hizmetler sürekli olarak gelişiyor ve bir şirketin çoklu bulut altyapısı da buna paralel olarak gelişmeli. Bu şekilde şirketler verilerin taşınmasıyla bağlantılı sorunları da azaltarak, verilere esnek ve hızlı bir şekilde erişmek ve verileri kullanmak için gereken çevikliğe sahip olabiliyor.
Değer yaratma süresi: Günümüzdeki işlerin doğası gereği iş yüklerinin bulutların tamamında hızlıca ve kolaylıkla çalışabilir olması lazım. Bir bulut sağlayıcı ile bir yıldan uzun süreli bir sözleşmeye bağlı kalmak ve kaynakları bekledikleri şekilde kullanamamak, bir şirketin hızlı hareket etme kabiliyetini engelliyor. Bunun yerine şirketlerin harcamaları tahmin ettikleri ölçüde yapabilmeleri için bulutu doğru hızda kullanması, boşa yapılan harcamalardan kaçınması ve gerektiğinde gerekli veri kümelerinden yararlanabilmesi çok önemli.
Güvenlik: Güvenlik şirketler için fazlasıyla kritik. Bulutları proaktif bir şekilde izlemek, olası sorunları tespit etmek ve ortadan kaldırmak hayati öneme sahip. Bu yüzden güvenliğin bir saldırı durumunda kesintiyi en aza indirmek için desteklenmesine ek olarak yükseltmelerin zamanında gerçekleşmesini sağlayacak şekilde şirketlerin kullandığı platformlara entegre edilmesi gerekiyor. Bu durum verileri iş yüklerinin tamamında her zaman etkin bir şekilde yönetmek için gereken çalışma süresini ve esnekliği de doğrudan etkiliyor. SASE platformlarını uygulamaya başlayan şirketlerin yüzde 37'si daha az güvenlik olayı bildiriyor. Bu da SASE'yi dağıtık uçları güvence altına almak isteyen şirketler için uygun bir seçenek haline getiriyor.
Egemenlik: Veri depolamasının şirketler ve ulusal sınırlar dışındaki dağılımı her zaman verilerin korunması ve kullanımı için bir engel haline geliyor. VMware'in araştırması, şirketlerin yüzde 65'inin inovasyon yapmasını engelleyen durumların ortadan kalkmasına yardımcı olacak verileri ilgili uyumluluklar, regülasyon ve yerel yasalardan ötürü depolamaktan çekindiğini ortaya koyuyor. Hassas uygulamaları ve verileri genel bulutta depolamak karmaşıklıklara neden olabiliyor. Örneğin şirketler genel bir buluttan bağımsız bir bulutun korumasına geçmesini gerektiren bir düzenleme değişikliğine tabi olabiliyor. Bu da uyumluluk açısından sorunlar ortaya çıkarabiliyor. Egemen bir buluta erişim, bu yasal gereklilikler için garanti ve güvence sağlarken daha önce bulut hizmetlerine erişimi olmayan sektörlerin inovasyon yapabilmesini mümkün hale getiriyor.
Uzun süre kullanılabilir: Gelecekte ne gibi inovasyonların yapılacağını kimse bilemiyor. Hatta iki veya üç yıl sonrasını bile öngörmek mümkün olmayabiliyor. Şirketlerin de gelişen fırsatlara ve yeni güçlüklere karşılık verebilecek çeviklikte olması gerekiyor. Çoklu bulut platformuyla şirketler ihtiyacına göre BT departmanlarının teknoloji altyapısı ve veri yönetim kapasiteleri gibi her alanını aynı imkanları sağlayarak uyumlu hale getirebiliyor.
Şirketler çoklu bulut yaklaşımını kullanmaya başlayarak bugün ve yarın için verilerini daha iyi kullanmalarını sağlayacak bir temele sahip olabiliyor. Veri egemenliği, merkezi olmayan işlemler veya karmaşık altyapı üzerindeki etkiler hakkındaki endişeler de son buluyor. Çoklu bulut, verilerinden daha fazlasını elde etmek için birden çok ortamı yönetmenin basitleştirilmiş ve tek bir yapı altında toplanmış bir yolunu sunuyor. Bunu yaparken inovasyon yapmayı engelleyen güçlükleri de ortadan kaldırıyor.