A'dan Z'ye aromaterapi pazarı ve sektördeki fırsatlar

Doğal ürünlere talebin artması, aromaterapi alanını da büyütüyor. Pazardaki aromaterapi yağ markası sayısı ise her geçen gün artıyor. Kozmetikten zihin ve ruh sağlığını iyileştirmeye, ev kokusundan masaja kadar pek çok alanda kullanılıyor. Sektör uzmanları, piyasadaki ucuz yağlar için uyarıyor…
05.11.2022 16:10 GÜNCELLEME : 08.11.2022 00:01

PARA ARAŞTIRMA/ MERVE YILMAZ GERGİN Kadim tıbbın doğumuna ev sahipliği yapan Anadolu, geleneksel tıp uygulamaları açısından oldukça zengin bir birikime sahip. Öyle ki büyüklerimizin uyguladığı bitkilerle tedavi şekli yüzyıllar boyu sürerek günümüze ulaşmış durumda. Sektörün öncü isimleri 10-15 TL'ye satılan yağların saf yağ olmadığı konusunda da tüketiciyi uyarıyor. aromaterapi yağlarının ısı, ışık ve nemden çok çabuk etkilendiği için ilk olarak yağın ambalajına dikkat etmemiz gerektiğini söylüyor ve alırken şişesini koyu renkli, üzerinde de Latince isminin yazılı olması ve son tüketim tarihine bakılması gerektiğini hatırlatıyor. Gelişen bu pazarda bir de aromaterapi eğitimleri veriliyor. Homemade Aromaterapi Kurucusu Aslı Bilgin de Aromaterapi Workshop adı altında aromaterapik cilt bakımından, tütsü ve parfüm, çakraları dengelemekten, doğal ev temizliğine kadar birçok eğitim veriyor. Ancak yine uzmanlar bu konuda da tüketiciyi uyarıyor ve "Eğitimler güvenilir yerden alınmalı" diyor. Bu hareketli piyasayı sizler için inceledik.

"İLGİ ARTIYOR"

2016'dan bu yana 140 SKU ürün ile doğayı ve doğallığı sevenleriyle buluşturan Bade Natural, yıllık olarak uçucu ve sabit yağlarda ortalama 1 milyon 200 bin ml'lik üretim gerçekleştiriyor. Ürünler Bade Natural'in kendi fabrika ve laboratuvarında üretiliyor. Ürünlerin hammaddelerini alırken önceliklerinin Türk üreticiler olduğunu söyleyen Bade Natural Kurucusu Ecz. Sinem Kapar Şahindere, hammadde konusunda oldukça seçici olduklarını vurguluyor. Şahindere'nin hayali ise hammaddeyi temin edebilecekleri bir tesis kurmak. Bade Natural'de uçucu yağlar kategorisinde, en çok tüketilen yağlar; lavanta, portakal, okaliptüs, nane ve limon olurken, sabit yağlarda ise kuşburnu, shea, hindistan cevizi yağları ilk sırada geliyor. Aromaterapiye olan ilginin her geçen gün arttığını dile getiren Şahindere, hedef kitlelerinin genellikle 18-35 yaş arası olduğunu da sözlerine ekliyor. Ürünler öncelikle www.badenatural.com web sitesi aracılığıyla tüketiciyle buluşuyor. Ardından sektörün önde gelen pazar yerleri; trendyol, hepsiburada, n11, amazon ve ayrıca sephora.com'da yer alıyor. Kurucu Şahindere, aromaterapi yağlarını alırken dikkat etmemiz gereken noktaları şöyle anlatıyor: "Öncelikli olarak, kozmetik ürün alışverişlerinizde Sağlık Bakanlığı aplikasyonları (ÜTS) ile ürün kayıtlarına ulaşabilirsiniz. Yağların üretim metodlarından, kullanılan bitkinin türüne kadar bilinç sahibi olmanız gerekiyor. Bu biraz tecrübe ve okuma ile gelişebilir. Ayrıca tüketiciler, tükettikleri markalara güvenebilmeli" diyor. Farklı cilt bakım ihtiyaçları ve endişelerine yönelik çok fonksiyonlu ürünler ile tüketicilere seçki sunduklarının da altını çizen Şahindere, tüketici istekleri ve global doğal kozmetik trendlerini değerlendirerek yeni ürünler tasarladıklarını, son dönemlerde atopi eğilimli ciltler için kenevir, ultra hassas ciltler içinse gül yağı serilerini geliştirdiklerinin de bilgisini veriyor. Bade Natural'de ürün fiyatları 99 ile 499 TL arasında değişiklik gösteriyor.

"AROMATERAPİST YAPACAĞIM, DİYENLERE DİKKAT"

İnsanın doğayı ve doğal olanı bulma arayışı ile aromaterapi pazarının daha da büyüyeceğini ifade eden Florame Türkiye Genel Müdürü Fatma Özgün Apaydın, satışlara yansıyan bu gelişmenin henüz üretim olarak ülkemize yansımadığı görüşünde. Pazardaki pek çok markanın üretici olmadan, toptan yağ tedarikçilerinden temin edilerek ve bu yağlardan şişeleme ve dolum yapılarak satıldığını ifade eden Apaydın, "Bu yağların bir kısmı Türkiye'de yetiştirilen bitkilerden ülkemizde elde edilirken, önemli bir kısmı ithal olarak yurtdışından geliyor. Bunun aslında iki sebebi var: bazı bitkilerin ülkemizin bulunduğu coğrafyada yetişememesi ve dolayısıyla yağların üretilememesi. İkincisi de dünya aromatik pazarındaki fiyatlar nedeniyle ithalatın daha cazip olması. Gelişen bu pazarda, şu anda Türkiye dışında uluslararası alanda kendini gösteren bir Türk markası yok. Bunun en önemli sebebi ise Türkiye'de üretilen aromaterapi ürünlerinin kalitesinin dünyada bir marka olarak farklılaşmak için yeterli olmaması" diyor. Apaydın'a göre, aromaterapi ürünlerinde kalite şu başlıklarla inceleniyor: Ürünlerin analizleri (batch bazında, her üretimin analizinin GCMS cihazlarıyla yapılması, etken madde tayini ve ISO standartlarına uygunluk) - güvenlik belgeleri - ambalaj (kilitli kapaklı ambalajların kullanılması) - regülasyona uygunluk. Ayrıca Ecocert gibi organik sertifikanın olması. Apaydın, bu kriterlerin hem güveni ve tercih edilirliği hem de daha karlı ürün satışını mümkün kıldığını söylüyor. Daha çok ruhsal konularda bu yağların daha ön plana çıktığını da hatırlatan Apaydın, bir yandan da aromaterapi eğitimleri veriyor. Genellikle sağlık profesyonellerine yönelik olarak, üniversiteler ile işbirliği halinde, akademisyen profesörler, uzman hekimler ve eczacılardan oluşan bir ekip ile geniş kapsamlı sertifikalı eğitimler düzenliyorlar. Kullanıcılar için de workshop ve seminer çalışmalarıyla pratik bilgilendirmeler yaptıklarını dile getiren Apaydın, ağırlıklı olarak kadınlar ve doğal yaşamı seçenler tarafından katılımın gerçekleştiğinin bilgisini veriyor. Apaydın, herkesin aromaterapist olamayacağını söylüyor ve konuşmasını şöyle tamamlıyor: "Öncelikle aromaterapist unvanı ülkemizde yasal açıdan geçerli bir unvan değil. Herhangi bir eğitimle sizi aromaterapist yapacağını iddia edenler, maalesef sizi yanıltıyordur. Ülkemizde, Sağlık Bakanlığı tarafından regüle edilmiş ve onaylanmış bir aromaterapist eğitimi yok. Ve yine ülkemizde hiç bir geçerliliği olmayan bazı organizasyonlar tarafından düzenlenen eğitimler, size aromaterapist yapma vaadinde bulunabiliyor, ancak bunlar maalesef aldatıcı. Yurtdışında bazı ülkelerde aromaterapist olmak için düzenlenen eğitimler mevcut, ancak bu eğitimler minimum iki tam yılı kapsayan, oldukça kapsamlı genel sağlık konularını da içeren ve uygulama çalışmaları olan sınavlı eğitimler. Yurtdışında bu eğitimi tamamlamış olsanız dahi, ülkemizde bu sertifikanın geçerliliği şu anda yok. O nedenle eğitim alacaksanız, sağlık çalışanı iseniz mesleğinizi, kullanıcı iseniz bilginizi geliştirmek amacıyla bu eğitimlere katılabilirsiniz. Ancak bir meslek sahibi olamazsınız."

"UCUZ ÜRÜNLERE DİKKAT"

2016 yılında Aspir bitkisinin yağını çıkararak bu işe başlayan Beralife Kurucusu Berkay Tuncay, aslında bir sağlık personeli. Girişimci babası ile birlikte Uşak'ın Banaz ilçesine bağlı Kızılcasöğüt kasabasında yer alan firmanın üretim kapasitesi 10 bin adet ürünün üzerinde. Sabit olarak 20 kişi ile çalıştıklarını belirten Tuncay, üretimin yoğun olduğu dönemlerde bu sayıyı 50'nin üzerine çıkarttıklarını belirtiyor. Halihazırda 300 çeşidin üzerinde ürünün yer aldığını söyleyen Tuncay, en çok aspir, çörekotu, lavanta, Hindistan ve keten tohumu yağlarının revaçta olduğunun bilgisini paylaşıyor. Beralife, yağ ve diğer ürünlerin hammaddelerinin yüzde 70'inin kendi tarlalarında yetiştiriyor. Yetiştiricilik yaptıkları alanın yaklaşık bin dekar arazi üzerinde yer aldığını dile getiren Tuncay, hammadde kalitesine oldukça önem verdiklerinin de altını çiziyor. Yıllık aromatik bitki yağı üretiminin ortalama 300 ton üzerinde olduğunu da kaydeden Tuncay, bu yağların çok küçük ambalajlarda pazarlandığı içinde 300 ton bitki yağından milyonlarca şişe çıktığını ifade ediyor. Beralife'ın şu anda Uşak, Manisa, Lüleburgaz ve İstanbul'da olmak üzere beş şubesi mevcut. Bu yılı 100 milyon TL ciro ile kapatmayı hedefliyor. 2023 yılında ise hem ürün çeşitliliği hem e-ticaret hem de ihracatta yüzde 100 büyüme planları mevcut. Avrupa ülkelerine de ihracat gerçekleştirdiklerini sözlerine ekleyen Tuncay, en çok Almanya, Hollanda, Fransa, Rusya ve KKTC'den talep geldiğini de söylüyor. Beralife'ta en düşük fiyatlı ürün 35 liradan başlayıp 200 TL'ye kadar çıkıyor. Tuncay, son zamanlarda bu yağların her yerde oldukça düşük rakamlarla satılması hakkında da tüketiciyi şu sözlerle uyarıyor: "Bu tür ürünler peynir ekmek gibi her yerde karşımıza çıkıyor. Öncelikle bu ürünleri sağlığımız için kullanıyoruz. Bu yüzden fiyatı uygunmuş alayım, diyerek yaptığımız alışverişlerde birçok kez yanılıyor ve sağlığımızı tehlikeye atıyoruz. Örneğin yaklaşık 7 ton gülden 1 litre yağ alınıyor, çok zahmetli ve açıkçası çok da pahalı bir ürün olan gül yağını biz 1 ml ölçüce 180 lira gibi bir fiyata satmak zorundayız. Ancak aktarlarda ve internette bunun ortalama 20 kat daha büyüğünü, yani 20 ml olanını 50 lira gibi rakamlara bulabiliyor tüketicilerimiz. Bu tür yağlar kesinlikle saf değildir. Büyük bir kandırmacadır. Kullanıcıların doğru ve güvenilir markalar tercih etmesini tavsiye ediyorum."

"SATIŞLAR BEŞ KAR ARTTI"

Aromaterapi yağlar üzerine yoğun Ar-Ge çalışmaları yaparak üretimlerini hızlandıran Dionesse, hammadde sürecinde de oldukça titiz. Öyle ki; akademisyen gezgin bitkicilerle ortak çalışmalar yürütüyor, köylü kadınların boş arazilerde çiçek üretmeleri ve toplamaları ile ilgili destekler veriyor ve KOSGEB'in köylerde kadınlara verdiği desteklerle üreticilerin bilinçli çiçek tarımı yapmalarını aynı zamanda bu ürünlerin alıcısı olarak destekliyor. Dionesse, ülkemizde yetiştirilen yağları ağırlıklı olarak Marmara, Ege, Doğu Anadolu bölgesi, Kaz dağları ve Düzce civarında üretiyor ya da temin ediyor. Pandemi sürecinde aromaterapi bilincinin profesyonelce arttığı görüşünde olan Dionesse Kurucusu Serdar Karakayiş, artık tüketicinin de saf olmayan, esanslarla taklit edilen yağların faydasız olduğunun farkında diyor. Son üç-dört yıldır başta turunçgiller olmak üzere okaliptüs, nane, adaçayı, çay ağacı, sedir, paçuli gibi yağlarının çok talep gördüğünü söyleyen Karakayiş, tedavideki etkisi ve yerli üretimdeki kalitesi ile sarı kantaron yağının da çok talep gördüğünü vurguluyor. Aromaterapi yağı ürün gamı olarak piyasaya sürdükleri yağlar dışında üretimde kullanılan birçok doğal yağı da ya yerli ya da ihracat yaparak temin ettiklerini vurgulayan Karakayiş, Jojoba makademya, alp gülü yağı gibi yaklaşık 50 çeşit yağ ürünün bulunduğunu da ifade ediyor. Karakayiş, 2019-2021 yılları arasında aromatik yağ satışlarının beş kat arttığını belirterek, "Bu talep Amerika ve Avrupa bölgesinde yaklaşık 10 kat arttı. Bu süreçte üretimimizin yüzde 50'si ihracat iken şimdi bu oran yüzde 90'lara çıktı. Yıllık satışımız ise 7 tondan 68 tona çıktı" diyor. Karakayiş, satış noktalarını her geçen gün artırdıklarını söyleyerek, "Altı ay önce Beymen'de satışlara başlayarak yoğun bir talep görmeye başladık. Biz bunu kendi mağazalarımızı açma yolunda önemli bir yer olarak görüyoruz. Avrupa ve ABD distribitörlükleri verdik yabancı bir firmaya. Şu an Almanya'da iki şubemiz açılmak üzere, bunu Amerika takip edecek. Biz de önümüzdeki yıl İstanbul ve Ankara'da şubeler açacağız" diyor. Dionesse'nin aromaterapi ve doğal kozmetik üretimlerinin yüzde 90'ı ihracata gidiyor. Başta Amerika ve Almanya olmak üzere tüm Avrupa ülkelerine ihracat yapılıyor. Karakayiş, "Değerli yağlarımızdan ürettiğimiz bakım ürünleri ve altın sabunumuz Ortadoğu ülkelerinden yoğun talep görüyor" diyor. Ürün fiyatları ise 10 ml'lik yağ 90 TL'den başlayıp 8-9 bin TL'ye çıkabiliyor. Milyonlarca bitkinin sayısız faydalarının ilk kez pandemi döneminde ilaç sektörünün elinden ve laboratuvarlardan kurtulup, insanların eline ve evine mutfağına ulaştığı görüşünde olan Karakayiş, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Kullandığımız birçok tedavi edici ilacın içeriğinde bulunan yağlar, artık buhurdanlıklarda, yoga eğitimlerinde, ders çalışan çocuğumuzun tişörtünün yakasında, yediğimiz salatalarda ve etlerde yerini aldı. Odaklanma sorunları, hiperaktiflik ilaç dışında, aromaterapinin etkisi ile de düzeleceği görülünce aileler bu konuyu araştırmaya ve bu konuda bilinçlenmeye başladı."

"AROMATERAPİ EĞİTİMLERİ VERİYORUZ"

2012 yılında kurulan Homemade Aromaterapi laboratuvarı, tekstil atölyesi, online bölüm, kurumsal ofis, dükkan ve eğitim bölümü ile bir bütün olarak çalışıyor. GMP'si olan laboratuvarda geleneksel yöntemlerle üretim yaptıklarını söyleyen Homemade Aromaterapi Kurucusu Aslı Bilgin, GMP'si olan laboratuvarlarında haftalık üretim planlaması üzerinden giderek her şeyi az ve taze olarak üretmeye çalıştıklarını dile getiriyor. Homemade Aromaterapi 450'den fazla ürün çeşitliliğine sahip. Bu rakam fason üretimle beraber 500'ün üzerinde olabiliyor. En çok aromaterapik şampuanlar, diş macunları, kastil sabun, gülsuyu ve yüz kremlerine talep olduğunu vurgulayan Bilgin, yıllık yağ alım miktarlarının 4 ton civarında olduğunu da ekliyor. Ürün hammaddelerinde hem organik hem de GSMS analizlerine (etken madde analizi) bakarak alım yaptıklarını ifade eden Bilgin, "Bir bitki hangi ülke ve bölgede native ise, etken maddeleri o oranda kuvvetli oluyor, bu da çoğu hammaddemizi yurtdışından getirmemize neden oluyor. Ama gül uçucu yağı, mersin suyu ile susam yağı ve tatlı badem yağı gibi bazı sabit yağları ülkemizden temin ediyoruz" diyor. Homemade Aromaterapi'nin şu anda üçü İstanbul'da, biri İzmir'de olmak üzere dört dükkanı var. Tüketicilerin fiyatları uygun yağları alırken dikkat etmesi gerektiğine değinen Bilgin, "Gerçek, saf uçucu yağlar aslında ucuz sayılmaz, yüzlerce kilodan, bazen de tonlarca bitkiden sadece bir litre uçucu yağ elde edilebiliyor. Ancak piyasada bitki yağı veya uçucu yağ olarak satılan yağların çok büyük bir kısmı tağşiş yani karışım yağlardır, ya pamuk, ayçiçek gibi yağlar ile seyreltilmiş ya da tümden sentetik esans içeren ürünlerdir, fiyatları uygundur ancak hiçbir faydaları yoktur. Bir örnek vermem gerekirse 5 ton gün petalinden 1 litre gül uçucu yağı elde edilir, bizim gül yağımızın 5 ml fiyatı iki bin kusur liralarda iken, tağşiş yağların 30 ml'i 40-50 TL'ye satılmaktadır. Tüketicilerin bu konuda arka etiketleri okumayı bilmesi çok önemli" diyor. Kurucu Bilgin, ürün satışının yanı sıra bir de Aromaterapi Workshop adı altında eğitimler veriyor. Aromaterapik cilt bakımından tütsü ve parfüm eğitimlerine, çakraları dengelemekten, doğal ev temizliğine kadar birçok eğitim veriliyor. Bilgin, "Ekim ayı itibarıyla da yüz yüze, online ve zoom eğitimlerimizi Homemade Akademi adı altında farklı bir platforma taşıyoruz. Eğitimlerin dört saat sürdüğü atölyeler ilgi duyan herkese açık, eğitim ücretlerimiz ise 400-500 TL civarında" diyor.

"PEÇETE YÖNTEMİYLE ANLAŞILABİLİR"

Yaklaşık 20 yıldır tıbbi ve aromatik bitkisel yağların üretimini yapan Talya 3 binden fazla eczane, zincir ve doğal ürün mağazalarında yer alıyor. Dünyada ise 25 ülkede satışının yapıldığını söyleyen Talya Bitkisel Türkiye ve Amerika Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve Kurucusu Halis Ertaş, ürünlerin hammaddelerini ise Akdeniz Bölgesi olmak üzere dünyanın birçok yerinden 100'ün üzerinde anlaşmalı çiftçilerden temin ettiklerini söylüyor. Firma, yıllık ortalama 200 ton uçucu ve sabit olmak üzere bitkisel yağ üretimi yapıyor. Yıllık yaklaşık satış rakamı ise 3 milyon. Bu yılı yüzde 50 büyüme ile kapatmayı hedefleyen firma, yeni yurtdışı pazaryerlerine girmeyi ve ihracat hacmini büyüterek marka bilinirliğini artırmak istiyor. İhracatın üretimden yüzde 30'luk pay aldığını vurgulayan Ertaş; Amerika, Ürdün, Türkmenistan, Azerbaycan, Hong Kong, İsviçre, Güney Kore, Tayvan, Pakistan, Malezya ve Hollanda'nın ihracatta ilk sırada yer alan ülkeler olduğunu söylüyor. Tıbbi ve Aromatik Bitkisel Yağların bu yıl ihracat tarafında en çok ilgi gören ürün kategorisi olduğu görüşünü de savunan Ertaş, Amerika, Pakistan, Türkmenistan, Hong Kong, İsviçre ve Güney Kore'nin en çok talep gösteren ülkeler arasında yer aldığını da ekliyor. Ürünlerin 21 ile 600 TL arasında değiştiğinin bilgisini de paylaşan Ertaş, son olarak sahte ürünlerle alakalı şunları söylüyor: "Peçete yöntemi dediğimiz yöntem ile de basitçe uçucu yağın saflığını anlayabiliriz. Uçucu yağlar iz ve leke bırakmazlar. Birkaç damla uçucu yağı peçeteye damlattıktan bir-iki dakika sonra peçeteye bakıldığında iz veya leke varsa bu ürün tağşiş edilmiştir. Böyle bir durum ile karşılaşmamak için tüketicilerin diğer gıda ve kozmetik ürünlerinde olduğu gibi, referansları güçlü markaları tercih etmesi gerekmektedir."

YAN MALZEME VE EKİPMAN SAĞLIYOR

Markanın kurucusu ve ortağı olan Eczacı Özlem Pamuk Yıldız ile birlikte 2016'da Phytoil Aromatherapy markasını oluşturduklarını söyleyerek konuşmasına başlayan Phytoil Aromatherapy Genel Müdürü Ertan Yıldız, şu anda 58 farklı uçucu, 32 sabit yağ ve 21 farklı hidolattan oluşan bir ürün çeşitliliğine sahip olduklarını belirtiyor. Ayrıca bu ürünlerin yanı sıra diğer markalardan farklı olarak aromaterapi uygulamalarını kolaylaştıracak yan malzeme ve ekipman da sağladıklarını söylüyor. İngiltere, Fransa, Hindistan, Sri Lanka, Madagaskar, Bosna Hersek ve Fas gibi endemik olarak iyi bitkilerden edinilen yağları ithal ettiklerini dile getiren Yıldız, "Yağlar ithal edildikten sonra üniversiteler ve tarım araştırma laboratuvarlarında bilimsel analizleri yapılıyor. Daha sonrasında markamız için uygun görülen yağlar yaklaşık 50 yıllık üretici bir ilaç firmasında fason olarak dolum yapılıyor" diyor. Yıldız, ürünleri firmadan ya da 600'ün üzerinde nitelikli Aromatherapy yapan bayi eczane ağından tüketici ile buluşturduklarının da altını çiziyor.

"HEM FİZİKİ HEM RUHSAL TEDAVİDE KULLANILABİLİR"

Serhat KORAN / Medipol Mega Üniversite Hastanesi Homeopati Hekimi

Kelime anlamı olarak aroma=koku ve terapi= tedavi kelimelerinden oluşan aromaterapi, bitkilerden elde edilen yağların tedavi ve koruyucu amaçlı kullanımıdır. Aromaterapi yağları doğada üretilen, kimyasallardan etkilenmemiş ortamlarda hazırlandığı için öncelikle vücudumuza zararı olmayan bir tedavi şeklidir. Aromaterapi yağlarının en önemli özelliği, hem fiziksel hem de ruhsal olarak bizi tedavi edebilmesidir. Aromaterapi yağların ilaçlar kadar etkili olduğu gibi onlar kadar da yan etkisi olabilir. Bu nedenle kronik hastalığı olanlar, yaşlılar, gebeler ve küçük çocuklarda çok dikkatli olunmalıdır. Doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Özellikle uçucu yağlar bebeklerde kullanılmamalıdır. Aromaterapi yağları bölgesel cilt problemlerinde cilt üzerine sürülerek uygulanmaktadır. Ancak ruhsal yapının düzenlenmesi, ağrı gibi genel tedavilerde bileklere, elbiselere ya da gece yatarken yastığa damlatılarak da kullanılabilir. Ayrıca bulantı, mide şikayetleri ya da bağırsak sorunlarında içeceklere katılarak da kullanılabilir. Yine depresyon, dikkat eksikliği, panik atak, uykusuzluk, anksiyete gibi birçok hastalıkta tedaviye destek amaçlı kullanılabilmektedir. Aromaterapi yağları özellikle de uçucu yağlar ısı, ışık ve nemden çok çabuk etkilendiği için ilk olarak yağın ambalajına dikkat etmek gerekir. Aromaterapi yağ şişesinin koyu renkli olması ve kapağının açılmamış olması çok önemlidir. Ayrıca aromaterapi yağının şişesinin üzerinde bitkinin Latince isminin yazılması, kutu içerisinde sadece tek bir yağ isminin yazılı olması gerekir. Eğer iki ya da daha fazla bitki ismi yazıyor ise bu saf bir aromaterapi yağı değildir. Yine şişe üzerinde lot/ parti numarası yazılmalıdır. Son tüketim tarihine de dikkat etmek gerekir.

"SERTİFİKASYON VE ÜRETİM YERİ ÇOK ÖNEMLİ"

Fulya GÜNDOĞDU / Fiolas Kurucusu

2017 yılında 'organik bazlı ev kozmetiği üretme' ilkesiyle serüvenimize başladık. Yemediğimiz hiçbir şeyi cildimize sürmüyoruz ilkesiyle cildin doğal işlevini bozmayan kozmetik ürünlerimizi güzellik tutkunlarıyla buluşturduk. Tüm ürün gamımız vegan ve organik sertifikalı olması nedeniyle ham maddelerimiz yurtdışından temin edilmekte. İç piyasada öncelikle müşteri profilinin değiştiğini ve artık çok daha bilinçli bir müşteri profili ile karşılaştığımızı söyleyebiliriz. Trendyol, Hepsiburada gibi pazaryerlerinde varız, yurtdışında da görüşmelerimiz devam ediyor. Tüketiciler artık aromaterapi ürünleri hakkında bilinçlenmeye başladı. Ancak burada sertifikasyonun en önemli konu olduğunun altını çizmek isteriz. Yağların üretim yeri de keza oldukça önem taşıyor. Örneğin Gül yağının en iyisi, hepimizin bildiği gibi Türkiye'de Isparta'da yetişen güllerden elde ediliyor. Biz de tüm ürün tedarikimizde o ürün özelindeki en iyi lokasyondan mümkünse en iyi üreticiden almaya gayret gösteriyoruz. Ve bunları özel formülasyonlarla etkilerini artıracak şekilde ürün haline getiriyor ve piyasaya sunuyoruz. Özellikle ölmez çiçek ve kum zambağının güzellik, zerafet ve canlılık taşıyan öz yağları Anti-Aging Face Oil-Amphitryon ürünümüz oldukça ilgi çekiyor.

"ÜRÜN BARKODUNA DİKKAT EDİLMELİ"

Aromaterapi Uzmanı Serdar Karakayiş, aromaterapi ürünlerinin kullanımının aslında riskli ürünler olduğunu söylüyor. Karakayiş tüketicileri de şu sözlerle uyarıyor: "Doğru kullanımı bilmenin yanında doğru ürün kullanmaya da özen gösterilmeli. T.C Sağlık Bakanlığı bildirimi, üniversite analizleri olmayan barkodsuz ürün alınmamalı. Gıda sektöründe kullanılan bitki yağları aromaterapi gurubunda değerlendirilmemeli. Bunların mutfaklarımızda kullandığımız yağlardan çok bir farkı yok. Aktarlarda gıda takviyesi olarak satılan keklerde tatlandırıcı olarak kullanılan gül ve portakal yağı, asla ciltte buhurdanlıkta aromaterapi ürünü gibi kullanılamaz. Aromaterapik yani esansiyel yağlar, yüzde 100 saftır. Doğru değerler içermelidir. Kozmetikte kullanılan Lavanta Uçucu yağı ile buhurdanlıkta kullanılan yağın içerik ve bileşen değerleri farklıdır. Biz bazı aromaterapi yağlarını sadece sabun yapımında kullanırken bazıları sadece ilaç sektöründe değer bulmaktadır. Yetiştirilmesi, toplanması ve yağ üretimi zorlukları başta olmak üzere, çok fazla bitki ve tohumdan az elde edilen bir üründür aromaterapi yağı. Bu sebeple aromaterapi yağları pahalı ürünlerdir. Ama bu yüksek değerin karşılığı bir-iki damla ile maksimum faydadır. Daha iyi anlaşılması için bir örnek vereyim. Bugün 1 ml gerçek gül uçucu yağının değeri bin TL'den fazladır. Bu gerçek gül yağı ile elde edeceğiniz aromaterapik ve kozmetik faydayı aktarlardan yaklaşık 100 TL'ye aldığınız, 50 ml saf olmayan, sentetik esanslarla üretilen, pirinç yağından elde edilen yağdan elde edemez, hatta zararını görürsünüz."

"DOĞALLIĞI KORUNARAK PİYASAYA SUNULMALI"

Ender SARAÇ / Uzman Doktor

Biz aromaterapiyi yüzlerce yıldır yapıyorduk. Yatağın kenarına lavanta damlatarak veya çocukların karnına anason, papatya yağı koyarak, dişin ağrıyan noktasına karanfil yağını sürerek vs. Çok çeşitli şekillerde aromaterapiyi uyguluyorduk. Hatta zeytinyağı ve susam yağı farklı yağlarla kombine edilerek masajlarda da çok kullanılıyordu. Fakat sonra bu durum çok fazla klasik hekimliğin etkisi altına girerek yağların ve kokularının gücünü kaybettik. Dünyada başta Hindistan olmak üzere Batı ülkelerinde aromaterapi tekrar çok önem kazandı. Ama biz bunun dünyaya pazarlanmasında ve uygun koşullarda üretilmesinde geç kaldık. Hala bir şansımız var tabii. Bu aromatik yağlar veya aromatik maddeler coğrafi işaret alındıktan sonra uygun hijyenik şartlarda, uygun ambalajlarda ve doğallığı korunarak piyasaya sunulursa o zaman dünya pazarında şansımız olur. İnsanların doğal tedavilere yönelmesi güzel bir şey. Ben üniversitelerde pek çok tamamlayıcı tıp konusunda eğitim aldım ve Sağlık Bakanlığı'ndan bunları yapmak için ruhsat kazandım. Her doktorun hacemat veya fitoterapi yapması, kanunen çok doğru olmayabiliyor. Bu kadar tecrübeli ve tıbbı bitirmiş bir doktorun bile klinik uygulamada yetkilendirilmesi gerekiyorken hiç tıp okumamış birinin cesurca aromaterapi yapması doğru bir şey değil. Aromaterapiyi bilmek için fitoterapiyi de iyi bilmek gerekir. Aromaterapiyi 35 yıldır bilip uygulayan bir insanım. Ben bile her yağı her hastalıkta vermiyorum. Aromaterapiyi destekliyorum ama hastalık varsa hekim kontrolünde olması lazım. Genel rahatlama, iyi uyumak, zihin açıklığı sağlamak gibi hekim dışı insanlarda bu konuda eğitim almışsa uygulayabilir, ama kimden eğitim aldıkları çok önemli.

10-15 TL'YE SATILAN YAĞLARA DİKKAT!

Uzman Dr. Ender Saraç internet alışverişlerinde de tüketiciyi şu sözlerle uyarıyor: "Pandemi döneminde hem iyi hem kötü şöyle bir sıkıntı oldu. İyice tembelleştik. Bence bir ürünü hele bedeninize süreceğiniz veya koklayacağınız ya da yakın temas kuracağınız ürünü hissederek temas kurarak almak gerekir. İnternet alışverişinde duygu yok. Dolayısıyla hakiki aromaterapik ürünlerin 10-15 TL'ye alınması zor. Mesela bazı yağların çörek otu, ylang ylang, lavanta ve gül yağının ısıl işlem görmemiş olması, soğuk sıkım olması, koyu renkli cam bir ambalajda olması, güneş ışınına maruz kalmaması ve çok beklememesi gibi birçok koşul var. İnternet Marketing de şunu görüyoruz. Özellikle Haziran, Temmuz, Ağustos'ta Antalya, Bostum, İzmir, Mersin sıcak bölgelerde toplu toplu paketlerin geldiğine şahit oldum. Bir kere o ürünler kuvvetli güneş ışığına maruz kaldı. Ürün çok ucuzsa plastik veya alüminyum ambalajdaysa üstelik taşınırken sıcağa maruz kaldıysa bu aromatik ürünün doğallığını sorgularım. Fayda yerine zarar getirebilir. Bozulmuşsa reaksiyon, alerji ve yan etki yapabilir. En çok stres, uyku, cinsel sıkıntılar, tansiyon, gerginlik için bu yağlara talep oluyor.

"PAZARDAKİ HER MARKAYA GÜVENMEYİN"

Fatma Özgün APAYDIN / Florame Türkiye Genel Müdürü

Aromaterapi pazarı, maalesef oldukça düzensiz bir pazar. Toptan bir yağ tedarikçisinden 1 litre yağ alıp, etiket bastıran herkes aromaterapi markası çıkartabiliyor. Bu da özellikle e-ticaret sitelerinde birbirinin aslında aynısı olan yüzlerce markanın ortaya çıkmasına neden oluyor. Fiyat konusu da bu düzensizliğin önemli bir göstergesi. Çok düşük fiyatlı markaların aromaterapi ürünü olduğunu iddia ettiği şeyler, aslında sentetik koku molekülleriyle üretilmiş yağlar. Yani lavanta yağı diye satın aldığınız bir yağ, aslında mesela ayçiçek yağı içine konmuş sentetik lavanta kokusu. Eğer gerçek tıbbi lavantadan, gerçek uçucu yağ üretilirse fiyatın düşük olması zaten mümkün değil. Diğer taraftan, yüksek fiyat da kalitenin garantisi değil maalesef. Aynı yağ tedarikçisinden yağ alıp, farklı etiketlerle pazara sürülen ürünlerin fiyatlarının çok farklı olduğuna da tanık oluyoruz. Bu nedenle, yağ alırken kaliteyi sorgulamak çok çok önemli. Yağların analiz raporları, güvenlik belgeleri, organik sertifikaları aromaterapi satış noktalarının, üreticilerden ve markalardan talep etmesi gereken kanıtlar. Bu kanıtları devletin de denetlemesi gerekir. İşte o zaman gerçek markalaşma ortaya çıkar. Şu anda markalaşma dediğimiz şey, aslında etiketleşmedir ve aromaterapi pazarının gelişiminin önünde büyük bir engeldir. Ülkemizin dünya pazarlarına açılması için markalaşmaya ve bunun için de kaliteye önem vermesi gerekir, hatta şarttır.

RAĞBET GÖREN YAĞLAR

Lavanta, gül, jojoba, okaliptüs, defne, fesleğen, papatya, yasemin, melisa, zencefil, limon, kekik, çay ağacı, nane, biberiye, çuha çiçeği, ardıç, sandal ağacı, ylang ylang, portakal, kenevir yağları.

YAĞLAR VE ETKİLERİ

Lavanta: Uykusuzluk, stresten arınma

Nane: Nefes egzersizleri

Çay ağacı: Akne problemlerine

Kenevir ve gül: Yoğun nemlendirme

Biberiye: Konsantrasyon

Portakal: Modu yükseltmek için

Defne: Yoga ve Meditasyon

Temaka yağı: Yara ve yanıklara hızla müdahale

Yasemin yağı: Tüm çakraları dengeleyen bir yağ olma özelliği

Limon yağı: Sinir sistemini rahatlatma

Ylang ylang: Kas gevşetici, dolaşımı destekleyici ve afrodizyak etkisi.

Okaliptus: Solunum destekleyici özelliği ile öne çıkan okaliptus yağı, ağrı giderici, serinletici, dolaşım destekleyici.

Sandal ağacı: Bronşit rahatsızlıklarını yatıştırır. Solunumu rahatlatıcı özellikleri bulunmaktadır. Aynı zamanda nefes darlığına da iyi gelir.

Jojoba: Cilt ve saç bakımında önemli rol oynayan jojoba yağı hem saç hem de cilt için de iyi bir nemlendiricidir. Bu etkisi sebebiyle güneş ürünü olarak da kullanılmaktadır. Aynı zamanda boğaz iltihaplarına da iyi gelmektedir.

Ardıç: Rahatlatıcı, uyku kolaylaştırıcı ve detoks etkisi sağlayan

Nioli: Akne ve sivilce oluşumunu önlediği, antifungal özellikte olduğu için ayak bakımı ve cilt bakımı için tercih ediliyor.

BİZE ULAŞIN