PARA ARAŞTIRMA/ HÜLYA GENÇ SERTKAYA Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşmasına katkı verecek altyapı yatırımlarının vazgeçilmezi, inşaat sektörünün temel hammaddesi "agrega" madenciliği için harekete geçildi. Artan nüfus, yeni altyapı, ulaşım ve mega projelerin etkisiyle agregaya talep her geçen yıl artarken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) "Agrega Kaynak Planlama" projesini hayata geçirdi. Agrega Kaynak Planlaması ile gelişmiş ülkelerde olduğu gibi şehirlerin içindeki veya yakın alanlardaki maden rezervlerinin sürdürülebilir planlaması ve yönetimi, agrega olarak adlandırılan madenlerin güvenli, çevre ile barışık ve sürdürülebilir kullanımını sağlamak amacıyla bölge şehir plan ve programı ile farklı senaryoları dikkate alan öngörülere dayalı bir planlamasının yapılması ve agrega ocakları ile ilgili olumsuz algıların önüne geçilmesi amaçlanıyor. Ön çalışmalara pilot il olarak belirlenen Düzce'de yer alan agrega sahalarında ve potansiyel rezerv olabilecek alanlarda başlanırken, elde edilen veriler ve ortaya çıkan planlamanın başta büyük şehirler olmak üzere ülke geneline yaygınlaştırılması planlanıyor. MAPEG sorumluluğunda yürütülen projedeki sahadaki fiili çalışmalar, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü'nce (MTA) gerçekleştiriliyor. Pilot uygulamada elde edilen veriler ve ortaya çıkan planlama, detaylıca analiz edilerek daha sonra bu planlamanın diğer büyük şehirler, bölgeler ve tüm şehirler için uygulanması öngörülüyor. Böylece başta büyükşehirlerde olmak üzere tüm illerde Agrega Kaynak Planlaması ile çimento, yapı malzemeleri, asfalt ürünleri, hazır beton, demiryolu balast malzemesi ve ısı yalıtımı gibi yaşamı doğrudan etkileyen alanlarda kullanılan "agrega" için arz güvenliği sağlanacak. Gerek büyük projelerdeki performans betonları, gerekse deprem tehlikesi altındaki Türkiye'de kaliteli agrega üretimi gerçekleştirilecek. Projeyle şehir içinde veya şehre yakın yerlerde bulunan kaliteli agrega rezervleri belirlenecek ve bu kaynakların sürdürülebilirliği sağlanacak. Ayrıca ihtiyaç olması halinde bu kaynaklardan nakliye (liman, demiryolu vb.) ile şehir içinde stoklama sorunu çözülecek. Hazır beton, asfalt vb. sanayileri için hammadde tedarik riski azaltılacak ve kaynakların çevre düzeni planlarına işlenmesi sağlanacak.
"YAŞAMIN ANA HAMMADDESİ"
Beton üretimi, yol yapımı ve altyapı projelerinde önemli yeri olan, özellikle deprem kuşağında yer alan Türkiye için kritik ve stratejik katkısı olan "agrega", belirli boyutlardaki taş, kum, çakıl, kırma taş gibi malzemelerin genel adı. Kırılarak boyutlandırılan; kalker, kireç taşı gibi organik ya da kimyasal çökelme yoluyla oluşan sedimanter kayaçların yanında bazalt, andezit, gabro ve granit gibi volkanik kayaçlar da agrega grubu madenler içinde yer alıyor. MAPEG'den edinilen bilgiye göre Türkiye, agrega grubu madenler potansiyeli bakımından oldukça zengin. Yapı sektöründe kullanılan betonun kalitesini etkileyen en önemli malzemelerin başında beton içerisindeki en yüksek hacmi oluşturan agrega geliyor. Agrega yeterli kalitede olmadığı takdirde beton ve dolayısıyla yaşam alanlarının yeterli güvenlikte olmayacağının altı çiziliyor.
Agregayı yaşamın ana hammaddesi olarak ifade eden Agrega Üreticileri Birliği (AGÜB) Yönetim Kurulu Başkanı Şevket Koruç'a göre agrega; ev, okul, hastane, iş yeri, yol, baraj, köprü ve tünel demek. Çimento yapımında yüzde 60'a varan oranlarda kullanılan agreganın beton içinde hacimsel olarak yüzde 60-75, asfalt içinde ise yüzde 95 civarında yer aldığını vurgulayan Koruç, agreganın inşaat sektörü için ise vazgeçilmez bir yapı hammaddesi olduğunun altını çiziyor.
TALEP, İNŞAAT SEKTÖRÜYLE HAREKETLENİYOR
MAPEG'den edinilen bilgiye göre, Türkiye'de son beş yılda ortalama 500 milyon ton agrega üretimi gerçekleşti. Artan nüfus, yeni altyapı, ulaşım ve mega projelerin planlanması sebebiyle agregaya olan talep her yıl artıyor. Bazalt başta olmak üzere volkanik kayaçların bin 500 °C'ye kadar ısıtılmasıyla üretilen taş yünü ve refrakter malzemelerin ihracatı yapılıyor. Ayrıca özellikle limanlara yakın kurulmuş çimento fabrikalarından çimento ihracatı gerçekleştiriliyor. Türkiye agrega ihtiyacını kendi öz kaynaklarıyla karşılıyor. MAPEG'e göre agrega rezervi bakımından Türkiye'nin zengin olması, küresel kurumsal firmaların dikkatini çekiyor ve yatırımcıların çimento ve yapı malzemeleri sektöründe Türkiye'ye yatırım yapmalarına sebep oluyor.
Bir inşaat hammaddesi olan agreganın üretim miktarlarının tamamen inşaat sektöründeki hareketliliğe bağlı olduğunu vurgulayan Koruç, 2018'deki ekonomik durgunluğa kadar agrega üretimi ve tüketiminin yıllık 450 milyon tonlara varan rakamlara ulaştığını kaydetti. Ekonomik durgunluğun etkisinin en çok görüldüğü inşaat sektöründe agrega tüketiminin 2019'da 220 milyon ton seviyelerine kadar düştüğünü dile getiren Koruç, "2019'da dip noktasını gören tüketimler daha sonraki yıllarda kısmi artışlarla yükseldi ve 2021'de 300 milyon ton seviyelerine ulaştı" dedi.
40 MİLYON TON AGREGA İHTİYACI AÇIĞA ÇIKACAK…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde açıkladığı 500 bin sosyal konut projesi örneğini veren Koruç, "Bir konutta ortalama 80 ton agrega kullanıldığı düşünülürse kamuoyuna duyurulan sosyal konut projesinin ihtiyacı yaklaşık 40 milyon ton agrega olacak. Ancak inşa edilecek sosyal konutlar için gerekli olan altyapı ihtiyacını düşündüğümüzde bu rakam daha da artacak" ifadelerini kullandı.
Yaptıkları çalışmalara göre Türkiye'nin yakın coğrafyasında yaklaşık 1 milyar dolarlık agrega ticareti olduğunu dile getiren Koruç, bunun Türkiye'de yapılan toplam agrega ticaretine denk olduğuna işaret etti. Koruç, "Dolayısıyla kapasite kullanımlarında gerçekleşen düşüşün agrega ihracatıyla yeniden artacağını öngörüyoruz. Günümüzde agrega ihracatı, yıllık 600 bin ton seviyesinde. İhracatı artırmak için agrega ithal eden yabancı ülkelerde bulunan ticaret müşavirleriyle üreticilerimiz adına görüşmeler gerçekleştirdik. Önümüzdeki dönemde hedefimiz, üreticilerimiz için daha yüksek miktarlarda ihracat yapabilecekleri bir alan oluşturabilmek" diye konuştu.
2023 HEDEFLERİ İÇİN ÖNEMLİ
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Şeref Kalaycı Ankara Sanayi Odası (ASO) ve Agrega Üreticileri Birliği (AGÜB) ortaklığıyla Eylül ayında düzenlenen Madencilik Sektörü İstişare Toplantısı'nda yaptığı konuşmada agreganın inşaat sektörünün temel girdisi olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşmasında inşaatı devam eden altyapı ve sanayi sektörü için agrega madenciliğinin öneminin büyük olduğuna dikkat çekmişti. Sektörün ekonomik katkısının yanında işin çevresel boyutunun da göz önünde bulundurulması gerektiğinin altını çizen Kalaycı, kamuoyunda zaman zaman yansıyan olumsuz görüntülerin sektör ve ülke madenciliği adına en büyük handikap olduğunu kaydetmişti.
Her işletme ve tesis için çevre hassasiyeti ile ilgili olarak çevresel etki değerlendirme projesi hazırlanıyor olsa da işletme izin belgesi almak için 20 kurumdan izin alınması gerekse de agrega grubu ruhsatların yarattığı görüntü kirliği zaman zaman kamuoyuna yansıyor. Öyle ki, bazı illerde agrega grubu ruhsatların yarattığı görüntü kirliliği ve ruhsat sayılarının artmış olması sebebiyle valiliklerden gelen talepler ve valiliklerce belirlenen alanlarda agrega grubu maden ruhsatı verilmesi hususları kısıtlanıyor.
Bilindiği üzere Maden Kanunu kapsamında işletme projesi verilerek ruhsatı düzenlenmiş alanlarda faaliyetin tamamlanmasının ardından, işletme projesinde yer alan çevre uyum planına istinaden rehabilite çalışmalarının yapılması gerekiyor. İptal ya da terk edilen ruhsatlarda ruhsat sahiplerine sahanın rehabilite çalışmalarının yapılması için bir yıl süre veriliyor. MAPEG'den edinilen bilgiye göre, görüntü kirliliğinin önlenmesi adına 3213 sayılı Maden Kanununa göre agrega ruhsatları ve işletme izin alanları belirlenirken yollara, yerleşim yerlerine ve kısıtlı alanlara bu kanunda öngörülen mesafeler dahilinde belirlemeler yapılıyor. Ayrıca terk edilen veya iptal edilen maden sahalarının rehabilitasyonu kapsamında son derece başarılı ve örnek uygulamalar bulunuyor. Bu uygulamaların tüm maden sahalarında MAPEG eliyle etkin ve sistemli bir şekilde yapılabilmesi için ihtiyaç duyulan düzenlemeleri içeren mevzuat çalışmaları devam ediyor.
"FATURA MADENCİLİK SEKTÖRÜNE KESİLİYOR…"
Kamuoyuna yansıyan olumsuz görüntülere ve sektöre yönelik olumsuz algıya ilişkin açıklamalarda bulunan AGÜB Başkanı Koruç, rehabilite edilmeden, -eğer öncesinde ormanlık bir alansa- ağaçlandırma yapılmadan terk edilen ocakların büyük çoğunluğunu "hammadde üretim izinli" ruhsatlar olarak adlandırılan ocaklar olduğunu ileri sürüyor. Kamuya ait bu ruhsatların bir kamu projesi için gerekli olan agreganın karşılanması adına, belirli süreliğine, o projeyi gerçekleştirmekle yükümlü bir kamu kurumuna verildiğine işaret eden Koruç, "Kamu kurumlarından yüksek fiyat indirimleri ile işi alan müteahhitlere tahsis edilen bu alanlarda müteahhitlerin önceliği maalesef kısa sürede üretimleri yapıp işi bitirmek ve sahayı terk etmek oluyor. Bunun neticesinde ortaya çıkan kötü görüntülerin faturası, tüm madencilik sektörüne kesiliyor. Bu algının değiştirilmesi için önerimiz; hammadde üretim izinlerinin verilmesi yerine, kamunun ihtiyaç duyduğu hammaddenin o bölgede halihazırda faaliyet gösteren agrega üreticilerinden, MAPEG'in belirleyeceği koşullarda temin edilmesidir. Bu önerimizi gerek Bakanlığımıza, gerekse MAPEG'e ilettik. Umarız ki gerçekleştirilecek olan ilk kanun düzenlenmesinde bu sorunlu konu çözüme kavuşturulur" diye konuştu.
Koruç, üretimin çevreye ve insan hayatına saygılı bir şekilde yapılmasının teşvik edilmesi adına Birlik olarak çalışmalar yaptıklarını kaydetti. Üreticilerin bilgilendirilmesi adına teknik personellerinin ocaklara saha ziyaretleri düzenlediğini belirten Koruç, teknik ve çevre/iş sağlığı güvenliği komitelerinde agrega sektörünün geleceği adına stratejik planlamalar yaptıklarını, kaliteli agrega üretiminin temel belgesi olan CE belgelendirmesi yapabilmek için de hazırlıklara başladıklarını aktardı.
"Agrega tedarikinin planlanması lazım"
Şevket KORUÇ / Agrega Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı
Ülkemiz coğrafyası agrega kaynağı bakımından zengin. Ancak bu potansiyelin ne kadarının hazır beton/asfalt agregası olarak kullanılabileceğinin belirlenmesi elzem. Her kayaçtan kaliteli agrega elde etmek mümkün değil. Agreganın hazır beton ve asfalt agregası olarak kullanılabilmesi için TSE standartlarında tanımlanan deneylerin yapılarak kalitesinin belirlenmesi gerekiyor. Türkiye'nin büyük bir bölümünün birinci derece deprem kuşağı içerisinde yer aldığı göz önünde bulundurulursa kaliteli agreganın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Agrega ocakları inşaat sektörüne servis verdiği için şehirlere yakın yerlerde bulunmak durumunda. Bir yandan şehirlerin genişlemesi bir yandan sosyal ve çevresel hassasiyetler bu ocakların varlığını sorgulanır hale getirdi. Bu nedenle özellikle büyükşehirlerimizde, agrega tedarikinin önümüzdeki yıllarda hangi kaynaklardan, hangi lojistik koşullarda gerçekleştirileceğinin planlanması gerekiyor. Agrega kaynak planlaması ile bir şehirde ne kadarlık kapasiteye ihtiyaç olacağı da belirlenecek. Bu sayede bir şehirde yeni ocağın açılabilmesi, ancak o şehrin agrega ihtiyacı varsa ve halihazırdaki kurulu kapasite bunu karşılayamıyorsa mümkün olacak. Gerek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, gerekse Maden ve Petrol İşler Genel Müdürlüğü ile yaptığımız görüşmelerde konunun önemini dile getirdik. Buna istinaden Düzce ilinde pilot bir agrega kaynak planlama çalışması başlatıldı. Pilot çalışmanın bu sene sonuna kadar tamamlanması, ardından ise İstanbul özelinde kaynak planlama çalışmalarına başlanılması planlanıyor.
"Şehirler bazında kapsamlı agrega kaynak planlaması gerekli"
Nurettin ÖZDEBİR / Ankara Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Agrega rezervlerinin önce kalitesinin belirlenerek daha sonra işletme safhasına geçilmesinin sağlanması için, içinde agreganın da bulunduğu maden grubunda iki yıl zorunlu karotlu sondajla birlikte arama dönemi olması gerekiyor. Ancak bu şekilde agrega sektöründeki yanlış yatırımların önüne geçme imkanına sahip olabiliriz. Bir adım öteye geçtiğimizde, agrega temini için şehirler bazında kapsamlı, sürdürülebilir agrega kaynak planlaması yapılması gerekiyor. Bu şekilde artan nüfusa paralel olarak agrega ihtiyacı sorunsuz karşılanabilecektir.
DOĞRUDAN 26 BİN 570 KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLIYOR
MAPEG verilerine göre Türkiye genelinde ruhsat hukuku yürürlükte bulunan agrega işletme izinli 2 bin 915 adet maden ruhsatı bulunuyor. Bu ruhsatlar ve bunlara bağlı tesislerde doğrudan 26 bin 570 personel istihdam edilmekte olup, dolaylı istihdam 100 bin kişiyi geçiyor. AGÜB Başkanı Şevket Koruç ise işletmelere hizmet veren tedarikçiler, nakliyeciler v.b. ilave edildiğinde dolaylı olarak yaklaşık 300 bin kişinin bu sektörden geçindiğini ifade ediyor.
Agrega sektöründe üretim maliyetlerinin yaklaşık yüzde 50'sini elektrik, motorin ve patlayıcı maddenin oluşturduğunu dile getiren Koruç, özellikle son bir yılda döviz kurlarında ve enflasyonda gerçekleşen yükselişin bu kalemlerde de yüzde 300'e yakın artışları beraberinde getirdiğini kaydetti. Koruç, "Buna karşılık birçok ilde agrega fiyatlarındaki artış sektörde yaşanan yoğun rekabet nedeniyle yüzde 50 mertebelerinde kaldı. Bu durum içinde bulunduğumuz zor günlerde istihdamı, üretimlerini korumaya çalışan üreticilerimizi de ciddi anlamda zorlamaktadır" dedi.
5 BİN 245 ADET "HAMMADDE ÜRETİM İZNİ" BULUNUYOR
"Hammadde üretim izinleri" kamu kurum ve kuruluşlarına söz konusu kamu yararına yapılan yatırımlarına istinaden MAPEG tarafından veriliyor. Bu izinler, belediyeler ve valilikler tarafından o bölgenin altyapı çalışmaları ile Karayolları Genel Müdürlüğü ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü gibi kurumların projeleri için de kullanılıyor. MAPEG'den edinilen bilgiye göre, hammadde üretim izin belgesi, projede belirtilen ihtiyacı karşılayacak kadar hammaddeyi barındıran görece küçük alanlara veriliyor. Türkiye'de toplamda 5 bin 245 adet hammadde üretim izni bulunuyor. Bu izinlerin 3 bin 687 adedi agrega olarak adlandırılan madenlerin yer aldığı maden gruplarına ait. Hammadde üretim izni alınan alanlarda ya kamu kurumları doğrudan veya ihale yoluyla yüklenici firma tarafından faaliyet gösteriliyor. Yüklenici ile yapılan sözleşme gereği sahada faaliyet tamamlandığında yüklenicinin sahayı rehabilite ederek gerekli güvenlik önlemlerini alması gerekiyor. Söz konusu sahalarda hem MAPEG hem de diğer kurumlar tarafından periyodik denetimler gerçekleştiriliyor ve 3213 sayılı Maden Kanunu'na aykırı durumların tespitinde ilgili kamu kurumlarına bilgi veriliyor.
RUHSATLANDIRMA İHALE YOLUYLA YAPILIYOR
-Maden Kanunu gereğince kanunda gerekli şartları taşıyan talep sahipleri agrega olarak adlandırılan madenlerin yer aldığı II-a ve II-c grubu maden ruhsatı müracaatında bulunup, akabinde ihalelere katılabiliyor.
- MAPEG'den edinilen bilgiye göre agrega ruhsatları, Maden Kanunu hükümleri çerçevesinde yalnızca ihale yoluyla ruhsatlandırılabiliyor. Talep alanının öncelikle uygunluğu değerlendiriliyor, uygun görülmesi halinde ihale edilmek üzere Resmi Gazete'de ilan ediliyor. Uygun şartları taşıyan herkes ihaleye katılabiliyor.
-Yapılan ihale neticesinde MAPEG'e verilen işletme projesinin yerinde tetkiki sonrasında talep alanında gerekli rezervin bulunması halinde ruhsat düzenlenebiliyor. Ruhsat düzenlenmiş olsa dahi "işletme izni" düzenlenmeden madencilik faaliyetinde bulunulamıyor.
-İşletme izni için ise Maden Kanununun yedinci maddesinde belirtilen işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı, çevresel etki değerlendirme raporu ve mülkiyet ile ilgili izinleri ile varsa alınması gereken diğer izinlerin alınarak MAPEG'e verilmesi gerekiyor.
-Her işletme ve tesis için çevre hassasiyeti ile ilgili olarak çevresel etki değerlendirme projesi hazırlanıyor. İlgili kurumlarca belirlenen koruma, sit ve kültürel miras alanları MAPEG'e iletilmekte olup bu alanlar MAPEG sistemine madencilik faaliyeti için kısıtlanan veya yasaklanan alanlar olarak işleniyor.