Yeni nesil çiftçi; Bademlerin Efendisi…

Tekinel Tarım Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Tekinel, Türkiye’nin en genç badem üreticilerinden biri. Manisa’daki 600 dekarlık bahçede üretilen badem ve bademden elde edilen ürünler Noi Bahçe markası ile satıyor.
04.07.2022 13:38 GÜNCELLEME : 04.07.2022 13:39

PARA RÖPORTAJ/ İDRİZ ÇOKAL Türkiye'de son dönemde meyvecilik konusunda çok büyük profesyonel bahçeler kuruluyor. Buna yıllardır kiraz, şeftali, nektarin, üzüm, nar, zeytin, olarak şahit oluyoruz. Ancak son dönemlerde revaçta olan bahçeler, sert kabuklu meyvelere ait. Tabir yerinde ise sahne ceviz ve badem yatırımlarında. Türkiye, 175 bin ton badem üretimiyle dünya badem pazarından yüzde dört pay alıyor. Bu rakam çok düşük. Türkiye tükettiği cevizin yarısından fazlasını, bademin ise yüzde 80'ini ithalat yoluyla temin ediyor. Dolayısıyla badem ve ceviz bahçesinde inanılmaz fırsatlar söz konusu. Yatırımcılar da bunu keşfetmiş, badem ve ceviz bahçelerinde ciddi artışlar söz konusu. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın kayıtları da bu durumu doğruluyor. Türkiye'de 550 bin dekar alanda badem üretimi gerçekleşiyor. Son beş yıl öncesine göre üretimde yüzde 100'lük bir artış söz konusu. Bu oran, 10 yıl öncesine göre ise yüzde 187'ye denk geliyor. Tarımsal yatırımcılar da buradaki gelişmeyi görmüş ve peş peşe bahçe kurulumları gerçekleşiyor.

Dergi olarak tarım, bizim en önemli konu başlıklarımızdan. Her sayımızda tarım konularına yer vermeye çalışıyoruz. Zaman zaman tarımsal alandaki başarı hikayelerini de sayfalarımıza taşıyoruz. Bu kez sayfalarımızın konuğu genç bir badem yatırımcısı. İstanbul Beyoğlu doğumlu olan Sinan Tekinel'in hikayesi, herkese örnek olacak özelliğe sahip. Türkiye'nin ünlü genel cerrahlarından Prof. Dr. Mehmet Tekinel'in oğlu olan Sinan Tekinel, Manisa'nın Salihli ilçesinde 2016 yılında 600 dekar badem bahçesi kurarak başlamış işe. Yaklaşık altı yıldır büyük bir emekle yürüttüğü badem üreticiliği, şimdilerde yepyeni bir marka ile yol almaya başladı. Tekinel, ürettiği bademleri yine kendi markası Noi Bahçe ile satmaya başladı. Türkiye'nin ilk markalı bademcilerinden Tekinel Tarım Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Tekinel ile İstanbul'da görüştük; badem yatırımını ve bundan sonraki hedeflerini anlattı…

Önce sizi tanıyarak başlayalım. Sinan Tekinel kimdir? Nerede, ne zaman doğdunuz? Eğitim durumunuz nedir?

16 Şubat 1987 İstanbul Beyoğlu doğumluyum. Babam genel cerrah Dr. Mehmet Tekinel. Annem emekli çalışmıyor. Pierre Loti Fransız Lisesi'nde okudum. Eski adı Papyon. Babamın ihtisası nedeniyle doğumdan bir süre sonra Fransa'ya gittik. Beş yaşına kadar Fransa'nın Lyon kentinde idim. Geldikten sonra Pierre Loti'ye girdim. Ekonomi matematik bölümü mezunuyum. Ondan sonra Galatasaray Üniversitesi'ne girdim. Karşılaştırmalı Dil Bilimi ve Edebiyat okudum. Sonrasında çalışırken aynı zamanda Bahçeşehir Üniversitesi'nde marketing üzerine mastır yaptım.

Doktor bir babanın oğlu olarak iş hayatına tarım sektörüyle mi başladınız?

Okulumu bitirdikten sonra bir danışmanlık şirketinde çalışmaya başladım. Fransızca konuşulan ülkeler başta olmak üzere ihracat danışmanlığı yapan bir şirketti. Beş yıla yakın çalıştım danışmanlık şirketinde. Şirket gıda ambalajı üzerine çalışıyordu. Aynı zamanda Türkiye'de faaliyet satın alma ekipleri bulunan Fransız şirketler için denetimler de yapıyorduk.

Badem bahçesi fikri nasıl doğdu? Nasıl girdiniz badem işine?

Bu işe babamın çocukluk arkadaşı Ekostar Tarım'ın sahibi Şevket Tarhan'ın tavsiyesiyle girdik. Manisa Salihli'de iki bin dönüm badem bahçeleri var. Babama anlatıyor bahçe işini. Biz bu işe girdik, siz de girmek ister misiniz, diyor. Oğlun ilgilenir mi, diye soruyor. Babam da konuyu bana açıyor. Ben de bir süre araştırıyorum. Doğa ile iç içe olmayı seviyorum. Aynı zamanda ticari olarak da karlı bir iş. Badem piyasası ABD'de şekilleniyor. Dolara endeksli bir pazar. TL ile yatırım yapıp dolar kazancımız olacak. Karlı bir iş olarak gördüm. Doğa ile iç içe olacağım diyerek babama peki dedim.

Tarım bilmediğiniz bir alan, zorlanmadınız mı? Hakikaten keyifli miymiş? Bugün nasıl değerlendiriyorsunuz?

Başlangıçta kolay bir iş diye düşündüm. İki haftada bir gider, birkaç gün kalır İstanbul'a gelirim diye düşündüm. Rahat rahat oturduğum yerden para kazanırım hayallerim vardı. İşin işine girince öyle olmadığını gördüm. Şu anda sistemi ve ekibi kurdum. Kurulum zamanında iki-üç sene uzunca bir süre çiftlikte bulunmam gerekti. Dışarıdan görüldüğü gibi değil. Dolar kazanacağım, TL harcayacağım, güzel bir iş diye bakıyordum. Arada gider gelirim demiştim. Önce üretim için gece gündüz çalıştık. Üretim bir düzene girdi. Şimdi satmak için çalışıyoruz. Türkiye'nin en büyük sıkıntısı, tüccar ve son tüketiciye ulaşmak. Tüm emeğini veriyorsun, uğraşıyorsun ürünün doğru ellere ulaşması gerekiyor. Kendi kar marjını da başkalarına kaptırmak istemiyorsun. Hem üretimde hem satışta büyük emek harcanıyor.

Badem bahçenizden bahseder misiniz? Kaç dekar ve ne kadarlık bir üretiminiz var?

2015 yılı kışında badem çiftliği kurma kararımızı verdik. Kararı verince bahçe hemen kurulmuyor. Önce fidan siparişlerini verdik. Fidan siparişlerinin en az bir yıl öncesinden vermek gerekiyor. Fidanlarımız İspanya'dan geldi. Soğuğa ve dona dayanıklı olduğu için sert kabuklu badem tercih ettik. 10 bin fidan alımı yaptık. Sonra arazi arayışlarına başladık. Osmaniye, Ayvalık, İzmir Seferihisar, Bergama'da birçok yerde arazi baktık. Sonunda Manisa Salihli ilçesinde uygun araziyi bulduk. Tek parça halinde bulamadık tabii ki... Etraftaki arazileri alarak topladık. Toplamda 600 dekar; 400 dekarı bir köyde 200 dekarı ayrı bir köyde. İki bahçe arasında 15 dakikalık bir mesafe var. Arazileri dikime uygun hale getirmek için de epey çalıştık. Şu anda bahçemizde toplam 15 bin badem ağacına ulaştık. Üçüncü yıldan itibaren hasat da yapmaya başladık. Toplam 100 ton iç badem, 300 ton kabuklu tonaj hedefimiz var.

Tarım ve Orman Bakanlığı, orman vasfını yitirmiş arazileri badem ve ceviz yatırımcılarına 49 yıllığına tahsis ediyor. Bu tarz bir arazi bakmadınız mı hiç?

Biz bu işe girdiğimizde, yoktu bu tür bir uygulama. O yüzden gündemimizde olmadı. Ama o tarz bahçeleri de gezdik. Hem avantajı hem dezavantajı var. Avantaj, devlet bedava arazi tahsis ediyor. Fakat burada işleyiş istediğiniz gibi olmuyor. Devlet bir mühendis atıyor ve proje yaparken hep onun onay süreci gerekiyor. Mühendisin vizyonuna bağımlı kalıyorsun. Kendi vizyonunu ve mühendisini yerleştiremiyorsun. Bir nevi bağımlı oluyorsun. İstediğin gibi hareket edemiyorsun. Bir su deposu, dikim aralıkları vs her konuyu devletin atadığı mühendis karar veriyor. Bize göre değil. Ayrıca arazinin tesfiyesi çok maliyetli. Dik araziler. Yıllık maliyeti yükselten bir arazi. Kullanacağın traktörün boyutu bile değişiyor. Maliyetler yüzde 50 daha fazla. Bu bahçeler çok verimsiz ayrıca. Yatırımcılar bedava arsa üzerine bahçe kurunca çok özenilmiyor sanki. Bahçe verimleri çok düşük. Bu yatırımı yapanlar araziyi kendileri temin etse bahçe ile daha çok ilgilenir ve daha iyi verim elde edilir. Ancak öyle olmuyor. Ağaç başı verimleri çok düşük.

Bahçe büyüyecek mi? Yeni bahçeler olacak mı?

Şu anda 600 dönüm ile bir süre daha gideriz. Kısa vadede bahçeyi büyütmek istemiyorum. Büyük bahçenin sıkıntısı da büyük oluyor. Kalifiye çalışan bulmak zor. Kışın iş yokken gelen işçiler yaz döneminde bırakıp gidebiliyor. Bu süreçte en çok zorlandığımız konulardan biri, kalifiye işçi bulmak oldu. İkinci büyük sorun kuraklık. Son yıllarda iklim kurak gidiyor. Tarım için büyük sorun. Biz bu nedenle damlama sulama yaptığımız yerlerde toprağı naylonla örtüyoruz. Daha az kullanalım diye naylon teknolojisiyle tedbir alıyoruz. Böylece buharlaşma az olduğu için sulama daha az gerekiyor.

Bahçeye ne kadarlık yatırım yaptınız? Yatırım maliyetiniz nedir? Yatırımın geri dönüşü başladı mı?

Bugüne kadar toplam yatırımımız 5 milyon doları geçti. Öngördüklerimizden daha fazlasını harcadık. İşin işine girdikçe, daha iyisi olsun derken daha fazlasını harcadık. Geri dönüşüm başladığı için biraz daha rahatız. Artık yatırımın geri dönüşümü başladı. Hasat verimliliğimiz çok iyi.

Bahçe maliyetleri yüksek mi?

Bütün tarım kesiminde olduğu gibi temel girdilerde aşırı bir maliyet artışı var. İlaç, gübre, mazot fiyatlarındaki artış sadece bizim değil, bütün tarım kesimi için büyük sorun.

Bahçeyi şimdilik büyütmeyeceğinizi söylediniz ama yurt dışında bahçe kurma fikrine nasıl bakıyorsunuz? İleride olur mu?

Ben Fransız bir okulda okuduğum için milliyetçi duygularım çok yüksekti. Halen milliyetçiyim. Türkiye'de ürettiğim kaliteli bir ürünü ben niye yurt dışına satayım? Kaliteli ürünü uygun fiyatla kendi vatandaşımız yesin istiyorum. Temel amaçlarımdan biri bu. Ege bademini ihraç edebilirim, ama önce içeride satılsın isterim. Hasat miktarına göre içeride satamaz isem ihracatı gündemime alırım. Temel amacım önce halkım yesin. Niye benim halkım ABD'den ithal edilmiş Amerikan bademini yesin. Benim mantığım bu.

Noi Bahçe'yi ne zaman kurdunuz? Markalaşma sürecini anlatır mısınız?

Marka fikri ilk günde yoktu. Ama hasat başlayınca bunu nasıl satacağız, diye düşündük. Satmaya kalktığımda değerinde satmak istiyoruz. Tüccarlar bademin tipine, şekline bakıyorlar. Tadına en son bakıyorlar. Aslında ilk bademin tadına bakılmalı ve sağlıklı bir badem mi, nasıl yetiştirilmiş gibi parametrelere bakılmalı. Organik mi, iyi tarım mı, hasattan sonra kalıntı var mı, buna hiç bakmıyorlar. Fiyat ve bademin şekline bakılıyor. Tipine bakıyorlar; küçük mü, iri mi... Aslında küçük bademin tadı daha iyidir. Baktık bu sürdürülebilir değil. Mantıklı değil. Elimizde de değil. Böyle bir sistem oluşmuş. Mevsime, sıklığa göre ağacın meyve büyüklüğü oluşur. Küçük iri diye tasnif doğru değil. Kendi markamızı kuralım, kimseye bağımlı kalmayalım fikrinden kaynaklandı markalaşmak. Bir süpermarkete üretim yapsan onlara bağımlı hale geliyorsunuz. Kendi müşteri kitlemizi oluşturalım, markalaşalım istedik.

Noi Bahçe ürünlerini nereden temin edebiliyor tüketiciler?

Noibahce.com adresi üzerinden satış yapıyoruz. Ayrıca perakende noktalarında da varız. Macro'larda varız. Migros'un 400 şubesinde varız. Bazı Migros'lara dökme badem de veriyoruz. Sitemizde tek tek değil de koli alarak siparişlerde oldukça avantajlı fiyatlarımız var. Fiyat kalite oranımız iyi. Tüketici talebi de iyi. 140'lık paketler var. Tüketici bir kiloluk ambalaj istiyor. Bunu da yapıyoruz.

Bademleri nasıl satıyorsunuz? Kaç çeşit ürününüz var? Bir tesisiniz var mı? Paketleme nerede yapılıyor?

Bademleri öncelikle kabuklu saklıyoruz. Gelen siparişler doğrultusunda kırım yapıyoruz. Bizim paketlerimizdeki bademler en fazla 15 günlüktür. Kırma işlemini komşumuzda yapıyoruz. Ama ürünlerin paketlerini çiftliğimizdeki kendi tesisimizde yapıyoruz. Çiğ badem, kavrulmuş badem, badem sütü, badem ezmesi, badem sütü kapsülü ve badem yağı gibi ürünlerimiz var. Hepsinin üretimini kendimiz yapıyoruz. Paketlemesini de kendimiz yapıyoruz. En çok çiğ bademimiz talep görüyor. Kavrulmuş bademimiz de piyasadakilerden farklı. Piyasadakiler 180 derecede kavruluyor, bizimki 120-130 derecede. Bu nedenle kanserojen madde olan akrilamid oluşumu da engelleniyor. Badem sütü kapsülü ise en inovatif ürünlerimizden biri. Badem sütünün içinde yüzde iki badem, gerisi sudur. Biz badem sütünün özünü oluşturan kısmını kapsüle koyduk. Evde kendiniz de badem sütü elde edebilirsiniz.

Tarımın başka alanları da olacak mı?

Biz badem satıyoruz. Bazen başka ürünler de var mı, diye soruyorlar. Ben prensip olarak ürettiğimi satmak isteyen biriyim. Üretip, işleyip satmak istiyorum. Ürettiğim kadarını satıyorum. Tüccarlık benim işim değil. Ceviz al sat, badem al sat istemiyorum. Üret sat, benim prensibim. Ürettiğini satmak için elinden geleni yapıyorum. Tüccarlığını yapınca işin şekli değişiyor. Badem işinde devam ediyoruz. Planlarımızda şimdilik tarımın başka bir alanı yok.

Sizi bu işe teşvik eden babanız ilgileniyor mu bahçe ile?..

Babam doktorluğu aktif olarak devam ettiriyor. Genel cerrah ve çok yoğun bir ameliyat süreci var. Fırsat buldukça geliyor. İlgili ve bilgili. Kendi kliniği var Fulya'da. Ameliyatları da Acıbadem'de yapıyor. Fırsat buldukça çiftliğe de geliyor.

Noi ismi nereden geliyor?

Markalaşma sürecine girdiğimizde birkaç isim alternatifi vardı. Noi, Fransızca'da "sert kabuklu yiyecekler" demek. İtalyanca'da "biz" demek. Bazı insanlar Noi'iyi Number One olarak okuyor. Farklı farklı anlamları var. Asıl bu ismi seçmemizin nedeni ise başka. Bademin anası gülgiller. Gülgiller familyasından geliyor badem. Çin'den göç yollarıyla gelmiş bir meyve. Gülgiller familyasının Latince adının içinden seçilmiş bir kelime. İsim tescilimizi yaptırdık. Noi'nin patentlerini aldık. Restoran tarafında tescil ettirmedik tabii ki. Biz badem konusunda üretim ve satış kısmında patent aldık.

BİZE ULAŞIN