PARA ARAŞTIRMA/ ÖZGE ÖZ Yakın zamana kadar tropik bölgelerden ithal edilen birçok meyve, artık Türkiye'de üretiliyor. Böylece hem yurt dışına döviz çıkmıyor hem de tüketiciler meyveyi taze yiyor. Ek olarak ise bu alanda birçok iş fırsatı doğuyor. Ayrıca tropik meyveler, eğer dünya lüks tüketim pazarına göre yetiştirilebilirse geleceği çok parlak alternatif bir üreticilik olanağı olarak değerlendiriliyor.
Son yıllarda tropik meyveler arasında Türkiye'de de üretilmeye başlanan bu meyvelerden en çok öne çıkan, mango oldu. Mango üretiminde Alanya, Gazipaşa ve Anamur, dikkat çeken bölgelerden. Alanya Ziraat Odası Başkanı Tahir Göktepe, ziraat mühendisi, tarım danışmanlığı da yapıyor ve aynı zamanda bir mango üreticisi. Üretime ilk başlayanlardan biri olduğunu söyleyen Göktepe, "Ekonomik anlamda bahçe kurulması oldukça eski, ama özellikle son beş yıldır bu çalışmaları yapıyoruz. Bu anlamda üreticilere teknik bilgiler ve eğitim veriyoruz" diyor. Fidan temininde sıkıntı olduğunu söyleyen Göktepe, bu konuda üreticilere yardımcı olunduğunu belirterek, fidan karantina yönetmeliği konularında destek olunduğunu vurguluyor. Mangonun hastalıklara müsait bir bitki olduğunu belirten Göktepe, bunun önüne geçmek için "Kâr amacı gütmeden hastalık girmesini engellemek adına ciddi çalışmalar yaptık. Fidanları tek tek kontrol ettik, çünkü kabuklu bir bitki olduğu için hastalıklara müsait. Bakanlıktan gerekli izinleri alarak, çok ciddi denetimden geçiyoruz" diyor.
İHRACAT POTANSİYELİ YÜKSEK
Mangonun avantajları saymakla bitmiyor. Göktepe, bu avantajları şöyle sıralıyor: "İhracat potansiyeli çok yüksek. Güney yarım küredeki ülkelerde tükendikten sonra bizde çıkıyor. O sırada İsrail'de ve Mısır'da kalıyor, yani rakipler azalıyor. Mango ihracatı konusunda önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin ihracat yapabilecek duruma gelebileceği düşünülüyor." Alanya'da henüz en çok 5 bin kilo mango üretimi olduğunu belirten Göktepe, "Bu sene ekimin artmasıyla ve bahçelerin üç yaşını doldurması nedeniyle üretimin artarak, 25 bin kiloya çıkmasını bekliyoruz. Üretim kısmında, iç pazara yetmediği için ihracat yapılamadı, ama gelecek 10 yıl içinde ihracatta çok iyi gelişmeler olacağını öngörüyoruz. İhracat hacmi yüksek, bu da üreticiye cazip geliyor" diyor.
Mangonun bir diğer avantajı da raf ömrünün uzun süreli olması. Ayrıca olgunlaşma döneminde 20 gün ağaçta bekleyebiliyor. "Bu da tadını etkiliyor" diyen Göktepe, "Türkiye'de üretilen mangonun tadı, ithal mangolara göre daha iyi ve güzel. Bu durumda taze yenilmesinin avantajı var. Damak tadı da bize çok uygun" diyor.
MUZ ÜRETİCİLERİ MANGOYA YÖNELİYOR
Tropik meyve olmasına rağmen su isteğinin az olması, mango yetiştiriciliğini cazip kılan bir diğer sebep. Bu nedenle birçok üretici, muzdan yavaş yavaş mangoya geçiyor. Su isteğinin az olmasının yanında muzdaki girdi maliyetlerinin yüksek olması üreticiyi, daha karlı olan mangoya yöneltiyor. Alanya'da 32 mango üreticisi olduğunu söyleyen Göktepe, "Alanya özelinde 400 dekara ekili mango var. Üretici sayısı her geçen gün artıyor. 2022 için de yoğun bir talep var, ama doğru planlama önemli" diyor. Alanya'da üretilen mangoların yurt içinde hal, manav ve pazarlara gittiğini belirten Göktepe, tüketicinin ürünü, tat ve aroma olarak kabul ettiği için satışının çok rahat yapıldığını vurguluyor. Hatta ürünün şu anda bittiğini de ekliyor.
Mango üretmek isteyenlere de tavsiyede bulunan Göktepe, yetiştirilecek alanın mutlaka toprak ve su kontrollerinin yapılması gerektiğini söylüyor. Dikim alanlarının da önemli olduğunun altını çizen Göktepe, "Dikimleri dörde beş aralıklarla yapılmalı. En can alıcı kısmı ise danışmanlık hizmeti alınmalı, çünkü meyvenin su isteği farklı. Kök kısmında su kalırsa mantar olabilir. Bunlara dikkat etmek gerekiyor" diyor. Hava şartları nedeniyle örtü altında üretimin önemli olduğunu da söyleyen Göktepe, böylece hava sıcaklığı düştüğünde meyvelerin zarar görmediğini belirtiyor.
"40 DÖNÜM DAHA EKECEĞİM"
Alanya'da üretim yapan Ali Boz'un 27 dekar bahçesi var ve dört yıldır mango üretiyor. Herhangi bir destek almadan kendi imkanlarıyla bahçe kurduğunu belirten Boz, "Muz ve avokado ekiyordum, ama son yıllarda daha karlı olduğu için mango da ekmeye başladım. İlk mango ekenlerden biriyim. Ayrıca yeni fidanlar da üretiyorum" diyor. Boz'un söylediklerine göre, ekerken ağaç üç yaşındaysa ikinci yıldan itibaren meyve alınıyor. Dikkat edilmesi gereken noktalara baktığımızda da "Taban sulu arazili olmamalı" diyor Ali Boz. Sulu olunca mantar olurmuş, ondan dolayı araziye dikkat etmek gerektiğini belirtiyor. Mangoyu ekmeye nasıl karar verdiğini de anlatan Boz, "Ekmeden önce çok araştırdım, inanılmaz lezzetli. Böylece ekmeye karar verdim" diyor. Sera için herhangi bir şey gerekmediğini belirten Boz, "Muz seraları gayet uygun. Daha çok ekmeyi düşünüyorum. 40 dönüm daha ekeceğiz, çünkü talep var. Şimdiye dek ürettiklerimi hemen bahçeden alıyorlar. Manavlar ve halciler özellikle ilgileniyor" diyor.
Mango üretiminde öne çıkan yerlerden biri de Antalya'nın Gazipaşa ilçesi. Gazipaşa Ziraat Odası Başkanı Yusuf Çelik, Gazipaşa'da mangonun nispeten yeni olduğunu ve talebin şimdilerde yavaş yavaş arttığını söylüyor. Çelik, "Ağırlıklı bir bahçe yok. Yani Gazipaşa genelinde 5-10 bahçe ancak vardır, ama özellikle son zamanlarda herkes ekiyor" diyor. Çelik, ayrıca bahçe az olduğu için fazla üretimin pek olmadığını da belirtiyor, ancak hem tüketici hem de üretici tarafında bir artış olduğunu söylüyor.
İzzet Akyol ise Gazipaşa'da üretim yapanlardan. Bakımının biraz zahmetli olduğunu söyleyen Akyol, "Mango susuzluğa çok dayanıklı ama biraz nazlıdır. Ayrıca bakımı da önemli, çünkü hastalık olabilir. Bu sebeple ilaçlanmalı ve gübrelenmeli" diyor. Açık alanda üretim yapıldığında ağacın, bir yıl meyve verip bir yıl vermediğini söyleyen Akyol, "Hava soğuduğu zaman şartlar meyveyi uyumaya zorluyor, ama kapalı alanda yetiştiricilik yapıldığında bu durum olmaz. Türkiye'de makro klima iklimi var. Bu nedenle kapalı alanda da üretim yapılabilir" diyor.
KİLOSU 150 LİRA
Sözlerinin devamında Akyol, "Açık alanda ağaç yaşlandıkça iki yılda bir 100-150 adet meyve verebilir. Yine açık alandaysa 10 yaşını geçen ağaçtan 500 adet meyve alınabilir" şeklinde konuşuyor. Bu da mango üretiminin ne kadar kazançlı olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda fidan yetiştiriciliği yapan Akyol, Gazipaşa'da en fazla yedi dekar mango ekildiğini belirtiyor. Kendisi de deneme amaçlı yarım dekarlık bir alana mango ekmiş. Bunun yaklaşık 25 ağaca denk geldiğini söyleyen Akyol, "Yarım dekar ektim, ama muhtemelen daha çok ekeceğim. İlk iki yıl meyve alınmasa da üç yıl sonra çok karlı oluyor. Beş-altı sene sonra ise yaklaşık beş ton meyve almak mümkün. Ben de ektiğim yarım dekardan iki sene sonra tam verim alacağım. Bir ağaçtan 100-150 adet meyve alınabilir. Bakımına göre bu sayı herkeste değişiklik gösterebilir" diyor. Akyol, bölgede üretilen mangoların sosyal medyada satıldığını veya halcilerin aldığını söylüyor. Türkiye'deki mangonun geleceğiyle ilgili düşüncelerini paylaşan Akyol, "Kapalı alanda üretim yapıldığında mangonun geleceğini iyi görüyorum. Bizim ürettiğimiz mangonun tadı daha lezzetli. Konum olarak da Avrupa'ya yakınlığımız avantaj, çünkü yurt dışında olgunlaşmadan toplanıyor. Gelene kadar da bir ay geçiyor, dolayısıyla tadı gidiyor. Ayrıca bu da fiyatlara yansıyor. İthal mangonun kilosu 30 lira, yerli mangonun kilosu ise 150 liraya kadar çıkıyor, ancak turistler ve mangoyu sevenler bu parayı veriyor. Çünkü burada üretilen mangonun lezzeti çok daha güzel ve farklı" diyor.
ENSTİTÜ VE ÜNİVERSİTE ORTAK ÇALIŞTI
Tropik bir meyve olan mangonun Türkiye'ye uyumunun sağlanması için oldukça uzun bir çalışma yapılmış. Bu çalışmalarda yer alan isimlerden biri de Mehmet Özdemir. Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü (BATEM) Meyvecilik Bölümü Başkanı olan Özdemir, sürecin 2012 yılında başladığını söylüyor. Özdemir, "Akdeniz bölgesinde bazı tropik meyvelerin yetiştiriciliğinin yapılabilirliğini görmek adına Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü koordinatörlüğünde BATEM ve Akdeniz Üniversitesi ile başlatılan proje kapsamında ABD'den toplam 11 çeşit getirildi" diyor. Ayrıca bu proje için tropik meyvelerle ilgili BATEM'den altı araştırmacı ve Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü'nden bir öğretim üyesiyle ortak çalışmalar yürütüldüğünü de söylüyor. Bu çeşitlerin uyum çalışmaları ise Antalya'nın Gazipaşa ilçesinde açık arazi şartlarında gerçekleştirilmiş. Mangoda Kent ve Irwin çeşitlerinin getirilip uyumlandırıldığını anlatan Özdemir, bu türlerin daha önce farklı yollardan Türkiye'ye getirilerek amatörce yetiştirildiğini de belirtiyor. Özdemir, "Başlattığımız proje ile bu türlerde ilk defa, doğru fidanlar yasal yollarla Türkiye'ye getirilmiş oldu. Bu uyum çalışmaları sonucunda 2020'de Kent mango çeşidi ülkemizde BATEM tarafından tescil edilerek üretime kazandırıldı" diyor. Özdemir, mangonun sera yetiştiriciliğiyle ilgili çalışmaların devam ettiğini de belirtiyor. İlk izlenimlere göre Türkiye'nin Akdeniz sahil kesiminde seralarda, iklimlendirme uygulamalarıyla yetiştiriciliğin mümkün olacağının altını çiziyor.
İTHALİNE GÖRE DAHA LEZZETLİ
Özdemir, mango yetiştiriciliğinde iklim ve toprak koşulları, çeşitler, yatırım maliyetleri, fidan durumu, sulama suyu gibi bazı faktörler dikkate alınarak yatırımların planlanması gerektiğini söylerken "Ayrıca yatırım yapılırken mutlaka araştırma kuruluşlar ve üniversitelerden danışmanlık alınmalıdır" diyor. Türkiye'nin bu alandaki avantajlarına da değinen Özdemir, konum itibariyle Türkiye'nin önemli bir kavşakta bulunduğunu söylüyor. Bu konumun tropik iklim meyveleri için kritik bir nokta ve ekonomik anlamda da avantajlı olması hakkında da konuşan Özdemir, "Konum itibariyle Türkiye'nin coğrafi ve ekonomik anlamda her yere yakınlığı büyük avantaj. Ülkemizde yetiştirilen tropik meyveler kalite anlamında ithal ürünlere göre büyük üstünlük gösteriyor. Bu ürünlerin Türkiye'de yetiştiriciliği yapılabilirse gerek iç tüketim gerekse ihracat anlamında önemli katkılar sunacağı açıktır" diyor. İthal edilen mangoların, büyük çoğunluğu erken hasat edildiği ve şoklanarak lojistiği yapıldığı için olgunlaşma problemi yaşandığını vurgulayan Özdemir, mangonun tadının istenilen seviyeye ulaşamadığına ve yine bu nedenle tüketicilerin talebi olmadığının altını çiziyor. Özdemir," Türkiye'de yetiştirilen mango meyvesi tat olarak bizlerin damak tadına uygunluk açısından öne çıkmaktadır" diyor.
SUBTROPİK BÖLGE AVANTAJI
Kontrollü tarım Ar-Ge çalışması ve mango fidan yetiştiriciliği yapan Ercan Arslan, tropik meyvelerde butik yetiştiricilik yapılmasını öneriyor. Böylece hem yerel hem de uluslararası pazarda yerini alabileceğini düşünüyor. Arslan, butik yetiştiriciliğin temelinde taze tüketim için özel üretim olduğunu belirtirken, "Dünyada, meyvelerin taze olarak tüketilme talebi yeni bir pazar yarattı ve pazar her yıl kendini katlayarak büyüyor. Hitap edilen lüks pazar açısından, tropik meyvelerin subtropik bölgelerde butik yetiştiriciliğini yapmak, kazancı artırmak açısından büyük bir stratejidir. Yani temel strateji, dünya taze tropik meyve pazarı için tropik meyvelerin subtropik bölgelerde butik yetiştiriciliğini yapmak olmalıdır. Bu duruma, subtropik bölge avantajı denilmektedir" diyor.
Tropik meyvelerin yetiştiği ana coğrafyasında hasatı bittiği zaman, diğer mevsimlerde de taze olarak üretilebilme olanağı, subtropik bölgelere kayıyor. Ara vermeden, taze tropik meyve tüketimini, ancak subtropik bölgelerdeki üretimin devamlılığı sağlarken bu durumda da Türkiye oldukça avantajlı duruyor.
Yatırım için uygun şartların nasıl oluşturulacağına dair tavsiyelerde de bulunan Arslan, "Katma değeri çok yüksek ihracat amaçlı tarım üreticiliği yatırımı için uygun şartlar oluşturulmalı" diyor. Bunun için de teşvik edici, yüksek teknolojili ve üreticilerin içinde olacağı politikaların oluşturulması gerektiğini söylüyor. Arslan, teknolojiden de faydalanabilmek için uygulama mühendislerine ve teknikerlerine ihtiyaç olduğu gibi tarımda yeni teknolojilerin geliştirilmesi için Ar-Ge'ye önem verilmesi gerektiğini vurguluyor. Üretim için ise kaliteli ve yüksek rekolte elde etmek için mutlaka "kontrollü tarım" ile yetiştiricilik yapılması gerektiğini belirtiyor.
"KONTROLLÜ TARIM TEKNOLOJİSİNE SAHİBİZ"
Kontrollü tarımın önemine değinen Arslan, bu yöntemde bitkilerin sık ekiminin önerildiğini söylüyor. Sık ekim, ağaç başına üretim değil, metrekare alan bazında daha fazla ürün elde etmek için yapılıyor. Buradaki amaç ise, bahçeye düşen güneş enerjisinden maksimum yararlanmak.
Türkiye'nin bu alandaki avantajlarına da değinen Arslan, Türkiye'nin, dünya lüks taze meyve tüketim pazarına coğrafik yakınlığının yanı sıra mevcut nakliye altyapısı ile yeteneği ve tecrübesinin olduğunu da belirtiyor ve ekliyor: "Kontrollü tarım yapmak için gerekli yüksek teknolojilere sahibiz. Ayrıca mango gibi diğer ağaçsı bitkilere de topraksız tarım teknolojisini uygulayabilen nadir ülkelerden biriyiz."
1 DEKARIN MALİYETİ
Mango üretimi yaparken fidanının gübresine, budamasına ve en önemlisi kök kısmına su değmemesine dikkat etmek gerekiyor. Bunlar yapıldığı zaman ağaç, 300 yıl yaşayabiliyor. Fidanın tanesi ise 250 Türk lirası. Bir dekara 50 fidan ekilebiliyor. Serada ise daha sık ekilebilir. Örneğin 70-80 tane fidan ekimi yapılabiliyor. Buradan baktığımızda bir dekara ekilecek fidan maliyeti yaklaşık 13 bin lira. Yani bakımını doğru yaptığınızda ve 13 bin lira gibi cüzi bir maliyetle uzun yıllar mango ağaçlarınız olabilir. Üstelik birkaç yıl sonra bir ağaçtan ortalama 500 tane meyve alınabiliyor. Yazın kilosunun tarlada 40 lira civarında olduğu belirtiyor. Üreticilerin söylediklerine göre fidan ve gübre fiyatı, dekar başına serada 250 bin Türk lirası. Kurulumu, ağaç ekimi, damlama sulama sistemi de masraflar arasında. Ağacı, gübresi, damlama sistemi yani sulama sistemi işçiliği, kapatması vs. derken, su olması durumunda 350 bin liraya halledilebiliyor.
Mangonun bir diğer güzelliği de yılın 12 ayı yetiştirilebilmesi. Hasat dönemi ise genelde ağustos – eylülde oluyor. Fidanların dikim yöntemi önemli. Sık ekim tekniğiyle ekim aralığı iki metre tercih edilirse, mango için ağaç başına 54 meyve ile dönümünden 10 bin 584 meyve, ekim aralığı 2.90 metre tercih edilirse ağaç başına 108 meyve ile dönümünden 11 bin 880 meyve alınabiliyor.
Mango her daim yeşil, ısıya duyarlı ve kış uykusu dönemi olan bir bitki. Optimal sıcaklığı ise 20-26°C arasında. Yetişme yüksekliğine bakıldığında ise bin 200 metreye kadar olan yüksekliklerde yetiştirilebiliyor.