MUSA SAVAŞ/ Eskiden, yıllar önce, birisi bir yeri fethedince ilk yaptığı şey oranın kendisine ait olduğunu göstermek için kendi adına para bastırmakmış… Amerikan Doları, Türk Lirası, İsviçre Frangı… Para birimleri bir nevi bayrak gibi o ülkenin simgesi ve en çok bilineni. Bugün de durum çok farklı değildi, yakın zamana kadar. Ancak bir şey oldu, bir şeyler değişti. 2009 yılında hayatımıza bitcoin öncülüğünde kripto varlıklar girdi.
Nerede durduğu belli değil, kimin ürettiği belli değil. Belli sayıda üretilmiş ve yine belli sayıyı geçmeyeceğinin garantisi verilmiş. Bir nevi kıt kaynak. Para gibi sınırsız sonsuz basılma olanağı yok. Nereden geldiğini soran yok, bankada durduğu yerde vergisini isteyen yok. Bir yerden bir yere ulaştırmak için tek ihtiyacınız olan bir tıklama.
Bunlar olurken iş dünyasının fotoğrafı şu şekilde: Dünyayı kasıp kavuran şirketler var. Sınırlar ötesinde çalışıyorlar. Hiçbir ortak noktası olmayan insanların ortak noktası gibi çalışıyorlar. Politikacılar, bilim adamları, din adamları… Herkes o şirketin ürününü kullanmak için birbirini paralıyor. Nedir onlar? Sosyal medya araçları.
Ancak tüm bunların ortak sorunları var. Belli bir ülkeye aitler. Uluslararası olmak isterken bir ülkenin başkanının iki dudağı arasındalar. Rekor sayıda seçmenin, 71 milyon kişinin seçtiği ABD Başkanı Joe Biden; dünyanın en çok bilinen milyarlarca kişinin kullandığı markalarına taklalar attırıyor, dövüyor, istediğini yaptırıyor, istediği ülkeye yaptırım uygulattırıyor.
Öngörülemeyen çöküşler
Müdahaleci politikalarla arası hiç iyi olmayan sermaye ve ekonomi, bundan son derece rahatsız ve bizim yavaş yavaş fark etmeye başlayacağımız gibi o tür eski nesil merkeziyetçi firmalar için yavaş yavaş kötü günler başlıyor.
Son iki aydır büyük firmaların hepsinde kâğıt üstünde hiç öngörülemeyen çöküşler meydana gelmeye başladı. Korsanlar tarafından hack'lenmeler, beklenmeyen sistem çöküşleri, verilerin kötü niyetli insanların ellerine geçmesi… Facebook gibi bir yapının yaşadığı birkaç saatlik çöküş, Mark Zuckerberg'ün kişisel servetinden 6 milyar dolara mal oldu. Arka arkaya yaşanan bu "olayları" rastlantıyla açıklamak oldukça zor.
Yolun sonu mu?
Acaba gizli bir el, yönetsel sistemlerinden dolayı Çin'in açık ve net bir şekilde yaptığı müdahaleleri bu firmalara mı getirmeye başladı? 1990'larda hayatımıza büyük bir zıplamayla milyarlarca dolarlık giriş yapan Microsoft için yolun sonuna mı gelindi? 2000'lerde sunucu tarafında şov yapan yine trilyon dolarlık şirketler için mi çalıyor çanlar?
Merkezdeki şirketler o ya da bu müdahalelerle sahneden çekilirse yerlerine kim gelecek? Merkeziyetsiz olanlar… Mesela kripto şirketler…
Kripto şirket de neyin nesi deyince size basit bir örnek verelim: ICP diye bir şirket var, açılımı Internet Computer. Bildiğiniz internet bilgisayarı. Kullanıcıların uygulamalar, web siteleri ve diğer web tabanlı hizmetler oluşturmasına olanak tanıyan bir kripto para birimi veya dijital token olarak biliniyor. Kripto para birimi Dfinity Vakfı tarafından oluşturulmuş ve arkasında sağlam isimler var. Bu şirket, web ortamında uygulamaların yeni veya farklı bir sürümünü çalıştırabilen merkezi olmayan bir bilgisayar ağı hayali kuruyor. Google, Facebook ve Amazon Web Services gibi internet platformlarına meydan okuma amacıyla yola çıkmış ve belli ki buna da gücü var. Piyasada çoğunlukla DeFi, Decentralized Finance, olarak adlandırılan merkezi olmayan finans uygulamaları yer almaktadır. Mevcut finansal sistemleri kripto olanlarıyla değiştirmeyi hedefliyorlar, en basit söylemiyle…
Böyle olunca ne olacak peki?.. Biraz düşünelim. Devam edeceğiz.
(*John Lennon'ın Imagine şarkısından bir alıntı: Farz edin hiç ülke yok)