ALEV RİGEL/ Kadın hakları hareketinin her yıl kutlanan bir bayramı var. Yirminci yüzyılın başlarında Avrupa ve Kuzey Amerika'daki işçi hareketlerine dayanan bu bayram, cinsiyet eşitliği, üreme hakları ve kadınlara yönelik şiddet ve istismar gibi konulara odaklanıyor.
28 Şubat 1909'da ABD/New York City'de başladığı söylenebilir. Avrupa'da 1910 Uluslararası Kadınlar Konferansı'ndaki Alman delegeleri, belirli bir tarih olmasa da her yıl "Kadınlar Günü" düzenlenmesini önermişlerdi.
Ertesi yıl Avrupa genelinde Uluslararası Kadınlar Günü'nün ilk gösterileri ve anmaları gerçekleşti. Bayram haline getirilmesi ise hayli zaman aldı. 1977'de Birleşmiş Milletler tarafından desteklenmesinin ardından ana akım küresel bir bayram oldu.
Uluslararası Kadınlar Günü birçok ülkede resmi tatil. Birleşmiş Milletler, bu tatili kadın haklarıyla ilgili belirli bir konu, kampanya veya temayla bağlantılı olarak kutluyor.
28 Şubat 1909'da New York şehrinde düzenlenen en eski etkinlik, aktivist Theresa Malkiel'in önerisiyle organize edildi. Ağustos 1910'da, Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da, Uluslararası Kadınlar Konferansı düzenlendi. Kısmen Amerika'dan ilham alan Alman delegeler Clara Zetkin, Kate Duncker, Paula Thiede ve arkadaşları, bir tarih belirtilmemiş olsa da yıllık olarak "Kadınlar Günü" kurulmasını önerdi.
17 ülkeyi temsil eden yüz kadar delege, kadınların oy hakkı da dahil olmak üzere eşit hakları teşvik etme stratejisinin bir parçası olarak bu fikre katıldı.
19 Mart 1911'de, ilk Uluslararası Kadınlar Günü Avusturya-Macaristan, Danimarka, Almanya ve İsviçre'de bir milyondan fazla kişi tarafından kutlandı. Sadece Avusturya-Macaristan'da 300 gösteri düzenlendi.
Kadınlar Viyana'daki Ringstrasse'de, Paris Komünü şehitlerini onurlandıran pankartlar taşıyarak yürüyüş yaptı. Avrupa genelinde kadınlar oy kullanma ve kamu görevi yapma hakkını talep etti ve istihdamda cinsiyet ayrımcılığına karşı protesto düzenledi.
Kutlamalar için belirli bir tarih yoktu. Ancak genellikle şubat sonu veya mart başında yapılıyordu. Amerikalılar, "Kadınlar Günü"nü şubat ayının son pazar günü kutlamaya devam ederken Rusya, Uluslararası Kadınlar Günü'nü ilk kez 1913'te şubat ayının son cumartesi günü kutladı. (Gregoryen takviminde tarih 8 Mart'tı). Uluslararası Kadınlar Günü Almanya'da ise ilk kez 8 Mart 1914'te kutlandı.
Fakat bu anlamlı kutlama her ülkede rahatça yapılamıyordu. Nitekim Londra'da kadınların oy hakkı için düzenlenen yürüyüş sırasında Sylvia Pankhurst, Trafalgar Meydanı'nda daha konuşmak üzere yola çıkarken tutuklandı.
Avustralya, 1928'de ilk kez Sidney'de düzenlenen bir mitingle Uluslararası Kadınlar Günü'nü kutladı. 25 Mart'ta düzenlenen bu mitingde kadınlar tam ücretli yıllık izin, eşit işe eşit ücret, kadın mağaza çalışanlarının günlük mesaisinin sekiz saate indirilmesi, parça başı işe son ve işsizler için temel ücret desteği gibi isteklerde bulundular.
Daha sonra, ilk Uluslararası Kadınlar Günü yürüyüşleri, 1931'de Sidney ve Melbourne'de düzenlendi. 1938'de Perth'de ilk büyük Uluslararası Kadınlar Günü toplantısı yapıldı. Toplantıya Üniversiteli Kadınlar Derneği, Anneler Birliği, Savaş Aleyhtarı Hareket, Ulusal Kadın Konseyi, İspanyol Yardım Komitesi, Kadınların Barış ve Özgürlük İçin Uluslararası Birliği katıldı. .
Uluslararası Kadınlar Günü, 1960'ların sonlarında, Laura X adlı bir aktivistin 1969'da Kaliforniya Berkeley'de Uluslararası Kadınlar Günü'nde bir yürüyüş düzenlemesinden önce, Amerika Birleşik Devletleri'nde büyük ölçüde unutulmuştu. Yürüyüş, 1968'den 1974'e kadar kadın hareketinin merkezi arşivi olan Kadın Tarihi Araştırma Merkezi'nin kurulmasına yol açtı. Laura X ayrıca, insan ırkının yarısının, yani kadınların yılda yalnızca bir güne sahip olmasının haksızlık olduğunu düşündü ve Ulusal Kadın Tarihi Ayı'nın Uluslararası Kadınlar Günü etrafında inşa edilmesi çağrısında bulundu.
1978'de Filistin'deki Kadın Çalışma Komitesi, ulusal kurtuluşu ve kadın kurtuluşunu birleştirmek amacıyla strateji geliştirmeye istekli bir derneği temsil etti. Komitenin kurucuları, genel nüfusu eğitmekte başarısız oldukları için önceki hayırsever toplulukların eylemlerinde hayal kırıklığına uğradılar. Bu sorunu düzeltmek için okuryazarlığı, sağlık eğitimini ve nakış öğreten sınıfları teşvik eden programlar başlattılar. İşçi sınıfı geçmişine sahip olanların rahatça çalışabilmelerini sağlamak için çocuklarına bakmak üzere kreşler kurdular.
Arjantin'de cunta rejiminin sona ermesinden sonra ilk Uluslararası Kadınlar Günü gösterileri, 1984'te ülke demokrasisinde artık bir dönüm noktası olarak kabul edilen Kongre Meydanı'nda gerçekleştirildi. Etkinlik, kadın grupları, feministler, ev hanımları ve siyasi parti ve sendika temsilcilerinden oluşan bir örgüt olan "Multisectorial de la Mujer" (Kadınlar için Çoksektörlülük) tarafından düzenlendi.
Birleşmiş Milletler ise, Uluslararası Kadınlar Günü'nü 1975'te kutlamaya başladı. 1977'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, üye devletleri "tarihsel ve ulusal gelenek ve göreneklerine uygun olarak yılın herhangi bir gününü Birleşmiş Milletler Kadın Hakları ve Uluslararası Barış Günü olarak ilan etmeye" davet etti.
21'inci yüzyıla gelindiğinde Kadınlar Günü, özellikle Batı'da büyük şirketler tarafından desteklendiği ve radikal sosyal reformlar yerine genel ve belirsiz eşitlik kavramlarını teşvik etmek için kullanıldığı için aşırı derecede sulandırılmış ve ticarileştirilmiş olarak eleştiriliyordu.
2010'da Uluslararası Kadınlar Günü vesilesiyle, Uluslararası Kızılhaç Komitesi, yerinden edilmiş kadınların yaşadıkları zorluklara dikkat çekti. İnsanların yerinden edilmesi, günümüzde de silahlı çatışmaların en ağır sonuçlarından biri.
Batı'daki kutlamalar düşük profilli olsa da, 8 Mart 2011'de Uluslararası Kadınlar Günü'nün 100'üncü yıl dönümünü anmak için yüzden fazla ülkede etkinlikler düzenlendi.
Amerika Birleşik Devletleri'nde, Başkan Barack Obama, Mart 2011'i "Kadın Tarihi Ayı" olarak ilan ederek, Amerikalılara, Uluslararası Kadınlar Günü'nü kutlama çağrısında bulundu. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da Uluslararası Kadınlar Günü arifesinde "100 Kadın Girişimi: Uluslararası Değişimlerle Kadınları Güçlendirme" programını başlattı.
2012'de, silahlı çatışmalar sırasında kaybolan çocukların annelerine ve eşlerine yardım etmek için daha fazla eylem çağrısında bulunuldu. Çatışmalarla bağlantılı olarak kaybolan kişilerin büyük çoğunluğu erkek. Kayıp koca veya oğullarına ne olduğunu bilmemenin verdiği acının yanı sıra, bu kadınların çoğu ekonomik zorluklarla karşı karşıya.
O dönemde dünya çapında kadınların yüzde 70'inin hayatlarında bir şekilde fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığı bildirildi. UNESCO Genel Direktörü Irina Bovoka, 2013 Uluslararası Kadınlar Günü'nde "Kadınları güçlendirmek ve eşitliği sağlamak için, her türlü şiddete karşı çıkmalıyız" dedi.
2016 yılına gelindiğinde hala yarım milyar kadının okuma yazma bilmediği ve Afrika genelindeki ergenler arasındaki tüm yeni HIV (Bağışıklık Yetmezliği Virüsü) enfeksiyonlarının yüzde 74'ünün kızlardan kaynaklandığı gibi yeni rakamları içeren güncellenmiş bir rapor yayınladı.
2017'de Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Uluslararası Kadınlar Günü'nü destekleyen bir mesajda, kadın haklarının nasıl "azaltıldığı, kısıtlandığı ve tersine çevrildiği" konusunda bazı açıklamalarda bulundu. Guterres, erkeklerin hala liderlik pozisyonlarında olması ve ekonomik cinsiyet uçurumunun giderek artması nedeniyle, kadınları her düzeyde güçlendirecek bir değişim çağrısı yaptı.
2018'de ABD'de başlayan ancak dünya çapında popülerlik kazanan "MeToo" ve "TimesUp" gibi küresel yürüyüşler ve çevrimiçi kampanyalar, dünyanın farklı yerlerinden birçok kadının adaletsizlikle yüzleşmesine olanak sağladı.
Berlin federal eyaleti, 2019 yılında ilk kez Uluslararası Kadınlar Günü'nü resmi tatil olarak kutladı ve parlamento bunu aynı yılın ocak ayında onayladı. Berlin, Uluslararası Kadınlar Günü'nü resmi tatil yapan ilk Alman eyaleti oldu.
2020'de, COVID-19 salgınına rağmen Londra, Paris, Madrid, Brüksel, Moskova ve diğer Avrupa şehirlerinde sokak yürüyüşleri gerçekleştirildi.