Yeni Asır İzmir Kentsel Dönüşüm Zirvesi tamamlandı

Turkuvaz Medya Grubu ve Yeni Asır Gazetesi işbirliğinde bu sene ilki gerçekleştirilecek olan Kentsel Dönüşüm Zirvesi, 22 Mayıs Çarşamba günü İzmir Ticaret Odası Konferans Salonu’nda gayrimenkul ve yapı sektörünün önde gelen paydaşlarının katılımıyla düzenlendi
23.05.2024 11:12 GÜNCELLEME : 23.05.2024 11:12

Yeni Asır ile Turkuvaz Medya Grubu'nun işbirliğinde düzenlenen 'İzmir Kentsel Dönüşüm Zirvesi'ne katılan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Vedad Gürgen, Türkiye'nin en önemli konu başlıklarından biri olan kentsel dönüşümle ilgili önemli açıklamalar yaptı. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerdeki benzer acıların İzmir'de yaşanmaması için kentsel dönüşüm çağrısı yapan Bakan Gürgen, "30 belediyenin her birinin elini taşın altına koyması, gövdesiyle beraber girmesi lazım. Benzer acıları İzmirlilere yaşatmayın. Ne yapacaksak hep beraber yapalım. Tehlike kapıda ama çözüm de yine hepimizin elinde. Birlikte olursak biz bu işi başaracağız. Ama olamazsak dönüp dolaşıp bizim arkamızdan ağlayacaklar" dedi.

İzmir Kentsel Dönüşüm Zirvesi, Yeni Asır Gazetesi ile Turkuvaz Medya Grubu işbirliği ve İzmir Ticaret Odası'nın da (İZTO) katkıları ile İZTO Kongre Salonu'nda gerçekleştirildi. Riskli binaların yıkılıp yeniden yapılmasının yanı sıra şehirlerin sosyal ve ekonomik açıdan gelişmesine rehberlik edecek kentsel dönüşüm zirvesine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Vedad Gürgen, AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı, İzmir Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Halit Ergin, İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Sabah, Yeni Asır, Daily Sabah Reklam Genel Müdürü ve Yazılı Medya İcra Kurulu Üyesi Ceyda Uzman, sektör temsilcileri ve akademisyenler katıldı.

HAZIRLIK YAPMAK ZORUNDAYIZ

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Vedad Gürgen, İzmir'de 30 Ekim 2020'de 6.6 büyüklüğünde herkesi üzen bir deprem olduğunu ve bilinen bu afetin İzmir'i tehdit etmeye devam ettiğini söyledi. İzmir'de, 6.7 veya 7.2 arasında deprem üretebilecek 21 tane fay hattı yer aldığını, bu fayların da zamanı dolunca deprem üretebileceğinin bilinen bir gerçek olduğunu vurgulayan Gürgen, "Bu fayların zamanlarının dolmak üzere olduğunu da ne yazık ki hepimiz biliyoruz. Bu söylemiş olduğum faylar kara içerisinde. Bir de tabii denizin içerisinde de faylarımız var. Bu denizin içerisindeki faylar da illa ki hareket edecek. Hareket ettiği zaman onların da bize farklı sonuçları olacak. Muhtemelen yapılmış senaryolara göre kara içerisinde 7.2'yi, denizde de 6.9'u göreceğiz. Hazırlık yapmak zorundayız" dedi.

O ZAMAN DAHA NEYİ BEKLİYORUZ?

Bugünkü Mekansal Adres Kayıt Sistemi (MAKS) verilerine bakıldığında İzmir'de 904 bin civarında bina, bunlardan yapı envanter çalışması yapılan Bayraklı'da 33 bin, Bornova'da 61 bin bina olduğunu söyleyen Gürgen, 2009 ile 2024 yıllarında İzmir'de sadece bin 58 tane afet olayının yaşandığına dikkat çekerek, "Küçük ve büyük afetleri yaşıyoruz, yaşamaya da devam edeceğiz. Şimdi fayları ve afetleri biliyoruz. Yapı stokuyla ilgili elimizde veriler de var. O zaman daha neyi bekliyoruz? Bakanlık olarak mikrobölgeleme etüt çalışmalarımız da devam ediyor. Şu anda Türkiye'deki tüm bölgelerin içerisinde eksik olan mikrobölgelemeleri bir proje çerçevesinde bitirmek üzereyiz. Türkiye'de artık bir bilinmezlik yok. Bu bilinmezlik İzmir'de de kalmasın. Bu envanterlerin yapılmasında, mikrobölgelemeleme konusunda bizzat gönüllü olarak destek verebiliriz" diye konuştu.

KAHİN OLMAYA GEREK YOK, DEPREM OLACAK

İzmir'de geçmişte yaşanan depremlerden ve kenti etkileyecek deprem senaryolarından bahseden Gürgen, "Milattan sonraki kayıtları baktığımızda 177, 178, 1040, 1654, 1688, 1723, 1739, 1778 yıllarında depremler olmuş. Yani her an deprem olabilir, takvimler bunu gösteriyor. 1688 yılındaki depremin üzerinden 336 yıl geçmiş. 336 yıl önce İzmir Körfezi boyunca yıkımlar olmuş. O zamanki nüfusu da gözetirsek kent merkezinde 20 bin can kaybı var. Yaklaşık 3 kilometre kuzeyinde Narlıdere yelpazesi deltası ucundaki İnciraltı mevkiinde yüzey deformasyonları oluşturmuş. Sancak Kalesi zemine gömülmüş ve kale denize doğru 30 metre kaymış. Arkasından da kıyı boyunca çökmeler olmuş. Bu çökmelerin içerisinde de o zaman 100 ayak olarak tabir etmişler, yaklaşık 30 metre yandan açılmalar, 60 santimetre de çökmeler var. Bunun anlamı şu, 1688 yılında yaşanmış olan depremin tekrarlanma periyodu içerisine yaklaşıyoruz. Bu deprem yaşanacak. Çünkü istatistiksel olarak bir doğa olayı, bir yerde meydana gelmişse, en az o büyüklükte, o şiddette, o değerde bir tane doğa olayı daha meydana gelir. 1688 yılındaki depreminin bir benzeri olursa, demin söylediğim Narlıdere'den itibaren o fay hattı kırılır. İnciraltı'nda, sahada kırıklıklar olur. O zamanki kayıtlara bakıldığında bu deprem Konya'ya kadar hissedilmiş. Genel itibariyle Konak ve Balçova arasında çok hissedildiği gözüküyor. Narlıdere segmentini düşündüğünüz zaman en fazla hasarın da burada olacağını söylemek için kâhin olmaya veya Uzakdoğu'dan gelmeye gerek yok" dedi.

KIRILMASI BEKLENEN 2 FAYIMIZ VAR

İzmir'deki bir diğer fayın en son 1739 yılında kırıldığının da altını çizen Gürgen, "Onun da kırılma mekanizması şöyle. Bu deprem silsilenmelere sebebiyet veriyor. Yani bir defada kırılıp bitmiyor. İlk önce deprem oluyor, sonrasında devam eden artçılar onlarca gün devam ediyor. Deprem fırtınası diyebileceğimiz şekilde depremler oluşmuş. Şuanda iki tane fayımız var. Kırılmaya hazır, bekleyen. Bir tanesi olursa ilk söylediğim gibi, ikincisi olursa da sizi günlerce sürmesi beklenen bir deprem fırtınası var. Notlara göre bu fayda kırık olursa bir günde gece yarısına kadar 27 kez deprem olduğundan bahsediliyor" diye konuştu.

O FAYLARIN ETKİSİ 30 EKİM DEPREMİ'NDEN 3 KAT DAHA FAZLA

İzmir Körfezi'nin binlerce yıllık oluşumuna bakıldığında çevresindeki zeminde alüvyon bir tabaka oluştuğunu, hatta 30 Ekim 2020'deki depremin yer ivmesinin 0.15G kuvvetinde olduğunu belirten Gürgen, "Yani zemin yer çekimi ivmesinin yüzde 15'i kadar bir etkiyle etkilenmişti. Az önce söylediğim depremler gündeme geldiğinde ise en büyük yer ivmesi muhtemelen en az 0.45G kuvvetinde olur. Bu ne demektir? 30 Ekim'de yaşadığımızın 3 misli daha ivme gelecek, binaları sallayan ivme 3 misli daha büyük olacak. 3 misli daha büyük olması demek, 3 misli hasar demek değil. Kat ve be kat daha üzerinde hasarlara sebebiyet verecek demektir. Deprem senaryoların içerisinde dediğim gibi 6.6 büyüklüğünde deprem üretme kapasitesi olan İzmir fayı ile 6.7 deprem üretme kapasitesi olan bir de Tuzla fayı var. Bu dökümanların hepsi İzmir'in İl Risk Azaltma Planı'nda (İRAP) var" dedi.

İZMİR'İN SEL SORUNU DA VAR

İzmir'in sadece depremle ilgili değil, sel gibi doğal afetlerle de sıkıntısı olduğunu anlatan Gürgen, "Geçmişte İzmir'de taşkınların da büyük etkileri olmuş. Poligon Deresi, Meles Çayı, merkezdeki ve Kemalpaşa'daki dereler. Manda Çayı o kadar çok var ki. Elimizdeki senaryolara ve raporlara göre eğer Menemen'deki Asarlık Deresi taşarsa 466 kişiyle 1578 kişiyi etkileyebilecek şekilde bir selle karşı karşıyayız. Bunlar için de kahin olmaya gerek yok. Yine benzer şekilde Aliağa'da da böyle bir sel taşkın riskimiz var. Onun da büyüklüklerine göre yaklaşık 2 bin 700 kişiyle, 1079 kişiyi etkileyebilecek bir sel afetiyle karşı karşıya İzmir. Bayraklı ilçesindeki koca çay taşarsa ne olur diye de bir çalışma yapılmış. Onun sonucunda da 16 bin 500 kişinin etkileneceği belirtiliyor. Bunların hepsi bir korkunç felaket senaryosu mu? Hayır değil. Bunlarla başa çıkabilmek için yöntemler de var. İl Risk Azaltma Planı'nı içerisine problemler ortaya konulmuş, arkasından da çözüm önerileri" diye konuştu.

HER DERDİN DEVASI KENTSEL DÖNÜŞÜM

İzmir'deki olası doğal afetlere karşı her derdin devasının kentsel dönüşümde olduğunu, kimlerin hangi işlerden sorumlu olduğunun eylem planlarında yer aldığını anlatan Gürgen, "Bu beklenen afeti, bu eylemleri, bu yerel yönetim sağlayabilir mi, sağlayamaz mı? Onu da artık kendiniz değerlendirip, bunlarla ilgili baskı oluşturmanız lazım. Biz kentsel dönüşümün nasıl yapılacağı ile ilgili 2020 yılındaki pandemi zamanlarında İzmir'de toplantılar yaptık. İzmir'de bir yol haritası çalışması yaptık. Bu yol haritası çalışması da tüm Türkiye'ye örnek olacak bir çalışmaydı. Burada 'Tüm belediyelerin, tüm kamu kurum kuruluşlarının aktif olarak katıldığı bir dönüşüm senaryosu nasıl yapılır?' 'Dönüşümde öncelikler nerelerdir?', 'Nereleri nasıl dönüştürürüz?' diye çalıştaylar yaptık" dedi.

İZMİR'DE NEYİ BEKLİYORUZ?

Veriler ışığında İzmir'in tüm ilçeleri, özellikle de Körfez'in içerisindeki risklerden, hazırlanan bütünleşik risk haritasından bahseden Gürgen, "Hem deprem, hem sel önceliklerine göre 30 ilçe tek tek puanlandı. Mahalle mahalle. Bölge bölge. İzmir'de dönüştürmesi gereken mahalleler isim isim sayıldı. Derseniz ki nereler mesela? Karşıyaka'da Bahriye Üçok'tan başlıyoruz. Aşağısında 2 No'lu bölge, denize yakın gecekondu bölgesi. Bayraklı'da Adalet, Manavkuyu Planlama Bölgesi denmiş. Bornova'da Çınar, Yıldırım Beyazıt, Barbaros, Gazi Osmanpaşa denmiş. Konak'ta Beştepe bölgesi denmiş. Konak'ta Hatay Planlama Bölgesi, tarihi bölgelerin içerisinden bahsedilmiş. Buca ve Narlıdere'de mahalleler sayılmış. İzmir açısından söylemek gerekirse, bizi bekleyen bir deprem tehlikesi, bir sel tehlikesi var. Ortak akıl ürünü bir dökümantosyan yapılmış, her şey bitmiş. Şu aşamadan itibaren daha bekleyecek bir saniyeniz bile yok. Artık niye bekliyoruz? Benim ona da aklım ermiyor? Bakın her şey hazır. Nerenin önceliklendirilmesiyle ilgili tüm kamu kurumları, belediyeler birlikte çalışmışlar. Tek tek yazılmış. Biz şu anda İzmir'de neyi bekliyoruz? Yani illaki bu selin gelip insanları alıp sürükleyip götürmesini mi bekliyoruz? 'İllaki saydığım deprem senaryoları gerçekleşsin, ondan sonra mı yapalım?' diyoruz" ifadelerini kullandı.

BEKLEMENİN KİMSEYE FAYDASI YOK

Hiç kimseyi kentsel dönüşüme zorlamadıklarını ancak yapı stoklarının durumunun da belli olduğunu ifade eden Gürgen, "Kimseye zorla şuraları, buraları dönüşür demiyoruz ama elimizde 100 bin konutluk bir envanter var. İnsanların binasının ne durumda olduğunu, zemin koşullarını, yaklaşan tehlikeyi biliyoruz ama hiçbir aksiyon almıyoruz. Bu saatten sonra beklemenin hiç kimseye bir faydası yok. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'ta yaşadıklarımızın bir örneğini de burada yaşatmayın. İnsanlarımız bunu hak etmiyor. Bakın Hatay'da taş üstünde taş kalmadı. Bu depremin geleceği bilinmiyor muydu? Biliniyordu. Niye önlem alınmadı? Hatay'ın da mikrobölgeleme etütleri vardı. Hatay'da da bina envanterleri vardı. Bir şey yapmadığınız zaman bu deprem alıp hepimizi götürüyor. Arkasından öyle acılar bırakıyor ki bu acıların o nesilde kaybolma ihtimali yok arkadaşlar. Hiçbir insanoğlunun da bu acıları unutup normal hayatına devam etmesi de mümkün değil" diye konuştu.

BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerde sadece bir sitede 1200 kişinin hayatını kaybettiğini ve kentsel dönüşümün bu noktada çok önemli olduğunu söyleyen Gürgen, "Bir sitede 1200 canı kaybetmek göz göre göre gelen tehlikeyi yok saymaktır. Şu anda biz aynı durumu İzmir'de yaşıyoruz. Dönüşüm için ne yapılması gerekiyorsa hep birlikte yapalım. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak mikrobölgelemem eksik diyen belediye bugün müracaat etsin, yarın çalışma başlatırız hiç tereddütsüz. Neyiniz eksikse getirin hepsini biz de yapalım. Şu anda Kentsel Dönüşüm Başkanlığı'nın burada kurduğu bir birim var. O birim şu anda herhalde 1000'inci konutunu dönüştürmek üzere, bin konutluk bir proje yürütüyor ama yeterli değil. 30 tane ilçe belediyemiz var. Hocam 30 belediyenin her birinin bu işlerin içerisine, elini taşın altına koyması lazım. Gövdesiyle beraber girmesi lazım. Benzer acıları İzmirlilere yaşatmayın. Ne yapacaksak hep beraber yapalım. Dava konularını burada aşmamız, işimize bakmamız lazım. Tehlike kapıda. Ama çözüm de yine hepimizin elinde. Birlikte olursak biz bu işi başaracağız. Ama olamazsak dönüp dolaşıp bizim arkamızdan ağlayacaklar. Çünkü o enkazın altında biz kalacağız" dedi.

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN YOL HARİTASI OLACAK

Sabah, Yeni Asır, Daily Sabah Reklam Genel Müdürü ve Yazılı Medya İcra Kurulu Üyesi Ceyda Uzman, pandemi süreci ve iklim değişikliği ile birlikte afetlerin artık dünyamız ve ülkemizin önemli bir gerçeği haline geldiğini aktardı. Ülkemizin jeolojik ve iklim özelliklerinden dolayı çok büyük boyutlarda can ve mal kaybına neden olan, doğal afetlere uğrayan ülkeler arasında maalesef ilk sıralarda yer aldığını söyleyen Uzman, Kahramanmaraş ve Hatay'ı da kapsayan 11 kentte meydana gelen depremde milyonlarca insanın yaşam şeklinin doğrudan etkilendiğinin altını çizdi. Bu büyük deprem felaketinin konutların güvenilirliği, yaşadığımız kentin bize sunduğu yaşam alanlarının kalitesinin nasıl olduğunu hepimizi düşünmeye teşvik ettiğini ifade eden Uzman, "Değişen dünya düzeni, kentsel dönüşüm kavramını sadece binalarımızı yeniden inşa etmenin ötesinde de ele almamız gerekliliğini zorunlu kılmıştır. Bu süreç içerisinde iklim değişikliğinin etkilerini, göçleri, krizleri, enerji verimliliğini de hesaba katmamız gerekliliği de olmuştur. Tüm bu değişkenlere bağlı olarak depreme karşı nasıl dirençli binalar inşa edeceğimizin konusu ülke gündemimizin de en başında yer alan konuların arasında bulunuyor. Zirvemizin önümüzdeki dönemde Türkiye'de kentsel dönüşümün yol haritasına önemli katkı sunmasını amaçlıyoruz" dedi.

KÖKLÜ DEĞİŞİKLİKLERE İHTİYACIMIZ VAR

İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, kent dokusunu iyileştirmenin, doğal afetler sebebiyle oluşan felaketlerin etkisinin en aza indirmenin yolunun kentsel dönüşümden geçtiğini vurguladı. Kentsel dönüşümün yaşamsal önem taşıdığını ve ekonomiye olan olumlu etkisi ile birlikte her dönemde gündemin ön sıralarında yer alması gerektiğini aktaran Özgener, "Meydana gelebilecek afetlerde toplumumuzun en az zararla çıkabilmesi için gerekli teknik, yönetsel ve yasal önlemlerin afetten önce alınması gerektiğini, afetlere karşı önleyici ve zarar azaltıcı mühendislik tedbirlerinin geliştirilmesi ve uygulanması gerektiğine de inanıyorum. Bilindiği üzere kentsel dönüşüm alanında yapılan iyileştirmeler toplumun tüm kesimlerine etki ediyor. Ülkemizin bir deprem ülkesi olması ve son dönemde yaşanan diğer doğal afetlerde çalışmalarımızın ivedilikle yapılması gerektiğini ortaya koyuyor. Kentsel dönüşümü sadece fiziksel çevrenin değişimi olarak düşünmememiz gerekiyor. Aynı zamanda toplumun zihniyetinde de köklü değişikliklere ihtiyacımız olduğunu düşünüyor. Sadece bugünü değil, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmanın da önem taşıdığını görüyorum. Bu nedenle ilgili politikalar belirlenirken sürdürülebilirlik bilincinin yanı sıra dayanıklı uzun vadeli sistemlerin geliştirilmesi ve uluslararası arenada iyi uygulama örneklerinin ülkemiz coğrafi yapısı özelinde de hayata geçirilmesinin değerli olduğuna inanıyorum" diye konuştu. Kentsel dönüşüm çalışmalarında toplumun ihtiyaç ve beklentileri de göz önüne alınmasının kıymetli olduğunu da değinen Özgener, "Multidisipliner bir yaklaşımla farklı görüşlerin oluşturulacak projeye dair edilmesinin süreci hızlandıracağı ve başarıya ulaşmamızda da anahtar rol oynayacağına inanıyoruz. Özellikle ulaşım ve diğer altyapı imkanlarının geliştirilmesi, kentsel dönüşüm için kentlerin geleceğini belirleyen kararlardan meydana geliyor. Kentsel dönüşümde kentin yaşam kalitesini arttıracak şekilde açık alanların planlanmasının hem kentlilerin günlük hayatında önemli olacağına, hem de bir afet anında hayat kurtarıcı etkileri olacağı fikrindeyim" ifadelerini kullandı.

ARTIK BİR KİŞİNİN BİLE BURNU KANAMAMALI

AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı, zirvenin kentsel dönüşüm gibi önemli bir başlık altında yapılmasının mutluluk verici olduğunu, 30 Ekim 2020'deki depremle İzmir'in de en önemli problemlerinden birinin kentsel dönüşüm olduğunun ortaya çıktığını söyledi. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki büyük depremlerde 50 bin canımızı kaybettiğimizi, bu noktada yerel yönetimlerin rolünün de önemli olduğunu ifade eden Bölünmez Çankırı, "Ben son yerel seçimlerde Konak Belediye Başkan adayı olarak sahada gezerken en önemli başlıklarımızdan bir tanesi kentsel dönüşümdü. Artık bir kişinin bile burnunun kanamaması için hep beraber, siyaseten, genel yerel siyaseten, sivil toplum kuruluşları, kamu kurum ve kuruluşları, eğitim sektörü olmak üzere hepimiz kentsel dönüşümde elimizi taşın altına koyup bu alanda çok ciddi bir oluşum içerisine girip aksiyon almamız gerekiyor. Partim adına, diğer milletvekillerimiz adına yapılması gereken ne varsa her zaman istişare halinde olduğumuzu ve sizlerle beraber çalışmaktan, yerel yönetimlerle beraber burada İzmir halkı için çalışmaktan büyük bir mutluluk duyarız. Bizler bütün vatandaşlarımızın gerçekten hak ettiği gibi, İzmir'de Alsancak'ta nasıl hak ettiği hayatı yaşıyorsa, Tepecik'te, Mehtap'ta, Millet mahallesinde de Yeşildere'de de aynı şekilde yaşamasını sağlamaktan sorumluyuz" dedi. Protokol konuşmalarının ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Vedad Gürgen, AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı ve İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener'e katılımları ve katkılarından dolayı plaket verildi. Panelin ikinci bölümünde kentsel dönüşümle ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından panelist olarak gelen yetki isimler, sektör temsilcileri ve akademisyenler katılımcılarla görüşlerini paylaştı.

Kentsel Dönüşüm Zirvesi'ne Güçlü Sponsor Desteği

İzmir Ticaret Odası'nın desteğiyle gerçekleşen Zirve'nin sponsorluğunu İzka İnşaat, DYO, TurkMall, Fenercioğlu, Tanyer ve By Tekinalp üstlendi.

BİZE ULAŞIN