PARA İŞ FELSEFESİ/ ÜRÜN DİRİER İnternet ile her an ulaşılabilir olduğumuz bu çağda, çalışanlar fiziki olarak ofisten ayrılsa da maalesef işlerinden ayrılamıyor. Çoğumuz 'Güneş Batmayan İmparatorluk'ların çalışanıyız. Çalışanlar için iş sonrası yapılan aramalar ve atılan e-postalar ile mesajlar daha fazla iş yapmaya yol açıyor. Tüm araştırmalar, günümüzde eskiye kıyasla işle ilgili stresin çok daha fazla olduğunu ve stresin sabit olduğunu gösteriyor. Dünyada insan kaynakları profesyonelleri şu sıralar en çok 'bağlantı kesme hakkı'nı tartışıyor. Bu hak özetle, mesai saatleri dışında telefon ve internet üzerinden çalışana ulaşmayı engellemeyi kapsıyor.
Bu modern sorun karşısında birçok ülke teyakkuza geçmiş durumda. Örneğin, Avustralya 'bağlantıyı kesme hakkı' yasasını çıkarmaya hazırlanıyor. Portekiz, Fransa ve İspanya gibi ülkelerde bağlantıyı kesme hakkı kullanılıyor.
İşçilerin haklarını korumak ve daha sağlıklı bir iş-yaşam dengesini teşvik etmek amacıyla Avustralya, çalışanlara, cezalarla karşılaşmadan çalışma saatleri dışında patronlarından gelen çağrıları ve mesajları görmezden gelme hakkı veren çığır açıcı bir yasa çıkarmaya hazırlanıyor. Federal hükümet tarafından önerilen daha büyük bir yasa tasarısının parçası olan bu 'bağlantıyı kesme hakkı' hükmü, ödenmeyen fazla mesaiyi azaltmayı ve iş ile kişisel zaman arasındaki sınırları yeniden tesis etmeyi amaçlıyor. Portekiz, Fransa ve İspanya da dahil olmak üzere Avrupa Birliği genelindeki ülkelerdeki düzenlemelere benzer şekilde bu girişim, sürekli bağlantıda olmanın çalışanların refahı üzerindeki olumsuz etkilerine değinme ihtiyacının artan küresel kabulünü yansıtıyor.
Senatörlerin çoğunluğunun yasayı desteklediğini ifade etmesiyle yasanın yakın zamanda parlamentoya sunulması bekleniyor. Başbakan Anthony Albanese bireylerden 7/24 ulaşılabilir olmalarının beklenmemesi gerektiğini belirterek bu yasa tasarısını destekliyor. Tasarıya yönelik yaygın desteğe rağmen, bazı politikacılar, işveren grupları ve şirket liderleri, bunun esnek çalışma düzenlemelerini engelleyebileceği ve rekabet gücünü etkileyebileceği yönündeki endişelerini dile getiriyor. Ancak tasarıyı savunanlar, bağlantıyı kesme hakkının katı çalışma yapılarına bir gerileme değil, esnek çalışma düzenlemelerinin artan yaygınlığına yönelik gerekli bir düzenleme olduğunu dile getiriyorlar. Sınırlar oluşturmanın önemine değiniyorlar. Yasa kamuoyu tarafından büyük ölçüde olumlu karşılanıyor. Birçok Avustralyalı, kişisel zamanlarını geri kazanma fırsatını memnuniyetle karşılıyor.
TÜKENMİŞLİĞİN PANZEHİRİ OLUR
Bağlantı kesme uygulamasının Türkiye'de de hayata geçmesi durumunda tükenmişliğin panzehiri olabileceğini belirten Yönetim danışmanı Canan Duman, "İş yerindeki tükenmişlikle yorgunluk hissi, performansta düşüş yaşanıyor. Çalışanlar fiziki olarak ofisten ayrılıyor ama işlerinden ayrılmıyorlar. İşverenlerin çalışanlarının emrinde ve çağrısında hazır bulunmasını beklemeye yönelik yaygın eğilimi, organizasyon içindeki tükenmişlik oranlarını etkileyen stres seviyelerini artırıyor. Küresel ve yerel pazardaki aksaklıklar nedeniyle daha da kötüleşen çalışan tükenmişliğinin 2024'te herhangi bir azalma belirtisi göstermesi beklenmiyor. Bu bilgiler ışığında, Avustralya'da bağlantıyı kesme hakkının bir panzehir görevi görebileceği üzerinde duruluyor. Tükenmişliğin mesleki hastalık vakalarının kayda değer bir yüzdesini oluşturduğu ve çalışanların odaklanmasını ve üretkenliğini etkilediği göz önüne alındığında, çalışma saatleri dışında işle ilgili iletişim etrafında sınırlar oluşturmak, tükenmişlik riskini azaltabilir ve işgücünün genel refahını artırabilir" diyor.
TÜRKİYE'DE UYGULANABİLİR Mİ?
Türk iş dünyasının bu konuda kat edecek çok yolu olduğuna da değinen Duman, "Mesai saatleri dışında 'bağlantıyı kesme hakkı' hakkında konuşmaya başlamadan önce iş-hayat entegrasyonu ve iş-hayat sınırları hakkında ciddi bir konuşmaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Türkiye'nin şu anda içinde bulunduğu ekonominin doğası gereği, eğer iş-yaşam dengesi girişimleri başlatılırsa çoğu işletmenin güçlü kültürel ve ekonomik engellerle karşı karşıya kalabileceğini söyleyebilirim. Hem işverenler hem de çalışanlar olarak kolektif olarak bağlantıyı kesmeye hazır mıyız? Bence değiliz… İşverenlerin gelişen iş kültürü beklentilerini karşılamak için bakış açılarını, yaklaşımlarını ve iş akışlarını nasıl uyarlayacaklarını zaman gösterecek" diye konuşuyor.
BİRKAÇ FAKTÖRÜ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK GEREK
100sClub Kurucu Ortağı Burcu Erol da, bağlantı kesme hakkı gibi bir düzenlemenin, çalışanların iş ve özel yaşantı arasındaki dengeyi sağlamalarına yardımcı olabileceğine işaret ederek, bu tür bir yasal düzenleme yapılırken, işverenlerin ihtiyaçlarının da dikkate alınmasının önemine değiniyor. Erol'a göre, Türkiye'de de benzer bir yasa yapılmalı mı sorusuna yanıt vermek için birkaç faktörü göz önünde bulundurmak gerek. Bunlardan ilki işçi hakları. Çalışanların iş saatleri dışında dinlenme ve özel yaşamlarını sürdürme hakkı olduğu kabul edilmeli. İkincisi işveren ihtiyaçları. Bağlantı kesme hakkının esneklik içerecek şekilde düzenlenmesinden yana olduğunu vurgulayan Erol, "Örneğin, acil durumlar veya belirli kritik projeler için istisnalar yapılabilir. İş kültürü de göz önünde bulundurulmalı. Bu tür bir yasal düzenleme aynı zamanda iş kültürünü de etkileyebilir. İşverenler ve çalışanlar arasındaki iletişim ve güven ortamını korumak önemlidir" diyor. Günümüzde özellikle gençlerin iş seçerken hibrit iş ortamı olup olmadığını sorduklarına işaret eden Erol, "Bu konu onların o işyerini seçmede bir neden olarak karşımıza çıkıyor. Eminim ki iş ve yaşam dengesi kurgusuna büyük dikkat çeken, bağlantı kesme hakkı iş seçerken yeni bir cazibe noktası olacaktır" diye konuşuyor.
AVRUPA'DAN ÖRNEKLER
Bağlantı kesme hakkı konusunda dünyadan bazı örnekler de veren Erol şu bilgileri paylaşıyor:
"Ağırlıklı örnekleri Avrupa'dan veriyoruz. Fransa'da 2017 yılında yürürlüğe giren 'Haklarımızı Biliyoruz' yasası, çalışanların iş saatleri dışında iş iletişimine yanıt verme zorunluluğunu azaltmayı amaçlamaktadır. Bu yasa, işverenlerin çalışanların iş saatleri dışında e-posta veya diğer iş iletişim araçları üzerinden ulaşmalarını kısıtlamaktadır. Almanya'da 2014 yılında çıkarılan bir yasa ile çalışanların iş saatleri dışında işle ilgili e-postalara yanıt verme zorunluluğu kaldırılmıştır. İtalya'da da benzer bir şekilde, 2017 yılında 'Hakkımızı Biliyoruz' yasası, Portekiz'de 2019 yılında yürürlüğe giren 'Haklarımızı Biliyoruz' yasası, çalışanların iş saatleri dışında iş iletişimine yanıt verme zorunluluğunu azaltmayı hedeflemektedir. Belçika'da ve İspanya'da da benzer bir şekilde, çalışanların iş saatleri dışında işle ilgili iletişime yanıt verme zorunluluğunu sınırlamaya yönelik yasal düzenlemeler bulunmaktadır. Bu düzenlemeler, çalışanların iş ve özel yaşamları arasında denge sağlamalarına yardımcı olmaktadır."
BAĞLANTI KESME HAKKI KİMLERE LAZIM?
Bağlantı kesme hakkının, genellikle yüksek stres seviyelerine ve sürekli olarak erişilebilir olma beklentisine sahip olan sektörler ve pozisyonlar için daha önemli olduğunu vurgulayan Erol, "Özellikle yazılım geliştiriciler, sistem mühendisleri ve bilgi teknolojileri profesyonelleri gibi teknoloji sektöründeki çalışanlar, sürekli olarak iş iletişimine açık olma baskısı altında olabilirler. Yoğun iş yükleri ve acil durumlar nedeniyle, bu profesyonellerin iş saatleri dışında bile iş iletişimine erişimleri sınırlı olabilir. Bankacılık, finansal danışmanlık ve yatırım yönetimi gibi finans sektöründeki çalışanlar da genellikle yoğun iş temposuyla karşı karşıya kalır ve iş saatleri dışında da erişilebilir olmaları beklenir. Doktorlar, hemşireler ve diğer sağlık çalışanları, hastane ortamlarında sürekli olarak yoğun bir tempoda çalışır ve acil durumlar nedeniyle iş saatleri dışında da erişilebilir olmaları gerekebilir. Mağaza yöneticileri, restoran sahipleri ve çalışanları gibi perakende ve restoran sektöründeki çalışanlar, yoğun iş saatleri ve müşteri talepleri nedeniyle iş saatleri dışında da iletişim halinde olabilirler. Avukatlar, danışmanlar ve diğer profesyoneller, müşteri ihtiyaçlarına hızlı bir şekilde yanıt vermek zorunda oldukları için iş saatleri dışında da sürekli olarak erişilebilir olma baskısı altında olabilirler. Bu sektörler ve pozisyonlar, genellikle yoğun iş temposu ve sürekli erişilebilirlik beklentisi nedeniyle iş ve özel yaşam dengesi konusunda daha fazla zorluk yaşarlar. Bağlantı kesme hakkı, bu profesyonellerin dinlenmelerini sağlamak ve iş ve özel yaşamları arasında denge kurmalarına yardımcı olmak için önemli bir araç olabilir" diyor.
GÜNEŞ BATMAYAN İMPARATORLUĞUN ÇALIŞANLARI
Şirketlerin, iş saatleri dışında çalışanlara iletişimde bulunmayı kısıtlayan net politikalar belirleyebileceklerinin altını çizen Erol sözlerini şu şekilde tamamlıyor: "İşverenler iş ve özel yaşam dengesini teşvik eden bir şirket kültürü oluşturmalıdır. Otomasyon ve zaman yönetimi araçları gibi teknolojiler, iş yükünü azaltabilir ve iş iletişimini daha verimli hale getirebilir. Üst düzey yöneticiler ve liderler, iş saatleri dışında iletişimde bulunmamayı ve iş-özel yaşam dengesini desteklemeyi gösteren bir örnek oluşturmalıdır. Bu konu ile ilgili danışmanlık sürecinde yaşadığımız çok ilginç bir örnek verebilirim. Bir şirkette yöneticinin gece saat 3'te ekibine Güneş Batmayan İmparatorlu'ğun Çalışanları diye mail atması karşılaştığım en uç örnekti. Bu duruma önlem alınmazsa, bir dizi olumsuz sonuç ortaya çıkabilir. Bunlardan en fazla bilineni bu aralarda meşhur olan Burnout (Tükenmişlik) Sendromu. Çalışanların verimlilik düşüşüne, motivasyon kaybına ve işten ayrılmaya yol açabilir. Sürekli stres altında çalışmak, iş ve özel yaşam dengesinin olmaması, uyku bozuklukları ve zihinsel sağlık sorunları gibi sağlık problemlerine yol açabilir. Bu durum, çalışanların genel refahını olumsuz etkileyebilir. Diğer bir konuda aile ve sosyal ilişkilerde yaşanabilecek sorunlar olacaktır. Çalışanlar, iş hayatıyla ilgili stres ve baskı altında oldukları için aileleriyle veya arkadaşlarıyla zaman geçiremezler ve bu da kişisel ilişkilerde sorunlara yol açabilir. Tabiki bunların en sonunda er ya da geç çalışan memnuniyetsizliği ve işten ayrılma oranlarının artması gözlemlenecektir."
BUNU YAPABİLEN FİRMALAR VAR
Great Place To Work CEO'su Eyüp Toprak da işlerin evlere taşınmasıyla ve teknolojideki gelişmelerle beraber, iş ve özel yaşamı birbirinden ayırmanın oldukça zorlaştığına vurgu yaparak, "Fakat 170'den fazla ülkede 18 bin şirkette 20 milyondan fazla çalışanın nabzını tutan global bir otorite olarak elimizdeki veriler gösteriyor ki bunu yapabilen firmalar var. Bağlantıyı kesmek, zihinsel ve duygusal esenliği desteklemek açısından çok değerli. Çünkü 7/24 işle bağlantıda olmak, çalışanların fiziksel ve zihinsel olarak tazelenmek için fırsat bulamaması anlamına geliyor. Bu da iş stresinin artması, ilişkilerin yıpranması, verimliliğin azalması gibi olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Uzun vadede ise bu, çalışanların motivasyonunu ve bağlılığını azaltarak şirketler için verimlilik ve rekabet gücünü azaltabiliyor. Tam tersi olarak, bağlantı kesme hakkı çalışanların mesai dışında kendilerine ve sevdiklerine zaman ayırabilmeleri için gerekli alanı sağlıyor. Çalışanların mesai saatleri dışında işle ilgili iletişime maruz kalmaması, tabiri caizse fişi çekmesi, zihinsel ve duygusal esenliği destekliyor, tazelenmesine fırsat sunuyor. Böylece çalışan mesai saatinde daha üretken, mutlu ve motive oluyor" diyor.
ÖNLEM ALINMAZSA YETENEK AÇIĞINA YOL AÇABİLİR
Olası bir yasalaşmanın, Türkiye'de çalışma kültüründe pozitif değişimi hızlandıracağının altını çizen Toprak, "Dünya genelinde bağlantı kesme hakkı Fransa, Belçika, İtalya, İspanya, Almanya, Kenya, Avustralya gibi ülkelerde halihazırda yasalaştı. Listeye, her geçen gün yeni ülkeler de ekleniyor. Türkiye'de de bu tür bir düzenlemenin yasalaşması mutlaka olumlu olacaktır. Zira dünya genelinde bu hakka sahip ülkelerin deneyimleri, işten arınma zamanlarının çalışanların zihinsel ve fiziksel sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini gösteriyor. Önlem alınmazsa, yetenek açığı şirketlerin gelecekteki en büyük sorunu olabilir. Özellikle teknoloji sektörü başta olmak üzere, yoğun çalışma saatlerinin yaygın olduğu alanlarda bu düzenlemenin hayati önemi olduğunu söyleyebiliriz. Eğer etkili önlemler alınmaz ve çalışanların mesai dışı zamanları korunmazsa, bu durum tükenmişliğe ve iş yerinde genel bir memnuniyetsizliğe yol açabilir. Bu da uzun vadede çalışan bağlılığını korumayı, yetenekleri çekmeyi de zorlaştıracaktır. Bir başka deyişle, yetenek açığı şirketlerin gelecekteki en büyük sorunu olabilir. Herhangi bir yasa beklemeden şirket içi düzenlemeler yapmak da mümkün" diye konuşuyor.
ANAYASA'DA DÜZENLEMELER YER ALIYOR
KP Law Kurucu Ortağı Avukat Onur Küçük ise, bağlantıyı kesme hakkının temelinde, çalışanın dinlenme hakkı ve işverenin çalışanı gözetme yükümlülüğünün yer aldığını ifade ederek, "Türk Hukukunda, Anayasa'da, kanunlarda ve yönetmeliklerde çalışanların dinlenme hakkını koruyan ve işverene işçiyi gözetme, işçinin kişiliğini koruma ve özel hayatına saygı gösterme yükümlülüğü getiren çeşitli düzenlemeler yer alıyor. Dinlenme hakkı Anayasa'nın 50. Maddesinde 'Dinlenmek çalışanların hakkıdır' ifadesi ile anayasal güvence altına alınıyor. İşverenin yönetim yetkisini kullanırken ve işçiye talimat verirken Medeni Kanunu'nun 2. Maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı gereğince işçinin temel hak ve özgürlüklerini dikkate alması ve bu hakları ihlal etmemesi gerekiyor. Türk Borçlar Kanunu'nun 417 maddesinde işverenin, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermekle yükümlü olduğu düzenleniyor. Ayrıca çalışma saatlerine ilişkin düzenlemeler ile işçinin dinlenme hakkının korunduğunu görüyoruz. Örneğin haftalık 45 saati aşan çalışmalar fazla çalışma sayılıyor ve bu çalışmalar karşılığında zamlı ücret ödenmesi gerekiyor" diyor.
11 SAATTEN FAZLASI, YASAK ÇALIŞMA OLUYOR
Bir çalışanın günde 11 saatten fazla çalışmasının, yılda 270 saatin üzerinde fazla çalışma yapması ya da hafta tatilinde çalışılması yasak çalışma olarak adlandırıldığına da işaret eden Küçük, "Bunun yanı sıra, çalışanlara 24 saat içerisinde kesintisiz 12 saat dinlenme süresi verilmesi, 7 günlük bir zaman dilimi içerisinde kesintisiz en az 24 saat hafta tatili verilmesi, çalışanları yıllık izinlerinin kesintisiz olarak kullandırılması gerektiği mevzuat ile düzenleniyor. Dinlenme süreleri içerisinde çalışanın bağlantıda kalmasının, kendisine teknolojik iletişim araçları ile ulaşılmasının yukarıda belirtilen düzenlemelere aykırılık teşkil ettiğini söylemek mümkün. Ayrıca çalışan ile çalışma saatleri sonrası kurulan iletişim ve çalışma talepleri çalışma süresinden sayılabilir ve işçinin fazla çalışma ücretine hak kazandığı kabul edilebilir. İş Kanunu'nda çalışma sürelerine ve dinlenme sürelerine ilişkin düzenlemelere aykırılık halinde işveren veya işveren vekiline idari para cezası verileceği belirtiliyor" açıklamasında bulunuyor.
Bu düzenlemelerin Türk hukukunda bağlantıyı kesme (ulaşılmama) hakkına dayanak olabileceğine ve bu konuda bir uyuşmazlık çıktığında bu düzenlemelerden hareketle bir yaptırım uygulanabileceğine vurgu yapan Küçük, "Ancak fazla çalışma ücreti ödenmesi, dinlenme süresinin kullandırılmamış sayılması, işverene idari para cezası gibi yaptırımlar uygulanması sonuç olarak çalışanlara dinlenme ve özel hayatını müdahalesiz yaşama imkanını sağlamıyor. Ayrıca çalışanların işlerini kaybetme ve başka bir iş bulamama endişesi, davaların uzun sürmesi, denetimin ve yaptırımların yeterli olmaması da bu düzenlemelerin etkisini azaltıyor. Bu nedenlerle bağlantıyı kesme hakkının mevzuatta düzenlenmesini ve özellikle de hakkın etkin bir şekilde kullanılmasını sağlayacak düzenlemelerin yapılmasını önemli buluyoruz. Bağlantı kesme hakkının mevzuatta ayrıca ve açıkça düzenlenmesi, çalışanların kendilerini bu konuda yasal bir koruma altında hissederek bu haklarına sahip çıkmaları açısından da faydalı olacaktır" diyor.
KONUNUN MEVZUATA GİRMESİ TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL
Avukat Küçük, sözlerini şöyle tamamlıyor: "Konunun mevzuata girmesi tek başına yeterli değil. Her şeyden önce, işverenlerin ve yöneticilerin, bu hakkın önemi ve uzun vadede işverene de faydaları konusunda bir farkındalığa ulaşması önemli. Bunun yansıra, yasal düzenlemelerin olumlu etkileri ancak aykırılıkların denetlenmesi ve yaptırımların etkin bir şekilde uygulanması ile mümkün olur. Ayrıca şunu da unutmamak gerekir; işsizlik oranının yüksekliği ve çalışanların gelecek endişesinin yoğun olması çalışanların bağlantıyı kesme hakkını serbestçe kullanmalarının önünde bir engel teşkil ediyor. Bu şartlar altında bir çalışanın, çalışma saatleri dışındaki saatlerde maillerine bakmayı, gelen aramalara, mesajlara ya da taleplere cevap vermeyi reddetmesi her zaman çok kolay olmayabilir. Dünyanın çeşitli ülkelerinde bu hakkın hem mevzuata girdiğini hem de alınan bazı önlemlerle korunduğunu görüyoruz. İlk olarak Fransa'da ve ardından İtalya ve İspanya'da yasal mevzuat ile çalışanlara bağlantı kesme hakkı tanındı. Özellikle Fransa'da ve Almanya'da bazı şirketlerin çalışma saatinin bitiminden yarım saat sonra serverları kapatarak e-posta gönderimini ve alımını engelleme ya da çalışma saatleri dışında gelen tüm e-postaları otomatik olarak geri gönderme gibi uygulamaları var. Yine İtalya'da da çalışanların cihazlarıyla bağlantılarını kesme hakkına sahip oldukları bir mevzuat ile düzenleniyor. Belçika'da bağlantıyı kesme hakkı 2022 yılında öncelikle memurlara tanındı, 2023 yılında da özel sektör çalışanları açısından bu hakkın toplu iş sözleşmelerinde, işyeri yönetmeliklerinde ve iş sözleşmelerinde düzenlemesi öngörüldü."
UZAKTAN ÇALIŞMA İLE BU HAKKIN ÖNEMİ DAHA DA ARTTI
T4 People Analytics Kurucu CEO'su Ali Tuncel ise, uzaktan çalışmanın yaygınlaşması ile bu hakkın öneminin daha da arttığına işaret ederek, "Türkiye'de bu düzenleme doğru ve etkin şekilde kurgulandığı takdirde, hem çalışanlar hem de işverenler kazanım sağlayabilirler. Çünkü bağlantı kesme hakkı; çalışan motivasyonu, esnek çalışma ve yıpranma riski açısından dengelendiği durumda ancak tükenmişlik riskini azaltabilir ve çalışan refahını artırır. Bu alanda şirket olarak yaptığımız çalışmalarda tespitimiz şudur ki, kronik şekilde mesai saatleri dışında çalışanlar, çok net olarak fiziksel ve duygusal yıpranma (burnout) yaşıyor. Örneğin, müşterimiz olan beyaz yakalı çalışanı yoğun bir kurumda, dijital yıpranma olarak tanımladığımız seviyede sürekli olarak mesai dışı saatlerde, e-posta cevaplayıp online toplantılara katılmak zorunda kalan çalışanların işten ayrılma riskleri, bu deneyime maruz kaldıktan sonraki 6 ay içinde ortalamanın 2.5 katından fazla gerçekleşiyor" diyor.
Bağlantı kesme hakkı konusunda dünyadan bazı örnekler veren Tuncel sözlerini şöyle tamamlıyor: "Avusturya, Kanada ve ABD'de evden çalışan bir kişinin bilgisayarında oturum açtığı ortalama sürenin pandemiden bu yana günde iki saatten fazla arttığı belirlenmiştir. Bu süre, çalışanın özel yaşam-iş dengesini bozabilecek kadar uzundur. Bu nedenle Avrupa Parlamentosu mesai saatleri dışında bağlantıyı kesme hakkını çalışanlar için temel bir hak olarak görmüştür. Örneğin Avustralya, çalışanlara iş saatleri dışında işveren ya da yöneticilerinden gelen çağrıları ve mesajları görmezden gelme hakkı veren bir yasa tasarısı üzerinde çalışıyor. İspanya da Genel Veri Koruma Tüzüğü'nün (GDPR) aktarılması ile çalışanlara bağlantıyı kesme hakkı verildiğini biliyoruz. Uzaktan çalışmayı mümkün kılan; bilgi teknolojileri, hukuk ve danışmanlık sektörü, medya ve iletişim ile finans ve eğitim sektörleri bu haktan yararlanabilirler. Bu sektörler kapsamında çalışan yazılımcılar, bilgi işlem çalışanları, avukatlar, basın mensupları, banka, finans ve yatırım kuruluşları ile öğretmenler ile eğitimci rolleri için bu hak tanınabilir."
Müge YALÇIN / MY Executive Kurucu Ortağı
"Asıl belirleyici olan verimliliğe odaklanmak"
İş hayatının önemli gündem konularından biri olan "bağlantı kesme hakkı" Avrupa'nın farklı ülkelerinde 20 yılı aşkın süredir ele alınıyor. Avrupa Parlamentosu tarafından 2021 yılında yayımlanan "Right to Disconnect -R2D" raporu, üye ülkelerin yasal düzenlemeleri için bir rehber niteliği taşıyor. Raporda, ev ve iş yaşamının sınırlarının bulanıklaştığı ve çalışanların her zaman erişilebilir olmasının beklendiği evden çalışma modelinin, çalışan üzerinde bir baskı oluşturduğu belirtiliyor. Bu sebeple, çalışanların mesai bitimi sonrasında iletişim kanallarını kapatamadıklarına vurgu yapılıyor. Rapor özellikle dijital araçlarla çalışanların, iş saatleri dışında bağlantılarını kesebilmelerine ve evden çalışanlara yönelik iş koşullarına açıklık kazandırılmasına yönelik yasal düzenlemelerin yapılmasını öneriyor. Ben de kişisel olarak konuya ilişkin yasal düzenlemelerin hazırlanıp uygulanmasında fayda görmekle birlikte asıl belirleyici olanın verimliliğe odaklanmak olduğunu düşünüyorum.
Levent DİCLE / Eleman.net CEO'su
"Ülke olarak henüz hazır değiliz"
Böyle bir yasal düzenlemenin başlangıçta sağlıklı bir şekilde uygulanabilmesi pek mümkün değil. Birçok firma, kendi geleneksel düzenlerine ve iş baskısı altında çalışanlarının dinlenme saatlerine müdahale etmeye devam edecektir. Böyle bir düzenlemeye ülke olarak henüz hazır değiliz. Öte yandan, bu uygulama çalışan motivasyonunu öncelikli hale getiren global firmalar tarafından sağlıklı bir şekilde uygulanıyor. Son 10 yılda, yerli firmalar da özel hayat ve iş hayatı dengesini korumak adına çalışanlarıyla mesai saatleri dışında iletişim kurmamaya özen gösteriyor. Firmalar, verimliliği korumak adına bağlantı kesme uygulamasını hızla benimsedi ve adapte oldu. Ancak genel anlamda düşündüğümüzde, hala kat edilmesi gereken bir yol olduğunu düşünüyoruz. Avrupa ülkelerinde önemli adımlar atıldığını biliyorum. Örneğin, bir otomotiv firmasının, çalışanlarla mesai saatleri dışında e-posta ile iletişim kurulmaması adına kendi iç sistemlerini geliştirdiğini biliyoruz. İtalya ve Fransa'da buna dair yasal düzenlemeler var. Amerika'da ise bu kısmen ve belirli dönemlerde uygulanıyor. Özellikle belirli tatil dönemlerinde, bonus tatil haklarının kullanımında çalışanlara ulaşmayı sınırlayan uygulamalar mevcut. Ülkemizde de bu firmaların iştiraklerinde benzer güzel uygulamaların olduğunu görüyoruz.
Tansu APAYDIN / Wellbees İnsan ve Kültür Müdürü
"Zaman bolluğu, esenliği en çok etkileyen unsurlardan"
Globalde yapılan araştırmalar, zaman bolluğu (time affluence) kavramının, bireylerin esenliğini en çok etkileyen unsurlardan biri olduğunu gösteriyor. Bu, bireyin kendi zamanını planlayabilmekte özgür olduğu durumlarda en yüksek seviyeye çıkıyor. Bu sebeple de bağlantı kesme hakkı yasal olmasa bile her bir bireyin yetişkin olduğu ve bunu yönetebileceği inancı ile iyi niyet çerçevesinde sağlanmalı. Kaldı ki iyi uygulamalar yapan şirketler bu hakkı sunuyor. Bilgi işlem, teknoloji, danışmanlık ve finans gibi yüksek stres ve yoğun iş yüküne sahip sektörlerde ve üst düzey yöneticilerde bu hakka daha çok ihtiyaç duyuluyor. Bu sektörlerde çalışanlar genellikle kendilerini sürekli erişilebilir olmak zorunda hissediyor ve iş saatleri dışında bile işle ilgili konularla karşılaşabiliyorlar. Yasa olmasa bile şirketler çeşitli politikalar uygulayıp haklar verebilir.