PARA RÖPORTAJ/ HAYRİYE MENGÜÇ Türkiye'yi yasa boğan Doğu Anadolu Fayı üzerindeki depremlerin ardından biliminsanları, Kuzey Anadolu Fayı'nın Marmara Denizi'ndeki henüz kırılmayan segmentlerine dikkat çekiyor. Onlardan biri de İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Şengör. Söz konusu depremlerin ardından televizyon programlarında en çok gördüğümüz isimlerden biri Prof. Dr. Celal Şengör. Biz de ekonomi dergisi olarak evinin kapısını çaldık. Nüfus yoğunluğu, sanayi üretimi ve çalışan sayısı gibi birçok parametrede ülke birincisi olan dünyanın sayılı metropollerinden olan kenti masaya yatırdık. Zemin haritaları üzerinden olası Marmara depreminin İstanbul'a etkisini konuştuk.
-Marmara'da maksimum 7,6 büyüklüğünde bir deprem bekliyorsunuz ve bu depremin 8-9 şiddetinde olacağını söylüyorsunuz… Zamanla yarışılan şu günlerde sanayicilere ne önerirsiniz?
İstanbul'daki fabrikalarını çok sağlamlaştırsınlar, çok ciddi iyi deprem etütleri yaptırsınlar. En kötü zemine dayanacak bina yapılır, onu yapsınlar, deprem mühendisleriyle konuşsunlar. Bir deprem olduğu takdirde diyelim ki 7,6'lık bir deprem oldu İstanbul'da; Kumburgaz ile Silivri'nin güneyinde benim fabrikam nasıl etkilenir, diye düşünsünler. Deprem olduğunda fabrikam adam öldürür mü, fabrikamın üretimi ne kadar aksar, ne zaman tekrar üretime geçebilirim, işçilerimin yaşadığı yere ne olur sorularını sorsunlar.
-Peki, taşıyabilen de taşısın mı?..
Tabii. Taşıyabilen de taşısın tesisini. Anadolu'ya gitsin. Atatürk niye şeker fabrikalarını Anadolu'ya kurdu? Niye mühimmat sanayiini Ankara'ya götürdü? Anadolu'ya dağılın, Anadolu'daki insanın işe ihtiyacı var zaten. İstanbul'dan gidin yahu...
-Şimdi Hocam, izninizle haritaya bakmak isterim... Köprünün ayaklarında bir paralel çekin, alt tarafı riskli diyorsunuz…
Evet. Bakın, size riskli olan yerleri göstereyim. (Bilgisayarına dönüp dosyalarını açıyor. Ekrana işaret ederek konuşuyor…) Bu, Prof. Dr. Okan Tüysüz'ün Türk Silahlı Kuvvetleri Harp Akademileri Deprem Paneli için 2010'da yaptığı bir çalışma. Şu fayın sadece şu kısmı kırılırsa, kırmızı yerler 9 şiddetinde sallanacak. Yani 7,2 ve 7,6 büyüklüğünde bir deprem olursa 9 şiddetinde, şunlar 8, yeşiller 7, bunlar 6. Bunlar sarsıntı şiddeti. En yükseği 12.
-12'lik neresi Hocam?
-Hayır bizde 12 olmayacak. Bunlar 10'luk yerler, 9'luk yerler. Yeşilköy, Küçükçekmece Gölü, Büyükçekmece, bakın hepsi gidiyor, Avcılar, Ambarlı felaket. Bakın tamamı kırılırsa -ki biz onu bekliyoruz- o zaman durum bu şekilde gelişecek.
-Organize bölgeler, tersaneler ne olacak?
Onları taşımak lazım.
-Mesela sanayi işletmeleri açısından bakıldığında İstanbul'un en yoğun ilçeleri; sırasıyla Başakşehir, Esenyurt, Zeytinburnu, Bayrampaşa, Tuzla, Ümraniye, Bağcılar, Bahçelievler, Güngören ve Beylikdüzü. Bu ilçelerde tesisi, işletmesi, atölyesi olanlara neler söylersiniz? Ne yapsınlar? En büyük istihdam Başakşehir'de çünkü…
-Epey sallanacak oralar.
-Tuzla'da durum nasıl?
Tuzla felaket. Oysa büyük bir sanayi bölgesi. Depremin büyüklüğü maksimum 7,6 olabilir, bu durumda Yeşilköy ve Tuzla'da şiddet 9'a çıkıyor. Tersaneler müthiş zarar görecek. Çünkü buralar plansız programsız yapılan yerler.
-Tuzla'da sadece tersaneler sahil kısmında, sanayi kısmı otoyolun altında... Yani buradaki sanayinin faya biraz uzak olduğu söyleniyor. Ne dersiniz?
- Olsun yine de felaket… Tuzla'da kuzey ve güneye giden fay olduğu için 9 şiddetinde sallanacak. Binanız eğer sağlam değilse hapı yuttunuz.
-Başakşehir Hocam?
Beylikdüzü'nün altında… Buralar da sakat. Haritaya bakarsınız...
-Arnavutköy?..
Sağlam.
Bağcılar?
Çok kötü.
-Beylikdüzü?
Orası da pek sağlam değil.
-Ümraniye?
Sağlam.
-Ama Hocam Ümraniye'nin bazı kısımları yine kırmızı bölgeye giriyor…
Olsun, altı sağlam. Ama çok sallanacak, buraların hepsi çok sallanacak.
-İlk 10 ilçe sıralamasında olmasa da Silivri nasıl Hocam?
Çok kötü.
-Bahçelievler?..
İyi değil.
-Avcılar? Daha da yakın plana alırsak, Avcılar için neler söylersiniz?
Çok kötü. Altında Sarmasyen killerinin olduğu bir yer. Dolayısıyla hem altı sakat hem faya yakın.
-Peki ne yapsın bu insanlar; taşınsın mı, güçlendirsinler mi? Zaman da kalmadı diyorsunuz...
- Güçlendirme tabii olur, fakat astarı yüzünden pahalıya gelir. Taşınmak da öyle. Pek yapılacak şey, kalmadı.
-Durum bu kadar kötü yani…
-Ne yazık ki evet.
-Peki örneğin Borsa İstanbul, İstinye'de. Buranın zemini açısından ne diyebilirsiniz?
-İstinye genelde sağlamdır, yeter ki sahilde oturma.
-Fuar merkezleri var Beylikdüzü'nde...
Kötü bir yerde. Sahile yakın.
-TİM'in Yeşilköy'de büyük merkezi var...
-Yeşilköy sakat bir yer.
-Adalet Sarayları, Kartal ve Çağlayan'daki...
Bunları deprem mühendislerine sormak gerek, bunları ben bilemem.
-Teknoparklar falan var...
Ben size söyledim, resmi de verdim (Prof. Dr. Tüysüz'ün yaptığı çalışmayı kastediyor), sahiller sakat. Kırmızılar 9, maviler 8, yeşiller 7, turuncular 6 şiddetinde sallanacak.
-Ya, Bağdat Caddesi gidecek mi?
Tabii.
-Fikirtepe Hocam?
(Bilgisayarına dönüp bir dosya ararken…) Hepsi gidecek.
-Fenerbahçe stadı?
Çok sakat. Derenin üstü.
-Limanlar demek istiyorum ama söylenecek pek söz de yok sanırım… Barajlar nasıl Hocam?
Barajlarda bir sıkıntı yok. Sağlam olduğunu duyuyorum.
-Hava alanları?..
Yeni yapılan kumun üstünde oturuyor.
-Sabiha ve Atatürk?
Sabiha sağlam yerde. Atatürk, sakat yerde ama depremlere dayandı bugüne kadar.
-Boğaz köprüleri?..
Köprüler sağlam, onu direkt Mustafa'dan (Erdik) dinledim.
-Peki Celal Hocam anlayamadığım bir nokta var; İstanbul kıtalararası bir şehir. Plakalar kayıyor, birbirine yakınlaşıyor… Sonuçta Asya ve Avrupa, iki ayrı kıta. Ama köprüler sağlam diyorsunuz… Buralar mühendislik harikası herhalde...
Konu o değil... (Harita üzerinde İstanbul Boğazı'nı işaret ederek…) Burası aslında tek bir kıta. Levha sınırı (Marmara Denizi'ndeki fayı göstererek…) şuradan geçiyor. Yani fayın üst tarafı Anadolu levhası, aşağı tarafı ise Avrasya levhası. Birbirine kayarak yakınlaşan plakalar, bunlar.
-Ya Çemberlitaş yıkılacak mı? Oralara kadar varacak mı? Topkapı Sarayı?..
Biliyorsunuz 1894 yılında Kapalıçarşı olduğu gibi inmiştir aşağıya. Şimdi bizim bilmediğimiz şey var, fay kırıldı, diğer fay da hemen kırılırsa ki bir ihtimal, o zaman tam çifte felaket.
- Tuzla, Avcılar, Topkapı, Kapalıçarşı… O zaman sanayicisi de tüccarı da çalışanı da herkes, tasını tarağını toplasın...
Yani, benim tavsiyem İstanbul'dan uzağa gitsinler…
-Peki bu aşamada, nüfus yönlendirilebilir mi?
Bilmem ki… Gitseler iyi olacak ama nereye? İş bulabilecekler mi gittikleri yerde?
-O zaman şehri terk etmesinler, İstanbul'un içinde nereye gidebilirler?
Kuzeye gitsinler diyeceğim, ama -haritada kuzey tarafları göstererek- altı kum, buralar da bela.
-Yani kuzeye de güvenmeyelim...
Tabii, altı kum olan yere güvenmeyeceksin...
-Gidecek yer yok mu Hocam? Saklanacak yer; ormanlık alan, sahil, Riva, Beykoz'un köyleri?... Hiçbir yer mi yok Celal Hocam?..
İstanbul kötü bir yerde. Binanız kötü ise hiçbir yer yok. (Röportajı yaptığımız kendi evini kastederek konuşmasını sürdürüyor…) mesela bu bina çok iyi, ama ben bu binada mı olacağım deprem olduğunda. Ayrıca iaşemi nereden temin edeceğim, ekmeğimi nereden bulacağım? Herhangi bir plan var mı?
-Peki, tüm bu anlattıklarına rağmen yine de görece uzak ama İstanbul'a yakın ve çok kontrollü bir şekilde gidilebilecek yerler nereler sizce?
Karadeniz sahilindeki altı kum olan yerlere çok yaklaşmadan Kırklareli ile İstanbul arası. İç Anadolu çanağı denen kesimi ve de Doğu Karadeniz'in kuzeyi.
-Çok teşekkür ederim, nazik davetiniz ve sorularımı yanıtladığınız için...
8 VE 9 ŞİDDETİ SENARYOSUNA GÖRE FİKİRTEPE, YEŞİLKÖY, TUZLA
Fikirtepe'deki durumu soruncu Celal Hoca, bilgisayarından 1900'lerin başında beri İtalyanlar tarafından geliştirilmiş bir ölçek olan Mercalli şiddet ölçeği tabelasını çıkararak, tane tane şunları okudu: "Buna göre sekiz şiddetinde olduğu zaman sürücüler sürmekte zorlanır, iyi oturtulmamış binalar temellerinden kayabilir. Baca ve kule gibi yüksek yapılar burulup yıkılabilir. İyi yapılmış binalar az zarar görür. Kötü yapılmış binalar çok zarar görür. Ağaç dalları kırılır. Eğer zemin ıslaksa yüksekçe yerler çatlar. Kuyularda su seviyesi değişebilir.
Dokuz şiddetinde ise yani Yeşilköy ve Tuzla var ya... Oralardaki İyi yapılmış binalar ciddi hasar görür. Evler temellerinden ayrılır, bazı yeraltı boruları kırılır, yerde kırık ve çatlaklar oluşur, su hazneleri ... ciddi hasar görür."
ŞİDDETİNE GÖRE DEPREMLERDE NELER OLUYOR?
Bir depremin şiddetini ölçmek için kullanılan Mercalli şiddet ölçeği, depremin yeryüzüne, insanlara, cisimlere ve yapılara olan etkisini; I ile XII arasında bir ölçek ile nicelendiriliyor. I hissedilmez, XII ise tam yıkım demek oluyor. Ölçeğin detayları şöyle:
I: İnsanlar sarsıntıyı hissetmezler.
II: Yalnızca durmakta/oturmakta olan veya binaların üst katlarındaki birkaç sarsıntıyı hissedebilir.
III: Kapalı mekanlardaki pek çok kişi sarsıntıyı hisseder.
IV: Kapalı yerlerdeki ekseri insan sarsıntıyı hisseder. Asılı nesneler savrulur. Tabak-çanak, pencereler ve kapılar takırdar, Deprem büyük bir kamyon duvara vurmuş hissini verir. Dışarıdaki bazı kişiler depremi hisseder. Park halindeki araçlar sarsılır.
V: Sarsıntıyı hemen herkes hisseder. Uyuyanlar uyanır. Kapılar açılır kapanır. Tabak-çanak kırılır. Duvardaki resimler hareket eder. Küçük nesneler hareket eder ve ters döner. Ağaçlar sallanabilir. Sıvalar açık kapılardan dışarı savrulabilir.
VI: Sarsıntıyı herkes hisseder. İnsanlar yürümekte güçlük çeker. Raflardaki nesneler düşer. Duvardaki resimler düşer. Mobilya hareketlenir. Duvarlardaki sıva çatlayabilir. Ağaç ve çalılıklar sallanır. Kötü yapılmış binalarda hasar azdır. Yapısal zarar meydana gelmez.
VII. İnsanlar ayakta durmakta zorlanır. Sürücüler arabalarının sallandığını hisseder. Bazı mobilyalar kırılır. Gevşek tuğlalar düşer. İyi yapılmış binalarda hasar az veya orta derecelidir; kötü yapılmış binalarda çok olur.
VIII: Sürücüler sürmekte zorlanır. İyi oturtulmamış binalar temellerinde kayabilir. Baca ve kule gibi yüksek yapılar burulup yıkılabilir. İyi yapılmış binalar az zarar görür. Kötü yapılmış binalar çok zarar görür. Ağaç dalları kırılır. Eğer zemin ıslaksa yüksekçe yerler çatlar. Kuyularda su seviyesi değişebilir.
IX: İyi yapılmış binalar ciddi hasar görür. Zemine tespit edilmemiş evler temellerinden kayar. Bazı yeraltı boruları kırılır. Yerde kırık ve çatlaklar oluşur. Su hazneleri ve benzeri hazneler ciddi hasar görür.
X: Ekseri binalar ve temelleri tahrip olur. Bazı köprüler tahrip olur. Barajlar ciddi hasar görür. Büyük heyelanlar olabilir. Kanallardaki, nehirlerdeki ve göllerdeki su kenarlara bindirir. Geniş alanlarda yer kırılır. Raylar bükülür.
XI: Ekseri binalar çöker. Bazı köprüler tahrip olur. Yerde büyük kırıklar görülür. Yeraltı boruları tahrip olur. Raylar şiddetle bükülür.
XII: Hemen her şey tahrip olur. Nesneler havaya fırlatılır. Yeryüzü dalgalar şeklinde hareket eder. Büyük miktarda kayaç hareketi olur.
TAŞKINOVASI'NA EV YAPARSAN, TAŞACAK…"
Prof. Dr. Celal Şengör, coğrafi bilgi ve afet kültürümüz olmadığı için dere yataklarına ev yapılmasına karşılık ise şunları söylüyor: "Bu tam bir cinayet. Mesela Haliç'in etrafında bina yapılmış, o yerin adı Taşkınovası. Adı üstünde, ne diyeyim artık... Sel oluyor belediyeye kabahat buluyor. Kardeşim sen Taşkınovası'na ev yaparsan, taşacak bu... Balçığın üzerine ev yaparsan çöker. Kurbağalıdere'nin çevresi, Riva, Büyükdere… Buralar da sakat yerler. Alüvyonun üzerine bina yapmayacaksın kardeşim."
TSUNAMİ, DENİZİN ALTINDAKİ KAYMAYA BAĞLI
Prof. Dr. Celal Şengör, karadaki zeminin yanı sıra olası büyük depremin denizde nelere sebep olacağını da anlattı:
"(Bilgisayarından bulduğu bir çizimi göstererek…) Bakın şu çentiği görüyor musunuz? Bu, 17 bin sene evvel burada meydana gelen büyük bir yer kaymasını gösteriyor. Öyle bir şey tekrar olduğu takdirde İstanbul'da tsunami yüksekliği yedi-sekiz metreyi buluyor. Yani bu sahillere 7-8 m yükseklikte tsunami vurabilir, ama sadece deniz altında bir yer kayması olduğu takdirde."
Kıbrıs'ta binası olanlar için ise Prof. Dr. Şengör, "Kıbrıs'ın kuzeyinde deprem olacak ama en büyük tehlike güneyde" diyor.
"BİNALARININ SAĞLAMLIĞINA BAĞLI"
İstanbul'daki sanayi üretim merkezlerinin yanı sıra beyaz yakalılar ve ofislerinin yoğun olduğu Mecidiyeköy, Levent, Zincirlikuyu, Etiler, Esentepe, Beşiktaş aksını hatırlatınca Prof. Dr. Celal Şengör; "Binaların ne kadar sağlam olduğuna bağlı. Ben deprem mühendisi değilim, binalar sağlam mı bilemem. Ama oralarda zemin sağlam" diyor. Bu anlamda beyaz yakalı profesyoneller biraz daha avantajlı diyebilir miyiz, sorumuza ise "Bilemeyiz ki… Binasına bağlı, kafasına geçiverir adamcağızın…" diye yanıtlıyor. Sağlam zeminli bölgedeki mevcut yapı stoku açısından düşüncelerini sorunca Mustafa Erdik'in "Sağlam zeminde kötü bina daha da tehlikeli sözünü hatırlatan Şengör, "Çok ciddi bir iş bu... Türkiye'nin bağımsızlığına etki edecek bir iş. Yani o kadar önemli" diyor.