Shinrin-yoku nedir, nasıl yapılır?

Yeni akımın adı “Shinrin-yoku”. Bu, fizyolojik ve psikolojik bir egzersiz. Amaç, içinde yaşadığımız yoğun teknolojiye karşı ormanın ruhunu panzehir olarak kullanmak.
16.02.2022 12:34 GÜNCELLEME : 16.02.2022 12:34

ALEV RİGEL Yeni akımın adı "Shinrin-yoku". Anlamı, "orman banyosu" veya "orman havasını soluma". Bu, fizyolojik ve psikolojik bir egzersiz. Amaç, içinde yaşadığımız yoğun teknolojiye karşı doğal çevreyi bir panzehir olarak kullanmak ve ağacın, ormanın faziletlerini anlayıp doğa ile bağlantı kurmak, onu korumak.

İster "zindelik trendi" deyin, ister "anı yaşama farkındalığı" deyin (veya her ikisi de olabilir), yeni bir akımın doğduğuna tanık oluyoruz: Orman banyosu. Ağaçlar arasında yürüyerek, devrilmiş bir kütük üzerinde dakikalarca yatarak, gökyüzüne uzanan ağaçları seyredip üzerinize dökülen yaprakları hissederek, birbirinden güzel onlarca kokuyu soluyarak, sessizliğin sesini dinleyerek orman banyosu yapmış oluyorsunuz. Terim, 1980'lerde Japonya'da telaffuz edilmeye başlandı. 1982'de Tarım, Ormancılık ve Balıkçılık Bakanı Tomohide Akiyama, bu akımın adını koydu: "Shinrin-yoku". Anlamı, "orman banyosu" veya "orman havasını soluma". Bu, fizyolojik ve psikolojik bir egzersiz. Amaç, bir taşla iki kuş vurmak. Yani içinde yaşadığımız yoğun teknolojiye karşı doğal çevreyi bir panzehir olarak kullanmak ve ağacın, ormanın faziletlerini anlayıp doğa ile bağlantı kurmak, onu korumak.

Buna, "ekoterapi" diyenler de var. Japonlar bu fikre dört elle sarıldı. 1990'larda bilim insanları, orman banyosunun fizyolojik etkisini araştırmaya başladılar. Araştırma sonucunda anlaşıldı ki, ağaçlar arasında zaman harcamak, nöro-psikolojik yapımızda bir rahatlama, dinginlik sağlıyor, stres hormonu kortizol'ün azalmasına yardımcı oluyor, bağışıklık sistemimiz güçleniyor. Doktorların vardığı sonuç şöyle: Orman içinde sadece 15 dakikalık bir yürüyüş ya da bir kütüğe uzanıp kısa süreli kestirme, kan basıncınızı düşürüyor, mental zindeliğinizi geliştiriyor, anksiyete, depresyon, uykusuzluk, öfke gibi sorunlarınızı azaltıyor. Doktorlar, biyolojik hastalıkları olanları bile ormana gönderiyor. Kendinize bu konuda güvenemiyorsanız, bir rehber eşliğinde bu geziyi yapabiliyorsunuz.

ORMANDA DÖRT SAAT

İyi ya da kötü şartlarda çalışmak, sağlıksız konutlarda yaşamak, günlük sorunlarımız, borç gibi finansal kaygılarımız, inişli çıkışlı sosyal hayatımız, sürekli olarak sağlığımızı tehdit eden faktörler. Orman banyosunun yanı sıra, aşçılık okulları, hayır işleri, spor ve egzersiz grupları, bahçecilik, sanat etkinlikleri, hobi kursları, sağlığımızı olumlu etkileyen başlıca etmenler. Pekiyi bunlar işe yarıyor mu? Japonya'da 588 orman banyocusunun gönüllü olarak verdiği tıbbi bilgilere göre, ormanda dört saat geçiren her bireyin tansiyonunun bir puan düştüğü ortaya çıkarılmış. İngiltere'deki Westminster Üniversitesi'nde yapılan araştırmada, bu tür etkinliklerden birini veya bir kaçını yapan kişiler arasında doktorlardan randevu talep etme oranı yüzde 30 oranında azalmış. Dahası var. Ağaçlar, "fitonsid" adı verilen bir öz salgılar. Bu öz, ağacı böceklerden ve zararlı bakterilerden korur. İnsanların ağaca sarılması, fantezi bir gösteri değildir. Cildiniz bu özü emerek, bağışıklık sisteminizi güçlendirir. Ayrıca orman havasını solumak, kanımızdaki "doğal katil" (NK – Natural Killer) hücrelerinin sayısını artırır. Bu katil hücreler, vücudumuzdaki enfeksiyonlarla ve kanser hücreleriyle savaşır. Orman, böyle sihirli bir dünyadır.

PARK DA OLUR

Japonya'da resmi olarak tavsiye edilen 44 orman var. Aslında ülkede çok fazla sayıda orman var, ama orman banyosu yapacağım derken vahşi hayvanların saldırısına uğramak istemezsiniz. Ayıların tuvalet kağıdı olarak kullandığı ağaçlara sarılmak da istemezsiniz. Japonya'da her geçen yıl çok daha fazla doktor, reçetesine orman banyosu yazıyor. Çevrenizde uygun bir orman yoksa, yaşadığınız yerin parklarını da kullanabilirsiniz. Orman kadar etkili olmaz ama süreyi daha uzun tutarsanız, sizin de fizyolojik ve psikolojik sorunlarınızdan uzaklaşmanız mümkün olur. Özellikle işi gereği elektromanyetik radyasyona maruz kalan kişiler, mutlaka orman banyosu yapmalı ve çıplak ayakla yürümeli. Yöntem, Güney Kore'de işi zor olan itfaiyeciler için de tavsiye ediliyor. Bu tür tedaviye hükümet desteği veren bir başka ülke de Finlandiya. İntihar eğilimi fazla olan Finliler, ayda toplam beş saatlik orman terapisiyle kendilerini iyi hissediyor (Finlandiya, yüz binde 13.4 ile intihar oranı yüksek ülkelerden. Dünya ortalaması yüz binde 9).

Fikir, yeni değil. Tarihte pek çok kültür, evini ormanda yaparak, doğanın içinde olarak, zihin ve beden sağlığını korumuş. Örneğin MÖ 6'ncı yüzyılda, ilk Pers İmparatorluğu'nun kurucusu olan Büyük Kiros, bahçeler yaptırmasıyla tanınıyordu. Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri olan Babil'in Asma Bahçeleri, Kral Nabukadnezar tarafından sıla hasreti çeken karısı Amytis'in kendini iyi hissetmesi için yaptırılmıştı. 16'ncı yüzyılda İsviçreli hekim Paracelsus, "İyileştirme sanatı doğadan gelir, hekimlerden değil" demişti. 1950'lerde bilim insanları, doğada daha fazla zaman geçirilmesi gerektiğini söylüyordu.

NEFES ALMAMIZ GEREK

Şimdi, her zamankinden daha çok doğaya ihtiyacımız var. Akıllı telefonlar, internet, kablosuz cihazlar, bilgisayarlar vs bütün yaşantımıza egemen olmuş. Nefes almamız gerek. Ama o kadar teknoloji bağımlısı olduk ki, günümüz, bilgisayarlar, televizyonlar karşısında geçiyor. Akıllı telefonlar, elimizden düşmüyor. İstatistikler de acımasız. ABD'de insanların yüzde 90'ı, Japonya'da yüzde 80'i, zamanlarını kapalı mekanlarda geçiriyor. Bu oranları, tersine çevirme zamanı çoktan geldi.

Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya'da, "İskandinav tarzı orman okulları" giderek yaygınlaşıyor. Bu okullar, 1950'lerde Danimarka'da ortaya çıktı. Hava iyi de kötü de olsa, çocuklara, dışarı çıkarılıp ders veriliyor. Sınıflara tıkışıp kalmıyorlar. Bu akım, başta İngiltere olmak üzere bazı Avrupa ülkelerine, 1990'larda yayılmaya başladı. 2000'lerde de Asya'ya.

ABD, orman banyosunu halkına tam olarak sunan yüzlerce ormana sahip. Ülke, mevcut orman banyosu rehberlerinin sayısını iki yılda dört katına çıkarmayı hedefliyor. Amerika'daki ormanların yürüyüş parkurları, birkaç mil ile iki bin mil arasında değişir. Bunlar, zorlu parkurlar. İki-üç hafta ormandan çıkamayabilirsiniz. Sırt çantanızı doğru malzemelerle doldurmalısınız. Zor geçitlerden geçecek, buz gibi suları olan dereleri aşacak, ormancılar ve yürüyüşçüler için yapılmış kulübelerde kalacak, gerektiğinde kendinizi yaban hayatın tehlikelerine karşı korumayı bileceksiniz.

Sağlıklı yaşamak için doktorlara ve ilaçlara avuç dolusu para vermeniz şart değil. Doğaya yönelin. Doğa hem etkili, hem organik, hem bedava.

ADIM ADIM SHİNRİN-YOKU

1) Cep telefonunuzu, lap-top bilgisayarınızı, kameranızı, akıllı saatinizi, varsa GPS cihazınızı, her tür elektronik aletinizi evde bırakın.

2) Hayattan beklentilerinizi, hedeflerinizi bir an için unutun. Kendinizi kent/kasaba hayatından izole edin. Ormanda amaçsızca ve yavaşça dolaşın. Vücudunuzun sesini dinleyin. Rehberiniz, vücudunuz olsun. Nereye gitmek istiyorsanız oraya gidin.

3) Zaman zaman mola verin. Dalındaki ya da yerdeki bir yaprağı yakından dikkatlice inceleyin. Ayağınızın altındaki patikanın, toprak, ince dal ve yapraktan oluşan kaplamasını hissedin. Derin derin nefes alın. Ağaçlara sarılın.

4) Oturacak rahat bir yer veya bir kütük bulun. Etrafınızdaki kuş cıvıltılarının zevkine varın. Çevrenizdeki hayvanların ve kuşların sizin varlığınıza nasıl tepki verdiğini gözlemleyin.

5) Eğer grup halinde yola çıkmışsanız, orman yürüyüşünün sonuna kadar hiç konuşmayacağınıza, tek bir kelime bile söylemeyeceğinize dair anlaşma yapın. Bir kelime bile, bulunduğunuz ortamın sihrini bozabilir. En az üç saat olması gereken yürüyüşünüz sonunda gözlemlerinizi birbirinizle paylaşın. 20 dakika bile sizi rahatlatmaya yeter. Ama en iyisi ayda toplam 10 saat, ormanda, koruda, parkta kalmanızdır.

BİZE ULAŞIN