PARA RÖPORTAJ/ ÜRÜN DİRİER Onedio Kurucu CEO'su Kaan Kayabalı bir seri girişimci. Onedio -ile medyada yepyeni bir trend oluşturan Kayabalı, toplamda 350 kişi istihdam eden dört girişimin kurucusu. 1983 Ankara doğumlu olan girişimci, ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği'nden mezun. Ardından Bilkent Üniversitesi'nde MBA yapmış olan Kayabalı, içerik pazarlamasının şirketler için artık bir tercih değil bir zorunluluk haline geldiğini söylüyor. Veri gizliliğine yönelik kaygıların, reklam verenlerle data paylaşımını zorlaştıracağına işaret eden girişimci, "Bu yüzden şirketler hedef kitlelerine erişeceği yolları kendileri oluşturmak, tutmak, büyütmek zorunda kalacak. Dev şirketlerin yavaş yavaş kendi içerik portallarını kurduğunu ya da hedef kitlesine dokunan içerik portallarını satın aldığını görüyoruz. Bu artarak devam edecek. Çok büyük erişime sahip dijital medya platformlarını, dev pazarlama bütçelerine sahip şirketlerin satın aldığını göreceğiz" diyor. Kayabalı ile, Onedio'nun hikayesini ve içerik oluşturmanın ayrıntılarını konuştuk.
İçerik kraldır sözünün ispatı olan en önemli platformlardan biri Onedio. Onedio konseptini nasıl geliştirdiniz? Fikir nasıl ortaya çıktı?
Onedio domainini aslında 2010 yılında, İçerik üreticilerinin sosyal medya mecrası olması amacı ile kaydetmiştik. Her üyenin kendi içeriğini üretebileceği, kendi haberini yazabileceği ve bunu sosyal medyadan paylaşabileceği bir platform kurma hayali ile 2012 yılında da siteyi aktif hale getirdik. İnsanlara bu konsepti tanıtmak için kendi editör ekibimizi kurduk ve gördük ki, aslında sosyal medyada konuşulan, konuşulabilecek ya da gündem oluşturacak içeriklerin derlenip toparlandığı bir mecra eksikliği var. Böylece kendi editöryal ekibimize yatırım yaparak büyüdük. Bugün Onedio'nun birincil içerik kaynağı, kullanıcıların ürettiği içerikler değil, kendi yayın ekibimizin ürettiği içerik haline geldi.
Onedio bünyesinde kaç kişi çalışıyor? Çalışma modeliniz nedir? İçerik üretimi nasıl yapılıyor?
Onedio'da bordrolu çalışan 104 kişilik bir ekip var. Ayrıca telifle çalışan yazarları da hesap ettiğimiz zaman Onedio'nun 200 kişilik dev bir yapı olduğunu söyleyebiliriz. Bu 200 kişinin büyük çoğunluğu yazılı ve video içerik üretme amacıyla çalışıyor. Her editörün sorumlu olduğu içerik kategorileri var ve ilgili birimin yöneticisiyle koordineli bir şekilde ajans haberlerini değil de sosyal medya haberlerini baz alarak içerik üretiyor. İçerik ekibi dışında, teknoloji geliştirme ekibi, marka iş birlikleri ekibi ve idari ekipler de mevcut.
Gelecekte habercilik alanına da girmek konusunda bir planınız var mıdır?
Onedio aslında habercilik alanında çalışıyor. Geleneksel ajans haberlerini alma ya da sahadan haber üretme olarak değil, sosyal medyadaki konular üzerinden haber üretiyor. Artık bir demeç almak için birisiyle röportaj yapmaya, olay anından video almak için oraya kameraman göndermeye ya da magazinsel olayları takip etmek için paparazzi istihdam etmeye gerek yok. Zaten her şey sosyal medyada var. Önemli olan neyi nerede bulacağını, nasıl derleyeceğini ve nasıl sunacağını planlamak. Biz de bunu zaten yapıyoruz.
Türk insanı okumaz diye bir yargı vardır. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Okunma oranlarınız nedir? Okunma oranlarını yükseltmek için özel bir formülünüz var mıdır?
Sadece Türk insanı değil, tüm dünyada uzun içerik okuma ve tamamlanma oranları çok düştü. Çünkü inanılmaz bir içerik bombardımanı var, sadece bizler gibi içerik/haber siteleri ya da blogları değil, artık instagram'da, tiktok'ta, youtube'da, medium'da milyonlarca içerik üretiliyor ve insanların dikkatini uzun süre çekmek oldukça zor. Bu yüzden insanlar daha hap bilgilere öncelikli olarak ulaşmak ve tüketmek istiyor, içeriği derinlemesine okumak isteyen kullanıcıların oranı hap olarak tüketenlere göre 20'de1 daha az. Bu yüzden biz de konu ne kadar derin olursa olsun, mutlaka görsellerle ve hap bilgilerle kısaltmaya çalışıyor, daha derinlemesine bilgi isteyen kullanıcılar için de referans okumaları içeriklerin içerisine ekliyoruz.
Onedio haricinde başka girişimleriniz de var mı ya da olacak mı?
Onedio aslında benim ikinci girişimim. Ben Elektrik Elektronik Mühendisiyim ve ilk girişimim V-Count isimli bir yapay zeka şirketi. Şu an ortağım Demirhan'ın CEO'su olduğu V-Count, 110 ülkeye ihracat yapan, perakende analizi konusunda alanındaki liderlerden birisi olan, 5 ülkede ofisi olan global bir şirket. Ayrıca henüz geçen yıl kurduğumuz Onedio'nun içerisinden çıkan, canlı yayında ürün satışına odaklanan bir e-ticaret girişimi olan Vidyodan'ı kurdum. Bir de blockchain oyunlarına odaklanan ayrı bir mobil oyun şirketim de var.
Video içerik sanki tüm içerik dünyasını silip süpürecekmiş gibi bir algı var. Oysa video izlemek zaman ve odaklanma ister, okumak ise kolaydır. Mesela benim video izleyecek bir vaktim yok. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Bu konu aslında biraz jenerasyon konusu. Youtube ile büyüyen genç jenerasyona baktığımız zaman video içerik birincil tercih olurken, 40 yaş üstü jenerasyonda hala yazılı içeriğin tercih edildiğini ama videonun da yükseldiğini görebiliyoruz. Özellikle yeni jenerasyonun, video içerikleri 2x hızda, altyazıyla tüketme gibi kendine has yöntemler kullandığı da bir gerçek. Sonuç olarak artık içerik yazılı da olsa video da olsa onu tüketmek için kullandığımız cihaz bir akıllı telefon. O ekrana sığdırabildiğiniz, interaktivite yaratabildiğiniz hiçbir içerik göz ardı etmemeli. Dolayısıyla video yazılı içerikleri silip süpürecek, yazılı içerik bitecek tarzı kesin söylemleri bırakıp, farklı içerik formatlarını bir harmoni içerisinde ve mecranın ruhuna özel olarak oluşturmak gerekiyor.
Firmalar artık web siteleri üzerinde ticari faaliyetleri haricinde, faydalı içerikler yazdırarak vatandaşa dokunmaya çalışıyor. Bu sizce önemli mi? İçerik pazarlaması daha da büyüyecek bir alan mı sizce? Ne tür firmalara içerik pazarlaması tavsiye edersiniz?
Bu aslında çok yeni ve çok büyük bir trend. Artık markalar tüketiciler ile daha uzun soluklu bağ kurmak, onlara fayda sağlamak zorunda. Bu hem düzenli bir pazarlama ve iletişim stratejisi hem de rekabetten sıyrılmak için yapılması gereken bir hamle. Dev şirketlerin yavaş yavaş kendi içerik portallarını kurduğunu ya da hedef kitlesine dokunan içerik portallarını satın aldığını görüyoruz. Bu artarak devam edecek. Çok büyük erişime sahip dijital medya şirketlerini, dev pazarlama bütçelerine sahip şirketlerin satın aldığını göreceğiz. Daha küçük firmaların kendi bloglarının olmasının, düzenli sosyal medya iletişiminin bir gereklilik olduğunu tekrar belirtmeye gerek yok. Tek kişilik bir şirket de olsanız, 10 bin çalışanı olan bir şirket de olsanız içeriğe yatırım yapmak zorundasınız. Bir diğer nokta da, günümüzde gittikçe artan gizlilik kaygıları. Bu kaygı Apple, Google, Facebook gibi dev şirketlerin kullanıcılarının takip ettiği datalarını reklam verenlerle paylaşmasını zorlaştıracak, dolayısıyla hedef kitleye erişmek daha maliyetli hale gelecek. Bu yüzden şirketler hedef kitlelerine erişeceği yolları kendileri oluşturmak, tutmak, büyütmek zorunda kalacak.