PARA RÖPORTAJ/ ÜRÜN DİRİER NATO'nun açtığı ihalelerde daha çok müteahhitlik şirketleriyle öne çıkan Türkiye, bu kurumun ihtiyaçlarının giderilmesinde artık teknoloji şirketleriyle de söz sahibi olmaya başladı. Üstelik sadece Aselsan, Tusaş ve Havelsan gibi savunma sanayi sektöründe dünya markası olan kamu kuruluşları değil, özel sektördeki birçok şirket de artık NATO ihalelerinde boy gösteriyor. MİA Teknoloji, geçen yıl E4E Elektronik Mühendislik ve ETES Teknolojik Sistemler ortaklığında kurduğu MEE İş Ortaklığı ile, NATO'nun 36 milyon Euro tutarındaki ihalesini kazandı. Şirketin ürünü deniz kuvvetleriyle havadan erken uyarı sistemleri arasında bağlantı kuruyor. Hava erken uyarı sistemi ile deniz kuvvetlerinin bilgi alışverişini destekleyen bir teknoloji geliştiren şirket, Gemi Sahil Gemi Muharebe (SSSB/Spip Shore Ship Buffer) sistemi olarak anılan teknolojiyi Yunanistan, Birleşik Krallık ve Hollanda'nın da dahil olduğu 22 noktada kullanacağı bilgisini verdi. Bu ihalenin kazanılması sadece MEE iş ortaklığı değil Türk savunma sanayinin bir başarısı olarak görülüyor. Proje 5 yıl sürecek. Bu ihale, NATO'da savunma sanayi sistemleri alanında Türkiye'nin üstlendiği en büyük projelerden biri olma özelliğini taşıyor. Sağlık, güvenlik, yapay zeka ve IoT sektörlerindeki yetkinliklerini bu projeyle birlikte savunma sanayi ve haberleşme sektörlerine de yansıtan şirket, NATO'nun yeni üyesi ülkeler ve diğer ülkeler için açacağı SSSB proje ihalelerine de katılmayı hedefliyor.
Hızlı büyümesi ve ciro rakamlarıyla dikkat çeken şirket, geçtiğimiz yılın ilk 9 ayında 1 milyar 752 milyon 551 bin TL ciro seviyesine ulaştı. MİA, kimliklendirme alanında yüz tanıma, iris tanıma, parmak izi, parmak damarı, akıllı kart ve mobil telefon teknolojilerini kullanarak geçiş kontrol, ödeme sistemleri ve benzeri projelerde kendi geliştirdiği cihaz ve yazılımlarla çözümler üretiyor. Güvenlik alanında, üniversite kampüsleri ve enerji tesisleri gibi alanlarda kişi, araç ve nesne takibi için kamera sistemleri, radar ve araç plaka tanıma teknolojileri sunuyor. Ayrıca, yangın, iklimlendirme, ses ve aydınlatma gibi altyapı sistemlerini uzaktan yönetimle entegre ederek, tüm bu süreçleri tek bir platform üzerinden kontrol etme imkânı sağlıyor. Şirketin bu başarısını ve yeni hedeflerini MİA Teknoloji Kurucu Ortağı İhsan Ünal ile konuştuk…
MİA Teknoloji hızlı büyüyen bir şirket. Tam olarak neler yapıyorsunuz? Hangi alanlarda faaliyet gösteriyorsunuz?
Faaliyetlerimize kimliklendirme, güvenlik, sağlık bilişim ve akıllı ulaşım teknolojileri alanlarında ürünler geliştirerek başladık. Bunlara ek olarak yapay zekâ, enerji, elektro mobilite ve sürükleyici teknolojiler gibi farklı alanları da bünyemize katarak yenilikçi çözümler sunmaya devam ediyoruz.
Değişen sektör ihtiyaçları ve müşteri taleplerine paralel olarak, 2020 yılında Metaverse, 2022 yılında paylaşımlı ulaşım teknolojileri (elektrikli bisiklet), 2023 başında ise elektrikli araç şarj ağı ve yenilenebilir enerji alanlarında çalışmalar başlattık. 2023 sonu itibarıyla sürdürülebilirlik, tarım ve gıda güvenliği, uzaktan algılama, yapay zekâ destekli analizler, görüntü işleme, video analitiği, büyük dil modelleri (LLM) ve görsel dil modelleri (VLM) gibi alanlarda teknoloji üreten bir yapıya dönüştük.
Tüm bu sektörlerde Ar-Ge ve ürün geliştirme faaliyetlerinin yanı sıra, büyük entegrasyon projeleriyle müşteri ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyoruz. Türkiye'nin pek çok bölgesinde çalışan, bakım ve onarım hizmetleri sunduğumuz sistemlerimiz bulunuyor. Müşterilerimizin ihtiyaçlarına özel, terzi usulü sistem geliştirme ve modüler ürün çözümleri sunarak çözüm ortağı yaklaşımıyla hizmet veriyoruz
Büyüme ve ciro rakamlarınızdan bahseder misiniz? Son rakamlar oldukça etkileyici görünüyor. Bu başarıya nasıl ulaştınız?
Sizin de belirttiğiniz gibi MİA Teknoloji hızlı büyüyen bir şirket olarak dikkat çekici bir finansal performans sergiliyor. 2024 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre ciroda yüzde 184, net karda yüzde 752, brüt karda yüzde 360 artış sağladık. Yılın ilk yarısında yine geçen yılın aynı dönemine göre ciromuz yüzde 64,20, net karımız yüzde 258,15, brüt karımız yüzde 148,97 artış gösterdi. Yılın ilk 9 ayında ise ciromuz yüzde 22,40 artışla 1 milyar 752 milyon 551 bin 227 TL seviyesine ulaştı. Brüt karımız yüzde 61,15 artışla 1 milyar 242 milyon 653 bin 973 TL, net karımız yüzde 131,91'lik artışla 846 milyon 707 bin 98 TL oldu. Yılın 9 ayında brüt kâr marjımız geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31,65 artışla yüzde 70,91, net kâr marjımız ise yüzde 89,46 artışla yüzde 48,31 olarak gerçekleşti. FAVÖK marjı da yüzde 49,37 artışla yüzde 79,53 oldu.
Bu başarımızın temelinde, Ar-Ge'ye yaptığımız güçlü yatırımlar, yenilikçi çözümler geliştirme odağımız ve müşteri odaklı yaklaşımımız yatıyor. Teknolojik evrime hızla adapte olabilme kabiliyetimiz ve piyasa gereksinimlerini öngörerek hareket etme becerimiz, büyümemize yön veren ana unsurlardır.
Ayrıca, çalışanlarımızın kendilerini geliştirebileceği bir ortam sunmak ve sürekli öğrenmeyi teşvik etmek şirketimizin öncelikleri arasında yer alıyor. Sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk ilkelerini temel alarak, sadece ekonomik hedeflerimize ulaşmayı değil, topluma ve çevreye katkı sağlamayı da önemsiyoruz.
Son olarak, ulusal ve uluslararası stratejik ortaklıklarımızla küresel bir perspektif benimseyerek iş geliştirme süreçlerimizi sadeleştirdik. Tüm bu faktörler, sektörde lider konumumuzu pekiştiren ve mali performansımızı güçlendiren en önemli bileşenlerdir.
Hangi ülkelerde faaliyet gösteriyorsunuz?
2022 yılında ABD'nin New York bölgesinde kurduğumuz Mia Tech Corporation, sağlık bilişim teknolojileri başta olmak üzere metaverse, blokzincir, NFT ve bulut teknolojileri alanlarında faaliyet göstermektedir. Bu sistemler, Kuzey Amerika'dan başlayarak Orta Doğu ve Afrika pazarlarına yönelik yenilikçi çözümler sunmaktadır.
Geçtiğimiz aylarda, sağlık bilişim yazılımlarımızın lisans haklarına ilişkin olarak ABD merkezli bir firma ile gerçekleştirdiğimiz yatırım odaklı görüşmeler başarıyla tamamlandı. Bu kapsamda, yazılımlarımızın lisans hakları New York merkezli iştirakimiz Mia Tech Corporation'a devredildi ve bu iştirakin %51 hissesi ABD merkezli yatırımcı firmaya satıldı.
Orta Doğu ve Kuzey Amerika bölgelerinde uzun vadeli yatırımlar ve iş birlikleri gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Dijital sağlık sektörünün 2030 yılında 18 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Bu potansiyelden faydalanmak için projelerimizi bu bölgelere yoğunlaştırarak iş geliştirme, pazar payı büyümesi ve Ar-Ge faaliyetlerimize odaklanıyoruz.
2023 yılının Nisan ayında, teknolojilerimizi tanıtmak ve Afrika pazarında aktif rol almak amacıyla Fas'ta MIA TURTEK AFRIK adında bir şirket kurduk. Bu şirket aracılığıyla bölgedeki ihtiyaçları analiz ediyor ve sağlık, bilişim, güvenlik ve ulaşım teknolojilerinde çözüm odaklı hizmetler sunuyoruz. Ayrıca, dijital dönüşüm sürecinde olan Orta Doğu ve Afrika ülkelerindeki faaliyetlerimizi güçlendirmek için uluslararası yatırımcılarla iş birliği görüşmelerimiz devam ediyor.
Son olarak, iştirakimiz Enerjey Enerji ile birlikte, yenilenebilir enerji projelerine odaklanmış durumdayız. Romanya'da fotovoltaik solar enerji projeleri geliştiriyor, öz kaynaklarımızla uluslararası finans ve yatırım kuruluşlarıyla ortak projeler yürütüyoruz. Anahtar teslim mühendislik, tedarik ve inşaat hizmetleri sunarak yenilenebilir enerji alanında büyümeyi sürdürüyoruz.
Kazandığınız NATO projesinden bahseder misiniz? Ne yapacaksınız ve ihaleyi kazanma süreciniz nasıl oldu?
MİA Teknoloji olarak, E4E Elektronik Mühendislik ve ETES Teknolojik Sistemler ile birlikte oluşturduğumuz MEE İş Ortaklığı, 22 aylık yoğun bir çalışmanın ardından NATO'nun Telekomünikasyon ve Bilgi Ajansı (NCIA) tarafından düzenlenen ihaleyi yaklaşık 36 milyon Euro bedelle kazanmayı başardı. Bu ihale, NATO'da savunma sanayi sistemleri alanında Türkiye'nin üstlendiği en büyük projelerden biri olma özelliğini taşıyor.
Proje, NATO Hava Savunma Yer Sistemi (NADGE), Havadan Erken Uyarı Sistemleri (AEW) ve Deniz Kuvvetleri arasındaki mevcut taktik bilgi alışveriş sistemlerine (Link 1, Link 11, Link 11B) en güncel teknoloji olan Link 22 özelliği kazandırmayı hedefliyor. Bu kapsamda, Birleşik Krallık, Hollanda ve Yunanistan'da toplam 22 lokasyonda sistem kurulumları gerçekleştirilecektir.
Proje sadece teknik bir başarı değil, aynı z amanda NATO'nun genişleme ve modernizasyon hedeflerine katkı sağlayacak stratejik bir girişimdir. Kurulumun yanı sıra, 5 yıl boyunca sistemin garanti ve bakım hizmetleri de MEE İş Ortaklığı tarafından sağlanacaktır.
Bu geniş kapsamlı projenin hayata geçirilmesiyle, elde edeceğimiz teknik bilgi ve yetkinlikler, benzer sistemlerin yenilenmesi, bakım süreçlerinin yönetimi ve yeni NATO sistemlerinin kurulumu gibi alanlarda şirketimize önemli iş fırsatları sunacaktır. Ayrıca, bu proje sayesinde edindiğimiz güçlü referanslarla NATO Tedarik Portföyü'nde kalıcı bir yer edinecek ve daha büyük ölçekli projelere davet edilme şansı elde edeceğiz.
Sonuç olarak, NATO gibi uluslararası bir platformda böyle önemli bir projeyi üstlenmek, ülkemizin teknoloji ve savunma sanayisindeki gücünü bir kez daha kanıtlamış ve gurur kaynağı olmuştur. Dinamik mühendis kadromuz ve ileri teknolojilerle Türkiye'yi global arenada en iyi şekilde temsil etmeye devam edeceğiz.
Başka büyük projeleriniz var mı?
MİA Teknoloji olarak, sürdürülebilirlik ve sıfır karbon hedeflerimiz doğrultusunda birçok önemli proje yürütüyoruz. Yenilenebilir enerji alanında, fotovoltaik solar enerji sistemleri ve enerji depolama çözümleri geliştirerek karbon salınımını en aza indiriyor ve enerji üretiminde sürdürülebilirliği destekliyoruz.
GlobalX firması ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği, sürdürülebilirlik hedeflerimize ulaşmamızda kilit bir rol oynuyor. Bu ortaklık, çevresel düzenlemelere uyum sağlamak, iklim değişikliği risklerini yönetmek ve stratejik planlar geliştirmek gibi alanlarda bizi güçlendiriyor. Ayrıca, sürdürülebilir projeler için finansman sağlama, uluslararası sertifikasyon süreçlerini yönetme ve yenilikçi teknolojileri entegre etme hedeflerimizi gerçekleştiriyoruz. Tedarik zincirinin her aşamasını sürdürülebilir hale getirmeyi amaçlayan bu iş birliği, yeşil bir gelecek için önemli bir adım niteliğindedir.
Yapay zekâ teknolojilerini projelerimizin merkezine koyarak farklı sektörlere yenilikçi çözümler sunuyoruz. Yapay zekâ destekli analiz ve veri işleme yöntemleriyle işletmelerin operasyonel verimliliğini artırıyoruz. Tarım sektöründe ise yapay zekâ ile tarımsal faaliyetlerin izlenmesi, analizi ve yönetimi üzerine çalışıyoruz. Bu sistemler, tarımsal üretimde kaynak kullanımını optimize ederek sürdürülebilir bir tarım modeli oluşturmayı ve gıda güvenliğine katkı sağlamayı hedefliyor.
Gelecekte, geliştirdiğimiz yenilikçi teknolojilerle yalnızca bugünün değil, geleceğin sorunlarına da çözüm üretmeyi amaçlıyoruz. Sektörlerin dijital dönüşüm süreçlerine öncülük ederek hem yerel hem de global pazarda fark yaratmaya devam ediyoruz. Sürdürülebilir bir dünya için katkılarımızı artırmayı ve teknoloji ile çevresel uyumu birleştiren projelere liderlik etmeyi sürdüreceğiz.
Türkiye'de gerçekleştirdiğiniz önemli projelerinizden de bahseder misiniz?
Türkiye genelinde farklı sektörlere değer katan projelerle ülkemizin dijital dönüşümüne öncülük etmeyi sürdürüyoruz. KYK öğrenci yurtları için geliştirdiğimiz Akıllı Kampüs Güvenlik ve Yönetim Sistemi ile yurtların güvenlik seviyesini artırırken yönetim süreçlerini dijitalleştirdik ve öğrencilere modern ve güvenli bir ortam sağladık. Avrupa'nın en büyük güneş enerji santrali olan Karapınar GES'in güvenlik ve aydınlatma altyapısını kurarak enerji sektöründe kritik güvenlik standartlarını hayata geçirdik. Ziraat Bankası için farklı lokasyonlarda yer alan veri merkezleri ve kritik alanlar için sunduğumuz dijital ve fiziksel güvenlik çözümleri, bankacılık sektöründe güvenlik standartlarının yükselmesine önemli katkılar sağladı.
Eti Maden için stratejik öneme sahip maden sahalarında geliştirdiğimiz güvenlik ve geçiş kontrol sistemleriyle daha güvenli ve verimli bir yönetim sağlanmasına olanak tanıdık. Sağlık sektöründe, Türkiye genelindeki birçok üniversite hastanesine sunduğumuz Hastane Bilgi Yönetim Sistemleri (HBYS) ile tıbbi, idari ve finansal süreçlerin daha etkin bir şekilde yönetilmesine katkıda bulunduk. BOTAŞ için gerçekleştirdiğimiz Tesis Güvenlik ve Yönetim Sistemi ile entegre güvenlik çözümleri sunarak operasyonel süreçlerin daha güvenli ve verimli bir şekilde yürütülmesini mümkün hale getirdik.
Emniyet Genel Müdürlüğü için geliştirdiğimiz parmak izi ve çoklu biyometrik projeler, kimlik doğrulama süreçlerini hızlandırarak güvenlik standartlarını ileri taşıdı. ÖSYM için hayata geçirdiğimiz yüz tanıma sistemleri, e-Sınav merkezlerinde sınav güvenliğini artırırken kimlik doğrulama süreçlerini daha hızlı ve güvenilir hale getirdi. Ayrıca, savunma sanayi projeleri kapsamında Ege Ordu Komutanlığı ve Millî Savunma Üniversitesi için geliştirdiğimiz tesis güvenlik ve yönetim sistemleriyle askeri üslerin güvenliğini artırarak operasyonel süreçlerde önemli bir verimlilik elde edilmesini sağladık.
Tüm bu projeler, farklı sektörlerin ihtiyaçlarına özel olarak geliştirdiğimiz yenilikçi çözümlerle, Türkiye'nin güvenlik ve dijitalleşme alanında standartlarını yükseltme konusundaki vizyonumuzu güçlü bir şekilde yansıtmaktadır.
Geliştirdiğiniz sistemler daha çok hangi sektörlere yönelik?
MİA Teknoloji olarak, birçok sektöre yönelik yenilikçi çözümler geliştiriyor ve dijital dönüşüm süreçlerine öncülük ediyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz sektörler şu şekilde sıralanabilir:
Kimliklendirme alanında yüz tanıma, iris tanıma, parmak izi, parmak damarı, akıllı kart ve mobil telefon teknolojilerini kullanarak geçiş kontrol, ödeme sistemleri ve benzeri projelerde kendi geliştirdiğimiz cihaz ve yazılımlarla çözümler üretiyoruz. Güvenlik alanında, üniversite kampüsleri ve enerji tesisleri gibi alanlarda kişi, araç ve nesne takibi için kamera sistemleri, radar ve araç plaka tanıma teknolojileri sunuyoruz. Ayrıca, yangın, iklimlendirme, ses ve aydınlatma gibi altyapı sistemlerini uzaktan yönetimle entegre ederek, tüm bu süreçleri tek bir platform üzerinden kontrol etme imkânı sağlıyoruz.
Hastane Bilgi Yönetim Sistemi (HBYS) çözümlerimizle, hastanelerin dijitalleşmesine önemli katkılar sunuyoruz. Tıbbi, idari, finansal ve yasal süreçlerin dijitalleştirilmesini sağlayarak, kâğıt tabanlı karmaşaları ortadan kaldırıyor ve hizmet ile tedarik zinciri işlevlerini kolaylaştırıyoruz. Bu çözümler, sağlık sektöründe operasyonel verimliliği artırırken, entegrasyon süreçlerini güçlendirmektedir.
Akıllı trafik yönetimi için araç tanıma, elektronik denetleme sistemleri, kavşak yönetimi ve sinyalizasyon çözümleri sunuyoruz. Ayrıca yatırımcısı ve kurucusu olduğumuz Tripy şirketi ile Türkiye'nin ilk paylaşımlı elektrikli bisiklet platformunu hayata geçirdik. Bunun yanı sıra, ülkemizde sayılı olan elektrikli araç şarj istasyonu ağı lisansına sahip olarak, tamamen kendi sistemlerimizi geliştirdik.
Metaverse alanında, eğitim, onarım ve bakım, pazarlama gibi birçok sektöre yönelik yenilikçi çözümler geliştiriyoruz. Giyilebilir teknolojilerle entegre çalışan ürünlerimiz, müşterilerimize geleceğe yönelik çözümler sunarak alışkanlıkları dönüştürmektedir.
Kurucu ortağı ve yatırımcısı olduğumuz Enerjey Enerji ile birlikte fotovoltaik solar projeler ve batarya enerji depolama sistemlerinde kapsamlı çözümler sunuyoruz. Proje geliştirme, mühendislik, tedarik, inşaat, işletme ve bakım süreçlerini üstlenerek yenilenebilir enerji alanında yeni yatırımlarla büyümeyi hedefliyoruz.
Makine öğrenmesi ve yapay zekâ destekli siber güvenlik sistemlerimizle, kuruluşların anomali tespiti, zararlı yazılımlara karşı koruma ve siber saldırılara direnç sağlıyoruz. Zafiyet analizleri gerçekleştiriyor, bilgi güvenliği ihtiyaçlarını değerlendirerek uygun çözümler sunuyoruz. Ayrıca, personel eğitimleriyle kuruluşların siber güvenlik kapasitelerini artırarak daha güvenli bir dijital altyapı oluşturuyoruz.
Her sektöre özel geliştirdiğimiz bu çözümlerle, dijitalleşen dünyada sürdürülebilirlik, verimlilik ve güvenlik konularında müşterilerimize yenilikçi hizmetler sunuyoruz.
Bir Türk teknoloji şirketi olarak uluslar arası rekabette ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz? Bu yola çıkmak isteyenlere neler tavsiye edersiniz?
MİA Teknoloji olarak, özellikle güvenlik ve sağlık bilişim alanlarındaki başarılarımız, uluslararası pazarda güçlü bir konum elde etmemizi sağladı. Bu alanlarda hayata geçirdiğimiz yenilikçi projeler, teknolojik çözümlerimizin hem yerel hem de global ölçekte değer gördüğünü kanıtlıyor.
Bir Türk teknoloji şirketi olarak dünya çapında kendini ispat etmek elbette zorluklar içeriyor, ancak bu zorluklar aşılabilir. Kritik sektörlerde geliştirdiğimiz inovatif çözümler, global pazarda rekabet gücümüzü artırırken, Türkiye'yi uluslararası arenada başarıyla temsil etme fırsatı sunuyor. Teknolojiyle insan yaşamını daha güvenli ve daha kaliteli hale getirme vizyonumuz, uluslararası projelerde bizi öne çıkaran en önemli etkenlerden biri.
Bu yola çıkmayı hedefleyenlere tavsiyemiz, güçlü bir vizyon geliştirmeleri, yenilikçi çözümlere odaklanmaları ve küresel pazarda ihtiyaç duyulan teknolojilere yatırım yapmalarıdır. Aynı zamanda, yerel başarılarını global standartlarla harmanlayarak cesur adımlar atmaktan çekinmemeleri büyük önem taşımaktadır. Türk teknoloji şirketleri, doğru stratejilerle global pazarda rekabet edebilir ve sürdürülebilir başarılar elde edebilir.
Türkiye'deki teknoloji şirketlerinin altyapısı ne durumda?
Türkiye'deki teknoloji altyapısı şirketlerinin dünya ile rekabet edebilirlik düzeyi her geçen gün yükseliyor. Bu gelişim, yalnızca yerel şirketlerin dinamizmiyle değil, aynı zamanda Türkiye'nin genç, yaratıcı ve teknolojiye hızla adapte olabilen insan kaynağıyla destekleniyor. Ancak bu potansiyelin başarılı sonuçlara dönüşmesi, stratejik planlama ve verimli kaynak kullanımıyla mümkün hale geliyor.
Küresel pazarda rekabet etmek kolay değil; teknolojinin hızla evrildiği bu süreçte, sadece tek bir sektörde değil, farklı alanlarda yenilikçi çözümler üretebilen şirketler öne çıkıyor. Türkiye'de savunma sanayi, yenilenebilir enerji, yapay zekâ ve sürdürülebilirlik gibi alanlarda dikkat çeken projelerle güçlü girişimlerin yükselişine tanık oluyoruz.
Başarının anahtarı, sadece ürün veya hizmet üretmekten değil, küresel ihtiyaçları doğru analiz etmek, uluslararası standartlara uyum sağlamak ve global iş birlikleri geliştirmekten geçiyor. Türkiye'deki teknoloji şirketlerinin bu farkındalığı giderek artırması, onları dünya sahnesinde daha güçlü bir konuma taşıyor. Teknolojiyi geliştiren, global pazarlara sunan ve bu süreçte kendini sürekli yenileyen şirketler, uluslararası rekabette kalıcı bir yer edinme şansı yakalıyor.
Ayrıca, sürdürülebilirlik ve inovasyon, global pazarda rekabetin temel taşları olarak öne çıkıyor. Yoğun rekabetin yaşandığı bir dünyada, yalnızca bugünün değil, geleceğin sorunlarına da çözüm sunabilen vizyoner yaklaşımlar büyük önem taşıyor. Türkiye'deki teknoloji şirketlerinin bu vizyona daha fazla odaklanması, ülkemizin küresel teknoloji ekosistemindeki yerini güçlendirecektir.
İnovasyon, stratejik iş birlikleri ve küresel düşünceyle Türkiye'nin, global teknoloji sahnesinde çok daha güçlü ve kalıcı bir yer edineceğine inanıyoruz.
Hep dünya ile rekabet etmekten bahsediyoruz ama rekabet etmeden de başarılı olmanın yolları var mıdır?
Dünya ile rekabet etmek, başarılı olmanın önemli bir unsuru olsa da tek yol değildir. Günümüzde global pazarlarda öne çıkmanın ve sürdürülebilir bir başarı yakalamanın yolu, yalnızca rekabetten değil, aynı zamanda iş birliğinden geçmektedir.
Rekabet ve iş birliğinin dengeli bir şekilde bir arada olduğu bir yaklaşım, şirketlerin aynı sektördeki diğer oyuncularla ortak hedefler doğrultusunda çalışmasını ifade eder. Özellikle teknoloji gibi hızlı değişen, yüksek yatırım ve bilgi birikimi gerektiren sektörlerde, iş birliği hem kaynakların daha etkin kullanılmasını hem de daha büyük hedeflere ulaşılmasını sağlar.
Başarıyı yalnızca bireysel kazanımlarla sınırlamak yerine, ekosistemin bir parçası olmayı hedeflemek günümüz iş dünyasında önemli bir gereklilik haline gelmiştir. Farklı uzmanlık alanlarına sahip şirketlerin veya kuruluşların bir araya gelerek büyük projeler gerçekleştirmesi hem bireysel hem de toplumsal fayda yaratma fırsatı sunar. Bu yaklaşım, sadece kendi çıkarlarına değil, sektörel gelişime ve küresel problemlere çözüm sunmaya da odaklanmayı gerektirir.
Sonuç olarak, global sahnede başarılı olmak yalnızca rekabetten değil, iş birliklerinden de faydalanarak büyümekten geçmektedir. İş birliği ile hareket eden şirketler, yalnızca bugünün değil, geleceğin sorunlarına da çözümler üretebilir ve uzun vadeli bir başarıyı mümkün kılar.
Önümüzdeki birkaç yıl için hedef ve öngörüleriniz nelerdir?
Önümüzdeki dönemde, yatırım ajandamızın merkezinde teknoloji ve inovasyon yer alıyor. İşimizin büyümesini ve sürdürülebilirliğini desteklemek amacıyla özellikle yapay zekâ ve makine öğrenimi, dijital dönüşüm, IoT tabanlı akıllı cihazlar, biyometrik çözümler, güvenlik sistemleri, sağlık yazılımları, siber güvenlik ve veri koruma, yenilenebilir enerji, veri analitiği ve tahmin modelleri gibi alanlara odaklanmayı planlıyoruz. Ayrıca, eğitim ve yetenek geliştirme faaliyetlerimizle, ekosistemimizi daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz.
Bunların yanı sıra, sürdürülebilirlik hedeflerimizi destekleyen Tripy markamızın gelişimine özel bir önem veriyoruz. Elektrikli bisiklet operasyonlarımızı genişleterek ve elektrikli araç şarj istasyonlarının altyapısını daha da güçlendirerek bu alanda öncü bir konum elde etmeyi amaçlıyoruz.
Gerçekleştirdiğimiz yatırımlarla, ürünlerimizin rekabetçi, müşteri odaklı ve sürdürülebilir olmasını sağlamak için en iyi uygulamaları hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Bu çerçevede, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Kuzey Amerika pazarlarında güçlü bir yer edinmeyi ve bu bölgelerde lider bir güç olmayı planlıyoruz.
Bu vizyon doğrultusunda, teknoloji ve inovasyon alanında öncü çözümler geliştirmeye ve global pazarda sürdürülebilir bir başarı sağlamaya kararlıyız.
İhsan Ünal Kimdir?
1981 yılında İstanbul'da doğdum. Ortaokul ve lise eğitimimi Şanlıurfa'da tamamladıktan sonra, Atılım Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Mezuniyetimin ardından 2004 yılında bir kamu kurumunda yazılım uzmanı olarak çalışmaya başladım. Burada edindiğim deneyimler, teknoloji ve yazılım dünyasında daha geniş hedefler belirlememe ilham oldu.
2006 yılında üniversiteden arkadaşlarımla birlikte MİA Teknoloji A.Ş.'yi kurduk. Bu, girişimcilik yolculuğumuzun başlangıcı oldu. Teknolojiyi topluma fayda sunan çözümlere dönüştürme vizyonuyla yola çıktık. Özel sektör ve kamu ile yaptığımız iş birliklerinde birçok ilki hayata geçirdik. Yenilikçi çözümler sunma vizyonumuz doğrultusunda, sektöre değer katmak ve teknoloji odaklı projelerle fark yaratmaya ilk günden beri kararlılıkla devam ediyoruz.
Ayrıca, Atılım Üniversitesi Endüstri Danışma Kurulu'nda görev alarak Sanayi-Akademi iş birliğini güçlendirme çalışmalarına aktif olarak katkı sunuyorum. İş hayatımın dışında, evliyim ve bir çocuk babasıyım.
SSSB sistemi nedir?
SSSB sistemi, NATO Hava Savunma Yer Sistemi (NADGE), Havadan Erken Uyarı(AEW) sistemleri ve Deniz Kuvvetleri arasında mevcut taktik bilgi alışverişini destekleyen Link 1, Link 11, Link 11B sistemlerine, en güncel teknoloji olan Link 22 özelliği kazandıracak gerçek zamanlı bir sayısal veri bağlantı sistemi olarak tanımlanıyor.