Etkinlikte bir konuşma yapan T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Osman Boyraz, "Başta ulaşım olmak üzere enerji, turizm ve sağlık gibi çeşitli sektörlerde ülkelerimiz arasında daha fazla iş birliğine gideceğiz" dedi.
Köklü medeniyetlerin mirasçısı olan Türkiye ve Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler dünyada gerilimlerin tırmandığı bir dönemde, birçok alanda uzun soluklu bir anlayışla giderek güçleniyor.
Dünya nüfusunun yüzde 65'ine tekabül eden 70'ten fazla ülkeyi kapsayan Kuşak ve Yol İnisiyatifi, karayolları, demiryolları, limanlar, havaalanları, enerji üretim santralleri ve telekomünikasyon ağları ile büyük ölçekli altyapı yatırımlarını içeriyor. Türkiye'de, demiryoluyla Gürcistan ve Azerbaycan'a, buradan da Hazar Denizi'ni aşarak Türkmenistan ve Kazakistan'ı geçerek Çin'e uzanan Orta Koridor Girişimi ile bu projeye dahil oldu. Kuşak ve Yol İnisiyatifi ile Orta Koridor'un uyumlaştırılması gelecek açısından iki ülke arasındaki iş birliğini daha da üst seviyelere taşıyacak bir rol oynayacak.
Diğer taraftan Çin'in yükselişi ve bunun uluslararası sistem üzerindeki olası sonuçları, en azından 1990'lardan beri basın, akademi ve diplomasi çevrelerinde süregiden bir inceleme konusu. 2008 yılında dünya çapında yaşanan mali krizin ardından, devlet regülasyonlarına ve merkezi düzeyde planlamaya ağırlık veren "Çin Modeli" neoliberal kapitalizme alternatif olarak yeni bir önem kazandı.
Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping'in kaleme aldığı Çin'e özgü sosyalizm düşüncesinin, Çin'in reform sürecinin ve modernleşme hedeflerinin Xi Jinping'in liderliği altında nasıl şekillendiğini anlatan "Çin'in Yönetimi" kitabı da bu açıdan çok önemli bir rehber. Turkuvaz Kitap tarafından Türkçe'ye kazandırılan kitapta, 2012'den itibaren Xi Jinping'in Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri olarak devlet yönetimindeki reformlar ve uygulamaları ayrıntılı bir şekilde ele alınıyor. Çin'e özgü sosyalizmin nasıl geliştirileceği, reformların derinleştirilmesi, hukukun üstünlüğü ve ulusal savunma gibi konular üzerinde duruluyor.
5. Çin – Türkiye İletişim Forumu da işte bu iki ana başlık etrafında Türkiye- Çin ilişkilerinin yeni dönemde nasıl geliştirilebileceğine ve yeni fırsatların neler olabileceğini ele almak üzere 20 Eylül Cuma günü İstanbul'da gerçekleştirildi.
Forumun açılışında konuşan Çin Uluslararası İletişim Grubu (China International Communications Group CICG) Başkan Yardımcısı Liu Dawei, iki ülkenin medya ve düşünce kuruluşları arasındaki iş birliğinin güçlendirilerek diyalog platformlarının oluşturması gerektiğine dikkat çekti.
CICG bünyesindeki Avrupa-Afrika Merkezi'nin China Today Dergisi'nin Türkçe versiyonunun 12 yıldır Türk ortaklarıyla okurlarla buluştuğunu hatırlatan Liu, "Medeniyetler arasında karşılıklı öğrenme, insanlık için ortak geleceğe sahip bir topluluk inşasını teşvik ediyor. İkili ilişkilerin geliştirilmesine de sağlam bir kamuoyu zemini oluşturuyor. İki ülke halkı arasındaki bağları derinleştirmek amacıyla, gelecekte iki ülkedeki düşünce kuruluşları arasındaki fikir alışverişi ve iş birliğini teşvik edeceğiz. Başkan Xi Jinping'in eserlerinin diğer Türkçe versiyonlarını çevirip yayınlamaya devam edeceğiz, böylece Türkiye'de toplumun her kesiminden insanlar Çin fikirleri, Çin planları ve Çin önerileri hakkında daha fazla bilgi edinebilecek" dedi.
Bu yılın Temmuz ayında gerçekleştirilen Çin Komünist Partisi 20. Merkez Komitesi'nin 3. Genel Kurul Toplantısı'nda reformun kapsamlı şekilde derinleştirilip Çin tarzı modernleşmenin hızlandırılması kararının alındığını vurgulayan Liu, "Çin tarzı modernleşmeye güçlü bir ivme ve kurumsal güvence sağlandı. Bu durum Çin'in Türkiye dahil olmak üzere diğer ülkelerle karşılıklı yarar sağlayan iş birliklerinin derinleştirilmesi ve ortak kalkınmanın sağlanması için yeni fırsatlar yaratılacaktır" diye ekledi.
ÇİN'İN YÖNETİMİ KİTABI ARTIK TÜRKÇE
Forumda Kuşak ve Yol İnisiyatifi, karayolları, demiryolları, limanlar, havaalanları, enerji üretim santralleri ve telekomünikasyon ağları ile büyük ölçekli altyapı yatırımlar ele alındı. Aynı zamanda Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping'in kaleme aldığı, Turkuvaz Kitap tarafından Türkçe'ye kazandırılan "Çin'in Yönetimi" kitabında ele alınan Çin'in reform sürecinin ve modernleşme hedefleri üzerine konu başlıkları gündeme taşındı.
Forumda Xi Jinping'in Turkuvaz Kitap tarafından Türkçe'ye kazandırılan "Xi Jinping: Çin'in Yönetişimi" adlı kitabının sunumunda konuşan CICG Yabancı Diller Yayıncılık Evi Başkanı Hu Kaimin, Türk bilgesi Yunus Emre ile Çin bilgesi Konfüçyüs'ün tanış olma, birbiri sevme konusunda önemli görüşleri olduğunu söyledi. "Günümüz dünyasında, bir yüzyılda görülmemiş büyük değişimler hızlanıyor, yerel çatışmalar ve çalkantılar sık sık yaşanıyor ve küresel sorunlar yoğunlaşıyor" diyen Hu şöyle devam etti: "Bu noktada insanlar arası, kültürel alışveriş ve ülkeler arası iş birliği önemli bir rol oynuyor. Türk okuyucuların çoğunun hâlâ Çin'i tanımadığına inanıyorum. Bu durumu değiştirmenin en kolay ve en ideal yolu kitaplardır. Her kitap okuma yeni bir dünyanın kapısını açabilir. Burada açtığımız Çin temalı kitap sergimizin de asıl amacı bu. Çin'i tanımak isteyen Türk okurlara öncelikle "Xi Jinping: Çin'in Yönetişimi" kitabını okumalarını öneriyorum."
Forumun açılışında bir konuşma yapan Turkuvaz Medya Grubu Marka ve Pazarlama Grup Başkanı Sinan Köksal "Son yıllarda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Çin Cumhurbaşkanı Sayın Xi Jinping'in dirayetli önderliğiyle ilişkilerimiz yeni bir döneme girdi" dedi. Köklü medeniyetlerin mirasçısı olan Türkiye ve Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki yarım asrı aşan diplomatik ilişkilerin dünyada gerilimlerin tırmandığı bir dönemde giderek güçlendiğine dikkat çeken Köksal, "Küresel barış ve istikrara yönelik sınamaların giderek arttığı bu dönemde, Türkiye-Çin ilişkilerin her alanda güçlenmesi, bölgesel ve küresel istikrara büyük bir katkı sağlıyor. Kuşak ve Yol İnisiyatifi ile Orta Koridor Girişimi'nin uyumlaştırılması gelecek açısından iki ülke arasındaki iş birliğini daha da üst seviyelere taşıyacak bir rol oynayacaktır. Dergimiz China Today Türkiye, Çin'in daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacak çok geniş bir yelpazede içerik sunarak Çin ile ilgili bilgi sahibi olmak isteyenlere kılavuzluk ediyor. Biz bu iş birliğinin karşılıklı fayda sağlayacak platformlarda uzun yıllar sürmesini diliyoruz" dedi.
BAKAN BOYRAZ: "İŞ BİRLİĞİMİZ ARTARAK DEVAM EDECEK"
Forumda T.C Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Osman Boyraz da bir konuşma yaptı. Asya ve Avrupa arasında, Doğu-Batı güzergâhında yer alan ve üç ana koridordan biri olan Orta Koridor'un, Çin'den başlayarak Orta Asya ve Hazar Bölgesini ülkemiz üzerinden Avrupa'ya bağlandığını söyleyen Bakan Yardımcısı Osman Boyraz, ülkemizin uluslararası ticaret açısından ne kadar önemli bir koridor olduğunun bilinciyle son 22 yılda ulaşım ve haberleşme altyapısına yaklaşık 277 milyar dolar üstünde yatırım gerçekleştirdiklerini ifade etti. Bakan Yardımcısı Osman Boyraz, "Ülkemiz içindeki çok modlu ulaşım bağlantıları sağlamanın yanı sıra uluslararası koridorlar oluşturarak kıtalar arasında kesintisiz ve kaliteli ulaştırma altyapıları tesis etmek üzere de çok ciddi çalışmalar yapıyoruz" dedi. Boyraz sözlerine şöyle devam etti: "Bu noktada; Çin, Asya, Avrupa ve Orta Doğu'yu birbirine bağlayarak bir altyapı ve ulaşım ağı oluşturulmasını amaçlayan Kuşak ve Yol İnisiyatifi'ni de iki taraf için yararlı bir girişim olarak değerlendiriyoruz. Bu kapsamda Türkiye Azerbaycan ve Gürcistan'ın oluşturduğu iş birliği temelinde hayata geçen Bakü -Tiflis - Kars Demiryolu Hattı demiryolu taşımacılığında yeni bir çağ başlattı. Çin-Türkiye arasında yaklaşık 8 bin 693 kilometrelik mesafe dikkate alındığında, denizyolu ile Çin'e 45 günde ulaşabilen yükler, çok daha kısa sürelerde ulaşıyor. Konteynerler Çin'den Türkiye'ye 12 günde, Çin'den Avrupa'ya ise 18 günde ulaşıyor. BTK demiryolu hattının hizmete girmesi ile Çin-Avrupa arasındaki demiryolu yük trafiğinde Orta Koridor'un etkin olarak kullanılması olanağını sağladı."
Her iki ülkenin ihracat ve ithalatçılarının ürünlerini söz konusu demiryolu hattı üzerinden güvenle aktararak ülkelerimiz arasındaki ticari ilişkilerin güçlenmesinin elbette her iki ülke açısından da önemli olduğunu ifade eden T.C Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Osman Boyraz, "Ancak biz bu taşımaları sadece ticari bir faaliyet olarak görmüyoruz. Bu taşımalar Türkiye ile Çin arasındaki çok boyutlu ilişkilerin en önemli unsurlarından biri olmakta ve iki ülke arasındaki dostluk köprülerine yenilerini de eklemektedir. İlişkilerimizin geliştirilmesi konusunda önemli olan siyasi kararlılıktır ve her iki tarafta da bu siyasi kararlılığın olduğunu görmekteyiz. Önümüzdeki dönemlerde de başta ulaşım olmak üzere enerji, turizm ve sağlık gibi çeşitli sektörlerde ülkelerimiz arasında daha fazla iş birliğine gideceğimizi ve ülkelerimiz arasındaki dostluğun daha da güçleneceğini düşünüyorum" diye konuştu.
İLİŞKİLERDE YENİ DÖNEM
Forumda Kuşak ve Yol Girişimi ile Orta Koridor Girişimi'nin uyumlaştırılması konulu araştırma projesi için imza töreninin ardından CICG Avrupa ve Afrika Merkezi Başkan Yardımcısı Yan Ying'in yönettiği "Yeni Dönemde Çin'deki Reformların Derinleştirilmesi ve Sundukları Fırsatlar" başlıklı panelde konuşmacılar iki ülke arasındaki iş birliği imkanlarının nasıl geliştirilebileceği üzerine konuştu.
Panelde ilk sözü alan Çin Yabancı Diller Yayınevi Başkanı Hu Kaimin ise "Uzun bir değişim geçmişine sahip kadim medeniyetler ve İpek Yolu'nun her iki ucu birbirini özlüyor" diyerek sözlerine başladı. "Çin'in reformları daha da kapsamlı bir şekilde derinleştirmesi ve Çin tarzı modernleşmeyi teşvik etmesi, Çin-Türkiye iş birliğine kesinlikle yeni fırsatlar ve yeni içerik sağlayacaktır" diyen Hu Kaimin sözlerine şöyle devam etti: "Günümüz dünyasında, bir yüzyılda görülmemiş büyük değişimler yaşanıyor, yerel çatışmalar ve çalkantılar sık sık yaşanıyor ve küresel sorunlar yoğunlaşıyor. Ülkelerin, çalkantılı uluslararası duruma ve medeniyetler arası değişime ortaklaşa istikrar ve pozitif enerji sağlamak için diyalogu ve iş birliğini acilen güçlendirmeleri gerekiyor."
ORTA KORİDOR'UN GÜÇLENMESİ KÜRESEL REFAHA KATKI SAĞLAYACAK
Hu Kaimin'in ardından söz alan SETA Vakfı Araştırmacısı ve Medipol Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Osman Zeki Gökçe, "Türkiye ve Çin arasında ekonomik konular temelinde gelişen ilişkilerde katedilen mesafe dikkat çekici" diyerek sözlerine başladı. "Türkiye'nin dünyanın ikinci en büyük ekonomisi Çin ile hali hazırda oldukça asimetrik olsa da, 50 milyar dolar seviyelerine yaklaşan ticaret hacmi bizlere iki ülke arasında ilişkilerin sadece ticaretle sınırlı kalmayacağına ve ilerleyen dönemde ilişkilerin daha da derinleşmeye açık olduğuna işaret ediyor" diyen Gökçe sözlerine şöyle devam etti: "Bu bağlamda Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan'ın Haziran ayında yapmış olduğu Çin ziyareti de bunun önemli bir göstergesi. Ticari ilişkilerdeki bu asimetrinin bir kaygı oluşturmaması ve bu asimetrinin iyileştirilmesi hususunda Sayın Büyükelçinin konuşmasında yapmış olduğu vurgu ve Çin tarafının da bu konuda göstermiş olduğu hassasiyet Türkiye tarafındaki çekinceleri azaltmada güzel bir mesajdır."
SETA Vakfı Araştırmacısı ve Medipol Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Osman Zeki Gökçe, Türkiye'nin milli menfaatlerinin yanında insani değerleri de önceleyen dış politika hedeflerini gerçekleştirirken nitelikli ittifaklar geliştirme hususunda oldukça azimli olduğunu vurgulayarak "Küresel çapta şahit olduğumuz çatışmaları, insani ve ekonomik krizleri hiçbir ülkenin tek başına çözme şansı bulunmuyor. Bu sebeple oldukça çeşitlenen bu sorunların çözümünde geniş veya dar ölçekte ve ekonomik, siyasi ve güvenlik gibi farklı alanlarda ittifakların kurulması elzem. Türkiye'nin BRICS'e göstermiş olduğu ilgi de bu bağlamda okunmalı" dedi.
Gökçe sözlerine Hem Türkiye hem de Çin'in ikili ilişkilerini geliştirmek adına önlerinde çeşitli fırsatlar bulunduğuna dikkat çekerek devam etti: "Bunlardan en önemlisi Kuşak ve Yol Projesi kapsamında Orta Koridorun entegrasyonun güçlendirilmesi. Son yıllarda tecrübe ettiğimiz Covid 19 salgını başta olmak üzere bölgesel çatışma ve savaşlar küresel tedarik zincirini olumsuz manada etkilemekte ve toplumların refahını derinden etkiliyor. Küresel ve bölgesel bağlamda siyasi ve toplumsal istikrarın görece sağlandığı Orta Koridor'un daha işlevsel hale gelmesi sadece bölgesel kalkınmayı değil aynı zamanda küresel kalkınma, refah ve entegrasyonun sağlanmasında da önemli rol oynayacaktır."
İLETİŞİM KANALLARI GELİŞTİRİLMELİ
Panelde söz alan CICG Çağdaş Çin ve Dünya Araştırmaları Akademisi Başkan Yardımcısı Sun Jingxin, TEPAV ile 5. Çin – Türkiye İletişim Formu vesilesiyle imzaladıkları Kuşak ve Yol Girişimi ile Orta Koridor Girişimi'nin uyumlaştırılması konulu araştırma projesinin önemine dikkat çekerek bu iş birliğinin iki projenin uyumlaştırılmasının iki ülke açısından önemli fırsatlar oluşturacağına inandığını ifade etti. Başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin Çin'de özellikle gençler arasında en çok gidilmek istenilen ülkeler sıralamasında en üst sıralarda olduğunu da belirten Sun Jingxin sözlerini "İletişim güçlendirilmeli, iletişim kanalları geliştirilmeli" diyerek bitirdi.
ORTA KORİDOR ARTIK KRİTİK BİR AKTÖR
TEPAV Merkez Direktörü Feride İnan ise jeoekonomik parçalanma riskleri ve iklim değişikliği gibi diğer ulusötesi tehditlerle dolu yeni bir küreselleşme dönemine girildiğini bu bağlamda Çin-Türkiye ilişkilerinde iki önemli konunun önem kazandığına işaret etti. "Çin Türkiye'nin sanayi gücünden ve Avrupa'ya olan yakınlığından yararlanıyor mu?" sorusunu soran İnan, "Çin, Türkiye'nin sanayi yeteneklerinden yararlanma potansiyeline sahip, özellikle de Çin'in AB ile yaptığı geniş çaplı ticaret düşünüldüğünde. Türkiye'nin üretim alanında güçlü yönlerine rağmen, Çin'in Türkiye'ye doğrudan yabancı yatırımları nispeten düşük kalıyor" dedi.
İkinci olarak Orta Koridor'un stratejik bir fırsat olduğunu söyleyen İnan, 2018 yılında, TEPAV'da Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi'nin Türkiye'nin Orta Koridor vizyonu ile nasıl örtüştüğüne dair bir araştırma yaptıklarını hatırlatarak "Araştırmamızın ana bulgulardan biri, Güney Kafkasya'daki aktörlerin, Çin yatırımlarını ekonomilerindeki geleneksel Batı-Rusya hakimiyetinden kurtulmanın bir yolu olarak görmeleriydi. Bugün, Orta Koridor'un gelişimi, alternatif güzergahlara olan artan ticaret talebiyle daha da hız kazanmıştır. Kuzey Koridoru'nun ana kara bağlantı seçeneği olarak tamamen yerini alması beklenmese de kıtalararası kara ticaretinin bir kısmını zaten çekmiş durumda ve daha fazla trafiği çekme potansiyeline sahiptir" dedi.
TÜRK EKONOMİSİNE DAHA FAZLA KATKI SAĞLAYACAĞIZ
Çin Sanayi ve İşadamları Derneği Başkanı Zhou Yanquan ise sözlerine "Çin, reformların kapsamlı bir şekilde derinleştirildiği ve dışa açılmanın genişletildiği kritik bir dönemden geçiyor" diyerek başladı. "Geçen birkaç yılda Çin tarafından finanse edilen işletmeler, Türkiye'deki yatırım ve iş faaliyetlerinde dikkat çekici sonuçlar elde etti. Birçok işbirliği projesinin sorunsuz ilerlemesine tanık olduk, aynı zamanda Türk hükümetinin ve halkının heyecanını ve desteğini hissettik" diyen Yanquan, sözlerine şöyle devam etti: "Çin tarafından finanse edilen işletmelerimiz geleceğe yönelik olarak karşılıklı yarar ve kazan-kazan ilkesine bağlı kalmaya, Türk ortaklarla iş birliğini derinleştirmeye ve daha geniş bir pazar alanını ortaklaşa keşfetmeye devam edecek. Türkiye'nin altyapı inşası, enerji kaynaklarının geliştirilmesi, tarımsal iş birlikleri, turizm ve kültür ve diğer alanlarda aktif olarak yer alarak, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal kalkınmasına daha fazla katkı sağlayacağız."
UZAKLAR YAKINLAŞIYOR
DEİK Türkiye-Çin İş Konseyi Başkan Yardımcısı Murat Kolbaşı yaptığı konuşmada 2013'de ilan edilen Kuşak ve Yol İnsiyatifi'nin artık sadece iki kıtayı değil; 71 ülkeyi ticari, siyasi, her açıdan birbirine bağladığına işaret ederek "Orta Koridor'un üzerinde bulunan Türkiye'de, bugün bir köprü vazifesi görüyor. Çin'den kalkan trenler iki hafta içinde İzmit, Köseköy'e gelebiliyor. Sadece karayolu ile de değil, havayolu ile de Çin'in altı farklı şehrinden İstanbul'a bağlantı sağlanabiliyor.
Karşılıklı yatırımlar ve ticaret ile ilişkiler gelişiyor. Doğu ile Batı yaklaşıyor, mesafeler kapanıyor "uzak" kelimesi artık düşüyor" dedi. Kolbaşı sözlerine şöyle devam etti: "İki ülke olarak birbirimizi tanımamız, sivil toplum kuruluşları aracılığıyla kültürel, sosyal ve spor alanlarında yakınlaşmamız gerekiyor. DEİK (Dış İlişkiler Ekonomik Kurulu) 1992'de Çin, 2011'de Hong Kong iş konseyini kurdu. Çin'in Türkiye'de kurulmuş iki derneği vardır. Bu tarz ortak platformlar artmalı, eyalet bazında çalışmalar yapılmalı, Ticaret Bakanlığımızın en son yaptığı gibi e-ticaret alanlarında da iş birlikleri geliştirilmeli. Üretim gücü yüksek iki ülke, rekabet yerine iş birlikleri yapabilme fırsat ve imkanlarını değerlendirmeli ve kültürel yakınlığı sağlamalı."