Nurus artık bir teknoloji şirketine dönüştü...
PARA RÖPORTAJ/ İDRİZ ÇOKAL Ofis mobilya markası Nurus'un hikayesi, 1927 yılında Ankara'da küçük bir atölyede başladı. Nurettin Usta'nın açtığı marangoz atölyesinde başlayan yolculuk ile Nurus, sadece Türkiye'nin bildiği bir marka değil dünyaca tanınan bir marka haline geldi.
Öyle ki; Nurus, Almanya'da üretimi olmadığı halde Alman Ofis Mobilyaları Üreticileri Birliği'nin üyesi. 28 yıldır Alman Tasarım Konseyi'nin yönetiminde. Öte yandan Kuveyt Havalimanı inşaatına yönelik özel tasarımlar hazırlıyor. Ayrıca İngiltere'de sessiz oda pazarında ilk üçte yer alıyor. Balkanlar'dan Hindistan'a kadar geniş bir coğrafyaya çalışma koltuğu pazarlıyor. Afrika ve Çin pazarına yönelik de çalışıyor.
Nurus'ta bugün, üçüncü kuşak temsilciler işin başında. 1991 yılında bayrağı babaları Akın Gökyay'dan devralan Güran ve Renan Gökyay kardeşler, Nurus'u bambaşka bir yere taşımışlar. Yani teknoloji ile tasarımı birleştirmişler. Geçen yıl Ağustos ayında da Nurus Nurettin Usta Mobilya olan şirket ünvanını, Nurus Teknoloji Pazarlama Anonim Şirketi olarak değiştirmişler. Ofislerde verimliliği, çalışan sağlığını en üst seviyede tutan teknolojik koltuklar imal ediyorlar.
Nurus ürünleri, bugün Türkiye dışında 50 ülkede satılıyor. Almanya'da kurdukları şirket ile Avrupa pazarında büyüyorlar. Almanya'nın ünlü markalarının üye olduğu Almanya Tasarım Konseyi'ne katılan ilk ve tek Türk markası olduğunu da belirtelim. Nurus Teknoloji Pazarlama A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Güran Gökyay, Nurus'un artık sadece bir mobilya şirketi olmadığını teknolojik bir şirket olduğunu vurguluyor. Gökyay, Nurus'un marangoz geleneğinden gelen bir aile ile matematikçi bir ailenin markası olduğunu söylüyor. Güran Gökyay, Ankara merkezli Nurus'un İstanbul Levent'teki ofisinde sorularımızı cevapladı…
-Güran Bey önce sizi tanıyarak başlayalım. Güran Gökyay kimdir?
Hacettepe ekonomi mezunuyum. 1982-83 yıllarında okurken bilgisayar tarafını da öğrendim. Şanslıydım. Öğrenci değişimi kapsamında yurtdışına çıktım. Şanslı bir yere düştüm. Kafamda süreç yönetiminin nasıl olacağını öğrendim. Organizasyonel yapı ve davranışı öğrendim. 1988 yılında şirkette çalışmaya başladım. O dönemde bir büro mobilyası, çalışma mobilyası var ama büyük ofisler yok. İlk büyük ofisler, bankalar ve medya tarafında kurulmaya başladı. 1990 yılların başında açık ofisler daha yok, büyük organizasyonlar yeni yeni yapılmaya başladı. Yabancı şirketler yeni yeni geliyor. Benim en büyük eğlencem ve merakım insan. Organizasyonel davranış, iç müşteri ve dış müşteriye ne dediğiniz, ne demeniz gerektiğini ekonomi okurken kavradım.
-Ağabeyiniz Renan Bey ile aynı dönemde mi çalışmaya başladınız şirkette?
Ağabeyim benden önce başladı. Renan Bey endüstri mühendisi. Endüstriyel tasarımcı. Ekonomi ve tasarımı birleştirdik şirkette. Ben işin felsefesinde oldum. Ben dışarıdaki bir işe bakarken kardeşim içeride. Benden aldığı verileri, dışarıdan gördüklerini ürüne yansıttı. Ben pazarlamacı ve satışçı kimliğimle pazar tarafında oldum. Ağabey-kardeş iyi bir ikili olduk.
-Nurus'ta dönüşüm, siz işlerin başına geçince mi başladı?
1995 yılında işleri biz devraldık. Markalaşma yolculuğumuz da bu dönem başladı. Biz başladığımızda Ankara'da 13 kişinin çalıştığı bir imalathanemiz vardı. Anne ve babadan aldığımız iyi bir sermaye var. İyi bir tahsil. İyi bir marka var. Bu marka Ankara'da. İstanbul'da daha bilinen bir marka değil. Ankara'da o dönem büyük alıcı devlet. Devlet bankalarıyla olan işlerimiz var. Daha bilindik bir marka durumu yok. Ne zaman ki 1991'de işleri biz üstlendik, markalaşma yolculuğu başladı. Nurus'u dönemlerine göre değerlendirmek lazım. Bizim işe girdiğimiz dönem ofis ölçeklerinin değiştiği, yüksek binaların yapılmaya başladığı dönemler. Nurus'u büyüten de bu değişim dönemidir. Bankaların şubelerinde büyük değişim başladı ilk önce. Koç, Sabancı gibi büyük holdinglerin ofisleri de değişmeye başladı. Bunu diğer şirketler takip etti ve komple bir değişim başladı. Bu durum bizim de büyümemize önemli katkı sağladı.
-Nurus'un dönüşüm dönemi ilk ürünü neydi?
1991 yılında Tonya adını verdiğimiz Türkiye'nin ilk sistem mobilyası serisini çıkardık. Bilgisayarlı sisteme uygun bir mobilya serisi. Renan ile ben o dönem özel sektöre de ürün çıkaralım istedik. Kamudan çıkıp özel sektöre üretim yapmaya karar verdik. Babamızı zor ikna ettik. Kamuda yönetim değişince işler zorlaşıyor. Hatta bir bankanın şube koltukları işini yapıyorduk. İş bitmeden teknoloji değişti. İşler çok yavaş yürüyordu kamu tarafında. Özel sektöre üretim yapmaya başladık. Tonya serisi o kadar çok tutuldu ki, birçok mobilyacı bizim ürünü taklit edip sattı.
-Tonya ismi nereden geliyor?
Bizde ürünlerin isimleri var. Haritayı açtık isim seçiyoruz. Artova, Biga, Tonya, Digor, Zigana var. Türkiye çok geniş bir mozaik. Mozaiğin içinden isimler seçiyoruz. İsimler, bulunduğu bölge ve coğrafya ile alakalı. Biz bunların hepsini taşımaktan çok keyif aldık. Zamanla bu ürünlerin birçoğu üretimden kalktı.
-Atölyeden fabrikaya geçiş ne zaman oldu?
Nurus'un ilk modern fabrikasının temelini, yine Ankara'da 1993 yılında attık. Ankara, lojistik olarak da önemli bir yer. Ülkenin orta yeri. Her yere kolayca ulaşılabilen bir şehir. Ciddi de bir sanayi şehri haline geliyor. Ankara memur, bürokrat şehri olarak bilinse de teknolojik yatırımların da yapıldığı sanayi yatırımları artıyor.
-Bugün Nurus hangi noktada? Kaç çeşit ürünü var? Ciro büyüklüğü nedir?
140 civarında ürün ailesi var. 190 bitiş malzemesi ile üretiliyor. 7 bin 500 adet farklı ebatta ürün var. Bu kadar ürünü, değişken bir ekonomide tutmak kolay bir şey değil. Bir koltukta 26-27 kalıp var. Bir dönem bunların bir kısmını yurtdışında imal ettiriyorduk. Tabii Türkiye'deki bir takım krizler, bir takım sorunlara çözüm bulmayı zorladı. İthal değil, kendimiz üretmemiz gerektiğini öğretti. Geçen yılı, 46 milyon euro ciro ile kapattık. Bu yıl 60-65 milyon euro aralığında ciro bekliyoruz. Kârlılıkta da ciroda da büyüdük.
-Yeni yatırımlar yapıyor musunuz?
Ürünlerde en önemli konu, kalıp yatırımlarıdır. Yatırımlar sürekli yapılıyor. Devam eden bir yatırım sürecimiz var. Geçen sene 15 milyon euro yatırım yaptık. 2024 yılında da 10 milyon euro'luk yatırım yapacağız. Yatırımlarımız yine Ankara'da. Nurus kendi teknolojisini üreten bir şirket haline geldi. İsmimizi de Nurus Teknoloji diye değiştirdik. Teknoloji üreten ve pazarlayan bir yapıya dönüştük. Biz kullandığımız enerjinin yüzde 80'ini güneşten elde ediyoruz. Fabrikanın çatıları solar paneller bulunuyor. Karbon emisyonumuz çok düşük. Her şeyi aynı tesislerin içinde üretiyoruz. Ürün dağıtımımızı da elektrikli araca çeviriyoruz.
-Sessiz oda diye yeni bir ürününüz var. Nedir bu ürünün özelliği, satışları nasıl?
Sessiz odalar talep ediliyor çalışanlar tarafından artık. 30 desibel sesi, dışarı çıkarmaz içeri sokmaz. Sessiz odaların özelliği bu. İçeride hava kalitesi de mevcut bu odalarda. Yurtiçinden ve yurtdışından talepler yüksek. Pazara göre değişiyor. İngiltere'de sessiz oda pazarında çok iyiyiz. İlk üçteyiz İngiltere'de. İlk ikiyi hedefliyoruz. Sessiz odalar burada üretiliyor. Ciddi mühendislik isteyen bir ürün. Türkiye'de üretip gönderiyoruz. Pandemi ile birlikte online toplantılar öne çıktı. Sessiz ortam lazım bu toplantılar için. İngiltere'ye her ay 200 adet gönderiyoruz. Bu odalara Türkiye'de de ilgi yüksek. Bu yıl 110 bin adet ofis koltuğu sattık. Gelecek sene 200 bin adet hedefliyoruz. İhracat pazarlarından ciddi koltuk talebi geliyor. Pandemi ile birlikte Çin'e giden talepler bize gelmeye başladı.
-İhracat pazarlarında durumunuz nedir?
Toplam cironun yarısı ihracattan geliyor. İhracat biraz yurtdışındaki projelerle birlikte ilerliyor. Bu sene önemli projelerden biri Kuveyt Havalimanı inşaatı. İngiliz bir mimarlık şirketince yapıyor. İnşaatı da bir Türk şirketi olan Limak yapıyor. Biz işi Kuveyt Kamu Bakanlığı'ndan aldık. Özel tasarım ürünler göndereceğiz projeye. Almanya, Hollanda, Belçika, İngiltere, Fransa, Yeni Zelanda, Avustralya'da sessiz odalarda iyiyiz. Ofis çalışma koltuklarında Balkanlar, Orta Asya, Ortadoğu, Hindistan'da iyiyiz. Son dönemlerde Afrika öne çıkıyor. Dubai'de, Almanya'da kendi şirketimiz var.
-Pandemi döneminde iş şekilleri değişti, evler ofise döndü. Pazar nasıl şekillendi? Ofisler kapandı uzaktan çalışma gündeme girdi. Sektör nasıl etkilendi?
Pandemi dönemi işlerimizi büyüttü. Aslında konu şu: Krizlerle insan kapasitesini zorlamayı öğreniyor. Zorluklar bir şeyler yapmayı öğretiyor. Ofis mobilyasıyla ilgili kararı, idari işler filan verirdi. Daha üst seviyede konuşulmazdı. Pandemi ile beraber sağlık konusu öne çıktı. Üst yönetim ne yapacağım, ne olacak konusunu düşündü. Hedefleri nasıl tutturacağım, maliyetleri nasıl düşüreceğim noktasında üst yöneticiler de bu konuya el attı. Bu bakışla çözümler üretilmeye çalışıldı. Evden çalışma başlayınca da ona göre siparişler verilmeye başlandı. Çok sayıda eve uygun ofis mobilyaları gönderdik. Gri yakalılar artık evden çalışıyor. Bu talebi artırdı. Ofisteki masalar da artık ortak kullanım alanı oldu. Müdürlerin odaları bile kalmadı. Uzaktan çalışmanın kaideleri var. Biz bir gün hastalıktan bağımsız evden, uzaktan çalışmanın gündeme geleceğini öngörerek bir kitap yaptık. Çalışma dinamiklerinin değişeceğini öngörüyorduk. 2020 yılında bu işin kitabını yazdık. Bu kitapta insan sağlığını ele aldık.
-İyi bir markasınız. Hiç ortaklık teklifi ya da halka arz gündeminize gelmedi mi? Ya da gelecek planlarınız içinde halka arz var mı?
Doğru zamanın olması gerektiğini düşünüyoruz. Halka arz mı olur, stratejik iş birlikleri mi olur, ortaklık mı olur, bunu zaman gösterecek. Dünya son birkaç yıl içinde çok büyük değişim yaşıyor. Nurus, bu süreçte enterasan oldu. Alman Ofis Mobilyaları Üreticileri Birliği'nin üyesi oldu. Almanya'da üretimimiz yok ama markamıza saygı çok yüksek. Nurus son 28 yıldır Alman Tasarım Konseyi'nin yönetiminde. Alman markalarının içinde bulunduğu bir konsey burası. Türkiye'den başka bir şirket yok. Hiçbir sektörden yok.
-Hep ofis mobilyası mı, farklı sektörlerde de var mısınız?
Biz üretmeyi bildiğimiz konuların üzerinden farklı alanlara girip büyüyebiliriz. Önümüzdeki dönem içinde farklı sektörlerde iş birlikleri yapabiliriz. Süpermarket dediğimiz bir sistem yapıyoruz. Kargo şirketlerinin dağıtım depolarında kullanılan bir sistem. Yazılımını ve donanımını biz yazıyoruz. Saha Robotik'te yatırımcıyız. Ford Otosan ve Albaraka ile birlikte yatırımcıyız. Çocuk çalışma koltuğuna girdik. Çocuklar koltuklarda eskisinden çok vakit geçiriyor.
Ağabey nasihatı…
Renan Ağabeyim ile aramızda üç yaş var. Renan benden altı ay önce şirkette çalışmaya başladı. Ben biraz tembellik yapıp okulu geç bitirdim. Orada bir sürü şey öğrendim. Atölyede çıraklar kalfalar var. Şirkette herkes kocaman insanlar bile Renan'a "ağabey, usta" diyor. Bırakın ustaları, genç çıraklar bile bana "Güran" diyor. Bayağı bir illet oldum. Ben de patron çocuğuyum sonuçta. Bana bayağı bir dert oldu bu durum. Renan Ağabeyimle konuştuk. Sana bey, ağabey diyorlar bana ismimle hitap ediyorlar, diye dert yandım. O da bana işini o kadar iyi bileceksin ki herkes sana saygı duyacak, dedi. Bu, abimden öğrendiğim bir küpe oldu. İşine saygı duyacak insanlar. Ondan sonra da hep işini iyi bilen birisi olmaya gayret gösterdim.
Nurus ismi nereden geliyor?
Bu hikayenin iki kısmı var. Babamın babası Mehmet Gökyay, Türkiye'nin ilk cebir hocalarından biri. Lise müdürlüğü ve matematik öğretmenliği yapmış. O taraf Nevşehirli. Annemin babası Nurettin Usta, Harputlu. Dedem, Ermeni ustalardan marangozluğu öğreniyor, sonra Ankara'ya geliyorlar. Babam Ankara Hukuk okumuş, annem Ankara Siyasal Maliye Ekonomi bölümü mezunu. Dedem Nurettin Usta, 1965'te vefat ettikten sonra dönüyorlar mobilya işini devam ettirmeye karar veriyorlar. Artizanlık ile matematik birleşiyor. Hukukla maliye birleşiyor. Enteresan bir hikaye çıkıyor. Dünyanın en büyük satranç kolleksiyonu ve müzesi bizde. Çok büyük paralarla edinilmiş bir koleksiyon değil. Dünyanın 120 ülkesinden 750 set satranç takımı var. Satranç artizanlık zanaat işi ama oyunun içinde çok matematik var. Bizim DNA'mızda matematik ve artizanlık var. İki tarafın iyi bir buluşması. Nurus markası ise Nurettin Nur'u ve Usta'nın Us'unu alarak oluşmuş.