Şirketlerin yeni pusulası: ESG

Üretirken ve yatırım yaparken şirketler, toplumsal hassasiyetleri de dikkate alıyor. Çünkü artık kurumsal başarının yolu; sadece faaliyet kârına ve hizmet kalitesine odaklanmaktan değil Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) kriterlerine dayalı yatırımlardan geçiyor.
03.06.2023 14:37 GÜNCELLEME : 05.06.2023 00:00

PARA ARAŞTIRMA/ AYFER ARSLAN Kurumsal sosyal sorumluluk, günümüz iş dünyasında hem kamu hem özel sektör kuruluşları açısından en önemli konulardan biri. Eskiden sadece faaliyet gösterdikleri sektörlerde para kazanmaya ve karlılığa odaklanan şirketler, artık kurumsal sorumluluklarının da farkında. Çünkü kurumları değerli kılan unsur, sadece ürettikleri mal veya sundukları hizmetin kalitesi değil, topluma karşı sorumluluklarını ve görevlerini ne derece yerine getirdikleri de bir o kadar önemli.

Sosyal sorumluluk, şirketlerin sürdürülebilir büyümesi açısından da kritik bir konu. Topluma karşı sorumluluklarını yerine getiren şirketler, giderek yoğunlaşan rekabet ortamında ayakta kalmayı başarıyor. İstikrarlı ve sürdürülebilir bir şekilde büyümek isteyen şirketlerin, iklim krizi gibi çevresel etkilere, çeşitlilik ve kapsayıcılık gibi sosyal faktörlere, etik ve şeffaflık gibi yönetişim konularına öncelik vermesi gerekiyor. Çünkü son yıllarda iş dünyasının yanı sıra toplum genelinde de sosyal sorumluluk bilinci ve duyarlılığının arttığını gözlemliyoruz. Özellikle iklim krizi ve pandemi ile birlikte tüketici davranışları yeniden şekillenirken insan sermayesi de giderek önem kazandı. İklim krizinin ve çevresel felaketlerin Covid-19'a benzer salgınları tetikleyeceğine ilişkin endişeler, toplumun geniş kesimlerinde sürdürülebilirlik konusundaki tercihleri ön plana çıkardı.

TOPLUMSAL FAYDAYA DİKKAT!

Çevre, sağlık ve sosyal alanlarda gözlenen toplumsal bilinçlenmeyle birlikte tüketiciler, ürün ve hizmet alırken, fiyat ve kalitenin yanı sıra toplumsal faydayı da dikkate alıyor. Üretirken çevreyi kirletmeyen, doğa dostu hizmet ve üretim modellerini benimseyen markalar tercih ediliyor. Gençler de iş hayatına atılırken, yüksek kariyer fırsatlarının yanı sıra çevreye duyarlı, toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten, eğitim ve sanata önem veren kurumlarda çalışmak istiyor.

İşte, toplum genelindeki bu değişimle birlikte faaliyetlerinde sürdürülebilirliği tüm boyutlarıyla ele alan şirketler artık rekabette bir adım öne geçiyor. Üstelik bu konuda verilen uluslararası taahhütleri de hatırlarsak, konunun önemi iyice ortaya çıkıyor. Türkiye'nin de üyesi olduğu Birleşmiş Milletler tarafından açıklanan 2015 yılında ilan edilen Küresel Kalkınma Amaçları'nın yanı sıra Avrupa Birliği (AB) Yeşil Mutabakat, AB Taksonomisi ve Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması'nın etkisiyle gelecek dönemde sürdürülebilir odaklı yatırımlar giderek artacak.

Zira AB Komisyonu'nun Yeşil Mutabakat (Europen Green Deal) kararına göre, karbon salınımı 2030 yılına kadar yüzde 50, 2050'ye kadar sıfıra indirilecek. Üretim süreçlerinde çevresel etkileri göz ardı eden, yenilebilir enerji kaynaklarını kullanmayan ve karbon ayak izini azaltmayan sanayicilerin ayakta kalma şansı zor. Çünkü 'Yeşil Mutabakat'a uymayan şirketlerin ürünlerine AB kapısı ya tamamen kapanacak veya 'Sınırda karbon düzenlemesi' (SKD) adı altında yüksek oranlarda vergiler uygulanacak. Dolayısıyla çevre, sağlık, eğitim, kültür ve sanat gibi alanlarda yoğunlaşan kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) bilinci, artık uluslararası sürdürülebilirlik kriterleri ile şirketlerin iş süreçlerine de entegre olarak KSS projesinin ötesine geçti.

SORUMLU VE ETİK YAKLAŞIM

Peki, bir şirketin ne kadar sürdürülebilir, sorumlu ve etik çalıştığını anlamak mümkün mü? Bu konuda ESG olarak adlandırılan uluslararası kabul görmüş sürdürülebilirlik kriterleri mevcut. Türkçeye ÇSY (Çevresel, Sosyal, Yönetişim) olarak çevrilen ESG, İngilizce "Environmental, Social, Governance" kelimelerinin kısaltılmasından oluşuyor. Bu kriterler; şirketlerin sürdürülebilirlik konusundaki samimiyetini ortaya koyması açısından oldukça önemli. Çünkü ESG; karbon ayak izi ve sürdürülebilirlik taahhüdünden iş yeri kültürüne, çeşitlilik ve kapsayıcılık taahhüdünden kurumsal riskler ve uygulamalara kadar şirketlerin, kurumsal hedeflerine ilişkin stratejik bir çerçeve çiziyor.

ESG derecelendirmesi ise bu konuda uzmanlaşmış kuruluşların yanı sıra endeks sağlayıcı kuruluşlarca ve kredi derecelendirme şirketlerince yapılıyor. ESG raporlaması kurumlar veya firmaların çevre ve sosyal alandaki uygulamalarını, yönetim anlayışlarını ve performanslarını özetliyor. Kurumsallaşma kültürüne sahip şirketler, çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇYS) alanındaki faaliyetlerini, bağımsız kuruluşlar aracılığıyla ölçümleyerek ESG performanslarını kamuoyuna raporluyor. Diğer yandan; performansı düşük olanlar ise ulusal ve uluslararası rekabete uyum sağlayabilmek için sürdürülebilir odaklı yatırımlarını hızlandırıyor.

YATIRIMCILARIN RADARINDA

ESG kriterlerinin iş süreçlerine dahil edilmesinin, işletmelere sağladığı rekabet avantajının yanı sıra kuşkusuz; başka yararları da söz konusu. Öncelikle üretim ve yatırımlarında, çevresel, sosyal ve yönetişimsel kriterleri gözeten işletmelerin operasyonları daha sürdürülebilir hale geliyor. Finansal performansları iyileşiyor. Yatırımcı çekme potansiyeli ve müşteri sadakatleri artıyor. Kurumsal itibarları ve prestijleri yükselirken, şirketlerin kurumsallaşma kültürüne de katkı sağlıyor. En önemlisi ise yatırımları için ihtiyaç duydukları finansmana daha uygun maliyetler ile erişme fırsatını yakalıyor. Çünkü artık yatırımcılar, sermaye piyasaları ve finans kuruluşları yatırım veya kredi süreçlerinde şirketlerin ESG performansına göre kararlarını netleştiriyor.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun 26 Mayıs 2021 tarihli "Sürdürülebilir Finans" başlıklı raporuna göre, ESG derecelendirmeleri yatırım stratejilerinde giderek daha fazla dikkate alınıyor. Merkez bankaları, varlık yöneticileri ve kurumsal yatırımcılar yatırım kararlarını verirken, bu kriterleri referans alıyor. Yine BDDK'nın aynı raporuna göre, ESG kriterlerini gözeten yatırım fonlarının büyüklüğü 2015 yılından bu yana küresel olarak üç katına çıktı. Üstelik bu yatırımların, uzun dönemli yatırım perspektifleri nedeniyle kısa dönemli performans dalgalanmalarına daha az tepki verdiği belirtiliyor. ESG derecelendirmesine sahip halka açık şirketlerin oranının küresel düzeyde piyasa kapitalizasyonu itibarıyla yüzde 80 civarında olduğu tahmin ediliyor.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KILAVUZU

Sürdürülebilir odaklı yatırımların artmasında, bankacılık sektörü çok önemli bir yere sahip. Bankalar, 'ekonomiyi yeşillendirme' veya bir başka deyişle 'karbonsuzlaştırma' sürecinin en önemli aktörlerinden biri. Çünkü yeşil dönüşüm yatırımları için ciddi bir finansman kaynağına ihtiyacımız var. Türk bankacılık sektörü de sürdürülebilirlik kriterlerine uygun sendikasyon kredileri, yeşil tahvil ve yeşil bono gibi finansman ürünleri ile bu süreci destekleme çabasını sürdürüyor.

Bu arada sektörün sürdürülebilir finansman alanındaki çalışmaları aslında çok yeni değil. Sektör, uzun yıllardır bu alanda önemli faaliyetlerde bulunarak uluslararası uygulamalar ile paralel bir gelişim sergiliyor. Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) "Bankacılık Sektöründe Sürdürülebilirlik: Sektör Görünüm Raporu"na göre, bankalardaki sürdürülebilirlik faaliyetleri, ilk olarak uluslararası kaynaklardan ve kalkınma finansmanı kuruluşlarından alınan çevre ve enerji-kaynak verimliliği gibi temalı kredilerin kullandırımı ile başladı. Ardından kredilendirme süreçlerinde çevresel ve sosyal risklerin değerlendirilmesi gündeme geldi.

TBB de 2014 yılında hazırladığı "Bankacılık Sektörü İçin Sürdürülebilirlik Kılavuzu" ile Türkiye'de finans ve bankacılık sektörünün sürdürülebilirlik çalışmalarına yön verirken, Mart 2021 tarihinde ise bu kılavuz güncellenerek yeniden paylaşıldı. Bu kılavuz sayesinde bankaların faaliyetlerindeki çevresel ve sosyal öngörülebilirlik, saydamlık ve izlenebilirlik yaklaşımlarını daha sistematik bir şekilde yönetmesi amaçlanıyor.

KREDİLERDE SOSYAL FAYDA KRİTERİ

Sürdürülebilir finansmanın temel kriterleri arasında ise; çevresel, sosyal ve yönetsel faktörler yer alıyor. Buna göre, bankalar kredi kullandırırken artık bu kriterleri dikkate alıyor. ESG kriterlerine uygun projelere kaynaklar aktarılıyor. Yani bu finansman şeklinde çevre ve toplum gibi konularda geliştirilen projelere finansman desteği sağlanırken, çevreyi kirleten veya doğaya zarar veren yatırımlar fonlanmıyor. Düşük karbonlu ekonomiye geçiş ve iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında; yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik projeler desteklenirken, kömür yakıtlı termik santraller ve kömür madenciliği yapan projeler finanse edilmiyor.

Bankalar, ESG kriterleri çerçevesinde kredi kullandırırken; toplum sağlığı, güvenliği, biyolojik çeşitliliğin korunması ve kültürel mirasın korunmasına da özen gösteriyor. Ayrıca toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesi gereğince, kadın girişimcilere yönelik uzun vadeli ve düşük faizli kredi paketleri ile kadınların ekonomiye katılımı destekleniyor.

SÜRDÜRÜLEBİLİR FİNANSA ÖNCÜLÜK EDİYOR

Yapı Kredi gelecek nesillere daha yaşanılır bir dünya bırakmak için yatırım kararlarında, ESG koşullarını taşıyan projelere öncelik vererek sürdürülebilir geleceğe katkı sağlıyor.

Finans sektöründe alınan yatırım kararlarında çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) risklerine dikkat edilmesi, sürdürülebilir ekonomik faaliyetlere ve projelere uzun süreli yatırımlar yapılabilmesinin önünü açıyor. Sürdürülebilir finans, çevre üzerindeki baskıları azaltırken, finansın sosyal ve yönetişim yönlerini dikkate alarak şeffaf bir ekonomik büyümeyi destekliyor.

Gelecek nesillere daha yaşanılır bir dünya bırakmak ve sürdürülebilir bir gelecek için Yapı Kredi çevresel, ekonomik ve toplumsal boyutları bir arada barındıran bütünsel bir yaklaşımla hareket ediyor. ESG konularında üzerine düşen görevleri titizlikle yerine getirmek için çalışan Yapı Kredi, aldığı yatırım kararlarında ESG koşullarını sağlayan projelere öncelik vererek sürdürülebilirliğe en temel katkılardan birini sağlıyor ve bu doğrultuda ekonomik, çevresel ve toplumsal sürdürülebilirliğin sağlanması konusunda sorumluluk alıyor, müşterilerinin sürdürülebilirlik hedefleri ve stratejilerine uygun finansman yapıları kurguluyor.

Sürdürülebilir ve yenilikçi ürün portföyünü her geçen gün genişleten banka, sunduğu finansal çözümlerle sürdürülebilir bir dünya için olumlu etkisini artırıyor. Yeşil ve sosyal temalı kredi ürünlerini bu doğrultuda geliştiriyor, sürdürülebilir finansman ürün ve hizmetleri ile ilgili firmalara bilgilendirmeler yapıyor ve bu alandaki potansiyellerini açığa çıkarabilmek adına paydaşlarını destekliyor. Kurumsal ve ticari müşterilerine verdiği sürdürülebilirlik bağlantılı kredilerde, kredinin kullanılacağı alandan bağımsız olarak müşterinin sürdürülebilirlik performansı ile bağlantılı bazı hedefler belirliyor. Banka, kredi vadesi kapsamında bu hedeflere ulaşılması durumunda ise kredi koşullarında avantajlar sağlıyor.

DANIŞMANLIK DESTEĞİ

Sürdürülebilir iş modellerine geçişte müşterilerini yalnız bırakmadıklarını belirten Yapı Kredi yetkilileri, onların sürdürülebilirlik yolculuklarına gerek finansman gerek danışmanlık anlamında destekler verdiklerini belirtiyor. Banka, danışmanlık hizmetiyle müşterilerinin sürdürülebilirliği sadece çevresel bir kavram olarak ele almasının önüne geçip, mevzuatlar doğrultusunda çalışmalarına entegre ederek benimsemelerine yardımcı oluyor.

GLOBALDE EN YÜKSEK PERFORMANS

Yapı Kredi, kredilendirme kararlarında finansal incelemelerin yanı sıra çevresel ve sosyal etki odaklı ek değerlendirmelerle potansiyel risk ve etki önleyici faaliyetleri de belirleyerek yapılan analizlerin kapsamını genişletiyor. Özellikle uluslararası finans kuruluşlarının standartlarına paralel olarak güçlü bir risk yönetimi yaklaşımını benimsiyor. Bu konuda Ekvator Prensipleri'ne her geçen gün daha uyumlu hale gelerek kendini ileri taşıyan banka, ESG odaklı ek değerlendirmelerle potansiyel risk ve fırsatları belirleyerek analizler yapıyor. Tüm bu çalışmalar sonucunda, S&P Global'in şirketlerin kurumsal sürdürülebilirlik performanslarını değerlendirdiği Corporate Sustainability Assessment kapsamında Sustainability Yearbook 2023'e girmeye hak kazanan Yapı Kredi, bankacılık sektöründe globalde en yüksek performans gösteren şirketler arasında yer alıyor.

ESG KRİTERLERİ NELERDİR?

*Çevresel: Bir kuruluşun doğal kaynakların korunmasını ne kadar dikkate aldığını gösteriyor. Hava ve su kalitesi, biyoçeşitlilik, ormansızlaşma, enerji performansı, karbon ayak izi, doğal kaynakların tükenmesi, atık yönetimi ve kirlilik konusundaki şirketlerin yaklaşımını ölçer.

*Sosyal: Yönetim, çalışan ve paydaş ilişkilerini ölçer. Bir şirketin hem çalışanlarına hem de tüm paydaşlarına nasıl davrandığını alır. Çalışan bağlılığı, eşitlilik ve kapsayıcılık, insan hakları, çalışan sağlığı ve güvenliği bu kriter kapsamında değerlendirilir.

*Yönetişim: Şeffaflığa, iç sistem kontrollerine ve uygulamalarına odaklanır. Bir şirketin kendi kendini nasıl denetlediğini, organizasyon yönetimini inceler.

BİZE ULAŞIN