PARA RÖPORTAJ/ Gıda sektöründe alışkanlıklar ve trendler çok hızlı değişiyor. Tüketici ihtiyaç ve beklentilerini yakından izlemek, üreticiler için büyük önem kazanıyor. Tüm üretim süreçlerinde kaliteli, sağlıklı, inovatif, pratik ve erişilebilir ürünler sunmak, şirketleri tüketicilerinin gözünde önemli bir yere taşıyor. Şirket olarak bu noktaları büyüme stratejilerinin ana bileşenleri sayan Yayla Agro Gıda; pirinç, bakliyat ve işlenmiş gıda sektöründe 26 yıllık deneyime sahip. Şirket, dünyanın sayılı markaları arasına girmeyi hedefliyor. Kayserili bir aileden gelen ve çocukluğundan bu yana hep çalışma hayatı içinde olan Hasan Gümüş, en başından itibaren tüketici ihtiyaçlarını yakından izleyip ona göre yön çizdiğini söylüyor. 1996'da kurulan küçük bir işletmeyle bakliyat sektörüne adım atan, sonrasında pazarı analiz ederek sektördeki büyüme fırsatlarını yakın markaja alan Gümüş, farklı ve yeni neler yapabileceğine yoğunlaşıp paketli pirinç ve bakliyatta büyüme kararı almış. Üretim kapasitesini artırıp, dağıtım ağını genişletmeye ve pazarlamaya yatırım yapmış. Yerel zincirler aracılığıyla markayı Ankara dışına çıkararak Türkiye çapında ulaşılabilir olmasını ve tanınmasını sağlamış. Sonrası şirket hızla gelişmiş... Yayla, Agro Gıda, 1998 yılında Ankara'da aylık 100 ton üretim yaparken bugün; Mersin'de ikinci fabrikasını açan, toplam 532 çalışanı bulunan, yıllık klasik bakliyatta 957 bin 600 tona ve yenilikçi Ar-Ge yatırımı ürünü paketli Yemek Hazır'da 34 milyon 560 bin adet üretim kapasitesine ulaşan, 65'ten fazla ülkeye ihracat yapan, Türkiye'nin büyük sanayi kuruluş ve ihracatçıları arasına giren bir şirkete dönüşmüş. Şirketin geçen yılki satışları yüzde 142.3 artmış. Toplam dış ticaret hacmi ise geçen yıl 500 milyon dolara ulaşmış. Yayla Agro Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Gümüş ile şirketin 26 yıllık başarı öyküsünü konuştuk.
Bize üretiminden markalarına, yatırımlarından istihdamına Yayla Agro Gıda'yı kısaca anlatabilir misiniz?
Son teknoloji makine parkuruyla donatılan Ankara ve Mersin tesislerimizde, kalite standartlarına uygun üretim yapıyoruz. 2007'de üretime başlayan toplam 26 bin 773 metrekare alan üzerine 28 bin 331 metrekare kapalı alana sahip Ankara üretim tesisimizin, geçen yıl sonu itibariyle yıllık pirinç, bakliyat ve şeker paketleme kapasitesi 160 bin 800 ton. 2012'de üretime başlayan Mersin fabrikamız ise, toplam 68 bin 983 metrekare alan üzerine 57 bin 125 metrekare kapalı alana sahip. 2021 sonu itibariyle pirinç, çeltik, bakliyat ve bulgur üretim ve paketleme kapasitesi yıllık 796 bin 800 ton. Ayrıca yıllık 34 milyon 560 bin paket Yemek Hazır üretim kapasitesi var. Klasik pirinç ve bakliyat ürünleri, pişirilmeye hazır pratik, katkısız pilav ve çorba karışımları, gurme ürünler, Türkiye'de bir ilk olan "Yemek Hazır" serisi, haşlanmış ürünler gibi farklı ihtiyaçlara seslenen ürün gamımız, yeni tüketim alışkanlıkları paralelinde her geçen yıl daha da çeşitlenip yenileniyor. Ürünlerimizi 81 ilde, 9 EDT ve 56 paketli ürün bayimiz yanında 60 binden fazla satış noktasında müşterilerimize sunuyoruz. 25 kişilik güçlü Ar-Ge ekibimiz ve kalite altyapımız, 26 yıllık sektör tecrübemiz, geniş kanal yapılanması ve güçlü yurt içi marka algımız ile farklılaşıyoruz. Pirinç, bakliyat ve işlenmiş gıda sektörüne pek çok ilki kazandıran öncü bir marka konumundayız. Butik süper gıdalar, pişirilmeye hazır katkısız karışımlar ve "Yemek Hazır" serisini Ar-Ge çalışmaları sonucu pazara sunduğumuz ve sektörde ilk olan ürünlerimiz arasında. Toplam 532 çalışanımız var ve yaklaşık yüzde 23'ü kadın. Niğde Organize Sanayi Bölgesi'nde kuracağımız yeni fabrikamızla kadın istihdamına katkımız da artacak.
Gelecek dönem büyüme potansiyeliniz nedir? 2022 ve sonrası için projeksiyonlarınız neler?
Pandemi döneminde sağlık ve gıdanın önem kazanmasıyla 2021'de, büyümemizi sürdürdük. Geçen yıl satışlarımız yüzde 142.3 artarken bu artıştaki en büyük payı, yurt dışı satışlardaki yükseliş oluşturdu. Hedefimiz, global perakende kanallarında kendi kategorisinde dünyanın sayılı markaları arasına girmek. Tarladan çatala tüm süreçlerde kaliteli, sağlıklı, inovatif, pratik ve erişilebilir ürünler sunmak, büyüme stratejimizin ana bileşenleri. Sürdürülebilirliği önceleyen, değişen tüketim alışkanlıklarına hızlı yanıt verebilen, müşterilerine ve iş ortaklarına değer üreten bir şirket vizyonu ile her geçen yıl büyümemizi ileriye taşımak istiyoruz. 2022 ve sonrası için üretim kapasitemizi, satış ve ihracatımızı artırmayı, marka bilinirliğimizi yükseltmeyi hedefliyoruz. Bu süreçte Ar-Ge ve yenilikçi ürün yatırımlarımız da hız kesmeyecek.
Bu yıla dair yatırım hedeflerinizden söz eder misiniz?
Büyüme trendimizi bu yıl da sürdürmeyi amaçlıyoruz. Gerek Türkiye gerekse yurt dışı pazarlarda müşterilerimize kaliteli, katma değeri yüksek ve yenilikçi ürünler sunmak için çalışıyoruz. Büyümemizi sürdürülebilir kılmak, orta ve uzun vadede hedeflerimize ulaşmak için üretim kapasitemizi artırmaya yönelik yeni bir fabrika yatırımı planlıyoruz. Sağlıklı beslenme trendi, ülkemizde ve dünyada yükselişte. Biz de ürün gamımızı bu trende yanıt verecek yeni ürünlerle zenginleştirmek istiyoruz. 2022 gündemimizde Yemek Hazır serimize; sağlıklı, dengeli ve besleyici öğünleri tamamlayacak yeni seçeneklerin eklenmesi, glutensiz ve vegan alternatiflerin artması gibi birçok proje yer alıyor.
Üretiminizin ne kadarı iç piyasaya, ne kadarı dış piyasaya yönelik? İç pazarda, pazar payınız nedir?
2021 itibariyle yurt dışı satışların toplam satışlarımız içindeki payı yüzde 65'e ulaştı. Nielsen 2021 verilerine göre klasik pirinç ve bakliyatta Türkiye'de pazar lideriyiz. Avrupa, Amerika gibi gelişmiş ülkelerde çok yaygın olan hazır yemek (Ready to Eat) sektöründe önemli bir büyüme öngörüyoruz. Klasik bakliyattaki başarımız yanında Yemek Hazır ile yeni bir pazar da oluşturduk.
Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz? Dış pazarlarda en çok hangi ürünler talep ediliyor?
6 kıtada 100'den fazla ülke ile dış ticaret ilişkimiz var. 65'ten fazla ülkeye bayilik ve doğrudan satış kanalları ve kendi pazarlama ağımızla ürün ulaştırıyoruz. Toplam dış ticaret hacmimiz geçen yıl 500 milyon dolara ulaştı. Ürünlerimiz; Avrupa'dan Afrika'ya, Orta Doğu'dan Uzak Doğu'ya kadar geniş bir coğrafyada talep görüyor. Geçen yıl ihracat yaptığımız ülkeler arasına; Bosna Hersek, Brunei, Tanzanya, Estonya, Macaristan, Makedonya, Sırbistan, Japonya, Çin, Moğolistan ve Özbekistan'ı da ekledik. Yurt dışı satışlarımız Legurme markamız üzerinden yürüyor. Legurme, 2020'den bu yana T.C. Ticaret Bakanlığı "Turquality Marka Destek Programı" kapsamında destekleniyor. Ayrıca Türkiye ve yurt dışında çok sayıda perakende zinciri için Private Label (özel markalı üretim) de gerçekleştiriyoruz. Bu marka altında klasik ürün kategorisi (pirinç, bulgur, nohut, fasulye vb.), Türk gastronomisine uygun hazırlanan hazır yemek (Ready to Eat) kategorisi ve haşlanmış ürün serisini pek çok ülkeye ihraç ediyoruz. Legurme ile ihracat yaptığımız ülke sayısını 34'e çıkardık, hedefimiz 10 yıl içinde 100 ülkeye ihracat yapmak.
İklim değişikliğine yönelik önlem aldınız mı? Sıfır karbon çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?
Sürdürülebilirlik, tüm faaliyetlerimizin merkezinde. 2021'de tükettiğimiz elektrik enerjisinin yüzde 100'ünü yenilenebilir enerji kaynaklarından sağladık. Şirketimiz Sıfır Atık Belgesi'ne sahip. Sürdürülebilir Çevre Politikası gereği fabrikalarımızın çatısında yer alan Güneş Enerjisi Panelleri ile kendi elektriğimizi üretiyoruz. Geçen yıl doğal gaz tüketimimizi yüzde 5, su tüketimimizi yüzde 9, enerji tüketimimizi yüzde 20 ve karbon salınımımızı 45 bin ton azalttık. Böylece 33 bin 844 ağacın kesilmesine engel olduk. Şirket olarak sürdürülebilir yarınlar için sorumluluğumuzun farkındayız. Almanya merkezli çözüm ortağımız Climate Partner ile yaptığımız kapsamlı çalışmalarla Kurumsal Karbon Ayak İzimizi hesaplatarak, gelecek hedef ve yol haritamızı belirleme adımları attık. Amacımız; 2050'ye kadar 'karbon nötr' şirket olmak.
"Savaşın sürmesi hububat fiyatlarını etkiler"
Ukrayna ve Rusya'nın Türkiye hububat ithalatında yüzde 81, bakliyat ithalatında ise yüzde 22 civarında payı bulunuyor. Bakliyat sektöründe özellikle Rusya'dan önemli bir ithalat söz konusu. Bölgede yaşanan gelişmelerin derinleşmesi, bölge ticaretini olumsuz etkileyecek. Ancak savaşın daha da şiddetlenmemesi durumunda; dış ticaret kanalları açık olacaktır. Yılda ortalama 35 milyar dolar tarım ürünü ihraç eden Rusya, bölgedeki ticari tıkanmayı tercih etmeyecektir. Yaşanan gelişmeler, dünya ve yurt içi tarım ürünleri fiyatlarını artırıyor. İç piyasada fiyatlar önümüzdeki günlerde daha sakin bir seyir izleyecektir. Türkiye için hububat ve bakliyatta; AB ülkeleri, Kanada, Avustralya, ABD, Meksika gibi ithalat yapılabilecek farklı ülkeler var. Bu süreçte piyasa fiyatlarının seyrini rekolte tahminleri belirleyecek, savaşın sürmesi durumunda fiyatlara yansıma ise kaçınılmaz. Ayrıca yeni bir gelişme olarak Rusya ve Ukrayna'dan tarım ürünü alımlarına kolaylaştırıcı önlem geldi. Ukrayna'dan yapılacak tarım ithalatında, sunulması zorunlu resmi sertifika ve belgelere ilişkin istisna getirildi. Buna göre; Türkiye'de gıda arz güvenliğinin sağlanması ve gıda ürünlerine erişimde sorun yaşanmaması için Ukrayna'dan yüklenen tarımsal ürünlerin ithalatında veya transit ticaretinde Tarım ve Orman Bakanlığı'na sunulması zorunlu resmi sertifika ve belgeler, Ukrayna yetkili otoriteleri tarafından yeniden düzenlenmeye başlayıncaya kadar resmi kontrollerde aranmayacak. Bu, önemli bir gelişme.