Turkuvaz Medya Grubu'nun haftalık ekonomi dergisi Para tarafından düzenlenen '13. Yeni Nesil Girişimcilik Zirvesi "Yeni Dalga: Girişimcilik Ekosisteminin Yeni Normalleri" ana temasıyla gerçekleştirildi. Anadolu'nun Girişimi" başlıklı bu panelin moderatörlüğünü Vatut Teknoloji Kurucu Ortağı, Para Dergisi Yazarı ve İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Efe İralı yaptı. Panelin konuşmacıları Anadolu teknoparklarındaki çalışmaları değerlendirdi.
Anadolu Teknoloji Araştırma Parkı Genel Müdürü Dr. Sedat Telçeken, zamanında Eskişehir Sanayi Odası tarafından kurulmuş Türkiye'nin ilk teknoparkı oldukları bilgisini vererek, "Türkiye'de 110 teknopark var. 90 civarı aktif. Üniversiteler, vakıflar ve sanayi odağında kurulanlar olmak üzere bunlar üçe ayrılıyor. Biz sanayi odağında kurulan bir teknoparkız. ATAP olarak bugün 135 girişimcimiz var. Türkiye'de teknoparklar genellikle bilişim ve yazılım odağında olur. Yazılım firmalarının ağırlığı yüzde 50'ler oranındadır. Bizim odağımız ise çizgi film, animasyon ve oyun endüstrisi. Örneğin herkesin bildiği Pepe, ATAP'tan çıkmış bir çizgi filmdir. Ama akrep zehirinden serum üreten bir girişimcimiz de var. Yaratıcı sektörler ağırlıklı olmak üzere tüm sektörlere kapımız açık diyebiliriz" dedi.
Türkiye'de KOBİ'lerin çoğunun 10-15 kişilik hatta bir iki kişilik şirketlerden müteşekkil olduğunu vurgulayan Telçeken, "Haliyle bu ölçekteki firmaların tasarıma, inovasyona ayıracak güçleri olamayabiliyor. Bu açığa yönelik olarak da Eskişehir Tasarım ve İnovasyon Merkezi'ni kurduk. Havacılık, otomotiv, makine ve beyaz eşya sanayi başta olmak üzere bölgeye ciddi katkılar sunduk. Yerli milli gemimizin soğutma sistemlerinde ağırlığı düşüren önemli inovatif çalışmalarımız oldu. Şunu söylemek isterim ki, özellikle eklemeli imalat mantığıyla Türkiye'nin her yanından sanayici ve üreticiye destek vermeye açığız" diye konuştu.
"210 GİRİŞİMCİMİZ VAR"
Gaziantep Teknopark Genel Müdürü Kazım Yıldırım ise, teknoparklarında 210 girişimcilerinin bulunduğunu belirterek, "İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerin dışında bir girişimcilik ekosistemi oluşturmak ve sürdürmek oldukça zor. Ekosistemi canlı tutabilmek için bazı enstrümanların sunulması gerekiyor. Bana göre girişimci için sermayeye ulaşmaktan daha önemli olan projelendirme safhasıdır. Sermaye her halükarda bulunur. Globalde de bulunur. Ama iyi bir projenin hayata geçirilmesi zordur. Girişimci fikri olan ama cebinde parası olmayan kişidir. Hatta teknik yetersizliklerden dolayı çoğu zaman fikir de oturmamış olabiliyor" dedi.
Gaziantep Teknopark olarak girişimciyi tüm aşamalarda destekledikleri bilgisini veren Yıldırım, "Şu an teknopark firmalarımız toplam 8 milyar TL ciroya ulaştı. Girişimcilerimiz kamu desteklerinden faydalanıyor. Bunun için Tübitak, Kosgeb projeleri yazmaları gerekiyor. Ama nasıl yazacaklar bu noktada yalnız bırakılmamaları çok önemli. Çok iyi projeler iyi yazılamadığı zaman, iyi yazılmış kötü projeler öne geçebiliyor. En önemli aşamalardan biri proje yazımı aşaması. Fon arayışında belki de en önemli kısım burası. Biz kendi yapımız içinde bu anlamda girişimcilere destek veriyoruz. Bir de çoğu zaman projenin başıyla sonu birbirinden farklı olabiliyor. Biz bu noktada, girişimciye bir ikinci, üçüncü göz olarak da destek veriyoruz" diye onuştu.
"BAŞARILI OLAN YÜZDE 3'ÜN PEŞİNDEYİZ"
Yazılım firması oranlarının şu an yüzde 90'larda olduğu bilgisini de aktaran Yıldırım şunları aktardı:
"Bünyemizdeki firmaların çoğu yazılım firması olunca özgün bir proje geliştirmek oldukça zor, birbirini tekrarlayan işler ortaya çıkabiliyor. Bunun kontrolünü sağlama noktasında da mekanizmalar geliştiriyoruz. Gaziantep olarak bir ihracat iliyiz ama yatırımcı ekosistemi oluşturmak yine de kolay değil. Sanayicinin girişimciye bakış açısı farklı olabiliyor. Çok az bir yatırım yaparak girişimin yüzde 80 hissesini isteyenler olabiliyor. Tüm bu süreçleri doğru yönlendirmelerle yönetmek çok önemli. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Öte yandan sıfırdan başlayıp 500 milyon TL ciroya ulaşan firmalarımız da var. Ama şunu belirtmek gerek ki Ar-Ge projelerinin yüzde 90'ı başarısızlıkla sonuçlanır. Biz geride kalan yüzde 10'un, hatta çoğu zaman yüzde 3'ün 5'in peşindeyiz."
